Petrol Savaşlarında Türkiye Üzerinde
Hesaplar, Anadolu’da Petrol’ün Varlığına Dair Örnekler
1954 tarihinde çıkarılan ve çok büyük
tartışmalar sonrası yürürlüğe sokulan 1954 tarihli,
6326 sayılı Petrol Kanunu'nu işlemiştik. Türkiye
yıllar sonra petrol kanununda değişikliğe gitti.
TBMM'de geçen hafta içinde, Meclis İçtüzüğü'nün 9.
maddesi çerçevesinde temel kanun müzakere yöntemi
ile, hızla ve tartışmaya yeterli zaman ayırmadan
görüşülen kanun, Türkiye'nin petrol ve doğalgaz gibi
iki önemli yeraltı zenginliklerinin işletilmesine
yönelik kurallarda çok köklü değişiklikler yaptı.
Ancak bu kanunu incelemeden önce Türkiye'de yapılan
petrol çalışmalarına biraz değinelim. Bizde ilk
petrol aramasını, Osmanlı İmparatorluğu tarafından
verilmiş olan imtiyazlara dayanarak Kamil Paşa 1887
yılında İskenderun'un Çengen havalisinde yaptı. 1897
tarihinde de Halil Paşa Trakya'da bazı aramalarda
bulundu fakat bu sondajlardan hiçbir netice elde
edilemedi. Cumhuriyetin ilanından sonra da 1926
yılında 792 sayılı ilk petrol kanunu yürürlüğe
girdi.
Ortadoğu'da verimli petrol sahalarının
keşfedilmesini müteakip bu bölgelere komşu olan
Güney Doğu Anadolu dikkatini üzerine çekti.
1929'dan itibaren ve ilk zamanlarda bilhassa yabancı
jeologlar tarafından, bölgenin genel ve özel
jeolojik etüdüne başlandı ve petrolün mevcudiyetini
belli eden delillere rastlandı. Bilahare Cizre'de
Harbol bölgesinde yerüstüne çıkmış olan geniş asfalt
rezervlerini tespit eden yabancı jeologlar; Güney
Doğu Anadolu'nun çok zengin bir petrol bölgesi
olabileceğini bildirdiler.
Petrolün yeraltında ekonomik değerde bulunup
bulunmadığını sondajlarla tespit etmek için 1933
senesinde "Petrol Arama ve İşletme İdaresi"
kuruldu. Petrol İdaresi 1934 senesi sonlarında
Mardin ili sınırları içinde ve bugünkü 5. Siirt
petrol bölgesinde petrol aramasına başladı. Bu idare
1935 yılında kurulan Maden Teknik Arama (MTA)
Enstitüsü'ne devredildi. İlk petrol emaresine MTA
tarafından 1936 lortalarında Maymune boğazında
rastlandı. Bir petrol alanının tam kenarına
düşülmüştü. Böylece ilk kuyu, petrol emareli sulu
kuyu olarak terk edildi.
1938'de Hermis, 1939'da Kerbent, 1940'ta Raman ve
yine 1940'ta Gercüş'te birer arama kuyusu açıldı. O
zaman bu kuyularda ekonomik değerde petrol
bulunamadı. Fakat Raman bölgesi üzerinde ısrarla
duruldu. Ve nihayet 1945 sonunda Türkiye ilk defa
Raman 8 kuyusunda ekonomik değerde petrole
rastlandı. Garzan'da ise 1944 senesinde sondaja
başlandı ve 1951'de Garzan 2 kuyusu ile, bu sahada
da ekonomik değerde petrol olduğu anlaşıldı.
Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı 6327 sayılı
kanun gereğince 15.12.1954 tarihinde; Türkiye'de
petrol arama, istihsal, tasfiye (rafinaj),
kendisine ait veya başkalarından aldığı petrol ve
petrol mahsullerini depolamak, nakletmek, satmak,
tevzi etmek ve bu maksatla lü-
! zumlu tesisler yapmak gayesi ile kuruldu. O
zamanki sermayesi 150 milyon lira idi. Maden Teknik
Arama Enstitüsü tarafından yürütülen arama ve
istihsal faaliyetleri ile o sırada kurulmakta olan
Batman Rafinerisi de Türkiye Petrolleri'ne
devredildi.
İlk petrol Raman'da yılda 544 ton gibi çok mütevazi
bir miktarda çıkarılıyordu. Bu rakam 1954'te 58 bin
tona ulaştı. Türkiye Petrolleri İ955'te aynı alanda
üretimi üç katma, 178 bin tona çıkardı. Hemen ertesi
yıl da Garzan bölgesini üretime açtı. Bu yıl ise
istihsalin bir milyon tona yaklaşacağı tahmin
ediliyor.
