Komşu ve Çevre
Ülkeler İle Ticareti Geliştirme Stratejisi
Giriş
Liberalleşme ve sermaye hareketlerinin yaygınlaşması
ile dünya ticaretiyle ilgili yeni kurumların
oluşturulması sonucu, dünya ticaret dengeleri de
yeniden şekillenmiştir. Yeni teknolojilerin rekabeti
daha da kızıştırdığı günümüz ekonomilerinde ticaret
vazgeçilmez hale gelmiştir. Özellikle gelişmekte
olan ülkelerde yaşanan krizlerin sermaye hareketleri
ile kolay yayılma eğilimi göstermesi, tüm dünya
ülkelerine olduğu gibi bize de, ihracatın ne kadar
önemli olduğu dersini vermiştir.
Sağlıklı ve sürdürülebilir bir büyümenin
yakalanmasında, istihdamın ve fert başına düşen
milli gelirin artmasında, dış ticaretin, özellikle
ihracatın göz ardı edilemez bir etkisi olduğu
hepimizce bilinmektedir. Bu gerçekten hareket eden
ülkelerin, birbirleriyle olan ticaretlerini
arttırmak amacıyla çeşidi mekanizmaları hayata
geçirdikleri ve kurdukları bu sistemler sayesinde
dış ticaretlerine ivme kazandırarak ekonomik
gelişmelerine katkı sağladıkları da bir vakıadır.
Günümüz dünyası çok önemli, yapısal ve ekonomik bir
dönüşüm süreci içinden geçmektedir. Özellikle son on
beş yıllık dönemde gözlenen ve günümüz ekonomileri
üzerindeki etkisini giderek aı1an oranda hissettiren
bu süreci odağında küreselleşme yer almaktadır.
Küreselleşen bir dünyada ülkelerin kalkınma yolunda
ilerleyebilmesi ve dünya refahından daha fazla pay
alabilmesi ancak bu süreci doğru algılamaları ile
mümkün olacaktır.
Türkiye'nin, Ortadoğu, Afrika, Asya ve Avrupa'ya olan
yakınlığı ile komşusu ülkelerle paylaştığı ortak
kültürel değerleri, bölgesel bir dış ticaret sistemi
oluşturulmasında yapı taşı olarak gören Dış Ticaret
Müsteşarlığı, ticarette yeni açılımlar
yakalayabilmek amacıyla, 2000 yılında 'Komşu ve
çevre Ülkelerle Ticareti Geliştirme Stratejisi'ni
yürürlüğe koymuştur.
Söz konusu stratejisi çerçevesinde, ticaretin
artırılması için yeni yol ve yöntemler aranmakta ve
Ortadoğu, Güneydoğu Avrupa, Karadeniz ülkeleri,
Kafkasya ve Orta Asya ülkeleri ile ticaretin
geliştirilmesi yönünde uygun ortam yaratılmaya
çalışılmaktadır.
Dünya ticaretinde uluslararası rekabet, hem
sanayileşmiş ülkelerde, hem de gelişmekte olan
ülkelerde artmıştır. Son yirmi yıl içinde bir çok
gelişmekte olan ülke, dünya ticaretine ve küresel
ekonomiye aktif olarak katılmaya ve dünya
ticaretinden daha fazla pay almaya başlamışlardır.
Rekabetin bu kadar büyük olduğu uluslararası ticari
arenada yer edinebilmek ancak bölgesel ekonomik
sistemlerle mümkün görülmektedir. Bu nedenle
bölgesel bazda ticari bütünleşmeyi hedefleyen ve bu
amaca ulaşmada uygulanabilir araçları belirten bu
tür bir stratejinin öngörülen hedeflere ulaşmada
etkin ve verimli olduğu değerlendirilmektedir.
