Özelleştirme ve Belediyelerde Uygulanma Alanları
Cengiz Bulut
Türk Belediyecilik Derneği ve Konrad Adenaur
Vakfı'nın çeşitli illerimizde düzenledikleri
seminerlerde belediye başkanlarımızla sık sık bir
araya gelmek imkânını buluyoruz. Yaptığımız
sohbetlerde her yöreden büyüklü küçüklü
belediyelerimizin başkanları sorunlarından
bahsederken özellikle mevcut imkânların
yetersizliğinden ve son yıllarda Bütçe Kanunları ile
getirilen kısıtlamaların ellerini kollarını
bağladığından bahsediyorlar. Belediyece eskiden beri
yürütülmekte olan hizmetlerin yanında kendi seçim
programlarında halka vaadettikleri hizmetleri de
gerçekleştirmeleri gerektiğini, bunun için yeni
gelir kaynaklarına, yeni araç gereçlere, yeni hizmet
ekiplerine ihtiyaçları olduğunu; ancak, bırakınız
ilave etmeyi, mevcut imkânları bile tam
kullanamadıklarını vurguluyorlar.
Ayrıca, şehir nüfuslarının hızla artması ve bu
nedenle yeni yerleşim alanlarının açılmasının da,
yeterli hizmet sunulmasına engel olduğunu dile
getiriyorlar.
Bu haklı yakınmalara ek olarak, belediye
gelirlerindeki artışlânn enflasyon artışına oranla
çok düşük kalmasının mevcut hizmetlerin sunulmasında
da büyük sıkıntılar yarattığı ve belediyelerimizin
üzerindeki mali yükün her geçen gün biraz daha
arttığı artık herkesçe biliniyor.
Bütün bu şartlar belediyelerimizi hem daha ucuz, hem
daha yeterli hem daha kaliteli hizmet imkânlarını
araştırmaya, klasik hizmet sunma yöntemleri yerine
alternatif yöntemler bulmaya zorlamaktadır.
Bu cümleden olarak kamu hizmetlerinde devletin
üzerindeki mali ve idari yükü azaltmanın, etkinlik
ve verimliliği artırmanın en rasyonel yolu olarak
özelleştirme görülmektedir.
Dar anlamda özelleştirme "özel hale getirmek,
özellikle bir iş veya endüstrinin kontrol ve
mülkiyetini kamudan özel sektöre geçirmek" anlamına
gelmektedir. Daha geniş anlamda ise özelleştirme
"insan ihtiyaçlarının karşılanmasında toplumun özel
kurumlarına daha çok, devlete daha az dayanma"
olarak ifade edilebilir. Özelleştirmenin ana
felsefesi devletin asli görevleri olan ve özel
sektör tarafından yüklenilmeyecek savunma, sağlık,
eğitim ve bir kısım alt yapı yatırımlarının devlet
tarafından üstlenilmesi, ekonominin ise pazar
mekanizmaları tarafından yönlendirilmesidir, tik
defa ABD. de 1971'de kamu politikası olarak gündeme
gelmiş 1980'li yıllarda uygulamada büyük ilgi
görmüştür.
Özelleştirmenin lehinde ve aleyhinde şimdiye kadar
çok şey söylenmiştir. Özelleştirmenin lehindeki
görüşler şu noktalarda yoğunlaşmaktadır:
1- Kamu sektörü ile özel sektörün ürettiği aynı
veya benzer mal ve hizmetler karşılaştırıldığında
özel sektördeki üretim giderleri çok daha düşüktür.
Bu düşüklüğün temel gerekçesi olarak piyasa
koşullan ve serbest rekabetin maliyeti düşürmek
yönündeki gayretleri gösterilmektedir.
2- Kamu sektörü elindeki tesis ve sermaye
donanımını daha verimsiz kullanmakta ve aynı üretim
işlemi için daha çok insan gücü sarfetmektedir.
3- Kamu sektöründe bakım, onarım ve yenileme
harcamalarına yeterli kaynak ayırmamakta, kamu
sektöründe çalışanlar kullandıkları alet ve
vasıtaların bakımına daha az özen göstermektedirler.
4- Kamu sektörü tüketicinin ihtiyaçları ile
yeterince ilgilenmemekte, özellikle tekele sahip
olduğu koşullarda tüketiciyi neyi üretirse onu
almak mecburiyetinde bırakmaktadır.
