Türkiye Ekonomisi
Dünya Ekonomisi
Osmanlı Ekonomisi
Finansal Ekonomi
İşletme Ekonomisi
Hizmet Ekonomisi
Kalkınma Ekonomisi
Tarım Ekonomisi
Borsa ve Yatırım
Ekonomi Sözlüğü
Ekonomi Ders Notları
Ekonomi Düşünürleri
Genel Ekonomi Soruları
Özel İstatistik Arşivi
Özel İktisat Konuları
Açık Öğretim İktisat
Ekonomi Kurumları
Kamu Yönetimi
Kamu (Devlet) Maliyesi
Sigortacılık Konuları
Türkiye İktisat Tarihi
Yeraltı Ekonomisi

Kredi Kartı Piyasası

Gelişmekte Olan Ülkeler

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

Petrol Savaşlarında Türkiye Üzerinde Hesaplar, Anadolu’da Petrol’ün Varlığına Dair Örnekler 

1954 tarihinde çıkarılan ve çok büyük tartışmalar sonrası yürürlü­ğe sokulan 1954 tarihli, 6326 sayılı Petrol Kanunu'nu işlemiştik. Tür­kiye yıllar sonra petrol kanununda değişikliğe gitti. TBMM'de geçen hafta içinde, Meclis İçtüzüğü'nün 9. maddesi çerçevesinde temel ka­nun müzakere yöntemi ile, hızla ve tartışmaya yeterli zaman ayırma­dan görüşülen kanun, Türkiye'nin petrol ve doğalgaz gibi iki önemli yeraltı zenginliklerinin işletilmesine yönelik kurallarda çok köklü deği­şiklikler yaptı. 

Ancak bu kanunu incelemeden önce Türkiye'de yapılan petrol çalışmalarına biraz değinelim. Bizde ilk petrol aramasını, Osmanlı İmparatorluğu tarafından verilmiş olan imtiyazlara dayanarak Kamil Paşa 1887 yılında İskenderun'un Çengen havalisinde yaptı. 1897 tarihinde de Halil Paşa Trakya'da bazı aramalarda bulundu fakat bu sondajlardan hiçbir netice elde edilemedi. Cumhuriyetin ilanından sonra da 1926 yılında 792 sayılı ilk petrol kanunu yürürlüğe girdi. 

Ortadoğu'da verimli petrol sahalarının keşfedilmesini müteakip bu bölgelere komşu olan Güney Doğu Anadolu dikkatini üzerine çek­ti. 1929'dan itibaren ve ilk zamanlarda bilhassa yabancı jeologlar ta­rafından, bölgenin genel ve özel jeolojik etüdüne başlandı ve petro­lün mevcudiyetini belli eden delillere rastlandı. Bilahare Cizre'de Harbol bölgesinde yerüstüne çıkmış olan geniş asfalt rezervlerini tes­pit eden yabancı jeologlar; Güney Doğu Anadolu'nun çok zengin bir petrol bölgesi olabileceğini bildirdiler. 

Petrolün yeraltında ekonomik değerde bulunup bulunmadığını sondajlarla tespit etmek için 1933 senesinde "Petrol Arama ve İşlet­me İdaresi" kuruldu. Petrol İdaresi 1934 senesi sonlarında Mardin ili sınırları içinde ve bugünkü 5. Siirt petrol bölgesinde petrol aramasına başladı. Bu idare 1935 yılında kurulan Maden Teknik Arama (MTA) Enstitüsü'ne devredildi. İlk petrol emaresine MTA tarafından 1936 lortalarında Maymune boğazında rastlandı. Bir petrol alanının tam kenarına düşülmüştü. Böylece ilk kuyu, petrol emareli sulu kuyu ola­rak terk edildi.