En son izahlara göre petrol, milyonlarca sene evvel
nehir ve denizlerin bıraktığı kum ve çamurun, bitki
ve hayvan kalıntıları ile karışmasından ve bu
karışımın tektonik ve jeolojik hadiselerle teşekkül
eden kaya tabakalarının altında kimyasal değişmeye
uğramasından hasıl olur. Zamanla müsait
kanalcıklardan sızan petrol, toprak altında, kalker
veya kum içindeki gözeneklerde birikerek (Rezerv)
adı verilen
petrol yataklarını meydana
getirir. İşte bütün mesele bu petrol yataklarını
bulup çıkarmaktır. Türkiye'de bulunan çok geniş
petrol rezervleri değerlendirildiği taktirde,
gerçekten memleket için büyük bir döviz kaynağı
olacaktır.
Petrol istihsalinin ilk safhasını arama faaliyetleri
teşkil eder. Arama faaliyetleri de iki kısımda
toplanır.
1- Jeolojik çalışmalar. 2- Sismik ve gravimetrik
çalışmalar.
1- Jeolojik çalışmalar sırasında arama şubesi
önce petrol bulunması muhtemel sahaları tespit
eder. Buralardan alınan arazi parçaları,
laboratuvarlarda kontrol ve tahlile tabi tutulur.
Kalın denizel teressübat, bazı taşlar, petrol ve gaz
sızıntısı, kükürtlü su, tuzlar birer ümit
kaynağıdır. Elde edilen bu sonuçlar
değerlendirilir. Böylece aramaya tabi tutulan
arazinin bir haritası çizilir ve petrol bulunması
ihtimali olan yerler işaretlenir.
2- Sismik çalışmalar sırasında petrol muhtemel
bölgelerde 20 -25 metrelik kuyular açılır. Küçük
çapta makinelerle yapılan bu sondajlarda dinamit
infilak ettirilir. İnfilak sırasında çıkan sesler ve
sarsıntılar, muayyen mesafelere yerleştirilmiş
dinleme cihazları ile tespit edilip
kıymetlendirilir. Neticede elde edilen sonuçlara
göre o bölgenin bir yeraltı haritası çıkarılır.
Haritalarda petrol rezervleri tek tek işaret
edilir. Fakat bu, hiçbir zaman yüzde yüz kesin bir
netice vermez.
SONDAJ CETVELİ
TARİH |
YAPILAN METRAJ |
1955 |
16217 |
1956 |
14610 |
1957 |
13991 |
1958 |
19426 |
1959 |
24521 |
1960 |
37628 |
1961 |
43022 |
1962 |
47177 |
1963 |
60583 |
1964 |
46899 |
Muhtemel petrol sahaları bulunduktan sonra "Sondaj
Servisi" tarafından bu bölgelerde sondaj
faaliyetleri başlar. Bazen 5 bin metre derinliğe
kadar inmek lazım gelir. Son olarak Türkiye
Petrolleri'nin Batman'daki kuyusunda 2005 metrede
petrol bulunmuştur.
Sondaj için önce çelik bir iskelet kurulur. Sonra
büyük matkaplarla toprak delinir. Sondaj
ilerledikçe boru ilave edilerek derinlere doğru
inilir. İlk müspet sonuç alınan kuyunun civarı
petrol istihsal sahası olarak kabul edilir. Bundan
sonra da istihsal ve inkişaf sondajları başlar.
Bilahare bu saha "İstihsal Servisi'ne devredilir.
İstihsal servisi buralara küçük çapta portatif
kuleler kurup kuyuya istihsal için gerekli borular
ve pompalar indirir. Kuyunun ağzına da bir istihsal
pompası konur. Bu pompalar petrolün arzın
derinliklerinden yeryüzüne çıkmasını temin eder.
Bazen petrolün artezyen şeklinde fışkırdığı da
görülür.
Türkiye Petrolleri bir taraftan Batman ve Garzan'da
istihsal ve inkişaf sondajları yaparken, diğer
taraftan da yeni arama sahaları üzerinde faaliyet
gösteriyor. Bu kesif mesai neticesinde de 1961
yılında Kentalan eteğinde Mağrip'te, Raman'daki
araştırmalar sırasında Batı
Raman'da, Reşşan dalışında
Kurtalan'da, 1962 yılında Bada sahasında, 1963'te
Çelikli ve Dodan'da verimli petrol rezervleri
bulundu.
Halen Türkiye Petrolleri'nin Raman, Garzan -Germik,
Batıraman, Mağrip -Kurtalan ve Çelikli
bölgelerindeki 5 sahada açtığı 102 kuyuda istihsal
yapılıyor. Bu sahalardan elde edilen ham petrolün
gravitesi 14 ile 33 arasında değişiyor.
Türkiye'nin ilk büyük rafinerisi olan Batman
Rafinerisi, önce deneme maksadıyla sembolik şekilde
ve sadece bir varil kapasite ile 1945 yılında
kurulmuştu. İstihsal artınca gelişmiş ve yerini 9
ton kapasiteli başka bir kazana bırakmıştı. Daha
sonra günde 3 vardiye yapılarak üretim 27 tona
çıkarılmıştı. 1947'de işletmeye açılan 30 metre
küplük bir kazana, 1948'de ilave edilen kazanlarla
120 ton kapasiteli minyatür bir rafineri meydana
getirildi.