5- işsizliği önleme kaygısı ile kamu sektöründe
daha fazla personel istihdam edilmektedir.
6- Kamu sektöründe yöneticinin maaşı verimlilik ve
kârlılıkla değişmemekte, buna karşılık özel
sektördeki yöneticilerin maaşları çoğu kez firmanın
kârlılığı ve başarıya göre artmakta veya
azalmaktadır.
Özelleştirmenin aleyhindeki görüşlerde şu noktalarda
yoğunlaşmaktadır.
1- Özel firmalar aynı hizmetleri, yürütmek için
daha az iş gücü kullandıklarından, özelleştirme
işsizliğe yol açar.
2- Kamu yönetimi bazı temel hizmetlerde düşük
gelirliler için sübvansiyon sağlamaktadır.
Özelleştirmede bu sübvansiyon sağlanamadığı için
dar gelirliler açısından fiatlar artma eğilimi
gösterir.
3- Özelleştirilmiş hizmetlerde az kâr getiren
alanlara yeterli hizmet götürülmez.
4, Özelleştirme esnasında yalnızca kârlı hizmet
alanları ve işletmeler alıcı bulur. Böylece zarar
eden alan ve işletmeler kamuya kalır.
5- Özelleştirme sonucunda özel sektöre aktarılan
kamu çalışanlarının ücretlerinde ve . çalışma
şartlarında kötüleşme olacaktır.
Bütün bu görüşlere rağmen gerçek olan bir şey vardır
ki özelleştirme tüm dünyada gittikçe
yaygınlaşmakta, ülkemizde de ekonomimizin
kurtulmasının temel şartı olarak görülmektedir.
Belediyelerde Hangi Alanlarda Özelleştirme Yapılabilir
Bilindiği gibi Belediye Kanunumuz 1930 tarihinde,
yani Cumhuriyetin ilânından 6,5 yıl sonra yürürlüğe
girmiştir. Uzun savaş yılları ve işgaller yüzünden
harabeye dönen
anadolu şehirlerini tekrar mamur hale getirmek
görevi belediyelere düşmektedir. Zira özel sektör
henüz yeterince gelişmemiştir. Üstelik dünya büyük
bir ekonomik kriz yaşamaktadır.
Bütün bu nedenlerle Belediye Kanunumuz belediyelere
oldukça kapsamlı ve günümüz içn gereksiz
sayılabilecek birçok görev yüklemiştir.
Örneğin:
- Sıhhi İmdat ve Yardım Merkezleri kurmak ve
işletmek (Mad. 15/52)
- Belediye Hastaneleri kurmak ve işletmek (Mad.
15/53-a)
- Ehil hayvanlar için hastane kurmak ve işletmek
(15/53 -b)
- Belediye Tiyatrosu, sineması, otel, gazino, halk
müzeleri yapmak, idam ettirmek ve yaptırıp işletmek
(15/59)
- Buz fabrikaları, sıhhi kar kuyuları, soğuk hava
depoları, süthaneler, süt toplama 465 merkezleri,
süt dağıtma teşkilatı tesis etmek
ve bunlan işletmek (15/61)
- Belediye un ve inşaat malzemeleri fabrikaları
vücuda getirmek ve idare etmek (Mad. 15/65)
- Belediye fırınları yapmak ve işletmek (Mad.
15/66)
Bu görevler arasında sayılabilir.
1580 Sayılı Belediye Kanunu "Yapmak-Yaptırmak",
"Etmek-Ettirmek", "Yaptırıp işletmek", "İmtiyaz
vermek" gibi ifadelerle bir kısım hizmetleri
belediyenin bizzat yapabileceği gibi başkalarına
yaptırmasına da imkan vermektedir. Daha yeni bir
Kanun olan 3030 sayılı Büyükşehir Belediyelerine
ilişkin kanunda bu imkan "yapmak, yaptırmak,
işletmek, işlettirmek, gerçekleşmesini sağlamak
gibi daha açık şekilde ifade edilmiştir. Bu
çerçeveden hareketle, kentsel hizmetleri
belediyelerin biz zat sunması yanında, hizmet
arzında farklı yöntemler uygulaması da mümkündür.
