Türkiye Ekonomisi
Dünya Ekonomisi
Osmanlı Ekonomisi
Finansal Ekonomi
İşletme Ekonomisi
Hizmet Ekonomisi
Kalkınma Ekonomisi
Tarım Ekonomisi
Borsa ve Yatırım
Ekonomi Sözlüğü
Ekonomi Ders Notları
Ekonomi Düşünürleri
Genel Ekonomi Soruları
Özel İstatistik Arşivi
Özel İktisat Konuları
Açık Öğretim İktisat
Ekonomi Kurumları
Kamu Yönetimi
Kamu (Devlet) Maliyesi
Sigortacılık Konuları
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

Liberal Bir Bilim Adamı Prof. Dr. Osman Okyar 

Osman OKYAR (1917-2002), Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk başbakanlarından ve Cumhuriyet'in ilk liberal partilerinden olan Serbest Fırka'nm kurucusu Ali Fethi Okyar'ın oğludur. 1936 yılında Galatasaray Lisesi'nden mezun olan Osman Okyar, 1940 yılında Cambridge Üniversitesi'nden "First Class Honours" ile ikti­sat dalında B. A. derecesini almış, 1947 yılında İstanbul Üniversitesi İktisat Fa-kültesi'nde Prof. Neumark Yönetiminde "Neo Klasik Teoriden Keynes Teorisine" isimli doktora tezi ile iktisat doktoru olmuştur. 1952 yılında doçent olan Okyar, kariyerine Beyrut Amerikan Üniversitesi İktisadî Araştırma Enstitüsünde misafir öğretim üyeliği (1957-58), CHP Araştırma Bürosu başkanlığı (1958-61), Devlet Planlama Teşkilatı danışmanlığı (1961-64), Merkez Bankası yönetim kurulu üye­liği (1961-65), ODTÜ İktisat Bölümü öğretim üyeliği (1961-62), Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği danışmanlığı (1962-65) yaparak devam etmiştir. Okyar 1964-67 yılları arasında Atatürk Üniversitesi Rektörlüğü'nü yürütmüştür. 1967 yılı ba­şında Hacettepe Üniversitesi'nde göreve başlayan Okyar, Sosyal ve İdarî Bilimler Fakültesi'nin kurucu dekanı olmuş, kariyerinin en uzun dönemini ise, kurucusu olduğu Hacettepe Üniversitesi İktisat Bölümü'nde geçmiştir'. 1985 yılında emek­liye ayrılan Osman Okyar bilim adamı olarak çalışmalarını yaşamının sonuna ka­dar aktif bir biçimde sürdürmüştür. 

Osman Okyar, kariyeri boyunca Türkçe ve yabancı dilde çok sayıda kitap ve makale yazmış ve kitap editörlüğü yapmıştır. Okyar bilimsel hayata katkılarını daha çok makaleler şeklinde gerçekleştirmiştir. Onun makalelerinin tümünü tespit etmek hiçbir zaman mümkün olamamıştır. Okyar her yazısında ele aldığı ko­nuda o zamana kadar kimsenin ele almadığı veya vurgulamadığı yeni bir noktayı ön plana çıkarmış veya yeni bir yaklaşım getirmiştir. Bu yazılarıyla Okyar iktisat bilimine ve genel olarak sosyal bilimlere çok çeşitli katkılarda bulunmuştur. Ne var ki bu katkılar daha çok yabancı meslektaşları tarafından fark edilmiştir. Ok­yar, 1952 de Paris'de yayınlanan Economie Applique dergisinde yazdığı "Key­nezyen Teori ve Gelişmekte Olan Ülkeler" adlı makalesinde Keynezyen teorinin gelişmekte olan ülkelerde uygulanamayacağını savunmuş ve bu görüşler o zaman büyük ilgi uyandırmıştı. Şüphesiz onun makalelerinin tümüne ulaşılamaması bu­güne kadar sağlıklı ve bütüncül bir değerlendirmenin yapılmasını güçleştirmiştir. Bu nedenle iktisat bilimine katkıları henüz tam olarak tespit edilmiş ve değerlen­dirilmiş değildir. Ancak gerek İngilizce gerekse Fransızca olarak kaleme aldığı eserler Türkiye'nin dünyaya tanıtılmasında büyük bir boşluğu doldurmuştur. Ok­yar, millî gelir hesaplama yöntemleri, Keynezyen teori, Türkiye-Avrupa ilişkileri, karma ekonomi ve devletçilik, üniversiteler, Türkiye'de sanayileşme, dışa açılma politikaları, Osmanlı ve Türkiye iktisat tarihi, Atatürk ve ekonomi gibi çok farklı konularda yazılar yazmıştır. Okyar'in yazılarında en fazla üzerinde durduğu konu, gerek Osmanlı döneminde gerekse Cumhuriyet döneminde devletçilik anlayışı olmuştur. O devletçiliğin en revaçta olduğu dönemlerde bile Türkiye'nin kalkın­masının devletçilikten uzaklaşılması ile mümkün olabileceğini ince bir üslûpla ortaya koymaya çalışmıştır. Diğer taraftan Osman Okyar Türkiye'nin siyasî, eko­nomik ve sosyal alanlarda kalkınmasının yolunun batı ile bütünleşmeden geçtiği­ni her zaman vurgulamıştır. 

