Makedonya
Erdoğan Saraç
Türkiye Cumhuriyeti ziyaretlerimde ve özellikle
konuşmacı olarak katıldığım panellerde görebildiğim
kadarıyla Makedonya Cumhuriyeti ile ilgili ana
vatanımızda büyük bir boşluk gözükmektedir. Evlad-ı
Fatihan yadigarı olan Makedonya Cumhuriyetini daha
iyi tanıtmak amacıyla bu yazımda Makedonyanın
tarihine ve bugünkü durumlarına değineceğim
Balkan Yarımadasının güneyinde yer alan Makedonya
Cumhuriyeti, doğuda Bulgaristan, Batıda Arnavutluk,
güneyde Yunanistan ve kuzeyde Sırbistan ile
sınırlanmaktadır. Bu bölgenin tarih boyunca etnik
yapısı ve coğrafi hudutları defalarca
tartışılmıştır. Onlar devamlı çelişki içerdikleri
için hiçbir zaman belli olmamıştır.
67.741 km" bir alanı kapsayan Makedonya bölgesi,
İkinci Balkan Savaşından sonra imzalanan Bükreş
Anlaşması ile (10 Ağustos 1913) Osmanlı Türk
İmparatorluğundan alınarak Sırbistan, Bulgaristan,
Yunanistan ve Arna-vutluk'a verilmiştir.
Makedonyanın, Sırbistana verilen 25.713 km" lik
kesimi I. ve II. Dünya Savaşı arasındaki dönemde
Sırbistanın bir eyaleti idi. tkinci Dünya
Savaşından sonraki dönemde Federal Yugoslavya
çatısı altında Makedonya Cumhuriyeti olarak yer
almıştır. Ancak 1990 da başlayan Sosyalist Federal
Yugoslavya'nın tasfiyesi ile, 8 Eylül 1991 yılında
tertiplediği referandumla kendi tam bağımsızlığını
ve Federal Yugoslavya'dan aynldığını ilan etti. Bu
referanduma Makedonya Cumhuriyetinde yaşayan Türk
topluluğu, Makedonyayı kendi vatanı ve devleti
olduğu bilincinden hareket ederek Türk Demokratik
Birliği'nin çağrısı üzerine %999'luk oranla
bağımsız ve egemen Makedonya için oylarını
verdiler. 8 Nisan 1993'te Birleşmiş Milletler
teşkilatına Eski Yugoslavya Cumhuriyeti, Makedonya
adı ile alınmış ve tanınmıştır. Bugün 43 devlet
tarafından tanınmış ve diplomatik ilişkiler
kurmuştur. AT üyeleri (Yunanistan hariç) tarafından
tanınmış, konsolosluk veya büyükelçilik düzeyinde
diplomatik ilişkiler kurulmuştur.
Makedonya tarihi bir sahadır. Bu sahada tarihi
boyunca büyük göç hareketleri yapılmıştır. M.S. IV.
yüzyılın ikinci yarısından itibaren Türk boylan
olan Hunlar, Avarlar, Bulgarlar, Oğuzlar, Peçenek
ve Kumanlar bölgeden geçtiler, Yunanistanın Mora
Yarımadasının en güney noktasına kadar indiler. Türk
devletleri ve İmparatorlukları kurarak gelip
geçtikleri ve yerleştikleri yerlerde izler
bıraktılar.
1292 den başlıyarak, Batı Anadoludan Rumeli'ne geçiş
yapmaya başlayan Selçuklu ve Osmanlı Türkleri
1308-1310/11 yılları arasında Yunanistan'ın Epir,
Tesaliya ve Ege adalarını fethettiler. 1331 de 70
gemiyle Anadoludan Selanike varan yeni bir Türk
dalgası Var-dar (Gostivar kentine 4 km yakın)
ırmağının kaynadığı yere kadar yayıldı.
Bugün bu yerlerde yaşayan Türkler, söz konusu olan
Türklerin torunlarıdır. Osmanlı Türk Devleti, yeni
fethedilen Balkan toprakla-nna, Batı ve Kuzey
Anadolu'nun bazı yerlerinden Türkler getirerek
Makedonya bölgesinde Türk köyleri, kasabaları ve
şehirleri kurdu. Söz konusu olan yıllarda Vardar
vadisinde yaklaşık 240 Türk köyü ve kenti kurulmuş.
