|
Küresel Isınma Nedir, Küresel Isınma Nedenleri
4. İklim Değişikliği Raporu"
yayımlandı. Bu rapor, Küresel Isınmanın beklenenden
daha hızlı geliştiğini gösterdi. Küresel Isınmanın
bir sonucu olarak bütün dünyada, iklim
felaketlerinin arttığı, dağlardaki karların
azaldığı, kuraklıkların yaygınlaştığı, buzulların
eridiği, deniz seviyesinin yükseldiği,
ekosistemlerin olumsuz etkilendiği, son yıllarda
yapılan bilimsel gözlemlerden ve araştırmalardan
anlaşılmaktadır. Daha da önemlisi, Küresel Isınmanın
giderek arttığı, felaketlerin de bu gelişmeye
paralel olarak yaygınlaşacağı anlaşılmıştır.
"Küresel Isınmanın" bir gerçek olduğunu artık ilk
defa bütün dünyada yaygın olarak kabul edilmiştir.
Buna karşın, Küresel Isınma gerçeğini kabul etmeyen
gruplar ve ülkeler hâlâ mevcuttur. Bu ülkelerin
başında, Kyo-to protokolünü imzalamayan; Amerika,
Avustralya ve maalesef Türkiye gibi ülkeler
gelmektedir.
Küresel Isınmaya neden olan sera gazları, doğrudan
kömür, petrol gibi "fosil yakıtlara" dayanmaktadır.
Bu nedenle başta petrol ve nükleer olmak üzere bu
enerjileri satan karteller tedbir alınmasına karşı
çıkmaktalar. Küresel Isınmanın asıl suçluları,
dünya enerji piyasasını ellerinde tutan enerji
kartelleridir ve onlar her türlü olumlu gelişmeyi
engellemek için çaba harcıyorlar. Birçok bilim
insanını satın alabiliyor, dünya çapında yaygın
karşı tezleri savunabiliyorlar. Ama iş, Küresel
Isınmayı | önlemeye gelince değişiyor, tatlı
kârlarından vazgeçemiyorlar. Dünyanın geleceği
umurlarında bile değil.
Hükümetlerin aldığı tedbirler son derece yetersiz.
Birçokları, petrole dayalı ekonomik sistemden
vazgeçemiyor. Tamamen temiz enerjilere yönelik ciddi
ve radikal tedbirler alamıyor.
Evet, "Küresel Isınma" bir gerçektir ve
şiddetlenerek devam etmektedir. İnsanlığı bekleyen
bu "bir numaralı sorunu" önce bütün gerçekliği ile
kabul etmeliyiz, sonra da, birlikte tedbirler
almalıyız.
Küresel Isınmaya Karşı Dünya Ne Yapıyor? Küresel
Isınma etkileri
Evet, Küresel Isınma bir gerçektir ve sorun,
"Küresel Isınma" nasıl ve ne zaman durdurulacaktır?
Bu sorunu açmadan önce dünyadaki gelişmelere özet
olarak bakmakta yarar var.
Bilindiği gibi, dünyadaki ilk ciddi adım, 1992
yılında yapılan "Rio İklim Zirvesi"nde atılmıştır.
Hava kirliliğini önlemek üzere "İklim Sözleşmesi"
kabul edilmiştir.
1996 da kabul edilen "Kyoto Protokolü" ile bir adım
daha atılmış ve hava kirliliğinin (%5-8 oranında)
azaltılmasına karar verilmiştir. Kyoto, Amerika,
Avustralya ve Türkiye hariç, birçok ülke tarafından
imzalanmıştır. Diğer taraftan protokol dışı görünen
Çin ve Hindistan gibi ülkelerin hızla geliştiği ve
sera gazları üretimlerinin de hızla yaygınlaştığı
dikkate alınırsa, sorunun önemi daha iyi anlaşılır.
Küresel Isınmayı önlemek amacıyla hazırlanan
sözleşmenin, kirlenmeye neden olan sera gazlarını
azaltmaya yönelik olsa da, bu yeterli olmayacaktır.