1955 yılına kadar elde edilen işlenmiş petrol,
sadece arama pomplarının ihtiyacına ve Van gölünde
işleyen vasıtalar ile Diyarbakır şayak fabrikasının
yakıtına yetiyordu. Ham petrol istihsalini işlemeye
rafineri kafi gelmeyince, demiryollarında çalışan
lokomotifler de ham petrolle işletilmeye başlandı.
Artık intikal devri yerini süratli bir kalkınma
devrine terk etmişti. 1955'te Batman'da modern
anlamda rafineri tesislerinin temeli atıldı. Aynı
yılın Haziran ayında, rafineri kısmen, 1956 yılında
da tamamen faaliyete geçti. Günde bin, senede 360
bin ton kapasite ile çalışan rafineri, 1958 yılından
itibaren yine küçük gelmeye başladı. 1960 yılında
yapılan yeni tadilatla randıman, orijinal bir
kapasitenin iki misline çıkarıldı. Böylece 1965
yılında Türk mühendis ve işçileri tarafından
çalıştırılan Batman Rafinerisi, günde 15 bin varil
işleyerek tam kapasitesine erişti.
Siirt bölgesinde Türkiye Petrolleri'nin ve yabancı
şirketlerin ham petrol istihsali gün geçtikte
artıyordu. Batman rafinerisi 15 bin varil kapasiteli
idi. Halbuki Türkiye petrollerinin günlük istihsali
şimdiden 17 bin varili geçmişti. Yabancı şirketlerin
istihsal toplamı da bu rakama yaklaşıyordu. Yeni
açılan kuyulardan elde edilen ham petrol
dolayısıyla her geçen gün istihsal daha da
artıyordu. Yabancı şirketler bütün üretimlerini
Mersin rafinerisinde işliyorlardı.
Yabancı şirketlerin Türkiye'deki
çalışmaları
Türkiye'de petrol şirketleri de önemli çalışmalar
yürütüyor. Gündemi meşgul eden Türk Petrol
Kanunu'nun da yabancı petrol şirketleri için
hazırlandığı iddiası da, gözlerin yabancı petrol
şirketlerine çevrilmesine neden oluyor. Muammer
Aksoy yabancı petrol şirketlerinin çalışmalarını
"Yabancı petrol şirketlerinin Türkiye'ye gelmeleri,
bir taraftan ham petrol üretimimizin çoğalmasına
engel olmuş, diğer taraftan da başka satıcılardan
ucuza alabileceğimiz ham petrolü pahalıya satın
almamıza sebep olmuştur" şeklinde yorumluyor.
İsterseniz bu şirketlerin Türkiye'deki
faaliyetlerini inceleyelim.
Shell
Türkiye'de arama, istihsal, rafinaj ve satış yapan
yabancı şirketlerden biri de Shell'dir. Bu şirket
memleketimizde petrol aramalarına 1956 senesinde
başladı. Fakat Trakya'daki sondajlardan bir netice
elde edemediği için bu sahanın arama lisansını geri
verdi. Trakya bölgesinin dışındaki arama sahalarında
ise müspet sonuçlar alındı. Diyarbakır'ın Kurkan,
Baykan, Kayaköy ile Batı Kayaköy bölgelerinde
petrol bulundu.
Shell şirketinin yalnız petrol araştırmalarına
yaptığı yatırım o tarihten bu yana 28 milyon 750
bin dolara ulaştı. Bu rakamın yıl sonuna kadar 300
milyon lirayı bulacağı belirtiliyor.
Bugün Türkiye'de sattığı akaryakıtta en çok Türk ham
petrolü bulunan Shell'dir. Bu miktar Shell
akaryakıtında Temmuz ayı başında yüzde 60'a
yükselmiştir. Bu rakam Türkiye petrollerinde yüzde
33.3, Mobil'de ise yüzde 25.6'dır. Mobil'in
rakamına, Mobil'den mal almakta olan Türk Petrol'ün
sattığı yakıt da dahildir.
Shell ilgilileri, şirketin 1963 senesinde
memleketimizde 62 bin ton, 1964'te 101 bin ton ham
petrol istihsal ettiğini, bu sene ise istihsalin 235
bin tonu aşacağını, nitekim bu yılın ilk üç ayında
bu miktarın 47.471 tona yükseldiğini, geçen yılın
aynı aylarına nispetle artışın yüzde 146.2 olduğunu
söylediler.
Mobil
Mobil şirketinin memleketimizdeki faaliyeti çok
eskilere kadar uzanır. Yirminci asrın başlarında bu
şirketin bir mümessili tarafından Çanakkale
boğazından geçen gemilere yağ ikmali yapılmakta idi.