Bu yerleşim yerleri XVI. yüzyıldan Balkan
Savaşlarına kadar tamamen Türk kasaba ve
kentleriydiler. Türkler Balkan Yarımadasını ebedi
bir vatan edinmek için haçlılara karşı asırlarca sü-ren
mücadele vermişlerdir. Osmanlı Türk'ü Balkan'a ve
Makedonya'ya geçici olarak yer-leşmedi.
Balkanları'da anavatan olarak bildi ve her karış
toprağı için beşbuçuk yüzyıl şehit verdi. Atalarımız
bu geniş topraklarda yaşayan bütün unsurlara
efendiliği, insanlığı, çalışkanlığı, terbiyeyi,
iyiyi, kötüyü, dürüstlüğü ve vicdanlı olmayı
öğrettiler. Türkler Makedonya'da yerleştikleri her
şehire, her kasabaya hatta köye bile Türk
kültürünü, örf' ve adetlerini, manevi değerlerini
getirip, yüksek adalet sayesinde kökleştirdiler.
Balkanlı ve Avrupalı unsurların kültürlerine büyük
etkiler yaptılar. Bu tesirleri onların dillerinde,
edebiyatlarında, folklorlarında mimari ve başka
sanat eserlerinde bugün bile görmek mümkündür.
Osmanlı Türk İmparatorluğu döneminde "Vilâyet-i
Selâse" olarak adlandırılan Makedonya bölgesinde
yaşayan Türkler, adı geçen bölgeye Slavlardan,
Arnavutlardan v.b. unsurlardan çok evvel
yerleştiler. O yüzden Türkler bu bölgenin autohton
milletidir. 1912 lere kadar o bölgenin ezici
çoğunluğunu teşkil ediyorlardı. Bu dönemde Osmanlı
Türk İmparatorluğu çeşitli zorluklara ve
ayaklanmalara karşı karşıya gelmiş ve Birinci Balkan
savaşında Bulgar, Yunan, Sırp ve Karadağ
kuvvetlerinin istilasına uğrayan Makedonya, Türk
egemenliğinden 1912'de çıkmıştır. Bu dönemde
Türkler Devletin yıkılması tedirginliğini ya-şamaktadıydılar.
Özellikle Makedonyadaki Türkler ocaklannı,
topraklarını kaybetme teh-ditiyle karşı karşıya
geldiler. Bu tehdit Balkan ve Birinci Dünya savaşı
sırasında dile gelmiştir. Bu savaşlarda tüm
hristiyan unsurlar Make-donyada, Trakyada v.b.
yerlerde Türklere ve Türk olmayan unsurlara (müslümanlara)
korkunç katliamlar yaptılar. Osmanlı Türk
İmparatorluğundan alınan bu bölgede söz konusu olan
savaşlardan sonra da türlü yıldırma politikaları
uygulanarak Türkleri Balkanlardan arıtmaya
gidilmiştir. Birinci Dünya Savaşından sonraki
dönemde Sırbistanın sınırları içersinde kalan
Makedonya bölgesinde yaşayan Türklerin temel hak ve
özgürlükleri alındı. Bu durum İkinci Dünya Savaşının
başlamasına kadar de- vam etti.İkinci Dünya savaşma
milli emansi- pasyon için katılan Makedonyadaki Türk
insa- nı savaştan sonra yine korkunç baskılarla
karşı karşıya gelmiştir. Bugün, özellikle Doğu Ma-
kedonyaya gitmiş olursanız Bulgar istilacısına karşı
şehit düşmüş insanların %70'inin Türkle olduğunu
duvarlara ve parklara asılmış anı levhalardan
rahatlıkla görebilirsiniz. Makedonya denilen bu
bağımsız ve egemen devletin hamurunda Türk kanı
vardır ve Makedonya devletinin, Türkler hem kurucusu
hem de yapıcı unsurudur. Veya başka bir deyimle
biz, Makedonya Devletinin ortağıyız. Ancak savaştan
hemen sonra komünist partizanlar da tüm bu
katkılarımıza rağmen korkunç katliamlar yaptılar.
