|
Nasıl Bir Nüfus Politikası
Eğer, kendini aydın zanneden bir kişi veya kişilerle
(!) sohbet ediyorsanız ve konu çocuk konusuna
gelmişse, yüksekten bakan bir edâ ile alaylı alaylı
şu konuşmaları duyarsınız; "Efendim, bu devirde bir
veya iki çocuktan fazlasını yapanlar cahillerdir,
gafillerdir ve hatta aklından zorları vardır..."
Bazıları da daha da ileri giderek; "Köpekler de
doğuruyor, iş onları bakmakta. Bir çocuğun olacak
insan gibi büyüteceksin..." diyerek, çok çocuklu
aileleri, köpeklerle eş değerde tutabilmektedirler.
Sahi, işin doğrusu böyle mi? Bu görüşleri, o kendini
aydın zanneden karanlıkzedeler nereden türetiyorlar?
Hatta hastanelerimizde üçüncü çocuktan sonra hamile
kalan kadınlarımıza, alaylı bakışlarla azarlayan çok
bilmiş bazı sağlıkçılarımız, bu düşüncelerini
nereden aldılar? Bu sözde Bilimsel Teori'yi
açıklamadan önce, şu yaşanmış olayı anlatalım.
Anadolu'daki nadide üniversitelerimizden birinin
kuruluşunun 30. Yıl kutlama törenlerine
katılmıştım. Kutlamalara üniversitenin kuruluşunda
emeği geçmiş ve yardımları olmuş olan A.B.D'nin
Nebraska Üniversitesi Rektörü de davet edilmişti.
Kutlamalarda, Nebraska Üniversitesi Rektörü'nün de
bir konuşması vardı. Misafir Rektör konuşmaya
başlamadan önce, spiker Rektör'ün özgeçmişini okudu.
Spiker bir ara; "Sayın Rektör, evli, 5 çocuklu olup,
halen Nebraska Üniversitesi Rektörlüğünü
yürütmektedir" deyince, salonda yüksekten gülüşmeler
oldu. Kimileri, "Aaa! Bu çağda 5 çocuk, hem de
profesör, hem de
Rektör, pes doğrusu..." gibi hafif sesle konuştular.
Bu durumdan, misafir Rektör rahatsız olmuştu.
Tercümandan işin aslını öğrenince., bu defa Rektör
gülmeye başladı ve şu cevabı verdi; "Sayın bayanlar,
baylar! Ben 5 çocuklu bir profesör olarak, Amerika
Birleşik Devletleri'ndeki Rektör arkadaşlarım içinde
az çocuklular arasındayım." O gün bu sözü
anlayanlar, başlarını öne eğmişlerdi. Bugün de
anlayanlar, ne yaparlar bilemem.
Biz yine dönelim, bizim ülkemize. Bizim fazla çocuk
düşmanı aydınlarımıza. Bu görüşlerini nereden
aldılar dersiniz? Elbette yine kendilerince tercüme
ettikleri Avrupa'ya ait bilimsel kaynaklardan. Nedir
bu kaynaklar? İşte tüm kaynakların kökeni, Malthus
ve Malthusculuk'a. dayanıyor. Kimdir bu Malthus?
Malthusculuk nedir?
Malthus, 1766-1834 tarihleri arasında yaşamış bir
İngiliz Papaz ve İktisatçı. Asıl adı Thomas Robert
Malthus. Çok zengin ve asil bir İngiliz ailesinin
çocuğu. Görüşü de özetle şöyle; " Dünya nüfusu
geometrik bir dizi (1-2-4-8-16-32...) halinde
artarken, yiyecek kaynakları ise aritmetik bir dizi
(1-2-3-4-5-6...) halinde artmaktadır. Bundan dolayı
dünyada gelelecekte çok büyük boyutlarda gıda
sıkıntısı olacak ve insanlar açlıktan ölecektir.
Bunu önlemek için nüfus artışı durdurulmalı ve bunun
için ne gerekiyorsa yapılmalıdır..."