Daha ciddi ve daha geniş kapsamlı sözleşmelere
gereksinim vardır.
Nitekim Avrupa Birliği, bu yetersizliği dikkate
aldığında, 2050 yılı hedefi olarak, sera gazı
üretiminin yarı yarıya azaltılmasını ve Küresel
Isınmanın "iki derece" artışla sınırlanmasını
önermektedir. Ancak yetersiz olan bu hedefin bile
gerçekleşmesi olasılığı çok düşüktür.
Küresel Isınmaya karşı, ulusal ve uluslararası
çabaların giderek arttığı gözlenmektedir. Bu
çabaların umut verici olduğu söylenebilir. Ancak
daha iyimser olabilmek için gelişmeleri beklemek
gerekiyor. Özellikle Amerika, dünyada üretilen sera
gazının dörtte birinden sorumludur. Küresel Isınmaya
neden olan, Amerika başta olmak üzere, Avrupa,
Rusya, Çin ve Hindistan gibi ülkeler, sera gazı
üretimlerini sınırlamadıkları takdirde, "ısınmayı
durdurmak" imkânsızdır. Geri kalan bütün dünya, bu
ülkelere karşı tedbir almak zorundadır.
Küresel Isınma bütün dünyayı yeni ve beklenmedik
felaketlere sürüklüyor. İnsanlığın geleceği, yine
insanlığın ortak çabaları ile önlenebilecektir. Her
ülke bu küresel soruna karşı bilinçli mücadeleyi
başlatmalıdır.
Türkiye’nin Durumu ve Çölleşme Tehlikesi, Küresel
Isınma Hakkında
Türkiye, Küresel Isınmadan en çok etkilenecek
ülkelerin başında gelmektedir. Nitekim Türkiye'nin
kuraklaşan bölgede yer aldığı, yağışların azaldığı,
karların eridiği, çölleşmenin başlamakta olduğu, su
rezervlerinin azalmakta olduğu gözlenmiştir.
Küresel Isınma arttıkça, Türkiye'nin çölleşmeye
devam edeceği, tarımsal üretimin azalacağı, büyük
kentlerde su sıkıntıları ile beraber, yaşamın
zorlaşacağı ve paniklere neden olacağı
anlaşılmaktadır.
2007 yılında Türkiye'de ilk defa, Küresel Isınma
konusu geniş halk kitleleri tarafından kabul
edilmeye başlamıştır. Bunun sonucu olarak, yine ilk
defa, AKP hükümeti tarafından görevlendirilmiş,
TBMM'de bir "Küresel Isınma Araştırma Komisyonu"
kurulmuştur. Bu gelişmeler doğru adımlar olmasına
karşılık, sonuçları itibariyle son derece
umutsuzdur. Çünkü her iki girişimden de bir sonuç
çıkmamış, aksine halkı oyalamak için bazı
açıklamalar ve tedbirlerden söz edilmiştir. Türkiye
"Küresel Isınmayı" durdurmak konusunda hiçbir
gelişme kaydetmemiştir. Bunun nedeni açıktır.
İktidarlar, "petrol ve nükleer" ağırlıklı bir
politikanın peşindedirler
ve "yenilenebilir enerjileri" ciddi olarak
düşünmemektedirler. Küresel Isınmanın Türkiye
üzerine etkileri konusunda birçok rapor
yayınlanmıştır. Bu raporların ortak yanı, Marmara,
Ege, İç Anadolu ve Akdeniz bölgelerinde yağışların
azalması ve su sıkıntısının başlaması yönündedir.
Türkiye bugün, "ciddi bir küresel ısınma sorunu"
ile karşı karşıyadır. Önümüzdeki yıllarda, önlem
alınmadığı takdirde, giderek artan felaketlerle
karşılaşmak hiç de uzak bir ihtimal değildir. Bu
gerçek Türkiye'nin geleceği açısından son derece
önemlidir. Hatta bir numaralı sorundur. Çünkü
çölleşme ile başlayan sosyal, ekonomik ve yerleşim
sıkıntılarının giderek toplumsal felaketlere
dönüşmesi beklenmektedir.