1938'de Hermis, 1939'da Kerbent, 1940'ta Raman ve yine 1940'ta Gercüş'te birer arama kuyusu açıldı. O zaman bu kuyularda ekonomik değerde petrol bulunamadı. Fakat Raman bölgesi üzerinde ısrarla duruldu. Ve nihayet 1945 sonunda Türkiye ilk defa Raman 8 kuyusunda ekonomik değerde petrole rastlandı. Garzan'da ise 1944 senesinde sondaja başlandı ve 1951'de Garzan 2 kuyusu ile, bu sa­hada da ekonomik değerde petrol olduğu anlaşıldı. 

Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı 6327 sayılı kanun gereğince 15.12.1954 tarihinde; Türkiye'de petrol arama, istihsal, tasfiye (rafi­naj), kendisine ait veya başkalarından aldığı petrol ve petrol mahsul­lerini depolamak, nakletmek, satmak, tevzi etmek ve bu maksatla lü-

! zumlu tesisler yapmak gayesi ile kuruldu. O zamanki sermayesi 150 milyon lira idi. Maden Teknik Arama Enstitüsü tarafından yürütülen arama ve istihsal faaliyetleri ile o sırada kurulmakta olan Batman Rafinerisi de Türkiye Petrolleri'ne devredildi.

İlk petrol Raman'da yılda 544 ton gibi çok mütevazi bir miktarda çıkarılıyordu. Bu rakam 1954'te 58 bin tona ulaştı. Türkiye Petrolleri  İ955'te aynı alanda üretimi üç katma, 178 bin tona çıkardı. Hemen ertesi yıl da Garzan bölgesini üretime açtı. Bu yıl ise istihsalin bir mil­yon tona yaklaşacağı tahmin ediliyor.

En son izahlara göre petrol, milyonlarca sene evvel nehir ve de­nizlerin bıraktığı kum ve çamurun, bitki ve hayvan kalıntıları ile ka­rışmasından ve bu karışımın tektonik ve jeolojik hadiselerle teşekkül eden kaya tabakalarının altında kimyasal değişmeye uğramasından hasıl olur. Zamanla müsait kanalcıklardan sızan petrol, toprak altında, kalker veya kum içindeki gözeneklerde birikerek (Rezerv) adı verilen petrol yataklarını meydana getirir. İşte bütün mesele bu petrol yatak­larını bulup çıkarmaktır. Türkiye'de bulunan çok geniş petrol rezervle­ri değerlendirildiği taktirde, gerçekten memleket için büyük bir döviz kaynağı olacaktır.

Petrol istihsalinin ilk safhasını arama faaliyetleri teşkil eder. Arama faaliyetleri de iki kısımda toplanır. 

1-   Jeolojik çalışmalar. 2-   Sismik ve gravimetrik çalışmalar. 

1-     Jeolojik çalışmalar sırasında arama şubesi önce petrol bu­lunması muhtemel sahaları tespit eder. Buralardan alınan arazi par­çaları, laboratuvarlarda kontrol ve tahlile tabi tutulur.

Kalın denizel teressübat, bazı taşlar, petrol ve gaz sızıntısı, kükürtlü su, tuzlar birer ümit kaynağıdır. Elde edilen bu sonuçlar değerlendiri­lir. Böylece aramaya tabi tutulan arazinin bir haritası çizilir ve petrol bulunması ihtimali olan yerler işaretlenir. 

2- Sismik çalışmalar sırasında petrol muhtemel bölgelerde 20 -25 metrelik kuyular açılır. Küçük çapta makinelerle yapılan bu sondaj­larda dinamit infilak ettirilir. İnfilak sırasında çıkan sesler ve sarsıntılar, muayyen mesafelere yerleştirilmiş dinleme cihazları ile tespit edilip kıymetlendirilir. Neticede elde edilen sonuçlara göre o bölgenin bir yeraltı haritası çıkarılır. Haritalarda petrol rezervleri tek tek işaret edi­lir. Fakat bu, hiçbir zaman yüzde yüz kesin bir netice vermez. 

