OECD Rüşvetle
Mücadele Sözleşmesi ve Türkiye
Giriş
Yolsuzluk ve rüşvetle mücadele konulan son yıllarda
uluslararası forumlarda üzerinde en çok çalışılan
konuların başında gelmektedir. Özellikle sosyalist
bloğun dağılmasından sonra, serbest pazar
ekonomisinin eski sosyalist ülkelerde ve yükselen
ekonomilerde kurulması, gelişmiş ülkeler açısından
da hakça rekabetin korunması çabaları, yolsuzluk ve
rüşvetle mücadele konusunun uluslararası planda öne
çıkmasına yol açmıştır. Zira, rüşvet ve yolsuzluk,
ilk planda rüşvet verenlerin çıkar sağlamasına sebep
olsa da, nihai planda bütün ülkelerin zararına sonuç
doğurmakta, haksız rekabet yaratarak serbest pazar
ekonomisinin işleyişini bozmaktadır.
OECD açısından bakıldığında konuya ilişkin kabul
edilen ilk uluslararası belge, 27 Mayıs 1994 tarihli
"Uluslararası Ticari işlemlerde Rüşvetin Önlenmesi
Konusundaki OECD Tavsiyeleri"dir. Söz konusu belge,
1997 yılında gözden geçirilerek genişletilmiştir.
OECD, hukuken bağlayıcılığı olmayan bu belge ile
yetinmeyerek, aynı yıl "Uluslararası Ticari
işlemlerde Yabancı Kamu Görevlilerine Rüşvet
Verilmesinin Önlenmesi Sözleşmesi"ni hazırlamıştır.
Aralık 1997'de imzaya açılan Sözleşme'ye,
Türkiye'nin de aralarında bulunduğu 30 OECD üyesi
ülke ve altı OECD üyesi olmayan ülke taraftır
SÖZLEŞMENİN HÜKÜMLERİ
Toplam on yedi maddeden ibaret olan OECD Rüşvetle
Mücadele Sözleşmesi ilk bakışta kolay anlaşılabilir
ve uygulanabilir bir Sözleşme görünümündedir. Ancak,
Sözleşmenin hükümleri okunduğunda, maddelerin açık
ve kesin bir biçimde kaleme alınmadığı, bu itibarla
ilk bakışta göründüğünden çok daha geniş biçimde
yorumlanabileceği görülmektedir.
Sözleşme'nin 12. maddesi İle, Sözleşme'ye taraf
ülkelerin yükümlülüklerini yerine getirmeleri
konusundaki denetim ve takip yetkisi, OECD Rüşvetle
Mücadele Çalışma Grubu'na verilmiştir. Taraf
Devletlerin ehil uzmanlarından oluşan bu Çalışma
Grubu, Akit Devletlerin Sözleşme'ye ne derecede
uyduğunu takip etme görevini yerine getirirken,
ister istemez Sözleşme'nin hükümlerini de
yorumlamaktadır. Bu anlayışla işleyen Rüşvetle
Mücadele Çalışma Grubu, denetim ve takip işlevinin
yanı sıra, uygulamada Sözleşme'nin hükümlerini her
bir takip ve denetim faaliyeti vasıtasıyla
yorumlayarak, Sözleşme'yi adeta canlı halde
tutmaktadır. Bu durum ise, Sözleşme'ye ilk bakışta
göründüğünden çok daha geniş bir etki alanı
yaratmaktadır.
OECD Rüşvetle Mücadele Sözleşmesi'nin amacı,
Sözleşme'ye taraf ülkelerin tabiiyetini taşıyan
gerçek veya tüzel kişilerin, yabancı kamu
görevlilerine rüşvet vermelerinin engellenmesidir.