Örneğin 15 Ocak 1945 yılında hiç mahkeme kararı
çıkmadan ve yargılanmadan iki Türk Ali Recep Asan ve
Seyfettin Nusret Bayazit (21 yaşında) Köprülüde
kurşuna dizilmiş halen mezarlan bilinmemektedir.
Bunların kurşuna dizilmelerıyle ilgili Makedonya
Komünist Partisi Köprülü Belediye Komitesi üyeleri
M. Slanev, Kamuran Tahir vb. olaydan habersiz
oldukları söyleniyor^. Bu olay bugüne kadar açıklığa
kavuşmamıştır. (Kamuran Tahir hâla hayattadır ve
Türkler arasında nifak tohumlarını sokmak için
elinden geleni yapmaktadır). Diğer bir örnek
1948/49 "Yücel" (Türklere ait dayanışma teşkilatı)
teşkilatının mahkemesi ile ilgilidir. Mahkeme
kararıyla sözde rejime karşı eylemlerden dolayı 5
Türk aydını idama ve 19'u da ağır cezaya
çarptırılmışlardır. İdama mahkum edilen Türkler
zamanın en en-tellektüel insanları olarak
bilinmektedirler. Bunların mezarlan da bilinmiyor.
Görebildiğimiz kadanyla 1941-45 savaşından sonra
Federal Yugoslavya ve Makedonya komünist
idarecileri burada yaşayan Türklerin milli ve
manevi değerlerini imha etmeye veya eritmeye baş
vurmuştur. Bu yıldırma politikalar yüzünden Türkleri
çaresiz olarak ana vatana göçe zorlamaya
başlamışlardır.
1952 yılında Türkiye Cumhuriyeti ve Yugoslavya
arasında imzalanan "Serbest Göç Andlaşması"ndan
faydalanarak, komünist Makedonya idarecileri
Türklere türlü ekonomik, sosyal ve siyasal baskı
yaparak Türkiye Cumhuriyetine göçe zorladılar. İşte
bu olaylardan sonra ana vatana göçler kitleler
halinde başlamıştır. Bu göçler Makedonya Türklerine
büyük darbe indirmiştir. Göçlerle ilgili rakamlara
oelince, bu rakamların kaynaktan kaynağa çok farklı
olduğu göze çarpmaktadır. Bu yüzden göçleri ele
almak için 1953 den 1994 e kadar yapılan nüfus
sayımlarına bir göz atmak istiyorum. Post komünist
devletlerinde etnik yapıyla ilgili istatistik
rakamlarının pek güvenilir olmadığı bilinmektedir.
Makedonya İstatistik Kurumundan verilen bu
çizelgeye göre 1953 ile 1961 yılı nüfus sayımlarına
bakarsanız 72.457 Türkün göç ettiğini göreceksiniz.
Fakat araştırmacı Dr. Lazar Lazarov'a göre yalnız
1956 yılının sonuna kadar 150.000 Türk "gönüllü "
göç etmiştir denilmektedir. Buna benzer daha birkaç
kaynak gösterebiliriz ve bu konuyla ilgili
rakamların nekadar güvenilir olmadığını d.d.
Makedonya İstatistik Kurumuna inanmak mümkün
olmadığını anlayabiliriz. Diğer yandan 1991 ile
1994 nüfus sayımları arasında Türklerle ilgili çok
farklı rakamlar ortaya çıkmaktadır. Örneğin: 1991
nüfus sayımına göre 97.416 Türk varken (1991
sayımlarını Arnavutlar boykot etmişlerdir.) Avrupa
Konseyinin himayesi ve para desteği altında yapılan
20.6.1994 nüfus sayımında 81.615 Türk var
gösterilmesi çok gülünçtür. Bu dönemde göçler en
düşükken 3yıl içerisinde 15.801 Türkün nasıl
"buharlaştığını " anlamak mümkün değil. Yine aynı
kaynağa göre 81.615 Türkten 77.252 ülke içinde 4363
işçi olarak Makedonya dışında olduğu belirlenmiştir.
1991'e göre Üsküp'te 22970 Türk varken 1994'e göre
12639 gösterilmiştir. Üsküp'te 10331 Türkün azalışı
ile ilgili maalesef bir açıklık getirilmemiştir.
