Kondudan Konuta: Mortgage
(İpoteğe Dayalı Konut Finansmanı) Sistemi
Giriş
Dünya da uzun yıllardır başarı ile uygulanan ve
vatandaşa "kira öder" gibi ev sahibi olma olanağı
getiren sistem olarak ifade edilen, Mortgage
(ipoteğe dayalı konut finansmanı) sisteminin
ülkemizde de uygulamaya geçirilmesi için yoğun
çalışmaların yapıldığını son günlerdeki basının
gündemini oluşturan maddelerden biridir. Gerçekten
de söz konusu sistemin ülkemizde uygulanması ile
özellikle sözlü ve yazılı basının ifadesi ile "dar
gelirlilerin hayalini süsleyen yuva sahibi olabilme
imkanı" gerçekleşebilecek midir?
İpoteğe dayalı uzun dönemli konut kredisi olarak da
adlandırılabilen Mortgage sisteminin dünyanın çok
sayıda ülkesinde yıllardan beri başarıyla
uygulandığı, uygulanmaya başlanması halinde
Türkiye'de de başarılı olacağı basındaki çıkan
reklam ve haberlerle kısa bir süre içinde genel bir
kanı haline gelmiştir.
Bugün Türkiye'de konut finansmanının % 50'sinden
fazlası miras veya peşin alım ile, % 2 civarındaki
bir oranın ise eşten dosttan ödünç para almak
suretiyle, gerçekleştirildiği göz önünde
bulundurulur ise sistemin uygulanabilirlik ve başarı
şansı hangi düzeyde gerçekleşebileceğine değinmek
istiyoruz
SİSTEMİN iŞLEYİŞİ İÇİN NELER YAPILMALIDIR?
Dünya da kullanılmakta olan, yaklaşık S trilyon
Dolarlık bir konut kredisi pastasının varlığından
söz edilmektedir. Belirlenen bu konut kredisi
pastasından Türkiye ne kadar pay alabilir ya da pay
alabilirmi? Gerekli şartların sağlanması halinde
belki istenilen düzeyde olmasa bile pay almaması
gibi bir durum söz konusu olamaz Türkiye'nin bu
pastadan pay alabilmesi için, diğer bir değişle
dünyadaki sermaye piyasalarından gerekli kaynağın
ülkemize aktarılabilmesi için dünya da örnekleri
olan İpoteğe Dayalı Konut Finansmanı sisteminin
oluşturulması gerekmektedir.
Ancak,
ülkemizde konut finansmanı sisteminin mevcut
bankacılık sistemi ile yapılandırılması mümkün
gözükmemektedir. Dünya'da uygulanan sistemlerin
incelenmesinden, Amerikan modeli denilen sistemin
ülkemiz için daha kolay hayata geçirilebilir ve
uygulanabilir olduğu görülmektedir. Yalnız böyle bir
sistemin ülkemizde uygulamaya konulabilmesinde
önemli bir şart, ekonomik istikrarın devamlılığı
yanısıra bir dizi yasal düzenlemenin yapılarak hızla
hayata geçirilmesidir. Yapılacak yasal
düzenlemelerin yanı sıra ve bunlara paralel olarak
öncelikle tasarlanan ve düşünülen odur ki, kamu ve
özel sektör ortaklığı ile bir "İpotekli Konut
Finansmanı Şirketi" kurulmasıdır.
Genel olarak dünya da ipotekli konut finansmanı
modeli uygulamasına yeni geçen ülkelerde, iki çeşit
uygulama farklı şekillerde uygulanmaktadır. Kıta
Avrupa' da örneğin Polonya, Çek Cumhuriyeti,
Macaristan gibi gelişmekte olan ülkelerde ipotek
bankacılığı sistemi uygulamaya geçilmiştir. Bunun
yanında dünyanın diğer bölgelerinde yeni gelişmekte
olan ülkelerde Amerikan modeli tercih edilmiştir.
ABD' de örneğin, finansman ilk sağlayan kurum bu
borcu üzerinde tutmaz ve ikinci pazarda sarar.
İkinci pazardaki şirketler. kamu kuruluşları ile
beraber bir havuz oluştururlar ve yatırımcılara
hisse satarlar. ikinci pazardaki kurumlar genelde
yalnızca birinci derece ipotek satın alırlar.
Böylece, krediyi alan kişi veya kuruluş ödeme
zorluğu içerisine düşerse kendilerine öncelik
tanınır.
