“Özlediğim Türkiye"
Abdülkadir Aksu
Ülkemizin önüne teknik hedefler koyarken demokratik
düzene nüfuz etmiş durumda bulunan temel
meselelerin de çözümüne öncelik vermeli, dünya
demokrasileri içinde birinci lige çıkmayı amaç
edinmeliyiz.
Yarınlar, bugünler üzerine inşa edilirler.
Ülkemizin, milletimizin bugün hiç de layık olmadığı
bir duaımla karşı karşıya olduğuna inanıyorum.
En büyük temennim, en öncelikli dileğim bizim
karşılaştığımız bu çarpıklıklarla, ülkemizi
kendilerinden emanet olarak aldığımız
çocuklarımızın, tonınlarımızın karşılaşmaması
olacaktır.
Çocuklarımız için hayalini kurduğum Türkiye'de,
demokrasi çifte standartlardan kurtulmuş, "Egemenlik
kayıtsız şartsız milletindir" sözü yalnızca
duvarlarda yazılı olarak kalmayıp tam manasıyla
hayata geçmiş, milletin sağduyusu, tercihi asıl
belirleyici kıstas olmuştur.
Hayalini kurduğum Türkiye'de, ülkenin en yüksek
mevkilerinde oturan siyasetçiler siyasal ağırlık,
sayısal ağırlığın önündedir diye bir soru işaretli
zihniyet ortaya koymuyor, okul açılışı sırasında
hedefimiz tek tip insana ulaşmaktır şeklinde
konuşmuyor...
Hayalini kurduğum Türkiye'de, bir siyasetçi,
gazetecilere, sandıksız bir demokrasinin hayalini
kurarak, okurken gözlerinize inanamayacağınız şu
sözleri sarfetmeyecek. "... Refah görmeli ki,
oyunun kurallarını benimsemezse, ne kadar oy alırsa
alsın iktidar olamaz, tek başına iktidara
gelebilecek oyu alsa bile iktidar olamaz". Eveı
özlediğimiz Türkiye'nin si-yaselçileri, "iktidar
için oy yetmez" mantığıyla hareket etmeyecek...
Geleceğin Türkiye'sinde, eilerine programları
tutuşturulan, "buraya kadar iktidarsın" anlayışını
içine sindirebilen, göstermelik iktidarlar
olmayacak. İçinden çıktığı milletiyle bütünleşen,
ondan güç alan, çağı doğru okuyan hükümetler görev
yapacaklar.
Gelecekte, demokratlıkları konumlarıyla sınırlı
olan insanlardan arınmış bir siyasetin hakim
olacağını düşünüyonım...
Hayal ettiğim Türkiye'de bir bakan çıkıp da,
"İşkence yapanlar, devletimizi dışarda zor durumda
bıraktıkları için suç işliyorlar" şeklinde
beyanatlar vermeyecek, işkenceyi, devleti dışarda
zor durumda bıraktığı için değil, bir insanlık suçu
olarak görüp, kınayan insanlar bakan olacaklar.
Hayalimdeki Türkiye'de, üstünlüğün hukukunun değil,
hukukun üstün olacağına inanıyorum. Hukuk
kurallarının A'dan Z'ye herkesi bağlayacağı günlerin
de yakın olduğuna inanıyorum. Hiç kimsenin durumdan
vazife çıkarmak gibi garipliklerle hareket
etmeyeceğine inanıyorum. Hayalimdeki Türkiye'de,
aydınlar, bu tür girişimler karşısında ellerini
alkışlamak, kalemlerini ise meşrulaştırmak için
kullanmıyorlar. Bir partinin politikalarına karşı
olmakla varlığına karşı olmak arasındaki ayrımı
yapabilecek demokratik kültüre, demokratik zekaya
sahip oluyorlar.
Öyle bir ülkenin hayaliyle yaşıyorum ki, herkes
diğerini kendi konumunda kabul ediyor,
farklılıkları bir zenginlik olarak, ilerleme yolunda
bir ivme olarak görüyor. Hiç kimse, kendi yaşam
alanını, diğerinin aleyhine genişletme çabasına
girmiyor,
Siyaset, demokrasi, hukuk ve etik, ayak oyunlarıyla,
entrikalarla, fırsatçılıklarla tahrip edilmiyor.
Hayalini kurduğum Türkiye'de ülkenin siyasi
partileri, ki buna en büyük, en çok oy almış siyasi
parti de dahil olmak üzere, sudan bahanelerle,
hukukun evrensel ve temel ilkeleri hiçe sayılarak
kapatılmayacak, demokrasi özürlü olmayacak ve
ülkemiz dünya karşısında itibar kaybına
uğramayacaktır.
Kendi vatandaşıyla uğraşan, mücadele eden bir
zihniyetle global ufuklara yol alınamayacağı
açıktır.
O gün, evrensel esaslar kıstas alındığında üçüncü
ligin gerektirdiklerini yapmak yerine, birinci
ligin gereklerini yapan yöneticilere sahip olacağız.
Eminim ki, gelecekteki Türkiye'de, hukuka aykırı
yapılanmaları, garplaşmaları, kanunlardan vazife
alarak ilgili makamlara ve kamuoyuna açıklama
görevini yerine getirdiği için, siyasi parti genel
başkanları DGM'lerde yargılanmayacaklar.
Yasakların, tabuların, paranoyaların gölgesinde
muasır medeniyet hedefine ulaşılamayacağının çok
iyi anlaşıldığı bir Türkiye hayal ediyorum.
Demokrasiyi istemenin, demokrasiyi aramanın, temel
hakların peşinde koşmanın vatandaşlar için bir lüks
olarak görülmediği bir ülke hayal ediyorum...
Ülkemizin önünde açılan hacet kapılarını kapatacak
ciddi hatalara artık bir son verilmesini istiyorum.
Evet, büyük ve müreffeh bir Türkiye'nin hayaliyle
yaşıyorum. Bu millete hizmet yolunda bir ömür
vermiş bir devlet ve millet adamının şu sözleri ne
kadar da anlamlıdır.
'Nesiller gelir, nesiller gider. Önemli olan bir
neslin kendisinden sonraki nesillere neler
bırakabildiğidir. Tarih ancak bu birikimleri yazar.
Büyük millet olmak da bu birikimleri nesilden
nesile taşıyabilmekten geçer. İşte bu nedenle
şunları asla unutmayalım. Büyük ülke şuurunu
insanlarımızda yerleştirmeliyiz Büyük ülke olmanın,
memleketin birlik ve beraberliğinden geçtiğini
insanlarımıza anlatmalıyız, insanlarımızı, büyük
hedeflere, fedakarlık etmeden, çalışmadan, gayret
sarfetmeden varılamayacağına inandırmalıyız.
Ülkemizin büyük geleceğine ancak bu yollarla
ulaşabiliriz. Ciddi hatalar yapmazsak 21. yüzyıl,
bizim yüzyılımız olacaktır."
Bu düşüncelerle, biz de diyoruz ki;
Ne mutlu, ülkesi için, insanlan için heyecanı ve
hayali olan insanlara...
Ne mutlu, öyle insanlara, yöneticilere sahip olan
toplumlara...
|