SONDAJ CETVELİ 

TARİH

YAPILAN METRAJ

1955

16217

1956

14610

1957

13991

1958

19426

1959

24521

1960

37628

1961

43022

1962

47177

1963

60583

1964                 

46899 

 

Muhtemel petrol sahaları bulunduktan sonra "Sondaj Servisi" tarafından bu bölgelerde sondaj faaliyetleri başlar. Bazen 5 bin metre derinliğe kadar inmek lazım gelir. Son olarak Türkiye Petrolleri'nin Batman'daki kuyusunda 2005 metrede petrol bulunmuştur. 

Sondaj için önce çelik bir iskelet kurulur. Sonra büyük matkaplar­la toprak delinir. Sondaj ilerledikçe boru ilave edilerek derinlere doğru inilir. İlk müspet sonuç alınan kuyunun civarı petrol istihsal sahası olarak kabul edilir. Bundan sonra da istihsal ve inkişaf sondajları baş­lar. Bilahare bu saha "İstihsal Servisi'ne devredilir.

İstihsal servisi buralara küçük çapta portatif kuleler kurup kuyuya istihsal için gerekli borular ve pompalar indirir. Kuyunun ağzına da bir istihsal pompası konur. Bu pompalar petrolün arzın derinliklerin­den yeryüzüne çıkmasını temin eder. Bazen petrolün artezyen şeklin­de fışkırdığı da görülür. 

Türkiye Petrolleri bir taraftan Batman ve Garzan'da istihsal ve in­kişaf sondajları yaparken, diğer taraftan da yeni arama sahaları üze­rinde faaliyet gösteriyor. Bu kesif mesai neticesinde de 1961 yılında Kentalan eteğinde Mağrip'te, Raman'daki araştırmalar sırasında Batı Raman'da, Reşşan dalışında Kurtalan'da, 1962 yılında Bada saha­sında, 1963'te Çelikli ve Dodan'da verimli petrol rezervleri bulundu. 

Halen Türkiye Petrolleri'nin Raman, Garzan -Germik, Batıraman, Mağrip -Kurtalan ve Çelikli bölgelerindeki 5 sahada açtığı 102 kuyu­da istihsal yapılıyor. Bu sahalardan elde edilen ham petrolün gravitesi 14 ile 33 arasında değişiyor. 

Türkiye'nin ilk büyük rafinerisi olan Batman Rafinerisi, önce de­neme maksadıyla sembolik şekilde ve sadece bir varil kapasite ile 1945 yılında kurulmuştu. İstihsal artınca gelişmiş ve yerini 9 ton ka­pasiteli başka bir kazana bırakmıştı. Daha sonra günde 3 vardiye ya­pılarak üretim 27 tona çıkarılmıştı. 1947'de işletmeye açılan 30 metre küplük bir kazana, 1948'de ilave edilen kazanlarla 120 ton kapasiteli minyatür bir rafineri meydana getirildi.

1955 yılına kadar elde edilen işlenmiş petrol, sadece arama pomplarının ihtiyacına ve Van gölünde işleyen vasıtalar ile Diyarbakır şayak fabrikasının yakıtına yetiyordu. Ham petrol istihsalini işlemeye rafineri kafi gelmeyince, demiryollarında çalışan lokomotifler de ham petrolle işletilmeye başlandı. 

Artık intikal devri yerini süratli bir kalkınma devrine terk etmişti. 1955'te Batman'da modern anlamda rafineri tesislerinin temeli atıldı. Aynı yılın Haziran ayında, rafineri kısmen, 1956 yılında da tamamen faaliyete geçti. Günde bin, senede 360 bin ton kapasite ile çalışan rafineri, 1958 yılından itibaren yine küçük gelmeye başladı. 1960 yılında yapılan yeni tadilatla randıman, orijinal bir kapasitenin iki misline çıkarıldı. Böylece 1965 yılında Türk mühendis ve işçileri tara­fından çalıştırılan Batman Rafinerisi, günde 15 bin varil işleyerek tam kapasitesine erişti. 

