|
Liberal Bir Bilim Adamı Prof. Dr. Osman Okyar
Osman OKYAR (1917-2002), Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk
başbakanlarından ve Cumhuriyet'in ilk liberal
partilerinden olan Serbest Fırka'nm kurucusu Ali
Fethi Okyar'ın oğludur. 1936 yılında Galatasaray
Lisesi'nden mezun olan Osman Okyar, 1940 yılında
Cambridge Üniversitesi'nden "First Class Honours"
ile iktisat dalında B. A. derecesini almış, 1947
yılında İstanbul Üniversitesi İktisat Fa-kültesi'nde
Prof. Neumark Yönetiminde "Neo Klasik Teoriden
Keynes Teorisine" isimli doktora tezi ile iktisat
doktoru olmuştur. 1952 yılında doçent olan Okyar,
kariyerine Beyrut Amerikan Üniversitesi İktisadî
Araştırma Enstitüsünde misafir öğretim üyeliği
(1957-58), CHP Araştırma Bürosu başkanlığı
(1958-61), Devlet Planlama Teşkilatı danışmanlığı
(1961-64), Merkez Bankası yönetim kurulu üyeliği
(1961-65), ODTÜ İktisat Bölümü öğretim üyeliği
(1961-62), Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği
danışmanlığı (1962-65) yaparak devam etmiştir. Okyar
1964-67 yılları arasında Atatürk Üniversitesi
Rektörlüğü'nü yürütmüştür. 1967 yılı başında
Hacettepe Üniversitesi'nde göreve başlayan Okyar,
Sosyal ve İdarî Bilimler Fakültesi'nin kurucu dekanı
olmuş, kariyerinin en uzun dönemini ise, kurucusu
olduğu Hacettepe Üniversitesi İktisat Bölümü'nde
geçmiştir'. 1985 yılında emekliye ayrılan Osman
Okyar bilim adamı olarak çalışmalarını yaşamının
sonuna kadar aktif bir biçimde sürdürmüştür.
Osman Okyar, kariyeri boyunca Türkçe ve yabancı
dilde çok sayıda kitap ve makale yazmış ve kitap
editörlüğü yapmıştır. Okyar bilimsel hayata
katkılarını daha çok makaleler şeklinde
gerçekleştirmiştir. Onun makalelerinin tümünü tespit
etmek hiçbir zaman mümkün olamamıştır. Okyar her
yazısında ele aldığı konuda o zamana kadar kimsenin
ele almadığı veya vurgulamadığı yeni bir noktayı ön
plana çıkarmış veya yeni bir yaklaşım getirmiştir.
Bu yazılarıyla Okyar iktisat bilimine ve genel
olarak sosyal bilimlere çok çeşitli katkılarda
bulunmuştur. Ne var ki bu katkılar daha çok yabancı
meslektaşları tarafından fark edilmiştir. Okyar,
1952 de Paris'de yayınlanan Economie Applique
dergisinde yazdığı "Keynezyen Teori ve Gelişmekte
Olan Ülkeler" adlı makalesinde Keynezyen teorinin
gelişmekte olan ülkelerde uygulanamayacağını
savunmuş ve bu görüşler o zaman büyük ilgi
uyandırmıştı. Şüphesiz onun makalelerinin tümüne
ulaşılamaması bugüne kadar sağlıklı ve bütüncül bir
değerlendirmenin yapılmasını güçleştirmiştir. Bu
nedenle iktisat bilimine katkıları henüz tam olarak
tespit edilmiş ve değerlendirilmiş değildir. Ancak
gerek İngilizce gerekse Fransızca olarak kaleme
aldığı eserler Türkiye'nin dünyaya tanıtılmasında
büyük bir boşluğu doldurmuştur. Okyar, millî gelir
hesaplama yöntemleri, Keynezyen teori,
Türkiye-Avrupa ilişkileri, karma ekonomi ve
devletçilik, üniversiteler, Türkiye'de sanayileşme,
dışa açılma politikaları, Osmanlı ve Türkiye iktisat
tarihi, Atatürk ve ekonomi gibi çok farklı konularda
yazılar yazmıştır. Okyar'in yazılarında en fazla
üzerinde durduğu konu, gerek Osmanlı döneminde
gerekse Cumhuriyet döneminde devletçilik anlayışı
olmuştur. O devletçiliğin en revaçta olduğu
dönemlerde bile Türkiye'nin kalkınmasının
devletçilikten uzaklaşılması ile mümkün
olabileceğini ince bir üslûpla ortaya koymaya
çalışmıştır. Diğer taraftan Osman Okyar Türkiye'nin
siyasî, ekonomik ve sosyal alanlarda kalkınmasının
yolunun batı ile bütünleşmeden geçtiğini her zaman
vurgulamıştır.