Türk Demokratik Partisinin yaptığı araştırmalara
göre Makedonyada 170.000'nin üzerinde Türk yaşadığı
bilinmektedir.
Tek düze döneminde Türk tarihi eserlerini kâh
kamulaştırma bahanesiyle kâh yıkılma tehlikesine
hükümetin "sessiz rızası" ile tarihi eserlerimize
tahribatlar yapılmaktadır. 28 Ağustos 1992 ve 27
Eylül 1992 tarihlerinde Manastır ve Pirlepe'deki
Türk Saat Kulelerine 60 kg. ağırlığında birer haç
yerleştirdiler. TDP parlamento dışında olmasına
rağmen bu olayları kınadı ve siyasi baskı yaparak
hükümetin gündemine konuyu getirmeye başladı.
Hükümet haçların çekilmesine dair karar almasına
rağmen, karar pratikte uygulanmamıştır. Üzülünmesi
gereken bir husus da bu dönemde Makedonya
Cumhuriyeti Kültür bakanının Türk olmasıdır. Yine
mart 1994 Kültür Bakanı Türk iken Köprülü'de tarihi
meşhur Fazıl Ahmet Paşa Camii yakılmıştır. Bu tür
hareketler orada azınlıkta olan Türk insanını
yeniden göçe teşvik etmektedir.
1990'dan itibaren çok partili sisteme geçen
Makedonya Cumhuriyeti sözde "her şeyi ile yıkılan
eski sistemden ayrıldı". Fakat pratikrın yürürlükte
olması tekdüze sisteminden hâla ayrılmadığını
ispatlamaktadır. Bu yasaların içerisinde Seçim
yasası ve seçim bölgeleri tekdüz eden kalma olmasına
rağmen 1990 ve 1994 seçimleri bu kanunlara göre
yapılmıştır. Bu seçim yasasına göre Türkler tamamen
top-lumsal-siyasi hayattan uzaklaştırılmak için
zemin oluşturmuştur. Türk Demokratik Partisinin
öncüsü olan Türk Demokratik Birliği bir siyasi
dernek olarak 1990'da ilk parlamenter seçimlere
katılmıştır, fakat bir başarı kaydede-memiştir.
Dağınıklık, tecrübesizlik ve seçim yasasının
adaletsizliği parlamentoya bir Türkün girmesini
engellemiştir.
Özellikle Türk Demokratik Birliği Genel Başkanı
Sayın Mugbil Beyzat'ın Sosyal Demokrat Partisinden
milletvekili adayı çıkması Türk seçmenini TDB
üyelerini üzmüştür. Bu yüzden 30 Haziran 1991 'de
TDB'nin ilk Kurultayında Genel Başkanlık görevinden
alınmıştır ve yerine Avni Engüllü getirilmiştir. 27
Haziran 1992 de yapılan H'nci olağanüstü
Kurultayda Türk Demokratik Birliği, Türk
Demokratik Paıti'sine dönüştürülmüş ve Genel
Başkanlık görevine gizli oylamayla Erdoğan Saraç
getirilmiştir.
16 ve 30 Ekim 1994 tarihinde yapılan İkinci
parlamenter seçimlerine, bütün imkansızlıklara
usulsüzlüklere rağmen Türk Demokratik Partisi kendi
başına 54 milletvekili ada-yıyla katılmıştır. Seçim
öncesi seçim ortağı ararken hem Makedon hem de
Arnavutların samimi olmadıkları göriilmüştür. İlk
turun yapıldığı 16 Ekim tarihinde ilk neticeler
Türk Demokratik Partisinin 8 adayı ikinci tura
yükselmesi herkesi şaşırtmıştı. Bu seçimlere 36
parti katılmıştır. TDB ise ilk turdaki başarısıyla
6'ncı sırada yer almıştır.
İkinci turda başarıya ulaşmak için yaptığımız
görüşmeler ne yazık yine bizleri yalnızlığa
itmiştir. "Makedonya için Birlik" koalisyonu
işbirliğine yanaşmazken, Arnavut partilerindeki
bölünmüşlük samimi olmadıklarını bir daha gösterdi.
İkinci turda yine Türk insanının milli bilinç ve
iradesine inanarak Demokratik Eylem Partisinin
desteği ile Türklerin en yoğun yaşadığı bölgede (Gostivar)
bir milletvekili çıkarmayı başardık.