Mümessil, 1905 yılı başlarında İstanbul'a da
gelerek Galata'da şirketin Türkiye'deki ilk şubesini
açtı.
Bu Amerikan şirketinin Türkiye'de petrol aramak
maksadı ile yaptığı etüd ve projeler, 1953 yılı
Mart ayında başlar. Petrol Kanunu'nun çıkmasından
sonra Mobil ilk arama ruhsatnamesini 27 Ocak 1956'da
Adana bölgesinde aldı. İlk sondaj ise 2 Aralık
1958'de Adana'nın 30 kilometre güney batısında
Kuranşa 1 numaralı mevkide yapıldı. Şirket bugüne
kadar 46 kuyu açmış. Bunlardan petrol istihsal eden
Adana havzasındaki Bulgurdağ sahası 1960'ta, Siirt
ve civarındaki Silivanka ile Şelmo sahaları da
1964'te keşfedilmiş.
Mobil şirketi, memleketimizde Türk Petrollerinin
çalışmalarını baltalama faaliyetlerinde de bulundu.
Örneğin 1960'ların başında Batı Raman'da Mobil'e
arama ruhsatnamesi verilmişti. Türk Petrolleri,
1961'ten itibaren günde 3-4 bin varil üzerinden
petrol çıkartıyordu. Ayrıca yeni kulelerle üretimi
artırma planları yapıyordu.
Türkiye'deki petroller üzerine çarpıcı örnekler
Türkiye'deki petrol tartışmalarıyla ilgili çok
çarpıcı örnekler de bulunuyor. Ülkemizde sık sık
petrol olup olmadığı yönünde tartışmalar yapılıyor.
Bu tartışmaların merkezinde ise yabancı şirketlerin
temsilcilerinin geçmiş yıllarda yaptıkları
çalışmalar var. Bu konuda "petrol yok" diyenlere ise
"Petrol yok ise yabancı şirketler neden ısrarla bu
coğrafyada çalışmalar yapmak istiyorlar? Türkiye'de
petrol yoksa neden bu kadar üzerimize
çullanıyorlar?" sorularını yöneltiyorlar.
Aksiyon Dergisi'nin 23 Ekim 2006 tarihli 620'inci
sayısında Ufuk Şanlı imzasıyla çıkan "Anadolu'da
Petrol Fırtınası" başlıklı haberde yer alan olayı
aktarmakta fayda var:
"Amerikalı mühendis, gözleri parlayarak ve yanındaki
adama döndü ve 'Mr. Taşman this is Batum (Burası
Batum)' dedi. İki kişi
arasında geçen bu
konuşmayı dinleyen genç adam duyduklarına inanamadı.
Amerikalı bilim adamı bu küçük Anadolu şehrinin
1940'ların petrol merkezi Batum'la aynı oranda
petrole sahip olduğunu söylüyordu. Bir an kalbinin
yerinden fırlayacağını düşündü. Babasına müjdeyi
vermek için sabırsızlanıyordu. Bir vesileyle
Amerikalının yardımcısı Türk mühendise dönüp,
'Amerikalı ne dedi?' diye sordu. Türk mühendis, onun
beklediği cevabı vermedi: 'Petrol var ama son derece
önemsiz miktarda.' Delikanlı, 'Ama Amerikalı öyle
demedi. Buranın Batum'a benzediğini söyledi!' diye
atıldı. Bu çıkış mühendisi öfkelendirdi; 'Sus!
Büyükler konuşurken çocuklar karışmaz böyle şeylere!
Hem sen İngilizce biliyor musun?'
Genç adam İngilizce biliyordu ve her şeyi
kulaklarıyla duymuştu ama kendisine çıkışan adamla
münakaşa edemezdi. Çünkü karşısındaki Maden Tetkik
Arama'nın (MTA) Petrol Araştırma Grubu Başkanı
Cevat Eyüp Taşman'di. İkili arasındaki konuşmadan
rahatsız olan babayı Taşman'in son sözleri ikna
etti: 'Evet konuşmanın bir bölümünde Batum sözü
geçti ancak petrolden değil, coğrafî yapıdan
bahsettik.' Genç adam, babasının kendisine değil
bilim adamına inanacağını biliyordu. Aradan yıllar
geçmesine rağmen bu olayı hiç unutmadı.
63 yıl sonra milli petrol şirketi Türkiye Petrolleri
Anonim Ortaklığı (TPAO) petrol aramak için o küçük
beldeye yani İsparta'nın Eğridir ilçesine yeniden
geldiğinde gözleri ışıldadı. 'Sonunda haklı
çıkacağımı biliyordum.' diyen o gencin ismi Ozhan
Yiğitbaşı. Şimdi sevinç ve hüznü birlikte yaşayan
Yiğitbaşı, 'Bu işten milletçe çok büyük zarar
»gördük. Bu kaynaklar yıllar önce devreye
sokulabilseydi bugün Türkiye bambaşka bir memleket
olacaktı.' diyor. Onun başından geçenler Anadolu
topraklarında yıllardır kulaktan kulağa fısıldanan
'Anadolu'da petrol var' iddialarını doğrulayan
örneklerden sadece bir tanesi."