Okyar, Türkiye'nin dış bilim dünyası ile
ilişkilerinin geliştirilmesinde de çok önemli roller
oynamış, adeta Türkiye'nin bir bilim elçisi olma
görevini üstlenmiştir. Dünyaca tanınmış bilim
adamlarının Türkiye üzerine düşünmesini ve
yazmasını teşvik etmek için büyük çabalar sarf
etmiş, bu konuda her fırsatı değerlendirmeye
çalışmıştır. 1949'da Türkiye'ye gelen A. Toynbee ile
tanışma fırsatı bulmuş ve onun iyi ilişkiler ve
tanıtım çabaları sayesinde bir Türk sempatizanı
haline gelmesinden çok etkilenmiştir. Okyar,
Cambridge Üniversitesi'nden R. Stone ile millî gelir
üzerine çalışmalar yapmış, 1951 'de Stone Türkiye'ye
gelerek Okyar'ın çalıştığı "Milli Gelir Etüt Grubu"
ile ortak çalışmalar yürütmüştür. Okyar, Paris, "Institut
Economique Appliquee" den E Perroux ile de ortak
çalışmalar yapmıştır. H. Chenery 1953'de Türkiye' ye
geldiğinde Okyar ile Türkiye hakkında bir rapor
hazırlamıştır. Okyar ayrıca Tel Aviv
Üniversitesi'nden Z..Y. Herslag, Minnesota
Üniversitesi profesörlerinden A. O. Krueger, Munich
Üniversitesi profesörlerinden W. Gumpel ve daha pek
çok yabancı bilim adamı ile Türkiye üzerinde
çalışmalar gerçekleştirmiştir. Okyar özellikle
Osmanlı tarihi üzerine çalışmaların yapılması
konusunda uluslararası işbirliğine büyük önem
vermiştir. Yönetim Kurulu üyesi olduğu "Comite
International Pour les Etudes Pres Ottoman et
Ottoman" (CIEPO) çerçevesinde gerek İslam
dünyasından gerekse Batıdan tanınmış tarihçileri
bir araya getirmiş her üç senede bir yapılmasına
karar verilen Türkiye'nin İktisadî ve Sosyal Tarihi
Kongresi'nin ilkini 1978'de Hacettepe
Üniversitesi'nde gerçekleştirmiştir. Bu kongreye
Prof. R. Mantran, Madame I. Melikoff, Jean-Lo-uis
Bacque Grammont, P. Dumont, A. Celil, Prof. Temimi,
J. Lendau, G. Hazai, B. Lewis, H. G. Majer gibi
tanınmış isimler bilimsel katkıda bulunmuştur.
Osman Okyar Türkiye'nin iç ve dış siyaseti ile de yakından
ilgilenmiş ve bu alanlardaki gelişmeleri çok
yakından takip etmiştir. Bu amaçla Forum Dergisi
çerçevesinde Prof. Aydın Yalçın ile uzun yıllar
özellikle iç siyaset alanında birlikte çalışmış ve
görüşlerini sürekli Forum Dergisfnde yazmıştır.