Siirt bölgesinde Türkiye Petrolleri'nin ve yabancı şirketlerin ham petrol istihsali gün geçtikte artıyordu. Batman rafinerisi 15 bin varil kapasiteli idi. Halbuki Türkiye petrollerinin günlük istihsali şimdiden 17 bin varili geçmişti. Yabancı şirketlerin istihsal toplamı da bu raka­ma yaklaşıyordu. Yeni açılan kuyulardan elde edilen ham petrol do­layısıyla her geçen gün istihsal daha da artıyordu. Yabancı şirketler bütün üretimlerini Mersin rafinerisinde işliyorlardı. 

Yabancı şirketlerin Türkiye'deki çalışmaları 

Türkiye'de petrol şirketleri de önemli çalışmalar yürütüyor. Gün­demi meşgul eden Türk Petrol Kanunu'nun da yabancı petrol şirket­leri için hazırlandığı iddiası da, gözlerin yabancı petrol şirketlerine çevrilmesine neden oluyor. Muammer Aksoy yabancı petrol şirketle­rinin çalışmalarını "Yabancı petrol şirketlerinin Türkiye'ye gelmeleri, bir taraftan ham petrol üretimimizin çoğalmasına engel olmuş, diğer taraftan da başka satıcılardan ucuza alabileceğimiz ham petrolü pa­halıya satın almamıza sebep olmuştur" şeklinde yorumluyor. İster­seniz bu şirketlerin Türkiye'deki faaliyetlerini inceleyelim. 

Shell 

Türkiye'de arama, istihsal, rafinaj ve satış yapan yabancı şirket­lerden biri de Shell'dir. Bu şirket memleketimizde petrol aramalarına 1956 senesinde başladı. Fakat Trakya'daki sondajlardan bir netice elde edemediği için bu sahanın arama lisansını geri verdi. Trakya bölgesinin dışındaki arama sahalarında ise müspet sonuçlar alındı. Diyarbakır'ın Kurkan, Baykan, Kayaköy ile Batı Kayaköy bölgelerin­de petrol bulundu.

Shell şirketinin yalnız petrol araştırmalarına yaptığı yatırım o tarih­ten bu yana 28 milyon 750 bin dolara ulaştı. Bu rakamın yıl sonuna kadar 300 milyon lirayı bulacağı belirtiliyor.

Bugün Türkiye'de sattığı akaryakıtta en çok Türk ham petrolü bu­lunan Shell'dir. Bu miktar Shell akaryakıtında Temmuz ayı başında yüzde 60'a yükselmiştir. Bu rakam Türkiye petrollerinde yüzde 33.3, Mobil'de ise yüzde 25.6'dır. Mobil'in rakamına, Mobil'den mal al­makta olan Türk Petrol'ün sattığı yakıt da dahildir. 

Shell ilgilileri, şirketin 1963 senesinde memleketimizde 62 bin ton, 1964'te 101 bin ton ham petrol istihsal ettiğini, bu sene ise istihsalin 235 bin tonu aşacağını, nitekim bu yılın ilk üç ayında bu miktarın 47.471 tona yükseldiğini, geçen yılın aynı aylarına nispetle artışın yüzde 146.2 olduğunu söylediler. 

Mobil 

Mobil şirketinin memleketimizdeki faaliyeti çok eskilere kadar uza­nır. Yirminci asrın başlarında bu şirketin bir mümessili tarafından Ça­nakkale boğazından geçen gemilere yağ ikmali yapılmakta idi. Mü­messil, 1905 yılı başlarında İstanbul'a da gelerek Galata'da şirketin Türkiye'deki ilk şubesini açtı. 

Bu Amerikan şirketinin Türkiye'de petrol aramak maksadı ile yap­tığı etüd ve projeler, 1953 yılı Mart ayında başlar. Petrol Kanunu'nun çıkmasından sonra Mobil ilk arama ruhsatnamesini 27 Ocak 1956'da Adana bölgesinde aldı. İlk sondaj ise 2 Aralık 1958'de Adana'nın 30 kilometre güney batısında Kuranşa 1 numaralı mevkide yapıldı. Şir­ket bugüne kadar 46 kuyu açmış. Bunlardan petrol istihsal eden Adana havzasındaki Bulgurdağ sahası 1960'ta, Siirt ve civarındaki Silivanka ile Şelmo sahaları da 1964'te keşfedilmiş. 

