Krizlerin Dünya ve Türk
Bankacılık Sektörü Üzerindeki Etkileri
Yaşanan krizlerin çıkış nedenlerine
bakıldığında, krizlerin oluşmasında siyasi
istikrarın olmaması, ulusal ve uluslararası olumsuz
ekonomik gelişmeler etkili olmuştur.
Bankacılık risk üstüne kurulmuş bir
sistem olsa da, özellikle 2008’de yaşanan küresel
mali krizin ortaya çıkışında, regülasyonun kötüye
kullanılması sonucu kontrolsüzce alınan risklerle
büyüme, krizin asıl nedeni olarak görülmektedir.
Piyasadaki aksaklıkların giderilmesi
için maliyetleri yüksek olarak görülen regülasyonun
etkin bir şekilde çalışması gerekmektedir.
Unutulmaması gereken krizlerden kaynaklanan
ekonomik olumsuzlukların regülasyon sayesinde
aşılabileceği en azından minimum düzeylere
indirgenebileceğidir.
2008’in Kasım ayında yapılan G20
toplantısında finansal krizlerden korunmak için en
etkili yolun düzenlemelerle sağlanabileceği
noktasında uzlaşılmış, düzenlemelerin ve finansal
piyasalarda birleşmenin arttırılması gerekliliği
ortaya çıkmıştır.
G20 üyesi olan Türkiye’de bu
toplantıya katılmış, diğer ülkeler nazaran krizden
daha az etkilenmesi sebebiyle sadece yeni bir teşvik
sistemi oluşturulmuş, düzenleme ve denetlemelerde
elle tutulur bir değişiklik yaşanmamıştır. 2001
krizinde oluşturulan düzenleme ve denetlemelere
devam edilmiştir.
Yaşanan krizler bankaların sermaye
yeterliliğinin azalmasına, likidite, kredi ve döviz
pozisyonu risklerinin artmasına, gelir-gider
dengesinin bozulmasına, mevduatların elde
tutulabilmesi için daha yüksek faiz oranları
ödenmesine ve bankaların temsilcilik giderlerinin
artmasına neden olmuştur.
Türkiye’de 2014 Sonrası
Bankacılık Sektörüne Yön Verecek İtici Güçler
Giderek büyüyen küresel ekonomik
ortamda, daha çok pazarda sektörlerin diğer
sektörlerle, hatta aynı sektördeki iş modelleriyle
rekabet ettiğini tamamıyla yeni kategorilerin ortaya
çıktığı görülmektedir. Askeri bir örnek verilmesi
gerekirse muharebeler belirli coğrafi lokasyonlarda
belirli teçhizat ve malzemeyle rakipleri yenmek için
yapılmaktadır. İş stratejileri günümüzde ve
gelecekte bu düzeyde formüle edilecektir. Stratejik
analiz oldukça sofistike ve incelikli olan satranç
oyununa benzetilebilir. Satrançta amaç rakibi mat
edebilmektir. Aynı şekilde pazardaki amaç da güçlü
bir rekabet avantajı elde etmektir.
Uluslararası danışmanlık şirketi
EY’nin yapmış olduğu araştırmalar sonucu 2014 yılını
izleyen beş yıl içerisinde bankaların yeniden
yapılma sürecinde ulusal ve uluslararası
düzenlemelerin varlığı, müşteri talep ve istekleri,
rakiplerin izlediği politikalar, teknolojik
gelişmeler, sosyal ve politik yapılar gibi
belirleyici faktörlerin önemli rol oynaması
beklenmektedir.
2014 yılında
bankaların öncelikli hedeflerinin, son düzenlemeler
ve tüketiciyi koruma amaçlı yapılan kanunlar
çerçevesinde, sermaye maliyetlerini ve öz kaynak
karlılıklarını korumak amaçlı devrimci hareketler
olması beklenmektedir.
|