Okyar, Dış Politika Enstitüsü çerçevesinde de Seyfı
Taşhan ile yakın işbirliği içerisinde çalışmış ve
Türkiye'nin temel dış politika sorunlarını hem yerli
hem de uluslararası platformlarda izlemiş ve
tartışmıştır. Bu platformlarda Okyar büyük bir
enerji ile en çok ve en istikrarlı katkıda bulunan
bir kişi olarak temayüz etmiştir. Okyar ayrıca
Liberal Düşünce Topluluğu'nun ilk üyeleri arasında
yer almış ve 7. yılma giren Liberal Düşünce
Dergisi'nin hem Uluslararası Danışma Kurulu üyesi
olarak, hem de zaman zaman kaleme aldığı ve dergide
yayınladığı yazılarla katkıda bulunmuştur.
Osman Okyar, liberal kişiliği ve
tavırlarıyla da daima dikkatleri çekmiş bir bilim
adamıydı. O, liberal görüşlere yakınlık duymakla
birlikte her türlü görüşü dikkatle okumuş, dinlemiş
ve ciddiyetle değerlendirmiş, yeni arayışlara daima
açık olmuş, hiçbir zaman bağnazca tutum içine
girmemiştir. Okyar ufkunu genişletmeye daima önem
vermiş, bunun için de sürekli okumuş ve dinlemiştir.
Ayrıca kendi görüşlerini açık bir biçimde
söylemekten hiçbir zaman çekinmemiştir. Okyar usta
bir eleştiricidir. O gerek dinlediği gerekse okuduğu
şeyler hakkında kanaatini bildirmeye daima büyük
önem vermiş, yaptığı eleştirilerde tutarlı ve yapıcı
olmuştur. Okyar liberal bir yönetici olmuştur. Kendi
görüşlerini paylaşmayanlarla daima bir ekip halinde
çalışmış, belli bir yeteneğe sahip olması kaydıyla
kadrosuna her görüş ve eğilimde insanı almış ve bu
insanlara önemli yetki ve sorumluluk vermekten
kaçınmamıştır. Hiçbir zaman yetkilerini despotça
kullanmamış, katılımcılığa açık olmuştur.
Akademisyenlerin kendi kendisini yönlendirecek
sorumluluğa sahip olduğu varsayımı ve anlayışı ile
hareket etmiş, hiçbir zaman müdahaleci olmamıştır.
Okyar tecrübeye daima büyük önem vermiş, yapılan
uygulamaların tecrübeler ışığında gözden
geçirilmesine özen göstermiştir. Okyar hiçbir zaman
tahakküm etme arzusuna kapılmamış, daima alçak
gönüllü, cana yakın ve nazik bir tutum izlemiştir.
Osman Okyar'ın liberal kişiliğinin en önemli kanıtı,
onun saygın bir eski başbakan oğlu olmanın,
Atatürk'e ve İsmet Paşa'ya yakın olmanın yarattığı
siyasî rantı hiçbir zaman kullanmak istememesi,
ayrıcalıklı bir statüyü daima reddetmiş olmasıdır.
Okyar siyasete girmekten çok, büyük bir saygı
duyduğu babası Fethi Okyar'ın siyasî alanda yaşadığı
sorunların ve yaptığı katkıların daha iyi
anlaşılması için çalışmayı tercih etmiştir. Okyar
yetişkin hayatı ve akademik kariyeri boyunca daima
özgürlüğü, bağımsızlığı, uzlaşmayı, sadeliği,
doğallığı, kayıtsızlığı ve hayata olabildiğince
yakın olmayı tercih etmiştir. O gösterişsiz bir
şekilde ülkesine ve sosyal bilimlere büyük hizmetler
ve katkılar yapmış iyi bir insan, iyi bir bilim
adamı ve iyi bir liberaldi.
Kaynak: Erdal TÜRKKAN
|