1580 sayılı Kanunun 15 ve 19 uncu maddeleri
belediyelerimizin görevlerini teker
teker saymıştır. Bunlara göz attığımızda
özelleştirme açısından karşımıza 3 değişik manzara
çıkar:
A- Belediyelerimizin bir kısım görevleri düzenleme
ve denetime ilişkindir (15/3, 15/ 15, 15/16, 15/9,
15/10, 19/2, 19/6, 70/7 maddeler ve 394 sayılı
Hafta Tatili Kanunu, 6305 sayılı Öğle Dinlenmesi
Kanunu, 3194 sayılı İmar Kanunu) gibi. Bu mevzuat
ile verilen görevler belediyeye bir kamu otoritesi
olarak verilmiştir. Belediyeler bu görevlerini
başka hiçbir kuruluş veya kişiye devredemezler.
B- Belediye Kanunumuzun 19/1 inci maddesi
"Belediyeler, Kanunun kendilerine tahmil ettiği
vazife ve hizmetleri ifa ettikten sonra belde
sakinlerinin müşterek ve medeni ihtiyaçlarını
tesviye edecek hertürlü teşebbü-satı icra ederler"
genel yetkisine ve Türk Ticaret Kanununun 275 inci
maddesine göre ticari şirketler kurabilmektedirler.
Kamu İktisadi Teşebbüslerine benzeyen ve BİT diye
adlandırılan bu teşebbüslerin büyük bir bölümü
zarar halindedir. Ankara Büyükşehir Belediye
Başkanı 1. Melih Gökçek Belko Şirketinin son 5
yılda 1,5 trilyon lira zarar ettiğini
söylemektedir. Bu şirketlerin tamamen Özel Hukuk
Hükümlerine tabi olduğuda gözönüne alındığında bu
şirketlerin kolayca özelleştirilmesi mümkündür.
C- Belediye görevlerinin bir kısmı ise kentsel
hizmetlere ilişkindir. Bunlardan bazılarının da
özelleştirilmesi mümkündür. Ancak bu özelleştirmenin
çok önemli bir özelliği vardır:
Temel nitelikli bir belde hizmetinin, söz gelimi,
temizlik işlerinin özelleştirilmesinden söz
edildiğinde, genel uygulama olarak, bu hizmetin bir
özleşme ile tanımlanan çerçevede özel sektöre ihale
edilmesi anlaşılmaktadır. Bu durumda belediye
hizmetten sorumlu olmayı sürdürmekte ve halka karşı
hizmet yükümlülükleri saklı kalmaktadır. Temizlik
hizmetlerinde herhangibir aksama olduğu taktirde
bunun sorumlusu belediyedir.
Hizmete olan temel sorumluluğun bir uzantısı olarak
belediye bir sonraki dönem için temizlik
hizmetlerini tekrar kendisi üstlenebilir veya bir
başka yöntemle sunma yoluna gidebilir.
Kısaca belde hizmetlerinin özel sektöre ihale ile
verilmesi hizmetin kendisini değil, sunuluş
biçimini netilemektedir.
Bütün bu izhattan sonra hangi belediye hizmetlerinin
özelleştirilebileceğini ele alalım:
I- Sokakların süpürülmesi ve çöplerin kaldırılması:
Şehrin tamamının veya bir bölümünün temizlenmesinin
özel sektöre ihale edilmesidir. ABD'de şartları
birbirine çok uygun beldelerin uygulamaları
üzerinde yapılan incelemelerde belediye eliyle
yapılan temizleme ve çöplerin kaldırılması
hizmetinin özel sektöre nazaran % 43 daha pahalı
olduğu tesbit edilmiştir.
Bunun nedenleri şöyle özetlenebilir:
- Belediye teşkilatında fazla yönetici ve az işçi
olması ve hizmet kontrolünün olmaması,
- Kontratlı ekiplerin daha verimli olması,
- Belediye ekiplerine daha fazla izin verilmesi,
- özel sektörün teçhizat bakımını daha iyi yapması,
- Hizmet maliyetini düşürebilmek için modern
teknoloji imkanlarından özel sektörün daha kolay
yararlanması.