Mobil şirketi, memleketimizde Türk Petrollerinin çalışmalarını bal­talama faaliyetlerinde de bulundu. Örneğin 1960'ların başında Batı Raman'da Mobil'e arama ruhsatnamesi verilmişti. Türk Petrolleri, 1961'ten itibaren günde 3-4 bin varil üzerinden petrol çıkartıyordu. Ayrıca yeni kulelerle üretimi artırma planları yapıyordu. 

Türkiye'deki petroller üzerine çarpıcı örnekler 

Türkiye'deki petrol tartışmalarıyla ilgili çok çarpıcı örnekler de bu­lunuyor. Ülkemizde sık sık petrol olup olmadığı yönünde tartışmalar yapılıyor. Bu tartışmaların merkezinde ise yabancı şirketlerin temsilci­lerinin geçmiş yıllarda yaptıkları çalışmalar var. Bu konuda "petrol yok" diyenlere ise "Petrol yok ise yabancı şirketler neden ısrarla bu coğrafyada çalışmalar yapmak istiyorlar? Türkiye'de petrol yoksa ne­den bu kadar üzerimize çullanıyorlar?" sorularını yöneltiyorlar. 

Aksiyon Dergisi'nin 23 Ekim 2006 tarihli 620'inci sayısında Ufuk Şanlı imzasıyla çıkan "Anadolu'da Petrol Fırtınası" başlıklı haberde yer alan olayı aktarmakta fayda var:

"Amerikalı mühendis, gözleri parlayarak ve yanındaki adama döndü ve 'Mr. Taşman this is Batum (Burası Batum)' dedi. İki kişi arasında geçen bu konuşmayı dinleyen genç adam duyduklarına inanamadı. Amerikalı bilim adamı bu küçük Anadolu şehrinin 1940'ların petrol merkezi Batum'la aynı oranda petrole sahip oldu­ğunu söylüyordu. Bir an kalbinin yerinden fırlayacağını düşündü. Babasına müjdeyi vermek için sabırsızlanıyordu. Bir vesileyle Ameri­kalının yardımcısı Türk mühendise dönüp, 'Amerikalı ne dedi?' diye sordu. Türk mühendis, onun beklediği cevabı vermedi: 'Petrol var ama son derece önemsiz miktarda.' Delikanlı, 'Ama Amerikalı öyle demedi. Buranın Batum'a benzediğini söyledi!' diye atıldı. Bu çıkış mühendisi öfkelendirdi; 'Sus! Büyükler konuşurken çocuklar karışmaz böyle şeylere! Hem sen İngilizce biliyor musun?'

Genç adam İngilizce biliyordu ve her şeyi kulaklarıyla duymuştu ama kendisine çıkışan adamla münakaşa edemezdi. Çünkü karşısın­daki Maden Tetkik Arama'nın (MTA) Petrol Araştırma Grubu Başka­nı Cevat Eyüp Taşman'di. İkili arasındaki konuşmadan rahatsız olan babayı Taşman'in son sözleri ikna etti: 'Evet konuşmanın bir bölü­münde Batum sözü geçti ancak petrolden değil, coğrafî yapıdan bah­settik.' Genç adam, babasının kendisine değil bilim adamına inana­cağını biliyordu. Aradan yıllar geçmesine rağmen bu olayı hiç unut­madı.

63 yıl sonra milli petrol şirketi Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) petrol aramak için o küçük beldeye yani İsparta'nın Eğridir ilçesine yeniden geldiğinde gözleri ışıldadı. 'Sonunda haklı çıkacağımı biliyordum.' diyen o gencin ismi Ozhan Yiğitbaşı. Şimdi sevinç ve hüznü birlikte yaşayan Yiğitbaşı, 'Bu işten milletçe çok büyük zarar »gördük. Bu kaynaklar yıllar önce devreye sokulabilseydi bugün Tür­kiye bambaşka bir memleket olacaktı.' diyor. Onun başından geçen­ler Anadolu topraklarında yıllardır kulaktan kulağa fısıldanan 'Anado­lu'da petrol var' iddialarını doğrulayan örneklerden sadece bir tane­si." 