Retog Şirketi'nin hazırladığı Türkiye'deki petrol
dosyası Türkiye sınırları içindeki petrole
ilişkin oyunların yoğunluğu çok zaman kamuoyunda
"Türkiye'de petrol var ama ortaya çıkarılmıyor
tartışmalarına yol açıyor. Yıllardan beri bu konuda
medya kuruluşlarında bir çok haber dönem dönem yer
alır. Ne hikmetse bulunan petrol sahalarını hiçbir
gazeteci veya medya kurumu yerinde görmez, tespit
etmez veya edemez. Bu konuyu ciddiyetle ele almış
hiçbir haber programı veya gündem haber
bulamazsınız. 27 Şubat 1992 tarihli Güneş
gazetesinin birinci sayfasında yayınlanan hayli
ilginç bir rapora bakalım. "En verimli yatakların
Türkiye Kürdistanı'nda olduğunu ileri sürdüler",
"Amerikalı Ceyarlar Güneydoğu'da" başlıklı haberde
bakın hangi cümleler yer alıyor :
"Güneydoğu Anadolu'yu ve Bitlis, Van, Adıyaman,
Tunceli illerini Türkiye Kürdistanı" olarak
değerlendiren bir ABD şirketi, ülkemizin yeraltı
zenginlikleri konusunda ilginç iddialarda bulundu.
Amerikalı petrol şirketi Retog, Türkiye, Suriye,
Irak sınırı bölgesinin petrol ve gaz rezervlerinin
raporunu yayınladı. Rezerv açısından çok zengin
olduğu bildirilen bu bölge, raporda Kürdistan (!)
-Yıl 1992 -olarak nitelendirildi.
14900 Landmark Blyd. Sütte 370 Dallas, Texas 75240
USA adresindeki Retog şirketince hazırlanıp satışa
sunulan raporda, Türkiye'nin çok şaşırtıcı bir
coğrafi konumu olduğu kaydedildi. Güneydoğu Anadolu
bölgesinin, Ortadoğu petrol bölgelerinin kuzeydeki
uzantısı olduğu belirtilen raporda, şu anki faal
petrol sahalarının az miktarda petrol,rezervlerine
sahip olduğu vurgulandı.
Raporda öne sürülen görüşlerin aşırı derece detaylı
olması dikkat çekti. Dört ciltten oluşan rapor,
bölgedeki 517 petrol kuyusunun tüm kayıtlarını
kapsıyor. Ayrıca bölgenin tüm jeokimya ve termal
özellikleri ve tarımsal etkinliklerini gösteren
haritalar da raporda bulunuyor. Raporda yalnızca
Ortadoğu'nun güney bölgelerinin petrol bakımından
zengin olduğu görüşünün aksine, içinde Türkiye'nin
Güneydoğu bölgesi topraklarının da bulunduğu kuzey
bölgelerinin de petrol bakımından zengin olduğu
belirtildi. Ayrıca bu bölgede daha önce ayrıntılı
bir araştırma yapılmadığı kaydedildi.
45 bin ABD doları fiyatla satışa çıkarılan raporda,
Türkiye Kürdistanı olarak adlandırılan yöredeki
işlenmeyen petrol sahalarının rezervlerinin
büyüklüğü övülüyor. Bakir bölge olarak adlandırılan
işlenmeyen sahaların Irak ve Türkiye'de işlenen
petrol sahalarından daha verimli olduğu iddia
ediliyor.
Retog şirketinin yeraltı ve petrol araştırma
fırsatları Türkiye / Kürdistanı adlı raporunda 500
bin ölçekli harita, kuyular, büyük petrol ve gaz
sahaları, 52 ayrıntılı kuyu jurnali, 517 kuyu bilgi
kayıtları, yer üstü coğrafi bilgileri, Bouger yer
çekimi bilgileri, Türkiye, Suriye ve Irak'ın sismik
derinlik haritaları ile bu ülkelerde çalışan petrol
sahalarının ayrıntılı haritaları bulunuyor. Raporda
ayrıca Türkiye'nin siyasi yapısı ile bunun komşu
ülkelerle kıyaslamaları da detayları ile
ayrıntılandırılıyor.