Bilindiği gibi "umumi ve hususi yerlerin
süprüntülerini muntazam ve fenni vasıtalarla
toplatmak, kaldırmak ve ifna etmek" 1580 sayılı
kanunun 15/24 bendi ile belediyelere görev olarak
verilmiş, 3914 sayılı Kanunla getirilen Çevre
Temizlik Vergisi'nin tahsili için de "Belediyeler ve
Mücavir alanlar içinde bulunmak ye belediyelerin
katı atık toplama ve kanalizasyon hizmetlerinden
yararlanmak" şartı getirilmiştir. Ancak burada
dikkat edilecek husus hizmetin bizatihi belediye
tarafından yapılması değil, belediyenin sorumluluğu
altında yapılmasıdır.
Halen ülkemizde bir kısım belediyeler temizlik
hizmetlerini özel sektöre ihale etmiş olup, bu
şekilde hizmetin daha ucuz, daha kaliteli ve
belediye idaresi açısından daha kolay yürütüldüğünü
savunmaktadırlar. Gerçek olan şudur ki bir hizmetin
yapılışını denetlemek, onu bizzat yapmaktan daha
kolay ve rahattır. Üzerinde durulacak bir konu da
şudur: bir beldedeki temizlik hizmetlerinin tamamı
özel sektöre verilebileceği gibi belli bölgeler,
belli semtler veya hizmetin bir bölümü de özel
sektöre devredilebilir.
II. Yolların asfalt kaplanması: ABD'de yapılan
araştırmalarda belediye eli ile yapılan hizmetin
özel sektöre göre % 96 daha pahalı olduğu tesbit
edilmiştir.
Nedenleri:
- Belediyede- bir işçi yılda ortalama 1.180 ton
asfalt dökerken, özel sektörde bu rakam 4508 tona
çıkmaktadır.
- Özel sektör iş mahallinde daha geniş bir ekip ve
daha deneyimli personel çalıştırmaktadır.
- iş mahallinde özel sektör daha pahalı ve modern
teçhizat kullanmaktadır.
III. Yol yapımı ve bakımı: Belediye eli ile yol
yapımı ve bakımı özel sektöre nazaran % 60 daha
pahalı olmaktadır.
Nedenleri:
- Belediyede fazla yönetici buna karşılık az işçi
olması,
- Ücretlerin düşük olması,
- Kamuda çalışmanın insanları rehavete itmesi,
IV- Çimlerin ve ağaçların bakımı: Belediye hizmeti
% 37 - % 40 daha pahalıdır. Nedenleri:
- Belediye işçilerinin ücret ve diğer sosyal haklan
yüksekliği,
- İzinli - raporlu gün sayısının fazlalığı,
- Daha sendikalaşmış olmaları,
- Yöneticilerin işe alma ve işten çıkarmada çok az
esnekliğe sahip olmaları,
- Özel sektörün part-time işçi çalıştua-bilmesi.
V- Şehir içi toplu taşıma: 1580 sayılı kanunun 19
ncu maddesinin 1939 tarih ve 3666 sayılı kanunla
değişik 5 nci bendine göre belediye hududları
dahilinde muayyen mıntıkalar arasında toplu yolcu
taşımacılığı münhasıran belediyelerin hakkıdır.
Bunun karşılığında meclisçe tayin ve içişleri
Bakanlığınca tasdik edilecek bir ücret alınır.
1990 tarih ve 3612 sayılı kanunla yapılan bir
değişiklikle de "bunların belediyelerin de iştirak
edecekleri şirketler vasıtasıyla yapılması ve
işletilmesi veya icara verilmesi veyahut imtiyazın
devri İçişleri Bakanlığının karan-na bağlıdır.
Belediyeler dilerse imtiyazı tazam-mun etmemek
şartıyla bunların işletilmesine ruhsat dahi
verebilir.
Bent'e göre belediyeler bu işi
- Doğrudan doğruya yapabilir
- Kendilerinin de katılacağı şirketler vasıtasıyla
yapabilir
- İcar yolu ile yaptırabilir
- İmtiyaz vermek suretiyle yaptırabilir
- Yapacaklara ruhsat vermek suretiyle yürütebilir.
(Danıştay DDK 18. 11. 1966 gün ve E. 1964/10665, K.
1966/1314 karanna göre otobüs kavramına minibüsler
de dahildir.)
Belediye eli ile yapılan toplu taşımacılık özel
sektöre nazaran % 54 ile % 100 daha pahalı
olmaktadır.