Okyar, Türkiye'nin dış bilim dünyası ile ilişkilerinin geliştirilmesinde de çok önemli roller oynamış, adeta Türkiye'nin bir bilim elçisi olma görevini üstlenmiş­tir. Dünyaca tanınmış bilim adamlarının Türkiye üzerine düşünmesini ve yazma­sını teşvik etmek için büyük çabalar sarf etmiş, bu konuda her fırsatı değerlendir­meye çalışmıştır. 1949'da Türkiye'ye gelen A. Toynbee ile tanışma fırsatı bulmuş ve onun iyi ilişkiler ve tanıtım çabaları sayesinde bir Türk sempatizanı haline gelmesinden çok etkilenmiştir. Okyar, Cambridge Üniversitesi'nden R. Stone ile millî gelir üzerine çalışmalar yapmış, 1951 'de Stone Türkiye'ye gelerek Okyar'ın çalıştığı "Milli Gelir Etüt Grubu" ile ortak çalışmalar yürütmüştür. Okyar, Paris, "Institut Economique Appliquee" den E Perroux ile de ortak çalışmalar yapmıştır. H. Chenery 1953'de Türkiye' ye geldiğinde Okyar ile Türkiye hakkında bir rapor hazırlamıştır. Okyar ayrıca Tel Aviv Üniversitesi'nden Z..Y. Herslag, Minnesota Üniversitesi profesörlerinden A. O. Krueger, Munich Üniversitesi profesörlerin­den W. Gumpel ve daha pek çok yabancı bilim adamı ile Türkiye üzerinde çalış­malar gerçekleştirmiştir. Okyar özellikle Osmanlı tarihi üzerine çalışmaların ya­pılması konusunda uluslararası işbirliğine büyük önem vermiştir. Yönetim Kurulu üyesi olduğu "Comite International Pour les Etudes Pres Ottoman et Ottoman" (CIEPO) çerçevesinde gerek İslam dünyasından gerekse Batıdan tanınmış tarih­çileri bir araya getirmiş her üç senede bir yapılmasına karar verilen Türkiye'nin İktisadî ve Sosyal Tarihi Kongresi'nin ilkini 1978'de Hacettepe Üniversitesi'nde gerçekleştirmiştir. Bu kongreye Prof. R. Mantran, Madame I. Melikoff, Jean-Lo-uis Bacque Grammont, P. Dumont, A. Celil, Prof. Temimi, J. Lendau, G. Hazai, B. Lewis, H. G. Majer gibi tanınmış isimler bilimsel katkıda bulunmuştur.

