Kooperatiflerin, Ticaret Şirketlerinde Kurucu Ortak
Olabilmeleri Sorunu
Kooperatiflerin ticaret şirketlerinde kurucu ortak
olarak görev alıp alamayacakları konusu, uygulamada
ötedenberi tartışılan bir sorundur.
Kooperatifler Kanunu 25 yılı aşkın bir süredir
yürürlükte bulunmasına karşın, böylesi temel bir
hukuki sorunun hala çözümlenememiş olması dikkat
çekicidir. Konunun hukuki açıdan tartışmalı niteliği
bir yana, uygulamacı birimlerin soruna ilişkin
görüşlerinde sıkça görülen değişiklikler, hukuki
tartışmaları daha da çözümsüz boyutlara taşımıştır.
Özellikle Sanayi ve Ticaret Bakanlığının konuya
ilişkin görüşlerinde sıkça meydana gelen
değişiklikler, tartışmanın somut ve herkesçe kabul
edilebilir bir hukuki çözüme kavuşturulmasında
önemli bir engel oluşturmuştur. Görüşlerdeki bu
değişikliklerin üçüncü kişiler açısından ortaya
çıkardığı farklı uygulamaların ticari hayattaki
güven ve istikrar ilkesine ters düştüğü ve hatta
bazı polemiklere yol açtığı da bilinmektedir.
Bakanlık önceleri, kooperatiflerin ticaret
şirketlerinde kurucu ortak olmalarında herhangi bir
sakınca görmezken, daha sonra ve 1986 yılında bu
görüşünü değiştirmiş ve Kooperatifler Kanununun 70
inci maddesini dayanak göstererek; "Kooperatifler
Kanununun 70 inci maddesinde yasa koyucu, kooperatif
üst kuruluşları için açıklıkla iktisadi faaliyette
bulunmaya izin vermek ve fakat kooperatifler için
bundan söz etmemekle, her iki kuruluş için öngördüğü
farklılığı vurgulamıştır" görüşüne paralel
uygulamaya geçmiştir. Bu yeni uygulamayla Bakanlık,
kooperatif üst kuruluşlarının şirketlerde kurucu
ortak olmasına cevaz verirken, kooperatiflerin aynı
konudaki başvurularını reddetmeye başlamıştır.
Ancak Bakanlık, kısa bir müddet sonra bu görüşünde
de değişiklik yapma gereğini duymuş ve pazarlama ile
üretim kooperatifleri için anonim şirketlere kurucu
ortak olma engelini kaldırmıştır.
Bakanlık bu uygulama değişikliğine giderken, amacı
ortaklarına konut edindirmek olan yapı
kooperatifleri ile üretim ve pazarlama
kooperatiflerinin, aynı kanuna göre kurulmuş
olmakla birlikte, nitelikleri ve amaçlan yönünden
biri birlerinden farklı bulundukları görüşünden
hareket etmiştir. Bakanlığın görüşüne göre, üretim
ve pazarlama kooperatiflerinin faaliyetleri tamamen
ticari faaliyetlerdir ve ticari amaçlı kuruluşlar
olan bu kooperatiflerin kendi konularında faaliyet
gösteren şirketlere katılmalarında herhangi bir
sakınca yoktur.
Görüldüğü gibi Bakanlık, anonim şirketlere kurucu
ortak olabilmeleri yönünden kooperatifleri; ticari
amaçlı kooperatifler ve ticari amaçlı olmayan
kooperatifler şeklinde ikili (doktrinde de benzerine
rastlanmayan) bir ayrıma tabi tutmuştur.
Kuşkusuz kooperatif teşekküllerin, ticari faaliyette
bulunup bulunmadıkları ölçütü esas kabul edilerek
yapılan bu tasnif hukuki olmadığı gibi pratik
gereklere de uygun düşmemektedir. Kooperatifler,
1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 1 inci
maddesinde oldukça açık bir şekilde tanımlanmıştır.
Bu tanıma göre kooperatifler; ortaklarının belirli
ekonomik menfaatlerini ve özellikle meslek ve
geçimlerine ait ihtiyaçlarını karşılıklı yardım,
dayanışma ve kefalet suretiyle sağlayıp korumak
amacıyla gerçek ve kamu tüzel kişileri ile Özel
İdareler, Belediyeler, Köyler, Cemiyetler ve
Dernekler tarafından kurulan değişir ortaklı ve
değişir sermayeli teşekküllerdir.
Kooperatifler, T.Ticaret Kanununun halen de
yürürlükte bulunan 136 ncı maddesi nedeniyle,
hakları iktisap ve borçları iltizam ehliyeti
bakımından, Türk Ticaret Kanununun ticaret
şirketleriyle ilgili 137 nci maddesinde öngörülen
sınırlamalara tabidir.
Buna göre Kooperatifler, hükmi şahsiyeti haiz olup,
şirket mukavelesinde yazılı işletme mevzuunun
çerçevesi içinde kalmak şartıyla bütün hakları
iktisap ve borçlan iltizam edebilirler (TTK:
Md.137).
Daha değişik söyleyişle, ana sözleşmeyle belirlenmiş
faaliyet konularıyla ilgili bulunmak ve kuruluş
amaçlarını gerçekleştirmeye dönük işlemlerden olmak
kaydıyla kooperatifler, hertürlü hakları kazanıp,
borçları üstlenebilirler.
Bu itibarla, ana sözleşmede belirlenmiş faaliyet
konularıyla bağlantılı olmak ve kooperatifin
amaçlarını gerçekleştirmesine katkısı bulunmak
kaydıyla kooperatifler, Kanunla yasaklanmamış her
türlü hukuki işleme ehildirler. Bu arada doğaldırki,
değinilen çerçeveyle sınırlı olmak üzere ve Türk
Ticaret Kanununun 137 inci maddesinin genel hükmü
nedeniyle Kooperatifler, anonim şirketlerde kurucu
ortak da olabilirler. Örneğin; Binlerce konut inşa
etmekte olan büyük ölçekli bir yapı kooperatifi,
eğer anonim şirket statüsü altında bir tuğla
fabrikası kurmak isterse bu, kooperatifin kuruluş
amaçlarıyla olan bağlantısı nedeniyle hukuken
mümkündür. Yeterki, böyle bir girişim, kooperatif
yöneticilerinin basiretli tacir tutumuyla hareket
etme ana koşulunun kabul edilebilir bir gereği
olsun. Yoksa kuşkusuz, çalışma konusu konut inşaatı
olmayan bir kooperatifin, örneğin, tarımsal amaçlı
bir kooperatifin, tuğla üretmek amacıyla anonim
şirket kurması veya herhangi bir konut yapı
kooperatifinin, kuruluş amacı otomobil üretmek olan
bir anonim şirkete kurucu ortak olması, hukuken
kabul edilemez. Türk ticaret Kanununun 137 inci
maddesi hükmü çerçevesinde Yargıtay İçtihatlarıyla
benimsenen görüş ise, kooperatif ana sözleşmeleriyle
belirlenmiş faaliyet sınırları aşılarak yapılan
işlemlerin hukuken geçersiz olduğu doğrultusundadır.
|