Türkiye, öncelikle "Küresel İsınma gerçeğini kabul
etmeli, "Küresel İsınmaya karşı" siyasal, ekonomik,
toplumsal ve teknolojik çözümler için harekete
geçmelidir.
Küresel Isınmaya Karşı Ne Yapmalı?, Küresel Isınma
Bilgi
Küresel Isınmaya karşı ne yapılabilir sorusunun
cevabını bulabilmek için, Küresel ısınmaya neden
olan temel faktörleri anlamak gerekir. Küresel
Isınmanın en etkin nedenlerinden birisi, insan
eliyle üretilen "sera gazlarıdır". Başta karbon
olmak üzere, atmosfere atılan sera gazlarının
miktarı arttıkça dünyanın ısınması da devam ediyor.
Küresel ısınma olayı gayet basittir; Güneyle Dünya
arasında, atmosfer dediğimiz ince bir gaz tabakası
vardır. Küresel Isınmanın nedeni bu ince gaz
tabakasının gaz oranlarındaki değişmelerdir.
Atmosfer dediğimiz bu ince gaz tabakasının içeriği,
sanayide, ısıtmada, vb. alanlarda tüketilen enerji
türlerinden çıkan karbon ve azot gazları yüzünden
değişmektedir. Nitekim son yıllarda karbondioksit
gazı yoğunluğu yaklaşık 100 ppm kadar artmıştır. Bu
ufak artış bile bugün yaşadığımız Küresel Isınmanın
başlamasına neden olmuştur. Atmosferde sera
gazlarının artmaya devam etmesi, gelecekle ilgili
kaygıları artırmaktadır.
Küresel Isınmanın nedeni, petrol ve kömür gibi
atmosferi kirleten enerji türleridir. Isınmayı
durdurmanın yolu, fosil yakıtlar yerine, doğal,
güneşe dayalı, temiz enerji türlerini kullanmaktır.
Başka bir deyişle, ulaşımda, sanayide, üretimde,
aydınlatmada "Güneş Enerjisi" projelerini hayata
geçirmemiz gerekmektedir.
Küresel Isınmaya Karşı
Türkiye’nin Siyasal Tercihleri Nelerdir
Türkiye'nin hem büyük bir olanağı, hem de önemli iki
engeli vardır. Eğer, engellemelere rağmen, sahip
olduğu bu büyük imkânı kullanabilirse, Küresel
Isınmaya karşı çözümler üretebiliriz.
Türkiye, her şeyden önce bir "Güneş Ülkesi"dir. Bu
tanım Türkiye'nin doğal enerjilerinin bol olduğunun
da bir göstergesidir. Anadolu'da Güneş enerjisi
miktarı, (metrekareye 1500 kws) oldukça yüksektir.
Birçok Avrupa ülkesine göre, birim alana düşen
enerjiden 2-3 kat fazladır. Güneş enerjisin-deki bu
yüksek oran, bu enerjinin dönüşümü ile. oluşan, su,
rüzgâr, biyo gibi enerji türlerinin miktarlarını
etkilemektedir. Bu nedenle Türkiye, hem Güneş
ışınları bakımından, hem de su, toprak, rüzgâr,
bitki enerjileri açısından son derece büyük
olanaklara sahiptir. Güneş kökenli bu enerjilere,
"yenilenebilir enerji türleri" denmektedir.
Yenilenebilir enerji potansiyelinin, (yaklaşık
yılda 400-600 milyar kws/yıl) çok yüksek düzeyde
olması, Türkiye için çok büyük bir avantajdır.
Türkiye'nin önündeki önemli engel ise, siyasi
iktidarların, enerji kartellerinin güdümünde olması,
ülkenin olanaklarını kullanmaktan yoksun olmasıdır.