Nedenleri:
- Kamuya ait otobüslerin işletmecilik
prensiplerine göre organize edilmemesi,
- Sosyal amaçlı tavizkâr kararlar alınması (belli
günlerde veya belli yerlere ücretsiz seyahat,
yaşlıların veya çocukların ücretsiz seyahati gibi.)
- Özel sektörde yönetimin daha esnek olması,
- Rekabet dolayısıyla özel sektörün giderlerini
azaltmak gelirlerini artırmak zorunda olması.
- ABD'de kamu otobüsleri işçi başına yıllık 16.694$
kazanç sağlarken denk bilet ücretleri ile çalışan
benzer özel şirketlerde aynı rakam 26.279 $ dır.
Belediyelerde şirketlerin ve hizmetlerin
özelleştirme yöntemleri:
Şirketler:
Şirketlerin özelleştirilmesinde şu yöntemler
uygulanabilir:
A- Blok Satış:
- Kârlılığı az veya zararda olan ye halka . arzı
mümkün görünmeyen şirketlerde uygulanır.
Uygulama şu şekillerde olur:
1. Hisselerin tamamının veya bir bölümünün bir
kişi veya kuruluşa direkt satışı,
2. Yönetim hakkını alıcıya verecek ka-darlık bir
bölümünün satışı
B- Halka Arz:
- Özelleştirmenin temel amaçlarından olan
sermayenin tabana yayılmasını sağlamak en iyi bu
usul ile gerçekleşir. Kârlı olan ve gelecekte de
kârlılığını sürdürecek şirketlerde uygulanır.
Belediyenin sahip olduğu hisselerin tamamının veya
bir bölümünün halka satılması şeklinde uygulanır.
Hisseler satışa arzedilmeden önce satış konusunda
belediye meclisinin kararı gerekir. Bu karara
istinaden hisseler şu usullerle satılabilir:
a) Hisse senetlerinin borsa yoluyla hal-ka satışı:
2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu'na göre halka
açık anonim şirketlerin hisse senet leri ile
halka açık olmayan ancak hisse senet-leri halka
arzedilen anonim şirketlerin hisse senetlerinin
borsa yolu ile satışı mümkündür. Türk Ticaret
Kanunu'nun 503 ncü maddesine göre ortaklar
tarafından konulan sermayeye karşılık hisse senedi
çıkarılmadığı için Limited Şirket hisseleri ile 2499
sayılı kanunun 4 ncü maddesi yasakladığı için
sermayesi paylara bölünmüş komandit ortaklıklardaki
hisseler borsa yolu ile satılamaz.
Belediyenin ortak olduğu şirketler borsada iki
konumda olabilirler
aa) Anılan şirketin hisse senetleri sermaye
piyasası kurulu kaydına ve İstanbul Menkul Kıymetler
Borsası kotuna alınmış ve borsada işlem görüyor
ise:
1- Senetlerin satışı hususunda belediye meclisinden
karar alınır.
2- Encümen hisse senetlerinin borsada satışına kara
verir ve 2886 sayılı Devlet İhale Kanununun 51/1
maddesi uyarınca satışı ger-leştirmeye yetkili aracı
kuruluşu tesbit ederek bu kuruluşla sözleşme yapar.
3- Verilen yetkiye istinaden aracı kuruluş hisse
senetlerini burada satar.
bb) Belediyenin ortak olduğu şirketin hisse
senetleri borsa kotuna alınmamış ise:
2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun 4 ncü
maddesi uyannca öncelikle hisse senetlerinin Sermaye
Piyasası Kuruluna kaydettirilmesi gerekmektedir.
Kurul kaydına alınması istenen hisse senetlerinin:
İ- Nominal değerleri toplamının nominal sermayeye
oranının en az % 15 veya tutar olarak 100 milyon TL.
den fazla olması (bu oran veya tutarın altındaki
hisse senetleri halka arz yolu ile satılamaz)
2- Ortaklık sermayesinin tamamının ödenmiş olması
(belli bir tertibe ait ise o tertip hisse senetleri
bedelinin tamamı)
3- Rehin veya teminata verilmemiş. Do-- layısıyla
alıcısının haklarını kullanmaya engel
teşkil eden kısıtlamaların olmaması.