Çok mükemmel bir seçim kampanyası ve yapıcı
konuşmalarımızla seçmenlerin dikkatini çekerek,
anti demokratik ve adaletsiz bir yasanın üzerine
çıkarak kendimizi yenilemeyi başardık. Dört yıllık
amansız çalışmalan-mız netice verdi. Ancak ikinci
tur seçimleri ana muhalefet partileri olan VMRO-DPMNE
ve Demokrat Parti seçimlerde adaletsizlik
iddiasıyla ikinci tura katılmadılar. Bu dönemde
Türk Demokratik Partisinin tüm Makedonyada ki
partilere demokrasi dersi verdiğini yayın basın
organları yazmışlardır.^10^
Bir Türk'ün parlamentoya girmesi Türk insanını
galeyana getirmiştir ve bu olay bütün Makedonya
Türkleri arasında büyük bir bayram olarak
kutlanmıştır.
Makedonya Parlamentosunda 120 milletvekili var ve
partilere göre milletvekili dağılımı şöyledir:
1. Sosyal Demokrat Birliği (Eski Komünistler)
58.
2. Liberal Parti (Eski Komünistlerin bir Kanadı)
29.
3. Demokratik Refah Partisi (Arnavutlar-Aktüel
Kanat) 10.
4. Sosyalist Parti (Eski Sosyalist Birliği) 8.
5. Demokrat Halk Partisi (Radikal Arnavutlar) 4.
6. Türk Demokratik Partisi- (TDP) 1.
7. Sosyal Demokrat Parti 1.
8. Demokrat Parti (Merkezi Kalkande-len) 1.
9- Çingenelerin Bütünsel Emansipasyon Partisi 1,
10. Bağımsız Arnavutlar (Demokratik Refah
Partisinden kopan radikal kanat) 4.
11. Bağımsız Arnavut (aslında Liberal Arnavut
Birliği) Partisi 1.
Arnavut Birliği) Partisi 1.
12. Bağımsız Makedonlar 2
Toplam : 120
"Makedonya İçin Birlik" koalisyonu Sosyal Demokrat
Birliği, Liberal Partisi ve Sosyalist Partiden
oluştu. Bu koalisyonun en büyük kozu ise
Cumhurbaşkanı adayı Kiro Gligorov oluyordu. Gligorov
% 52,6 oy alarak Cumhurbaşkanı seçildi.
Cumhurbaşkanı yarışmasında TDP de cumhurbaşkanı
adayı gösterdi. Fakat seçimlere 3 gün kala Devlet
Seçim Komisyonu imzaların, gereken makam önünde
toplanmadığı gerekçesiyle, adayımızı yarışmadan
elemiştir. Devlet Seçim Komisyonunun verdiği
bilgilere göre Cumhurbaşkanı seçimi için 1.300.000
oy geçersiz bildirilmiştir. Bu rakam iyice analiz
edilmesi gereken bir husustur. Makedonya İçin
Birlik koalisyonu parlamentoda 95 sandalyeye
sahiptir ve parlamentonun şimdiki çalışmalarına
bakılırsa tek düze dönemini
hatırlatmaktadır. Bu koalisyon Hükümet ortağı olarak
Demokratik Refah Partisini almıştır ve onlara 4
bakanlık temin etmiştir.
1994'te parlamentoda onaylanan Yeni Parti Yasasına
göre Makedonya da etkinliklerini sürdüren her
partinin en geç 16 Aralık 1994'e kadar yeni şartlar
üzere kaydını yaptırması gerekmektedir. 03 Şubat
1995'e kadar 12 parti kaydını yaptırmıştır ve
bunların arasında Türk Demokratik Partisi de vardır01'
Diğer partilerin kaydı silinmiştir.
Bugün Makedonya'da Türkler çok ciddi problemlerle
karşı karşıya gelmektedirler. Özellikle eğitimde ve
milli mensubiyeti belirleme konusunda Türklere
karşı anayasa bile çiğnenmektedir. Bütün siyasi
faaliyeyetlerimi-ze rağmen, vaadlerden başka somut
bir adım atılmamıştır. İnşallah bu tür
sıkıntılarımızı başka bir fırsatta dile getiririm.
|