Strateji'nin Esasları
Dış ekonomik ilişkiler politikasının reel ve önemli
bir boyutunu teşkil eden dış ticaret politikaları
sahasında özellikle bölgesel bazda kalıcı olabilmek,
ülkelerin bulunduğu coğrafyadaki bölge ülkelerine
yönelik ticaret politikaları üretmesi ve komşu
ülkeleri esas alan ve kurumlar arası sağlıklı
koordinasyonla yürütülen bir dış ticaret stratejisi
takip etmesi ile mümkündür. Bugün, dünya geneline
baktığımızda, bölgesel entegrasyonların ve
dolayısıyla komşu ülkelerle ticaretin hızla
geliştiğine ve ülkelerin bu yönde bir politika
izlediklerine tanık olmaktayız.
Bölgesel ticaret. dolayısıyla komşu ülkelerle
ticaret, özellikle gelişmiş ülkelerin ticaret
hacimlerinde önemli bir yere sahip bulunmaktadır. Bu
ülkelerin komşu ülkelerle ticari ilişkileri
incelendiğinde Avrupa Birliği Ülkelerinin birlik içi
ticaretinin %70ler, Asya Ülkelerinde ve Kuzey
Amerika bölgesinde ise, bölge içi ticaretin % 40lar
seviyesinde bulunduğunu görmekteyiz. Dünyadaki pek
çok gelişmiş ülkenin dış ticaretinde, bölgelerindeki
ülkelerin payının önemli yer tuttuğu görülmektedir.
Türkiye'nin ise, yıllık ithal talebi 250 milyar
doların üzerinde olan komşu ve çevre ülkeleriyle
ticari ilişkileri yeterli düzeyde bulunmamaktadır.
Komşu ve çevre ülkelerin Türkiye'nin ihracat profili
içinde aldıkları yer, 1990’lı yıllarda toplam dış
ticaret hacminin sadece %7-8’ini oluşturmaktaydı.
Dünyada görülen bu gelişmeye karşı, Türkiye'nin
izlediği dış ticaret politikasında görülen bu
paradoksun, gerek coğrafi, kültürel ve tarihsel
yakınlık avantaja sahip olduğumuz, gerek
ekonomilerimizin birbirlerini tamamlayıcı yapıda
bulunduğu komşu Ülkelerdeki ticaret potansiyelinin
değerlendirebilmesi ve dış ticaretimizde, 1980'li
yıllarda gerçekleşen atılımın ikinci dalgasının
gerçekleştirilebilmesini teminen, "Komşu ve çevre
ülkelerle Ticareti Geliştirme Stratejisi"nin
uygulamaya konulması ile giderilmesi amaçlanmıştır.
Tanımlar
Strateji, hedef aldığı bölgenin belirlenmesinde,
Türkiye'yi çevreleyen ülkelerin oluşturduğu alanı
dikkate alan coğrafi yaklaşımı doğru bir seçim
olarak görmekle birlikte bu tarz bir
sınıflandırmanın Türkiye'nin ekonomik yaşam alanını
daraltan bir sonucu da beraberinde getireceğini bu
itibarla tanımı yalnızca coğrafi bir tanım olmaktan
kurtarıp daha geniş bir anlamda; etnik, kültürel,
politik, tarihsel ve sosyal unsurları da içeren bir
tanımlama kapsamında değerlendirmeyi tercih ederek.
Türkiye'nin ekonomik etki alanını genişletmeyi de
hedeflemektedir. Ancak strateji. bu ucu açık geniş
tam m kapsamına giren ülkeleri "Komşu Ülkeler " Ön
Hat Ülkeleri" ve "Çevre Ülkeler" olmak üzere iki ana
grup içerisi de sınıflandırarak uygulayıcıya
değerlendirme kolaylığı da sağlamaktadır.