Bu vasıtayla, Sözleşme 'ye taraf ülkelerin
uluslararası ticaret yaparken, yolsuzluk ve
rüşvetten kaçınmaları amaçlanmaktadır. Bir örnek
vermek gerekirse, (X) ülkesinin tabiiyetini taşıyan
bir şirket yetkilisinin, ticaret yaptığı (Y)
ülkesinin bir kamu görevlisine örneğin
milletvekiline veya yargıcına- kendisine çıkar
sağlamak amacıyla rüşvet vermesi, yabancı kamu
görevlilerine rüşvet verilmesi suçunu
oluşturmaktadır.
Yabancı kamu görevlilerine rüşvet verilmesi suçu,
Sözleşme öncesinde bir suç tipi olarak ulusal ceza
kanunlarında veya diğer mevzuatta genellikle
öngörülmediğinden, Sözleşme'ye taraf ülkeler, ulusal
mevzuatlarında değişiklik yaparak, bu yeni suçu
kanunlarına dahil etmişlerdir. Bu çerçevede bazı
ülkeler, ceza kanunlarına ek madde veya maddeler
eklemişler, bazıları ise konuyu ayrı yasalar
çıkararak düzenlemeyi tercih etmişlerdir.
SÖZLEŞME'YE UYUM NASIL SAĞLANMAKTADIR?
OECD Rüşvetle Mücadele Sözleşmesi'ne uyum, OECD
Rüşvetle Mücadele Çalışma Grubu 'nda yapılan iki
aşamalı incelemeler vasıtasıyla sağlanmaktadır.
OECD Rüşvetle Mücadele Sözleşmesi'ne tarafülkelerden,
Sözleşme'ye 2004 yılında taraf olan Estonya hariç,
tamamının birinci aşama incelemeleri tamamlanmıştır.
Bütün taraf Devletlerin ikinci aşama incelemelerinin
ise 2007 yılı sonunda tamamlanması öngörülmektedir.
Birinci Aşama İncelemeleri:
Birinci Aşama İncelemelerinde, Taraf ülkenin ulusal
mevzuatının Sözleşme 'ye uygun olup olmadığının
tespiti yapılmaktadır.
İncelemeler, bir soru belgesinin incelenecek ülkeye
gönderilmesi ile başlamaktadır. İncelenecek ülke,
soru belgesini yanıtlayarak lider inceleyici
ülkelere ve Sekretarya 'ya göndermektedir. Soru
belgesinde, Sözleşme'nin her bir maddesinin ulusal
hukuka gerektiği gibi yansıtılıp yansıtılmadığının
tespitine yönelik aynntı1ı sorular yer almaktadır.
İncelenen ülkenin soru belgesini yanıtlayarak
Sekretarya'ya ve lider inceleyici ülkelere
iletmesinin ardından, Sekretarya ve lider inceleyid
ülkeler, taslak bir rapor hazırlamaktadırlar. Taslak
raporda, incelenen ülkenin rüşvetle mücadele
konusundaki mevzuatının Sözleşme 'ye ne derecede
uygun olduğu ve varsa uygun olmayan hususların
hangileri olduğu açıklanmaktadır.
İncelenen ülkenin mevzuatını anlamak ve muhtemel
eksiklikleri tespit etmek amacıyla yapılan bu süreç,
Çalışma Grubu'nda konunun müzakeresi ile sona
ermektedir. Çalışma Grubu Toplantısı'nda izlenen
usul aşağıdaki şekildedir:
İncelenen ülkeye ait taslak rapor, Çalışma Grubu
üyelerine; başka bir deyişle OECD Rüşvetle Mücadele
Sözleşmesi'ne taraf ülkelere toplantı öncesinde,
Raporu incelemeleri için yeterince süre verilerek
gönderilmektedir. Çalışma Grubu'nda yapılanan
incelemenin başında, önce lider inceleyici ülkeler,
incelenen ülkenin mevzuatını Sözleşme'ye uyum
açısından değerlendiren genel bir sunuş yapmakta ve
mevzuatta yapılan olumlu gördükleri değişiklikleri
ve halen Sözleşme'ye uyumlu olmayan noktaları
açıklamaktadırlar. Daha sonra, incelenen ülkeye söz
verilerek, özellikle lider inceleyici ülkelerin
sunuşlarında eleştirdikleri hususlara cevap
vermeleri istenmektedir.