İlk anda, Malthus 'un görüşleri mantığa gayet uygun
geliyor. Ama gelin görün ki, diziler birbirini
tutmamış. Neden mi? Hemen örneği Türkiye'den
verelim. Türkiye'nin nüfusu 1927 sayımında 13
milyon. O yıllardaki buğday üretimi ise 1,3 milyon
ton olarak gerçekleşmiş. 1990'da ülkenin nüfusu 56
milyon. Buğday üretimi ise, 20 milyon tona
yükselmiş. Halbuki buğdaydaki bu yükseliş, verim
üstünlüğünün yanında ekim üstünlüğünden
kaynaklanmış. Örneğin Almanya'da hektara verim 5200
kg. düşerken , bu oran Türkiye'de 2200 kg.ı ancak
buluyor. Öte yandan bugün, Türkiye'de tarım
potansiyelinin ancak % 50'si
değerlendirilebiliniyor.
Ülkelerin nüfus yoğunluklarına göre bir kıyaslanma
yapılsa yine çarpıcı sonuçlar ortaya çıkıyor.
Ülkemizin matematiksel yoğunluğu (km2.ye 74 kişi),
bugünkü Hollanda'nın oranına (km2.ye 440 kişi)
ulaşabilmesi için, nüfusumuzun 385 milyona
yükselmesi gerekiyor. Nüfusu hayli fazla olan Avrupa
Ülkeleri, Japonya ve A.B.D gibi ülkelerin kalkınmış
ülkeler arasında yerlerini alırlarken, nüfusu az
olan ülkemizin hala kalkınmakta olan ülkeler
arasında yerini almış olması gerçekten düşündürücü.
Yine bugün Avrupa ülkelerinin matematiksel nüfus
yoğunluklarına bakıyoruz. Şaşmamak elde değil.
Belçika 326, Almanya 221, Malthus'un
İngilteresi'nde ise 235. Yine bu ülkelerde nüfusun
artması için, bugün özendirici çeşitli kanunlar
çıkarılıyor. Çeçit çeşit projeler hazırlanıyor. Eh,
ne diyelim bizim ülkemizde de, nüfusu düşürmek için
projeler hazırlanıp, uygulanıyor. Sanırız, burdaki
amaç; sağlıklı nesil ve ideal kalkınma değil,
müslüman Türk Mileti'nin köküne kibrit suyu sıkmak
ve tarihin yüce milletini yok etmektir. Bizce,
Batı'nın Türk Milleti'ne karşı uyguladığı en sinsi
savaş tekniği, Nüfus Ptanlama-.n'dır.Bugün bu savaş,
ülkemizde maalesef Batı'nın yandaşı yerli
işbirlikçiler tarafından sürdürülmektedir.
Türk Milleti'ni yönetenler, nüfusun azaltılması için
var-güçleriyle çalışanlara destek olacağına, Türk
Milleti'nin kalkınması için, İşsizlere iş imkanları
bulmak, tarımsal ve sanayi sektörünü canlandırmak
için biraz daha fazla çaba sarfetseler, bu ülke
değil 70 milyonu, 385 milyon kişiyi bile rahatlıkla
besleyebilir.
Evet, bir düşünün 385 milyonluk Kalkınmış bir
Türkiye. Ülkemizin bugün dış ülkelerdeki itibarının,
o zaman ne olacağını varın siz düşünün. O halde,
son söz olarak şunu söyleyelim; "Kalkınmış ve dünya
hakimiyetinde söz sahibi olabilen bir müslüman
Türkiye için, her Türk ailesinin bakabileceği ve
yetiştirebileceği kadar maksimum düzeyde çocuk
sahibi olması gerekmektedir. Bu aynı zamanda kutsal
bir görevdir. Çünkü vatanın bağımsızlığını, ancak
sağlıklı ve çoğunlukta olan bir nesil koruyabilir."
Doç. Dr. Ramazan OZEY
|