Demokrasimiz İçin Çağdaş Bir Kurumsal Yapı;
OMBUDSMAN
Demokrasinin, özgürlükçü, çoğulcu ve katılımcı
boyutlarıyla eksiksiz bir biçimde
gerçekleştirilebilmesi için "Ombudsman" müessesesine
günümüzde özel ve ayrı bir önem verilmektedir.
İdarenin Yeniden Yapılanması çalışmaları nedeniyle
kavram, sık sık kamuoyunun gündemine taşınmaktadır.
Ombudsman nedir; esas itibariyle İskandinav ülkeleri
orijinli bir kurumsal yapıdır. İsveç Krah Demirbaş
Charles ülke dışındayken, ülkeyi nasıl yönetirim
diye düşünmüş ve bu kurumu bir çözüm olarak
uygulamaya koymuştur. Kavram, İsveç kökenlidir.
İsveççe'de "temsilci" demektir. Bu anlamı zamanla
değişmiş ve günümüzde "kamu denetçisi" anlamına
dönüşmüştür.
Ombudsman kurumu İsveç'den, önce diğer İskandinav
ülkelerine yayılmış daha sonra da Avrupa'dan
Afrika'ya kadar uzanan coğrafyada etkin bir kurumsal
yapı olarak kamu yönetimindeki saygın yerini
almıştır. Kurum, pek çok ülkede Anayasal bir
müessesedir.
Ombudsmanlık üç temel özelliği vardır.
1) İdari eylem ve işlemleri denetler (bazı Afrika
ülkelerinde firmaların isveç'de ise basın
kuruluşlarının denetlenmesi gibi ayrıksı uygulamalar
da vardır),
2) Bağımsız bir idare organıdır, vesayet altında
olamaz,
3) Kararlan ilke olarak bağlayıcı değildir (İsveç
örneği hariç).
Ombudsman'ın seçilme ve görevden alınma süreci,
çalışmalarında bağımsızlığın sağlanabilmesi yönünden
önemlidir. Bu konudaki temel ve yaygın yaklaşım,
tarafsız ve bağımsız çalışabilmelerine olanak
sağlayacak bir yöntemin benimsenmesidir. Örneğin,
Türkiye gibi Cumhurbaşkanlığı makamının politik
olmadığı ülkelerde, Ombudsmanların Cumhurbaşkanları
tarafından atanmaları kurumun bağımsızlığı ilkesine
uygundur. Ama, Fransa gibi yan başkanlık
sistemlerinin uygulandığı ülkelerde
Cumhurbaşkanlarının, politik kimlikleri mevcut
olduğu için Ombudsman atama yetkisine sahip
kılınmaları Kurumun tarafsızlığı ilkesine uygun
düşmez. Nitekim Ombudsmanların, değişik ülke
uygulamalarının çoğunda, parlamento ve hükümetler
tarafından atanmaları istisnadır. Atanma
mercilerinin etkisinde kalmamaları için pekçok
ülkede, yalnızca bir dönem için seçilmeleri
öngörülmüştür. Bağımsız çalışabilmeleri için
bütçelerinin kısıtlanmaması da ayrıca önemlidir.
Ombudsman'ın temel amacı hukuka aykırı işlemlerin
veya sonuçların ortadan kaldırılmasıdır. Kararları,
ilke olarak bağlayıcı olmadığına göre karar
etkinliği nasıl sağlanacaktır. İsveç örneği dışında
Ombudsmanlar, kendiliğinden cezai ve hukuki uygulama
yapamazlar. Bu özellikleri nedeniyle Ombudsmanlık
Kurumu, "Bekçi köpeğidir, havlar ama ısıramaz"
benzetmesiyle tanımlanmaya çalışılmaktadır.
Ombudsmanın alacağı kararların uygulanabilmesi için
düzenlediği raporlar, en geniş toplum kesimlerine
ulaşacak şekilde yayınlanmalı, kamuoyunun ve
özellikle basının desteğinin sağlanmasının yanı sıra
İdare de kararların uygulanmasında gereken özeni
göstermelidir. Ayrıca Ombudsman kurumunun etkinliği
için bu göreve saygın insanların getirilmesi de
gereklidir.
Ombudsmanlar faaliyet sonuçları ile ilgili olarak
eleştirel raporlar hazırlar ve kamuoyuna duyururlar.
Raporda yer alan önerilerin kamuoyunun desteğiyle
gerçekleştirilmesi esastır. Bu müessese, diğer
anayasal kurumları tamamlayıcı bir fonksiyon
görürler. Yani Ombudsmanlar, hak arama sürecinin
tamamlayıcı unsurlarıdır. Varlıklarıyla ayrıca,
olumsuzlukları caydırıcı bir fonksiyon üstlenirler.
Savcılara bir anlamda yardımcı da olmuş olurlar.
Bu kurumsal yapının en yaygın ve etkin olduğu
İsveç'te üç çeşit Ombudsman vardır. Parlamenter
Ombudsmanlar, Uzman Ombudsmanlar ve Basın
Ombudsmanı. Parlamenter Ombudsmanlar ile uzman
Ombudsmanlar, Devlet-Birey ilişkilerinde dengeyi
sağlarken, Basın Ombudsmanı, bireyleri basının
haksız ve yanlı yayınlarına karşı korur. İsveç'te
1970'lerde tüketicileri korumak için tüketici
ombudsmanı, 1980'lerde kadın-erkek eşitliğini
sağlamak için Kadın-Erkek Eşitliği Ombudsmanı,
1980'Ierin sonuna doğru yabanciların haklarını
koruyan Uzman Ombudsman, 1990'larda Birlesmis
Milletler Cocuk Hakları Konvansiyonuna uygun hareket
edilip edilmediğini denetleyen Çocuk Ombudsmanı,
1994 yılında da Özürlüler Ombudsman'ı
oluşturulmuştur.
Türk Hukuk sistemi de Ombudsman müessesesine yabancı
değildir. Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunla
getirilen Hakem Heyetleri, gerçekte birer Tüketici
Ombudsmanı olarak değerlendirilebilir. Ayrıca Basın
Konseyinin de bir anlamda Basın Ombudsmanı olduğu
söylenebilir. Bununla birlikte çağdaş bir kurumsal
yapı olarak Ombudsman müessesesi, Türk Hukukunda
henüz oluşturulamamıştır. Bu kurumun gelişen
demokrasimize paralel olarak süratle kurulması
gerekmektedir. Hatta İsveç örneğinde olduğu gibi
daha başlangıçta Anayasal bir müessese olarak
öngörülmesi, etkinliği yönünden yararlı olacaktır.
Ombudsman'ların temel görevleri toplumdaki
haksızlıkları, adaletsizlikleri, eşitsizlikleri ve
yanlış uygulamaları raporlarında eleştirmek ve
kamuoyu desteğini de arkalarına alarak sorunların
çözümlenmesini ve eksikliklerin giderilmesini
sağlamaktır. Bu anlamda Ombudsmanlar, çağdaş
demokrasilerin vazgeçilmez ve etkin kuruluşlarıdır.
Ombudsman kurumunun Türk Hukuk sistemine dahil
edilmesinin, demokrasimizin gelişmesine ve özellikle
yurttaşların hak arama sürecinin kısaltılarak,
etkinliğinin arttırılabilmesine önemli katkılar
sağlayacağı kuşkusuzdur.
|