Son olarak, Rapor'daki her bir bölüme ilişkin Grup'ta
genel görüşme açılmaktadır. Bu çerçevede Çalışma
Grubu'na üye ülkeler, taslak Rapordaki bilgiler ve
lider inceleyici ülkeler açısından dikkat çekilen
hususlar açısından görüşlerini dile
getirmektedirler. Rüşvet ve yolsuzluk konusunda
uzman hukukçulardan oluşan Çalışma Grubu
toplantılarındaki bu görüşmeler, canlı ve hukuki
açıdan çekişmeli geçmektedir. Bu görüşmelerin en
dikkat çekici yanı, üye ülkelerin görüşlerini hukuki
savlarla açıklamaları ve heyetlerin "gergin" bir
ortam yaratmama konusunda azami dikkatli
davranmalarıdır. Esasen, konuya son derece hakim bir
Başkan ve uzman kişilerden oluşan Çalışma Grubu'nda,
incelenen ülkenin sağlam hukuki temellere dayanmayan
ve daha ziyade politik nitelik taşıyan müdahalelerde
bulunmasının bir yarar sağlamadığı görülmektedir.
Grup'taki görüşmelerin ardından, incelenen ülkenin
mevzuatının Sözleşme'ye uygunluğuna ilişkin
Tavsiyeler ve Ülke Raporları kabul edilmektedir.
İkinci Aşama İncelemeleri
İkinci Aşama İncelemeleri'nde, İncelenen ülkenin
mevzuatının, uygulamadaki etkinliği ve sonuçları
değerlendirilmektedir. Bu çerçevede, incelenen
ülkede yabancı kamu görevlilerine rüşvet verilmesi
suçunun takibi ve kovuşturulması konusundaki fiili
durum dikkatle değerlendirilmektedir.
İkinci aşama incelemelerinin birinci aşama
incelemelerinden en önemli farkı, lider inceleyici
ülkelerin ve Sekretarya görevlilerinin incelenen
ülkeye giderek, bizzat incelemelerde ve mülakatlarda
bulunmalarıdır. "Yerinde inceleme ziyareti" olarak
adlandırılan bu ziyaretler, incelenen ülkenin
ticaretinin en yoğun olduğu şehir veya şehirlere
yapılmaktadır.
Yerinde inceleme ziyaretleri sırasında, inceleme
ekibi, başta Adalet Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı
olmak üzere ilgili Bakanlık temsilcileri ile
görüşmeleridir. İncelemenin bel kemiğini, rüşvet
konusundaki davalara bakan hakim ve savcılarla
yapılan görüşmeler oluşturmaktadır. İnceleme ekibi
ayrıca, rüşvet suçunun takibinden sorumlu emniyet
makamları ve varsa yolsuzlukla ilgili uzmanlaşmış
makamlarla ve ayrıca vergi denetmenleri ile
görüşmektedir.
İnceleme sırasında, yabancı kamu görevlilerine rüşvet
verilmesi suçuyla ilgili soruşturma, dava ve mahkeme
kararları incelenmektedir. Bu suçtan dolayı herhangi
bir mahkumiyetin bulunmaması halinde ise bunun
nedeni araştırılmaktadır. Zira, böyle bir soruşturma
veya mahkumiyet bulunmamasının nedeninin, yabancı
kamu görevlilerine rüşvet verilmesi suçu ile ilgili
yasaların çeşitli nedenlerden dolayı yeterince iyi
uygulanmamış olabileceği düşünülmektedir.
İnceleme ekibi, ilgili bakanlıkların yanı sıra,
ihracat kredisi kuruluşları, barolar, işçi ve
işveren kuruluşları ve medya ile de görüşmektedir.