Retog şirketinin vermiş olduğu bizim için azami
öneme sahip bilgilerin yanında özellikle bu raporda
yer alan " Türkiye Kürdistanı " cümlesine
dikkatlerinizi çekmek istiyoruz. İsrail siyonizminin
ABD'ye yaptırdığı Irak işgali sonucu bu niyet
gerçekleşmek üzere. Oysa 1990 yılında çıkan Masonluk
ve Kapitalizm adlı eserin bir bölümünde konuya
dikkat çekilmiş, gerek zengin petrol yatakları
gerekse GAP projesi gibi dev bir projenin yer
aldığı topraklarda kurulacak bir Kürt devleti İsrail
için yutulacak lokma değildir. Kurulması tasarlanan
bu devletin zayıf, askeri güçten yoksun, ekonomik
açıdan himayeye muhtaç bir devlet olacağını tahmin
etmek hiç de güç değildir. Planın ikinci aşamasında
Ortadoğu'nun tek söz sahibi ülkesi haline gelecek
'İsrail için bu Kürt devletini kontrol ve himayesine
almak gayet kolay olacaktır. Kürdistan'ın İsrail'in
bir eyaleti olması ile gerçekleşecek bu aşama
İsrail'in Güneydoğu Anadolu sınırlarını içine alıp
vaat edilmiş topraklara kavuşmasıyla sona erecektir.
Rapor şöyle devam ediyor : "Olay bu yönden
değerlendirilince Time dergisinde çizilen Kürdistan
haritasının, Güneydoğu Anadolu'nun uzaydan çekilen
petrol haritasıyla üst üste çakışmasının bir |
tesadüf eseri olmadığı açıkça anlaşılır. Dergide
yayınlanan Kürdistan haritasının sınırları
Gaziantep'ten başlıyor. Kuzey Irak'tan Halepçe'ye
kadar uzanıyor. Türkiye'nin zengin petrol yatakları
Diyarbakır, Adıyaman, Nusaybin ve Batman arasında
tüm Güneydoğu Anadolu bölgesini içine alan bir yay
çiziyor.
Diğer taraftan uzaydan çekilen petrol yataklarının
haritası üzerine Kürt sorununu bahane ederek ABD'nin
bölgeye yerleşmesi de çok dikkat çekici bir olay.
Körfez krizi ve şimdi de Irak savaşı derken bölgede
insani yardım ve güvenlik kampları adı altında büyük
bir oyun oynanıyor.
Türkiye'nin 127 milyar dolarlık petrol rezervi var
Enerji Bakanlığı Petrol İşleri Genel Müdürlüğü
Türkiye'de 852.1 milyon ton ham petrol, 14.9 milyar
metre küp de doğalgaz rezervi var açıklamasında
bulundu. Verilen bilgilere göre ham petrol
rezervlerinin yaklaşık değeri 1.5 milyar doları
buluyor. Buna karşın büyük bir bölümü çok derinde
olan Türkiye'deki petrol yataklarının sadece 41 tonu
bugünkü mevcut teknolojimizle kullanılabiliyor.
Bunların dışında Karadeniz, Ege Denizi ve Batı
Akdeniz'de deniz dibinde önemli petrol ve doğalgaz
yatakları olduğu öne sürülüyor. Petrol İşleri Genel
Mü-dürlüğü'nün verilerine göre 2000 yılı itibarıyla
Türkiye'de 852 milyon 145 bin 509 ton (5 milyar 771
milyon 996 bin 919 varil) ispatlanmış muhtemel ve
mümkün ham petrol rezervi (Kümülatif üretim
düştükten sonra kalan rezerv) bulunmaktadır. Buna
karşın büyük bir bölümü derinde olan diğer petrol
yataklarının bugünkü teknoloji ile sadece 41 milyon
6 bin 509 tonu kullanılabilir durumda. Bu yatakların
büyük bir bölümü (Yüzde 72.06) doğrudan TPAO, yüzde
1.29'u ise TPAO'nun ortak olduğu iki şirkete, yüzde
17.93'ü N.V.Turkse Perenco'ya, yüzde 7.58'i Petrom
E.M. 1- Dorc Hester şirketlerine ait bulunuyor.
Bu arada Diyarbakır Ergani ilçesi Gökiçi köyünde
bulunan petrolün kalitesinin 34 olduğu, hafif Arap
petrolü türündeki petrolün oldukça kaliteli olduğu
belirtiliyor. 2550 metrede petrole rastlanan bu
kuyuda üretime başlanırken yetkililer 4 kilometre
ileride bir kuyu daha açılacağını bildirdiler.
Sonuçlar olumlu çıkarsa bölge Türkiye genelindeki
46'ıncı petrol sahası olacak. Buna karşın Türkiye'de
1000 ile 3500 metreler arasında yüzlerce kuyuda
petrol üretimi yapılıyor. 2000 yılı itibarıyla
Türkiye'de 101 petrol sahası var. Bunlardan 24'ünde
üretim yapılamıyor. Enerji Bakanlığı halen 31.3
milyon ton olan petrol tüketimini 2010 yılında 49.3
milyon tona, 2020 yılında 69.1 milyon tona
yükseleceğini öngörüyor. Buna göre bakanlık 2002
-2010 döneminde yıllık ortalama yüzde 5.2, 2011
-2020 döneminde ise yıllık ortalama 3.4 artış
olacağını hesaplıyor.