Nitekim bu kitap yazılırken, Türkiye enerji
alanında, yaklaşık 30-35 milyar dolar yurt dışına
ödeme yapılmaktaydı. Enerjide dışa bağımlılık
%70'le-rin üstündedir ve izlenen politikalar,
bağımlılığı artıracak şekildedir. Bu önemli engelin
aşılması, ancak, daha bağımsız politikalar
izleyebilecek, yerel, doğal ve temiz enerjilere
ağırlık verecek bilince sahip iktidarların yönetime
gelebilmesine bağlıdır.
Türkiye, elindeki imkânları iyi değerlendirmek
zorundadır. Sürekli dışa bağımlı politikalarla
sorunları çözmek mümkün değildir. Yapılması gereken
şey aslında basittir. Bir an önce Güneş kökenli,
doğal enerjilere yönelmek gerekmektedir. Biz bunu,
hem "Küresel Isınmayı durdurmak için", hem de kendi
kaynaklarımızı üreterek zenginleşmek için
yapmalıyız.
Türkiye bir "Güneş Ülkesi" olarak olağanüstü bir
"doğal enerji zenginliğine" sahiptir. Bu zenginliği
kullanarak yapacağı atılımlar, hem Türkiye'yi
zenginleştirecek, hem de dünyayı Küresel Isınmanın
felaketlerinden koruyacaktır.
Küresel Isınmaya Karşı Ulusal
Strateji Planı
Türkiye, Küresel Isınmaya karşı ciddi önlemler
almalıdır. Bu önlemlerin başında "Küresel Isınma
Strateji Planı" hazırlanması gelir. Ulusal Strateji
Planı hazırlanmasında, hükümete, Meclise ve siyasal
partilere görev düşmektedir. Ulusal Strateji
Planının amaçlarını iyi değerlendirmek gerekir.
Bu amaçlar: temiz ve yaşanabilir Türkiye, sera
gazlarının azaltılması ve önlenmesi, yenilenir
enerjilerin geliştirilmesi ve uygulanması, temiz
enerjili Güneş kentler, sağlıklı yerleşmelerin
kurulması, Güneş mimarisine geçilmesidir. Bunlara
İlave olarak doğal kaynakların korunması ve
geliştirilmesi, kuraklığa, erozyona karşı ulusal
politikaların oluşturulması, biyo çeşitliliğin
korunması ve değerlendirmesi, yeni teknolojiler
geliştirilmesi gerekmektedir. Ayrıca, konunun
içeriği gereği, halk katılımının sağlanması,
ekonominin canlandırılması için çalışmalar
yapılmalıdır.
Ulusal Stratejik Planın diğer bir özelliği,
öncelikle, Türkiye'nin Küresel Isınmadan
kaynaklanan sorunlarını incelemektir. Özellikle,
iklimsel değişimlerin yarattığı olumsuzlukların
belirlenmesi, Küresel Isınma ve sonuçlarıyla ilgili
envanterlerin yapılması şarttır. Diğer taraftan,
Küresel Isınmayı önleyecek olan, temiz enerjilerin
bir envanterinin yapılması zorunluluktur. Bu
envanterlere bağlı olarak hangi alanda ne tür
araştırmalar yapılacağı, hangi yeni sanayilerin
kurulacağı, hangi yeni teknolojilerin geliştirilmesi
gerektiği bu ulusal planda doğru bir şekilde
saptanmalıdır.
. Diğer taraftan, Güneş enerjisi ve türevlerinin
kullanılmasını engelleyen birçok yasa ve
yönetmenlik vardır. Başta Yenilenebilir Enerji
Yasası, İmar Yasası, Bayındırlık İnşaat yasaları
olmak üzere, engelleyici yasalar, yaygın uygulamalar
yapabilmek için değiştirilmelidir. Gerek
teknolojilerin geliştirilmesi, gerekse
uygulamaların yapılması ancak fonlar ve mali
kaynaklar bulunursa mümkündür. Bu nedenle, finansal
kaynağın bulunması, strateji planının hedefi
olmalıdır.
Türkiye'nin çok yüksek "doğal enerji potansiyeli"
vardır. Ancak bu potansiyel, doğru, gerçekçi ve aynı
zamanda ulusal bir strateji planı yapılabildiği ve
uygulanabildiği ölçüde değerlendirilir.
|