İkinci Aşama incelemelerinde ülkeler, birinci aşama
incelemelerine göre çok daha detaylı biçimde
incelenmektedir. Birinci aşama incelemeleri
sırasında üzerinde hiç durulmayan hususların gündeme
gelmesinin yanı sıra, birinci aşama incelemeleri
sırasında eleştirilen hususlar tekrar masaya
yatırılmakta ve hatalar halen düzeltilmemişse bu
husus eleştirilmekte ve önlem alınması
istenmektedir.
İkinci Aşama incelemeleri de, tıpkı birinci aşama
incelemeleri gibi Çalışma Grubu toplantılarında
yapılan görüşmelerle sona ermekte; Grup'taki
görüşmelerde, incelenen ülke hakkındaki tavsiyeler
ve ülke raporları kabul edilmektedir.
Birinci ve İkinci Aşama İncelemelerinden Sonraki
Safhalar
İkinci aşama incelemeleri tamamlanan ülkelerin,
incelemenin tamamlandığı tarihten bir yıl sonra,
Çalışma Grubu toplantılarında sözlü, iki yıl sonra
ise yazılı rapor sunmaları gerekmektedir.
OECD Rüşvetle Mücadele Çalışma Grubu'nun Haziran 2005
tarihinde kabul ettiği "İkinci Aşama incelemeleri
Konusunda Gözden Geçirilmiş Rehber" başlıklı belge
uyarınca, incelemeleri tamamlanan ülkeler hakkında
daha sıkı önlemler alınmıştır. Buna göre, ikinci
aşama incelemesi tamamlanan ve Sözleşme'yi gerektiği
gibi uygulamayan ülke açısından, "olağanüstü" bir
önlem olarak ikinci kez yerinde inceleme ziyaretini
içeren yeni bir ikinci aşama incelemesi yapılmasına
karar verilebilecektir.
Çalışma Grubu, İkinci Aşama incelemesinden veya Ek
ikinci Aşama İncelemesi'nden sonra, Sözleşme'nin
gerektiği gibi uygulanmadığına karar vermesi
durumunda aşağıdaki önlemlere başvurabilecektir:
- Bahis konusu ülkeden, her Çalışma Grubu
toplantısında konuya ilişkin Rapor sunmasının talep
edilmesi;
- Çalışma Grubu tarafından seçilecek bir grup
ülkenin, Sekretarya ile birlikte, Sözleşme'yi
gerektiği gibi uygulamayan ülkedeki durumu
değerlendirmesi ve ileride atılacak adımlara ilişkin
tavsiyede bulunma konularında yetkilendirilmesi;
- Çalışma Grubu Başkanı'nın, ilgili ülkenin Bakan
veya Bakanlarına konuya ilişkin bir mektup yazması;
- Çalışma Grubu Başkanı, OECD Yolsuzlukla Mücadele
Bölümü Başkanı ve Çalışma Grubu'na üye bazı
ülkelerin heyet başkanlarından oluşan üst düzey
görevlilerin, konuya ilişkin görüşmelerde bulunmak
üzere ilgili ülkeyi ziyaret etmeleri;
- Bahis konusu ülkenin
Sözleşme'yi yeterince uygulamadığı hususunu ve
Sözleşme'nin derhal uygulanması talebini içeren
resmi bir açıklama yayımlanması.
ÜLKEMİZİN DURUMU
Ülkemiz tarafından 1997 yılında imzalanan
"Uluslararası Ticari işlemlerde Yabancı Kamu
Görevlilerine Rüşvet Verilmesinin Önlenmesi
Sözleşmesi", 2000 yılında onaylanmış ve onay belgesi
20.07.2000 tarihinde Sözleşme'nin depoziten olan
OECD Genel Sekreterine tevdi edilmiştir. (Resmi
Gazete: 10.05.2000-mük, s. 24045)
Sözleşme'nin Türk iç hukukunda uygulanabilmesi
amacıyla hazırlanan ve Türk Ceza Kanunu başta olmak
üzere, bazı kanunlarda değişiklik yapılmasını
öngören 4782 sayılı "Uluslararası Ticari işlemlerde
Yabancı Kamu Görevlilerine Rüşvet Verilmesinin
Önlenmesi için Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun", 2 Ocak 2003
tarihinde TBMM tarafından kabul edilmiş ve 11 Ocak
2003 tarihli Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe
girmiştir.