Diğer taraftan Karadeniz dibinde büyük uranyum
yatakları bulunduğu iddiaları da ayrıca hatırdan
çıkarılmamalı.
Bunun gibi birçok örneği yakın tarihimizde de
sıralayabiliriz:
- Nisan 2002 tarihinde Diyarbakır'da büyük bir
heyecan yaşanmıştı. Çünkü "siyah altın" bulunmuştu.
- Batman'da, Kanada'nın Pemi Şirketi'nin
işletmeciliğini yaptığı Şelmo petrol sahasında bir
kuyuda günde 5 bin varil kapasiteli petrol bulundu.
Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı Batman İşletme
Müdürlüğü yetkilileri, Kozluk İlçesi yakınlarındaki
Şelmo petrol sahasında Kanada'nın Pemi Şirketi ile
yapılan anlaşma çerçevesinde sondaj çalışmalarını
yaptıklarını belirterek, Pemi Şirketi'nin isteği
üzerine saha genişletme çalışmalarını
sürdürdüklerini söyledi. Yaklaşık 8 aydır sahada
kuyu açma çalışmalarının sürdüğünü, 43 nolu kuyuda,
1700 metrede petrole ulaştıklarını kaydeden
yetkililer, petrolün artezyen halinde çıkmasıyla,
sondaja ara verdiklerini bildirdi. Kuyudan
çıkarılan petrolün gravitesinin 34 olduğunu ifade
eden yetkililer, şöyle konuştu:
"TPAO'nun taşeronluk yaptığı sahadaki kuyudan günlük
yaklaşık 5 bin varil petrol üretimi
gerçekleştiriliyor. Önceleri artezyen olarak çıkan
petrolü tankerlerle Şelmo sahasına taşımaya
çalıştılar. Tankerler yetiştiremeyince, 4
kilometrelik boru hattı çekildi."
Kanada'nın Pemi Şirketi'nin işletmeciliğini yaptığı
Şelmo petrol sahasının ABD Başkan Yardımcısı Dick
Cheney'in geçmişte yönetim kurulu başkanlığını
yaptığı Halliburton Şirketi'ne ait olduğu
bildirildi.
- 2005 yılının Mart ayında, Türkiye Petrolleri
Anonim Ortaklığı ve İngiliz British Petroleum (BP)'un
Karadeniz'deki 15 yıllık petrol arama çalışmasının
sonucunda Doğu Karadeniz'de, Türkiye'ye 40 yıl
yetecek petrol bulundu. BP'nin anlaşmasının
bitmesine yakın bulunan petrol için 2005 yılı
Haziran ayında sondaja başlandı. Bu sahadan yılda 20
milyon ton petrol üretilebileceği ortaya çıktı. Doğu
Karadeniz'de bulunan rezervin, Azerbaycan'ın Şah
Denizi petrol sahası büyüklüğünde olduğu
belirtildi. Türkiye için hayati öneme sahip sürpriz
bir kararla, haziran ayında sondaj için düğmeye
basılmasına, bir yıl sonra da üretime geçilmesine
karar verildi. Samsun'dan başlayıp Artvin
açıklarına kadar uzanan bölgede, Türkiye'nin petrol
tüketiminin yüzde 70'ini 40 yıl boyunca
karşılayabilecek büyük petrol sahasının, bugünkü
koşullarda ekonomik değeri olduğu da saptandı. Bu
bölgede, üretim maliyetinin yaklaşık 20 dolar
olacağı belirlenirken, petrol fiyatlarının 50
doların üzerine çıkması nedeniyle 600 ila 800 metre
derinlikteki saha, 'ekonomik değerde' kabul edildi.
Sahadaki petrol rezervinin 800 milyon ile 1 milyar
ton arasında olacağı tahmin ediliyor.
- Batman'm Beşiri İlçesi'ndeki TPAO Batman Bölge
Müdürlü-ğü'nün Silvanka-33 Kuyusu'nda petrole
rastlandı. TPAO Batman Bölge Müdürlüğü yetkilileri,
Beşiri İlçesi'nde bir süre önce çalışmaların
başlatıldığı Silvanka-33 Üretim Kuyusu'nda petrole
rastlandığını açıkladı. Kuyuda, 2 bin 450 metrede
petrol emarelerinin bulunduğunu ifade eden
yetkililer, "Test çalışmaları tamamlandı. Kuyuda ana
metraja ulaşıldı. Kuyudan alınacak günlük verim daha
sonra belli olacak" dediler. TPAO Bölge Müdürü
Bayram Kara'da, 4 ayrı yerde yeni sondaj
çalışmalarına başlanılacağını, bunların Sinan-5,
Yeniköy-39, Germik-101 ve Güzeldere-3 isimli
kuyularda olacağını bildirerek, çalışmalara
önümüzdeki günlerde başlayacaklarını kaydetti.