4- İlgili ortaklığın Yönetim Kurulunca bu halka arz
işleminin uygun görüldüğüne dair karar alınmış
olması
şarttır.
b) Hisse Senetlerinin İhale Usulü ile Satışı:
Bu usul ile borsa kotuna alınmamış anonim şirket
hisseleri ile limited ve komandit şirketlerin hisse
senetlerinin satışı mümkündür.
İhale yoluyla satışlarda da Belediye Meclisince
satış konusunda karar alınmalı ve encümence satış
işlemlerine yerine getirilmelidir.
Burada en önemli husus, sahip olunan hisselerin raiç
bedelinin ve dolayısıyla ihaleye esas olmak üzere
tahmin edilen bedelin tesbi-tidir.
Bunun için bir mali müşavire kuruluşunun
görevlendirilmesi ve onun hazırlayacağı rapora göre
hareket edilmesi uygun olur. Raporda tesbit edilen
bedel, aynı zamanda ihale açısından tahmin edilen
bedeldir. Bu bedelin miktarına göre 2886 sayılı
kanunun 35 nci maddesinde belirtilen usullerden
kapalı teklif veya bütçe kanunundaki limitler
dahilinde ise açık teklif veya pazarlık usulünü
uygulamak suretiyle hisse senetlerinin satışı
yapılır.
C) Belediyeler ve Özel İdarelerin Birbirlerine
Hisse Devri:
2886 sayılı Devlet İhale kanununun 71 nci maddesine
göre bu kanun kapsamına giren idarelerin kendi
aralarında yaptıkları ihale işlerinin, Maliye
Bakanlığının olumlu görüşü alınarak kıymet takdiri
suretiyle yapılması mümkündür.
Ancak 24.11.1994 gün ve 40046 sayılı "Özeleştirme
Uygulamalarının Düzenlenmesine ve Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun" un 26 nci maddesine göre bu
işlem için Bakanlar Kurulunun izni gerekir.
D- Gecikmeli halka arz:
Bu model bugün için kârda olmayan, ancak iyi bir
yönetim veya finansmanla kâra geçebilecek
kuruluşlarda uygulanır.
- Satıcı hisselerinin tamamını blok olarak satar,
ancak alıcının belli bir müddet sonra satın aldığı
hisselerin bir bölümünü halka satmasını şart koşar.
- Satıcı bir bölüm hessesini blok olarak satar.
Elinde kalan hisseleri şirketin durumu uygun
olduğunda halka arz eder.
E- Varlık Satışı:
Bu yöntemde satıcı şirket hisselerini değil
tesislerin tamamını satışa sunar.
Bu model hisse satışının mümkün olmadığı hallerde
uygulanır.
Hizmetlerin Özelleştirilmesi
A- İhale yöntemi
Yaygın olarak uygulanan bu yöntemde belediye bir
şirket ve ya bir kuruluşla sözleşme yaparak bedeli
karşılığında belirli bir hizmetin sunulmasını talep
eder. Bu tür sözleşmeler herhangibir hizmetin
bütünüyle veya kısmen yerine getirilmesine yönelik
olabileceği gibi, yerel yönetimin ihtiyaç ve
önceliklerine göre birden çok hizmetin yerine
getirilmesi için de yapılabilir.
İhale yöntemi ihaleye girecek firmalar arasında
rekabete yol açacağından, daha düşük bedelle hizmet
sunulmasını sağlayabilir. Ayrıca ilave personel
istihdam etmeden hizmet miktarının arttırılmasını
ve mevcut kadrolarla yürütülmesinde güçlük çekilen
hizmetler için daha uzmanlaşmış personel
kullanılmasına da imkân verir.
B- İmtiyaz Sözleşmeleri:
Belediye, bütünü ile kendi yetkisi altındaki
belirli bir hizmetin, önceden tanımlanmış bir alanda
üretilmesi ve belde halkına sunulması yetkisini özel
firmalara yada kâr amacı gütmeyen kuruluşlara
belirli bir dönem için devredebilir. Bu yöntemde
hizmetten yararlananlar, hizmetin bedelini doğrudan
hizmeti sunan firmaya veya kuruluşa öderler.
İmtiyazların başlıca üç ortak özelliği vardır:
1- Hizmetin başlangıç aşamasında imtiyazı alan,
faaliyete geçmek için gerekli ön yatırımları
üstlenmek zorundadır.