Ülkemizin 1. Aşama incelemesi, 11-13 Şubat 2004
tarihlerinde düzenlenen OECD Rüşvetle Mücadele
Çalışma Grubu toplantısında yapılmıştır. Bu
incelemede, ülkemiz için tayin edilen lider
inceleyici ülkeler Brezilya ve Slovenya olmuştur.
İnceleme sonunda kabul edilen Türkiye Raporu'nda,
Türk mevzuatının genel itibarıyla Sözleşme'ye uygun
olduğu saptanmış; bununla birlikte, yabancı kamu
görevlisi tanımı, etkin pişmanlık, gerçek ve tüzel
kişilere uygulanan yaptırımlar ve rüşvet olarak
verilen meblağın vergiden indirimi konularında
iyileştirmeler yapılması istenmiştir.
Yabancı kamu görevlilerine rüşvet verilmesi suçu,
5237 sayılı yeni Türk Ceza Kanunu'nun 252.
maddesinin 5. fıkrasında düzenlenmiştir. Yeni
Kanun'a yapılan ilaveyle, Türkiye'nin 1. Aşama
incelemesi sırasında eleştirilen "yabancı kamu
görevlisi" tanımındaki eksiklik gideri1miştir.
Ülkemiz, 19-21 Ocak 2005 tarihinde yapılan
Slovenya'nın 1. Aşama incelemesinde lider inceleyici
ülke olarak görev yapmıştır. Ülkemiz ayrıca, 2005
.yılının Ocak ayında başlayan ve Ekim ayında yapılan
Çalışma Grubu toplantısında tamamlanan Slovakya'nın
2. Aşama incelemesi'nde lider inceleyici ülke olarak
görev almıştır. Bunun yanı sıra, 2006 yılında
yapılacak olan Polonya'nın 2. Aşama incelemesi için
lider inceleyici ülke olarak tayin edilmiştir.
Ülkemizin 2. Aşama incelemesi ise 2007 yılında
yapılacaktır.
DEĞERLENDİRME VE SONUÇ
Yolsuzluk ve rüşvetle mücadele konusu, OECD,
Birleşmiş Milletler ve Avrupa Konseyi gibi
uluslararası örgütlerin önemli gündem maddeleri
arasında yer almaktadır. Bu örgütlerin her biri,
kendi özel sözleşme veya sözleşmeleri vasıtasıyla
konuya ilişkin çalışmalarını yürütmektedirler.
Her ne kadar OECD, Birleşmiş Milletler ve Avrupa
Konseyi farklı yapıları haiz ve farklı çalışma
alanlarına sahip örgütlerse de, anılan örgütler
çerçevesinde hazırlanan sözleşmeler incelendiğinde,
benzer hususların düzenlendiği görülmektedir. Bunun
doğal sonucu ise, anılan sözleşmelere taraf bir
ülkenin, bunların bütününü bir arada
değerlendirmesi, gerek iç hukukun sözleşmelere
uyumu, gerek uygulamadaki eksikliklerin giderilmesi
çalışmalarını, sözleşmelerin tamamını göz önünde
tutarak yürütmesidir.
Bu çerçevede, özellikle ülke incelemelerinin
yapıldığı OECD Rüşvetle Mücadele Çalışma Grubu ile
Avrupa Konseyi Yolsuzluğa Karşı Devletler Grubu (GRECO)
çalışmalarında, ülke içinde kurumsal bazda işbirliği
ve eşgüdümün sağlanması önem arzetmektedir.
Kaynak:
Günseli YASTI