Yani bu sistemde bankalar ve/veya diğer tasarruf
kuruluşları kullandırdıkları konut kredilerini
servis ücreti keserek tüm hakları ile birlikte
ikincil piyasa kuruluşlarına diğer bir deyişle
"ipotek merkezleri"ne denetmektedirler. Kurulacak
olan sistem insanların daha kolay konut sahibi
olmalarını sağlayacak, inşaat sektörünü
canlandıracak, inşaat kalitesini artıracak. kaçak
yapılaşmayı azaltacak, sermaye piyasalarını
geliştirecek ve yurt dışı yabancı kaynakların
ülkemize aktarılmasına imkan sağlayacaktır. Yalnız,
sistemin verimli ve sağlıklı işleyebilmesi kısa
sürede gerçekleşmeyecektir. Ekonomideki istikrar
ortamının kalıcı olduğu test edilecek ve bu süreç
içerisinde sistem kendisini yenileyebilecektir.
Ayrıca sistem. uygulanmaya ne kadar geç bir tarihte
başlarsa, ekonomik istikrarın güçlenerek devam
etmesinin görülmesi bakımından bir avantajı
beraberinde getirecektir ki, bu da sistemden uzun
vadede daha iyi ve istenilen sonucun alınmasına
yardımcı olacaktır.
Ancak artan konut talebi karşısında yeterince arazi
ve konut arzı gerçekleşmez ise çok kısa süre
içerisinde konut fiyatlarında anormal derecede
artış olacağı gözden kaçınılmaması gereken en Önemli
noktadır. Özellikle kredi faizlerinin bugünkü
seviyelerde devam etmesi durumunda tüketiciler için
çok fazla avantaj sağlamamaktadır. Bu nedenle
mevcut konut kredisi faizlerinin % 10-15'lere inmesi
sistemin işleyişi için gerekli olan ortamlardan
birisidir.
Öte yandan mortgage sisteminin sadece toplu konut
projeleri ile sınırlandırılmaması gerekir.
Kredilerin ancak yeni arzı destekleyici şekilde
gelmesi durumunda alternatiflerin artacağını ve reel
olarak konut fiyatları ve kiralar düşebilecektir.
Kira öder gibi ev alma modelinin çok kısa sürede
yaygınlaşmayacağını gerçeği ile bunun hayaline de
kapılmamak gerekiyor. Zira sistemin olumlu
etkilerinin ancak 5-10 sene içinde görüleceği genel
bir kanı olma özelliğini korumaktadır. Uzun vadede
konut kredilerinin sadece bitmiş gayri menkullere
yönelmesi halinde mevcut kira ve fiyatların
artmasını önlemek için de bitmemiş projelere konut
kredisi verilmesi gerekir
SİSTEM NELER GETİRECEKTiR?
Türkiye, gayrimenkul piyasasının bu derece canlı
olduğu ender ülkelerden biri Gayrimenkul farklı
kesimler açısından bu derece cazip olmasına rağmen,
yatırımcı sayısı yeterince gelişemiyor. Bunda,
Türkiye' de tasarruf ve sermaye birikiminin
yetersizliği nedeniyle bir uzun vadeli finansman
modeli belirli nedenlere dayalı olarak Türkiye' de
hayata geçirilemedi. Yüksek enflasyon ve ekonomide
uzayıp giden belirsizlikler, engelleyici temel
etkenler olarak sayılabilir.
Türkiye gibi yüzde 80'i birinci derece deprem bölgesi
içerisinde yer alan bir ülkenin, depreme dayanıkb
inşaatlardan başka bir çözümü olmadığını da
gösteriyor. Bu durumda, daha kaliteli ve dayanıklı
gayrimenkul için daha fazla kaynak gerekiyorsa,
Türkiye mutlaka uzun vadeli gayrimenkul finansman
modellerini oluşturmak mecburiyetindedir. Aslında
tüketiciler açısından sistemin getirdiği tek yenilik
vadenin uzamasıdır. Bunun dışında şu an
uygulanmakta olan ev kredisi işlemlerinin dışında
başka bir yenilik olmayacaktır. Tüketiciler yine
bankalar veya özel finans kurumlarından kredi
kullanacaklar ve ödemelerini yine bu kuruluşlara
yapacaklardır. Tüketiciler açısından sistemin en
önemli faydası. vadelerin uzaması ile aylık
taksitler ödenebilir hale gelecektir
Aynı şekilde, çeşitli kaynaklardan teşekkül
ettirilecek fonların, vergi politikaları ile sosyal
amaçlı projelere yöneltilmesi ile küçük konutların
teşvik edileceği ve kiraların da düşeceği bir
realite olmakla beraber. kısa süre zarfında diğer
bir değişle, gerekli yasaların çıkarılması ve/veya
mevcut yasalar üzerinde gerekli düzenlemelerin
yapılması ile birlikte kredi faizlerin düşmesini ve
kiraların da ucuzlamasını beklemek hayalden öteye
gitmeyecektir. Durum böyle olmakla beraber ipoteğe dayalı
gayrimenkul kredi mekanizmas1J1ın, başta inşaat
sektörü olmak üzere çok sayıda sektörü
hareketlendireceği gerçeği de yadsınamayacak bir
realite olma özelliğini korumaya devam etmektedir.