2- İmtiyaz süresi boyunca imtiyazı devralan ilgili
hizmetin riskini maliyetini ve yönetim
sorumluluğunu üstlenir.
3- İmtiyazı devralan hizmetleri karşılığında
kullanıcılardan doğrudan doğruya ücret tahsil etmeye
yetkili olur. Elde edilen kârlar kendisine kalır.
İmtiyaz dönemi sonunda tüm tesis ve ilgili mal
varlığı belediyeye devredilir.
Yap-İşlet-Devret modelide çok duyarlı bir sözleşeme
sürecini ihtiva etmekle birlikte, özünde bir imtiyaz
niteliğindedir.
C- Kiralama sözleşmeleri:
Bu yöntemde sermaye harcamaları ve tesisin yapımı
belediye tarafından üstlenilmek-te, işletilmesi
belli bir kira karşılığında özel sektöre
bırakılmaktadır. Kira yerine gelirlerden belirli
bir pay alınması da söz konusu olabilir. Özellikle
verimli bir biçimde çalıştırıla-mayan kamu
hizmetlerinin bu yolla işletilmesi yerel yönetime
önemli kazançlar sağlayabilmektedir.
Bu yöntem birçok bakımlardan imtiyaz yöntemine
benzerse de bazı önemli farklılıklar vardır:
- Kiralama yönteminde hizmet için gerekli ön
yatırım harcamaları belediye tarafından yapılır.
Yalnızca tesislerin işletilmesi ve yönetimi söz
konusudur.
- Kiralama yönteminde sözleşme süresi imtiyaza
nazaran daha kısadır.
- Kiralama yönteminde hizmeti yürüten öze! teşebbüs
yerel yönetime düzenli olarak kira öder.
Belediyeye ait bir otelin, soğuk hava deposunun,
gazino, lokanta veya turistik tesisin
özelleştirilmesinde genelde bu yöntem uygulanır.
Özelleştirme Nasıl Yapılacaktır?
- Eğer bir BİT veya yürütülmekte olan hizmet
özelleştirilecekse öncelikle aksaklıklar ve bu
aksaklıkların nereden geldiği araştırılmalı. Bu
özelleştirmenin belediyeye ne getirip ne götüreceği
konusunda detaylı bir fizibilite raporu
hazırlatılmalıdır. Yeni bir hizmetin özel sektörden
alınmasında da aynı raporun hazırlanması faydalı
olur.
- Özelleştirilecek şirket veya hizmetin bu
özelleştirmeden gelecek yararlar konusunda kamuoyu
oluşturulmalıdır.
- Meclis üyelerine konu bütün detayları ile
anlatılmalı ve onların fikirlerinden
yararlanılmalıdır.
- Özelleştirmenin yöntemleri sözleşme hazırlanması
ve gerekirse özel sektörle ilişkilerde aracı olması
konusunda Başbakanlık Kamu Ortaklığı İdaresi ile
sıkı bir temas kurulmalıdır.
- Beldenin ve hizmetin özellikleri düşünülerek bu
özelleştirmenin belde halkına veya hizmetin
yürütülmesine getirebileceği mahsurların asgari
seviyede tutulacağı bir sözleşme metni
hazırlanmalıdır.
- Hizmetlerin özelleştirilmesinde hizmetin tamamı
yerine bir bölümü, veya beldenin bazı semtleri
deneme bakımından pilot olarak özelleştirilmeli,
bilahare gelişmelere göre hareket edilmelidir.
İhalenin belde ve sakinlerinin ençok faydasına
olabilecek şekilde yapılması, şaibelerden uzak
tutulması ve makul bir süreyi aşmayacak hükümleri
taşıması yararlı olur.
- 1580 sayılı kanunun 19/5 maddesine göre yapılan
ihalelerin İçişleri Bakanlığının onayı ile tekemmül
edeceği unutulmamalıdır.
- Hizmetin aksaması veya yeterli ölçü ve kalitede
sunulmaması hallerinde uygulamak üzere şartnameye
ağır ve uygulanabilir cezai şartlar mutlaka
konulmalıdır.
- Özelleştirilmiş hizmetlerin özel sektörce
yürütülmesi başı boş bırakılmaması, etkin bir
denetim mutlaka sağlanmalıdır.
|