Osman Okyar Türkiye'nin iç ve dış siyaseti ile de yakından ilgilenmiş ve bu alanlardaki gelişmeleri çok yakından takip etmiştir. Bu amaçla Forum Dergisi çerçevesinde Prof. Aydın Yalçın ile uzun yıllar özellikle iç siyaset alanında birlik­te çalışmış ve görüşlerini sürekli Forum Dergisfnde yazmıştır. Okyar, Dış Politi­ka Enstitüsü çerçevesinde de Seyfı Taşhan ile yakın işbirliği içerisinde çalışmış ve Türkiye'nin temel dış politika sorunlarını hem yerli hem de uluslararası platform­larda izlemiş ve tartışmıştır. Bu platformlarda Okyar büyük bir enerji ile en çok ve en istikrarlı katkıda bulunan bir kişi olarak temayüz etmiştir. Okyar ayrıca Liberal Düşünce Topluluğu'nun ilk üyeleri arasında yer almış ve 7. yılma giren Liberal Düşünce Dergisi'nin hem Uluslararası Danışma Kurulu üyesi olarak, hem de za­man zaman kaleme aldığı ve dergide yayınladığı yazılarla katkıda bulunmuştur.

Osman Okyar, liberal kişiliği ve tavırlarıyla da daima dikkatleri çekmiş bir bilim adamıydı. O, liberal görüşlere yakınlık duymakla birlikte her türlü görüşü dikkatle okumuş, dinlemiş ve ciddiyetle değerlendirmiş, yeni arayışlara daima açık olmuş, hiçbir zaman bağnazca tutum içine girmemiştir. Okyar ufkunu geniş­letmeye daima önem vermiş, bunun için de sürekli okumuş ve dinlemiştir. Ayrıca kendi görüşlerini açık bir biçimde söylemekten hiçbir zaman çekinmemiştir. Ok­yar usta bir eleştiricidir. O gerek dinlediği gerekse okuduğu şeyler hakkında kana­atini bildirmeye daima büyük önem vermiş, yaptığı eleştirilerde tutarlı ve yapıcı olmuştur. Okyar liberal bir yönetici olmuştur. Kendi görüşlerini paylaşmayanlarla daima bir ekip halinde çalışmış, belli bir yeteneğe sahip olması kaydıyla kadrosu­na her görüş ve eğilimde insanı almış ve bu insanlara önemli yetki ve sorumluluk vermekten kaçınmamıştır. Hiçbir zaman yetkilerini despotça kullanmamış, katı­lımcılığa açık olmuştur. Akademisyenlerin kendi kendisini yönlendirecek sorum­luluğa sahip olduğu varsayımı ve anlayışı ile hareket etmiş, hiçbir zaman müda­haleci olmamıştır. Okyar tecrübeye daima büyük önem vermiş, yapılan uygula­maların tecrübeler ışığında gözden geçirilmesine özen göstermiştir. Okyar hiçbir zaman tahakküm etme arzusuna kapılmamış, daima alçak gönüllü, cana yakın ve nazik bir tutum izlemiştir. 

Osman Okyar'ın liberal kişiliğinin en önemli kanıtı, onun saygın bir eski baş­bakan oğlu olmanın, Atatürk'e ve İsmet Paşa'ya yakın olmanın yarattığı siyasî rantı hiçbir zaman kullanmak istememesi, ayrıcalıklı bir statüyü daima reddetmiş olmasıdır. Okyar siyasete girmekten çok, büyük bir saygı duyduğu babası Fethi Okyar'ın siyasî alanda yaşadığı sorunların ve yaptığı katkıların daha iyi anlaşıl­ması için çalışmayı tercih etmiştir. Okyar yetişkin hayatı ve akademik kariyeri boyunca daima özgürlüğü, bağımsızlığı, uzlaşmayı, sadeliği, doğallığı, kayıtsızlı­ğı ve hayata olabildiğince yakın olmayı tercih etmiştir. O gösterişsiz bir şekilde ülkesine ve sosyal bilimlere büyük hizmetler ve katkılar yapmış iyi bir insan, iyi bir bilim adamı ve iyi bir liberaldi. 

Kaynak: Erdal TÜRKKAN

 

 

Anasayfa - İktisat - Makale - Ekonomi - Borsa - İstatistik - Türkiye Ekonomisi - Ekonomi Sözlüğü

Since 2005