Türkiye Ekonomisi
Dünya Ekonomisi
Osmanlı Ekonomisi
Finansal Ekonomi
İşletme Ekonomisi
Hizmet Ekonomisi
Kalkınma Ekonomisi
Tarım Ekonomisi
Borsa ve Yatırım
Ekonomi Sözlüğü
Ekonomi Ders Notları
Ekonomi Düşünürleri
Genel Ekonomi Soruları
Özel İstatistik Arşivi
Özel İktisat Konuları
Açık Öğretim İktisat
Ekonomi Kurumları
Kamu Yönetimi
Kamu (Devlet) Maliyesi
Sigortacılık Konuları
Türkiye İktisat Tarihi
Yeraltı Ekonomisi

Kredi Kartı Piyasası

Gelişmekte Olan Ülkeler

Finansal Piyasalar

Kent Ekonomisi

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

Müslüman Türk Dünyası Birliği 

Bilim ve teknolojinin hızla geliştiği dünyamızda, son ge­lişmeler fiziksel olarak aynı olmasına rağmen yerküremizi in­sanoğlunun zihninde iyice küçültmüş ve bir avuçiçi kadar dün­ya konumuna getirtmiştir. Özellikle başdöndürücü hızla gelişen elektronik ve bilgisayar sanayi, 21. yüzyıla damgasını vurmakta ve dünyamızı bilgisayar çağını yaşatmaktadır. Sözkonusu bu sektörün sağlamış olduğu kolaylıklar sayesinde, dünyamızın her bir köşesine anında ulaşılmakta ve kısa sürede bilgi iletişim ağı kurulabilmektedir. 

Dünyamızda yaşanan bu gelişmeler, insanoğlunun yaşayı­şına ve düşünce yapısına da doğrudan etkilemektedir. Sözgeli­mi yeryüzünde yaşayan devletler, birbirlerini çok yakın hisset­mektedirler. Ve böylece genel anlamda globalleşme, yani diğer adıyla küreselleşme gündeme gelmektedir.

Küreselleşme hareketi, özellikle yeryüzünde mevcut dev­letleri birleştirmeye ve çeşitli birlikler oluşturmaya sevketmektedir. Bu oluşumun en tipik örneğini, Avrupa Birliği (A.B.) teş­kil etmektedir. Başlangıçta, 1957'de 6 Avrupa ülkesi tarafın­dan bir ekonomik topluluk olarak kurulan Avrupa Ekonomik Topluluğu (A.E.T.); bugün, 15 Avrupa Ülkesi'nin üye olduğu çok geniş boyutlara ulaşan bir birleşmeyi temsil etmektedir. Avrupa Birliği, artık bugün için dünyamızda bir Kıta Birli­ği 'ni gündeme getirmektedir. 

Ülkelerin birleşmesi hareketinin Güç Birliği olarak algı­lanması, küreselleşmeyi daha da hızlandırmaktadır. Bugün kü­reselleşme çerçevesinde, yeryüzünde çok sayıda birlikler, top­luluklar, paktlar oluşmakta ve bu yönde antlaşmalar imzalan­maktadır. Bunların bir kısmı kendiliğinden, bir kısmı da zorla­malarla oluşmaktadır. Zorlamayla oluşan topluluğun en tipik örneğini, Bağımsız Devletler Topluluğu (B.D.T.) teşkil eder. Rusya Federasyonu'nun, eski bağlısı bulunduğu devletlere yap­mış olduğu dayatmalar sonucu oluşan bu topluluk, eski Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (S.S.C.B.)'ni andırmaktadır. Dünya Devletler Tarihi'nde ömrü 70 yılı bulmayan bir Birliği'n (S.S.C.B.) enkazı üzerinde, yeniden benzer bir oluşumun tesis edilmeye çalışılması, zihinlerde bir çok soruyu da beraberinde getirmektedir. 