- Temmuz 2005 tarihinde Diyarbakır'ın Kocaköy
İlçesi'nde 32 graviteli petrol bulundu. Türkiye
Petrolleri Anonim Ortaklığı Batman Bölge Müdürlüğü
yetkililerinin o dönem verdiği bilgiye göre, Kocaköy
İlçesi Özekli Beldesi yakınlarındaki Yeniköy-39
kuyusunda 4 ay önce başlatılan sondaj çalışmaları
tamamlandı. Çalışma sonucunda, 2 bin 325 metrede
geniş petrol yatağına ulaşıldığı belirtildi.
Yetkililer, alınan ilk petrol örneğinin tahlil için
TPAO Genel Müdürlüğü'ne gönderildiğini, yapılan
incelemede petrolün 32 graviteli olduğunun tespit
edildiğini kaydettiler. Batman'daki kuyulardan
çıkarılan petrolün 28 graviteli olduğuna işaret eden
yetkililer, "Yeniköy-39 kuyusundan
çıkan petrol, kaliteli
petroldür. Kule tamamlama çalışmalarının ardın-dan
petrolün çıkarılmasına başlanılacak" dediler. Terör
örgütünün rayın organı Özgür Politika bu gelişmeyi "Amed'de
petrol bulundu" eklinde yansıtmıştı.
- Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı Batman Bölge
Müdürlüğü ondaj ekipleri tarafından Şanlıurfa'nın
Siverek İlçesi yakınlarında ürdürülen petrol arama
çalışmalarında 2 bin 300 metre derinlikte gravitesi
çok yüksek petrol bulundu. 2 bin 300 metre
derinlikte petro-le rastlanan Yananköz kuyusundan
günde 500 varil petrol üretileceği ıçıklandı. Burada
daha önce yapılan sondaj aramalarında petrole
astlanıldığını, ancak Yananköz mevkiindeki petrolün
oldukça yüksek pravitede olduğunu belirten TPAO
yetkilileri, "Siverek yakınlarındaki yananköz
kuyusunda aramalarımızın olumlu sonuç vermesinden
son derece memnuniyet duyduk. Burada çalışmalarımız
daha da yoğun-aşacak ve yakında olumlu neticeler
alınacaktır" dediler. (BATMAN MÜCADELE Gazetesi,
Sayı:43)
- AKP iktidarının 49 yıllığına İsrail'e vermek
istediği mayınlı arazi-den 'siyah altın' çıktı.
Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı yetkilileri,
Suriye sınırında açılan 3 kuyuda petrol bulunduğunu
açıkladı. 2005 [/ılının Aralık ayında Suriye
sınırında petrol arama çalışması başlatan TPAO,
Mardin'in Nusaybin İlçesi'nde açtığı 5 kuyudan
3'ünde petrol buldu. Batı Kozluca'daki sondaj
çalışmalarında 3 kuyuda da 12-13 gravite kalitede
petrol bulduklarını ifade eden TPAO Batman Bölge
Müdürü Bayram Kara şunları söyledi:
"Petrol fiyatlarının yüksekliği ve zaman kaybı
nedeniyle mayınlı (arazilerin temizlenmesini
beklemeden petrol arama çalışmalarına baş-ladık. O
alana uygun kulelerle sondaj çalışmalarını
sürdürüyoruz."
- Adıyaman Uludam Köyü mevkiinde Güney Yıldızı
Petrol arama şirketi tarafından başlatılan petrol
arama çalışmaları sonuç vermeye başladı. Petrol
arama şirketinin "Zeynel" bölgesi olarak
adlandırdığı bölgede daha önceden Nemrut 1 adlı
kuyuda petrol çıkmamasına
rağmen çalışmalara ara
verilmedi. Büyük uğraşlar sonucunda tespit edilen
Nemrut 2 kuyusunda yaklaşık 20 gün önce sondaj
vuruldu. Bin 500 metreye kadar inen mühendisler
burada büyük bir petrol yatağı buldu. Kuyudan
fışkıran petrolün kaliteli olduğunu söyleyen
yetkililer, Nemrut 2 kuyusundan umutlu olduklarını
söylediler.
- Mardin'in Nusaybin İlçesi Sınırtepe Köyü'nde
petrol bulundu. Bulunan petrolün gravitesinin 16
olduğu açıklandı.
Bu örnekler çok küçük bir kesit. Belki bir petrol
denizinde yüzmüyoruz ama Türkiye'nin giderek artan
enerji ihtiyacında, yürüdüğümüz toprağın altındaki
petroller, önemli bir yer tutabilir. Petrol
Mühendisi Tufan Erdoğan bu konuyla ilgili Aydınlık
muhabiri Özer Çetinkaya'ya şu tespitleri yapıyor:
"1. Türkiye'nin söylendiği gibi petrol denizinde
yüzmesi mümkün değil.
2. Ancak yeterli arama yapılırsa birçok yerde petrol
ve doğalgaz bulunabilir. Türkiye'nin kendine yetecek
petrolü sağlaması olasılığı vardır."
|