Retog Şirketi'nin hazırladığı Türkiye'deki petrol dosyası Türkiye sınırları içindeki petrole ilişkin oyunların yoğunluğu çok zaman kamuoyunda "Türkiye'de petrol var ama ortaya çıkarılmıyor tartışmalarına yol açıyor. Yıllardan beri bu konuda medya kuruluşla­rında bir çok haber dönem dönem yer alır. Ne hikmetse bulunan petrol sahalarını hiçbir gazeteci veya medya kurumu yerinde görmez, tespit etmez veya edemez. Bu konuyu ciddiyetle ele almış hiçbir ha­ber programı veya gündem haber bulamazsınız. 27 Şubat 1992 tarih­li Güneş gazetesinin birinci sayfasında yayınlanan hayli ilginç bir ra­pora bakalım. "En verimli yatakların Türkiye Kürdistanı'nda olduğu­nu ileri sürdüler", "Amerikalı Ceyarlar Güneydoğu'da" başlıklı ha­berde bakın hangi cümleler yer alıyor : 

"Güneydoğu Anadolu'yu ve Bitlis, Van, Adıyaman, Tunceli illeri­ni Türkiye Kürdistanı" olarak değerlendiren bir ABD şirketi, ülkemizin yeraltı zenginlikleri konusunda ilginç iddialarda bulundu. Amerikalı petrol şirketi Retog, Türkiye, Suriye, Irak sınırı bölgesinin petrol ve gaz rezervlerinin raporunu yayınladı. Rezerv açısından çok zengin olduğu bildirilen bu bölge, raporda Kürdistan (!) -Yıl 1992 -olarak nitelendirildi. 

14900 Landmark Blyd. Sütte 370 Dallas, Texas 75240 USA ad­resindeki Retog şirketince hazırlanıp satışa sunulan raporda, Türki­ye'nin çok şaşırtıcı bir coğrafi konumu olduğu kaydedildi. Güneydo­ğu Anadolu bölgesinin, Ortadoğu petrol bölgelerinin kuzeydeki uzan­tısı olduğu belirtilen raporda, şu anki faal petrol sahalarının az mik­tarda petrol,rezervlerine sahip olduğu vurgulandı. 

Raporda öne sürülen görüşlerin aşırı derece detaylı olması dikkat çekti. Dört ciltten oluşan rapor, bölgedeki 517 petrol kuyusunun tüm kayıtlarını kapsıyor. Ayrıca bölgenin tüm jeokimya ve termal özellikle­ri ve tarımsal etkinliklerini gösteren haritalar da raporda bulunuyor. Raporda yalnızca Ortadoğu'nun güney bölgelerinin petrol bakımın­dan zengin olduğu görüşünün aksine, içinde Türkiye'nin Güneydoğu bölgesi topraklarının da bulunduğu kuzey bölgelerinin de petrol ba­kımından zengin olduğu belirtildi. Ayrıca bu bölgede daha önce ay­rıntılı bir araştırma yapılmadığı kaydedildi. 

45 bin ABD doları fiyatla satışa çıkarılan raporda, Türkiye Kürdistanı olarak adlandırılan yöredeki işlenmeyen petrol sahalarının rezervlerinin büyüklüğü övülüyor. Bakir bölge olarak adlandırılan işlenmeyen sahaların Irak ve Türkiye'de işlenen petrol sahalarından daha verimli olduğu iddia ediliyor. 