Son 70 yıl göstermiştir ki, eski Sovyet Rusya topraklan üzerinde, dayatmalar, zorlamalar, tehditler, katliamlar velhasıl her ne olursa olsun, yeniden bir birliğin kurulmasını imkansız kılmaktadır. Çeçenlerin bağımsızlık mücadelesi bu imkânsızlığın açık bir delilidir. Bu topraklar üzerinde, birbirle­rinden oldukça farklı, dil, din, ırk, gelenek ve görenekler bakı­mından taban tabana zıd milletler yaşamaktadır. Bu farklı mil­letlerin en kalabalığını da, Türkler teşkil etmektedir. 

Türk Dünyası içinde ilk kez bağımsızlığına kavuşan ülke Türkiye Cumhuriyeti'dir. Bunu arkasından Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti izlemiştir. Bağımsız Devletler topluluğu içinde, Azerbaycan, Kazakistan, Özbekistan, Türkmenistan, Kırgızis­tan, Tacikistan, tam bağımsızlıklarına kavuşmuşlardır. Tataristan, Başkurdistan, Çuvaşistan, Kırım ve Gökoğuz Cumhuri­yeti gibi Doğu Avrupa Türk ülkeleri ile Altay Ülkesi, Altay Cumhuriyeti, Tuva, Hakasya, Saha Yeri (Yakutistan) gibi Ku­zey Asya Türk ülkeleri henüz bağımsızlık süreci içindedirler. Bu ülkelere 9 Kafkas Ülkesi de eklenirse toplam 25 ülke Türk Dünyası içinde yerini almaktadır. Yakın gelecekte, Çin Halk Cumhuriyeti'nin esareti altında bulunan Doğu Türkistan'ın ba­ğımsızlığa kavuşmasıyla birlikte, Türk Ülkeleri'nin sayısı 28'i bulacaktır. Bugün için bu ülkelerin tümünde, toplam 250 mil­yonu aşkın Türk yaşamaktadır. 

Bugün Türk Dünyası'nda yeralan Türk Ülkeleri'nin ba­ğımsızlıkları üzerinde gölge eden güçler olmasa, Türk Ülkeleri; kısa sürede hem siyasi ve hem de ekonomik anlamda tam ba­ğımsızlıklarına kavuşacaklardır. Siyasi ve Ekonomik bağımsız­lık, çok güçlü bir birliği beraberinde getirecektir. Sözkonusu bu birlik, bir hayal ürünü değildir. Son bir asırda, Türk-Dünya­sı'nın beklediği ve özlediği bir birliktir. 

Birliğin kurulması için, başta ülkeler arasında, dil, din, ırk, örf, âdet, gelenek ve görenekler bakımından benzerlik olması gerekir. Çünkü özde kaynaşma şarttır. Aksi takdirde, birlik için­de menfaat çatışmaları ön plana çıkar ve birlik kısa sürede dağı­lır. Kalıcı ve uzun ömürlü bir birliğin kurulması için aranan tüm şartlar Türk Dünyası'nda mevcuttur. Dünyamız 21.yüzyıla adı­mını atarken, Türk Dünyası Birliği'nm oluşması için aranan tüm şartlar yavaş yavaş oluşmaktadır. 

Artık Kazakistan Devlet Başkanı Nursultan Nazarba-yev'in dediği gibi; "Bahar sellerini, ne kadar engellemeye, önüne bentler çekilmeye çalışılırsa çalışılsın, su yine de kendi yolunu açacaktır." Ve Kazak Milli Şairi Mahcan Cumabay'ın Birinci Dünya Savaşı esnasında; 

" Gel, gel yine gidelim Altay'a. Ecdadımızın altın tahtına çıkalım yine!."

diyerek kurmuş olduğu rüyanın gerçek olması pek yakındır.

21.Yüzyılda, teşekkül etmesi beklenen Türk Dünyası Bir­liği, önce Türk Ülkeleri'ne, sonra tüm dünyaya huzur ve barış getireceği umulmaktadır. Çünkü Tarih bunu doğrulamaktadır. 

Doç. Dr. Ramazan OZEY

 

 

Anasayfa - İktisat - Makale - Ekonomi - Borsa - İstatistik - Türkiye Ekonomisi - Ekonomi Sözlüğü

Since 2005