inşaat sektörünün dışında metalden mefruşata kadar
çok sayıda sektöre de katkı sağlayacak. Çünkü daha
güzel konutlar, kaliteli ürünlerle giydirilme gereği
duyacak. Sistem sağlıklı mekanlarda oturma imkanı
sağlarken, ekonomiyi ateşleyecektir
İpoteğe dayalı finansman modelinde herhangi bir kredi
problemi yaşanmaması için, bir kredinin sigorta
ettirilmesi ve reasüre edilmesi yararlı sonuçlar
sağlayacaktır. Böylece pazar tam olgunlaşmamış olsa
da, sigorta yöntemini kullanarak ve mortgage veren
Gayrimenkul Yatırım Ortaklıkları oluşturarak, kısa
dönemde pazar canlandırılması sağlanacaktır.
ipotek sistemi, ev sahiplerinin uzun vadede finansman
ihtiyacını karşılarken, aynı zamanda da
müteahhitlerin üzerindeki finansman yükünü
alacaktır.
ipotek bankacılığında imar mevzuatına aykırı ve kaçak
olarak yapılan binalar ile, kat mülkiyetine
geçmeyen binalara bu kredi kullandırılmamaktadır.
Dolaysıyla Türkiye'deki binaların yüzde 90'ı da imar
mevzuatına aykırı bir yanı olduğu, ayrıca bir
irtifakı teessüs edilmediği için bu yönüyle sak1J1ca
teşkil edecektir.Bu sakıncaları giderici
çalışmaların yapılması da inşaat sektöründe kayıt
dışılık azalır.
SONUÇ
Konuyu derinlemesine incelemeyen birçok kişi de
oluşan kanı odur ki: oturduğu evin kirasını ödeyerek
zamanla o evin sahibi olacaklar veya hiçbir
birikimleri yokken arzu ettikleri herhangi bir evi
alacaklar ve her ay kiraya benzer bir fiyatla o eve
sahip olacakladır.
Ancak, uygulamaya geçirilmeye çalışılan, İpoteğe
Dayalı Konut Finansmanı projesi, ülkemiz için yeni
bir proje değildir. Mortgage diğer bir ifade ile
"ipotek bankacılığı" demektir. Yıllardır ülkemizde
kullanılan bir sistemdir. Yıllardan beri bir çok
banka bu sistemle kredi vermektedir. ipotek
bankacılığı sistemi ile Türkiye' de konut sahibi
olan bir çok aile vardır. Halen de bu sistemle
konut sahibi olunmaktadır.
Aslında mevcut düzeni ile devam eden bu uygulamaya,
Mortgage projesinin katkısı daha çok krediyi veren
kuruluşların kendi aralarında organize olmaları,
meydana gelebilecek olası riskleri dağıtıp,
paylaşmalarını sağlamasının yanında, yapıların
deneti m altında ve gerçek değerleri ile kayıtlara
geçirilmelerini temin edecektir.
En iyimser tahmin ve beklenti de 2005 sonunda
uygulamaya geçebilecek olan Mortgage projesinde; 32
gün ile 3 ay gibi kısa süreli mevduat toplayan
bankaların 10-15 hatta 20 yıl gibi uzun vadeli
krediyi, Dünya Bankası ve/veya Hazine Garantisi yolu
ile uluslararası piyasalardan sağlanabilecek
kurumsal fonlar olmaksızın verebilmeleri mümkün
değildir.
Dolayısıyla söz konusu bu kaynaklar temin edilmeden
ve sürekli ve düzenli geliri TL olan bireylerin,
risk almadan döviz cinsinden nasıl borçlanacakları
sorusuna tatmin edici bir yanıt bulunmadan
uygulamanın başarılı olma ihtimali zayıf
görünmektedir.