Bu çerçevede. Komşu Ülkeler Ön Hat Ülkeleri
kavramıyla, Türkiye ile arasında geçiş zorluğu
olmayan ve başka bir ülke üzerinden geçmeksizin
doğrudan kara ve/veya yakın deniz bağlantısı
vasıtasıyla Türkiye ile ortak sınıra sahip ülkeler
ifade edilmekte ve bu gruba giren ülkeler:
Azerbaycan/Nahçivan Özerk Cumhuriyeti, Gürcistan,
İran, Irak. Suriye, KKTC, Yunanistan, Bulgaristan,
Romanya, Ukrayna, Rusya Federasyonu ve Ermenistan
olarak sayılmaktadır.
Çevre Ülkeler kavramı ise Türkiye ile ortak bir
sınıra sahip olmamakla birlikte gerek coğrafi, gerek
kültürel ve tarihsel yakınlığı bulunan ve belirli
bir nüfus ve ekonomik potansiyeli olan ülkeler
olarak tanımlanmakta ve bu gruba giren ülkeler de
Türkmenistan, Kazakistan, Özbekistan, Kırgızistan,
Tacikistan, İsrail, Suudi Arabistan, Ürdün, Lübnan,
Mısır, Moldova, Makedonya olarak belirtilmektedir.
Pazara Giriş Araçları
Dünya ülkeleri, ekonomik ve sosyal sorunlarla
karşılaştıkları ölçüde içlerine kapanmakta, koruma
politikalarına ağırlık vermekte ve ticari
ilişkilerini aralarında oluşturdukları blok
içerisinde bulunan ülkelerle geliştirmeye öncelik
vermektedirler.
Pazara giriş araçlarının hayata geçirilmesi, iş
dünyası ve yatırımcılara uluslararası ticarette
karşılaşılan tarife dışı engelleri aşmada yardımcı
olacaktır. Bu kapsamda strateji hedef ülke
pazarlarına girmek için, pazarın ihtiyacının
saptanması ve pazarın ihtiyacı çerçevesinde mal ve
hizmet üretilmesinin teşvik edilmesi esasına dayalı
açılım politikası kapsamında özetle:
Öncelikle Ön Hat Ülkelerinden başlamak üzere, bu
ülkelere yönelik, ticaret heyetleri, fuarlara
katılım. reklam ve tanıtım faaliyetlerine ağırlık
verilmesi,
- Ekonomik ve ticari ilişkilerin geliştirilmesinde
büyük öneme sahip olan. Ticaret. Yatırımların
Karşılıklı Teşviki ve Korunması Çifte
Vergilendirmenin Önlenmesi Gümrük Alanında İşbirliği
gibi yasal alt yapıyı oluşturacak anlaşmaların bu
ülkelerle akdedilmemiş alanlarının öncelikle
tamamlanması,
- Bu ülkelerde faaliyetle bulunan hizmetler
sektörünün de devlet yardımları (kıra, tanıtım,
araştırma vb.) teşvikinden yararlandırılması,
- İhracatçının rekabet gücünün arttırılmasını teminen
bu ülkelere yönelik Eximbank kredilerinin gerek
miktar gerek program olarak arttırılması.
- Eximbank'ın bu ülkelere yönelik sigorta
programlarının politik riskleri de karşılayacak
şekilde çeşitlendirilmesi.
- Kredi veren uluslararası kuruluşların bu
ülkelerdeki projelere sağlayabilecekleri mali
kaynak. danışmanlık ve teknik hizmetlerin tespit
edilerek bu kuruluşların Türkiye ile işbirliği
yapmalarının sağlanması.
- Ticari ve ekonomik ilişkilerin belirleyici
unsurlarından olan ulaşım imkanlarının bu ülkelerle
çeşitlendirilmesi ve maliyeti azaltıcı tedbirler
alınması
-
Ülke bazında ticari ilişkiyi engelleyen bürokratik
işlemlerin (vize, gümrük formaliteleri vb.) tespit
edilmesini ve bu konularda yaşanan sorunlara her
düzeydeki resmi temasta çözüm aranması,
-
Bu ülkelere yönelik özel ticaret mekanizmaları
(Serbest Ticaret Anlaşması, Tercihli Ticaret Sistemi
Counter Trade) imkanlarının araştırılması, şeklinde
sıralanabilecek pazara giriş araçlarının bu ülkeler
bağlamında öncelikle kullanılmasını önermektedir.
Pazara giriş araçları tanımı altında genelleştirilen
önerileri Türk yatırımcı ve ihracatçısının bu
pazarlara girişini kolaylaştırmak bu pazarlardaki
yatırımlarını güvence altına almak ve olası
bürokratik engellemelere karşı devlet kurumları
nezdinde üst düzey görüşmeler yoluyla sorunun
çözümüne yönelik. tedbirler olarak değerlendirmek de
mümkündür.
Hedefler
90'Iı yılların başından itibaren uluslararası
piyasada faaliyet gösteren yatırımcılar büyük
pazarlara yakın, faktör maliyetleri düşük kalifiye
işgücü ve dinamik iç pazara sahip Ülkeleri yatırım
merkezleri olarak görmektedirler, Çok taraflı üretim
ve ticari ilişkilerin gelişmesi, küreselleşmeye hız
kazandırdığı gibi, benzer özelliklere sahip, aynı
coğrafi bölge içerisinde olan ülkeleri, güçlerini
birleştirici yoğun bölgesel ilişkiler içerisine de
itmektedir.
Dünyanın bir taraftan küreselleşirken diğer taranan
tabiri caizse "bölgeselleştiğini" gören "Komşu ve
Çevre Ülkelerle Ticareti Geliştirme Stratejisi" bu
gerçekten hareketle hedefleri arasında çok taraflı
üretimi de ilke olarak kabul etmektedir. Bu
çerçevede;
-
Küçük ve orta ölçekli işletmelerimizin bölge
ülkelerine açılımlarının sağlanmasını,
-
Türk sanayi için hammadde ve yarı mamullerin
doğrudan ve uygun fiyatlarla komşu ve çevre
ülkelerinden temin edilmesini,
- Müteahhitlik, müşavirlik ve mühendislik
firmalarımızın bu ülkelerindeki pazar paylarının
artırılmasını,
- Türkiye'nin bazı sektörlerdeki rekabet gücünü
artırmak amacıyla, yatırımlarının komşu ve çevre
ülkelere kaydırılmasını,
- Bölge ülkelerine Türkiye'den teknoloji transferinin
gerçekleştirilmesini, kısa vadede ulaşılması gereken
hedefler arasında saymaktadır.
Değerlendirme
Ana hatları yukarıda izah edilen stratejinin üç
yıllık özet bir değerlendirmesini yaptığımızda: Söz
konusu 47 ülkeye ihracatımız 2003 yılında 13,2
milyar dolar olarak gerçekleşmiş ve toplam
ihracatımızın yüzde 28'ini oluşturmuştur.
2003 yılı sonu itibariyle strateji kapsamındaki
ülkelere olan ihracatımızın 2000 yılına göre yüzde
84 oranında artarak 10.2 milyar dolara ulaştığını,
aynı yıl itibariyle söz konusu ülkelerden
gerçekleştirilen ithalatın ise, 2000 yılı ile
karşılaştırıldığında yüzde 29 oranında artış
göstererek 13.9 milyar dolara yükseldiğini
görmekteyiz, Strateji'nin genellikle devletçi bir
dış ticaret politikası izleyen Ortadoğu ülkeleri ile
ticaretimiz üzerindeki etkisine baktığımızda. bu
bölgeye yönelik ihracatımızın, 2000 yılına göre 2003
yılında yüzde 77 oranında artarak 4.3 milyar dolara
ulaştığını, söz konusu ülkelerden yapılan ithalatın
ise aynı dönemde yüzde 17 oranında artış göstererek
200) yılında 4.1 milyar dolara yükseldiğini
görmekteyiz.
Kaynak: Hüsamettin Kılıçkaya