Retog şirketinin yeraltı ve petrol araştırma fırsatları Türkiye / Kürdistanı adlı raporunda 500 bin ölçekli harita, kuyular, büyük pet­rol ve gaz sahaları, 52 ayrıntılı kuyu jurnali, 517 kuyu bilgi kayıtları, yer üstü coğrafi bilgileri, Bouger yer çekimi bilgileri, Türkiye, Suriye ve Irak'ın sismik derinlik haritaları ile bu ülkelerde çalışan petrol saha­larının ayrıntılı haritaları bulunuyor. Raporda ayrıca Türkiye'nin siya­si yapısı ile bunun komşu ülkelerle kıyaslamaları da detayları ile ayrıntılandırılıyor. 

Retog şirketinin vermiş olduğu bizim için azami öneme sahip bil­gilerin yanında özellikle bu raporda yer alan " Türkiye Kürdistanı " cümlesine dikkatlerinizi çekmek istiyoruz. İsrail siyonizminin ABD'ye yaptırdığı Irak işgali sonucu bu niyet gerçekleşmek üzere. Oysa 1990 yılında çıkan Masonluk ve Kapitalizm adlı eserin bir bölümünde ko­nuya dikkat çekilmiş, gerek zengin petrol yatakları gerekse GAP pro­jesi gibi dev bir projenin yer aldığı topraklarda kurulacak bir Kürt devleti İsrail için yutulacak lokma değildir. Kurulması tasarlanan bu devletin zayıf, askeri güçten yoksun, ekonomik açıdan himayeye muhtaç bir devlet olacağını tahmin etmek hiç de güç değildir. Planın ikinci aşamasında Ortadoğu'nun tek söz sahibi ülkesi haline gelecek 'İsrail için bu Kürt devletini kontrol ve himayesine almak gayet kolay olacaktır. Kürdistan'ın İsrail'in bir eyaleti olması ile gerçekleşecek bu aşama İsrail'in Güneydoğu Anadolu sınırlarını içine alıp vaat edilmiş topraklara kavuşmasıyla sona erecektir.

Rapor şöyle devam ediyor : "Olay bu yönden değerlendirilince Time dergisinde çizilen Kürdistan haritasının, Güneydoğu Anado­lu'nun uzaydan çekilen petrol haritasıyla üst üste çakışmasının bir | tesadüf eseri olmadığı açıkça anlaşılır. Dergide yayınlanan Kürdistan haritasının sınırları Gaziantep'ten başlıyor. Kuzey Irak'tan Halepçe'ye  kadar uzanıyor. Türkiye'nin zengin petrol yatakları Diyarbakır, Adı­yaman, Nusaybin ve Batman arasında tüm Güneydoğu Anadolu bölgesini içine alan bir yay çiziyor. 

Diğer taraftan uzaydan çekilen petrol yataklarının haritası üzerine Kürt sorununu bahane ederek ABD'nin bölgeye yerleşmesi de çok dikkat çekici bir olay. Körfez krizi ve şimdi de Irak savaşı derken bölgede insani yardım ve güvenlik kampları adı altında büyük bir oyun oynanıyor. 

Türkiye'nin 127 milyar dolarlık petrol rezervi var 

Enerji Bakanlığı Petrol İşleri Genel Müdürlüğü Türkiye'de 852.1 milyon ton ham petrol, 14.9 milyar metre küp de doğalgaz rezervi var açıklamasında bulundu. Verilen bilgilere göre ham petrol rezervleri­nin yaklaşık değeri 1.5 milyar doları buluyor. Buna karşın büyük bir bölümü çok derinde olan Türkiye'deki petrol yataklarının sadece 41 tonu bugünkü mevcut teknolojimizle kullanılabiliyor. Bunların dışında Karadeniz, Ege Denizi ve Batı Akdeniz'de deniz dibinde önemli petrol ve doğalgaz yatakları olduğu öne sürülüyor. Petrol İşleri Genel Mü-dürlüğü'nün verilerine göre 2000 yılı itibarıyla Türkiye'de 852 milyon 145 bin 509 ton (5 milyar 771 milyon 996 bin 919 varil) ispatlanmış muhtemel ve mümkün ham petrol rezervi (Kümülatif üretim düştük­ten sonra kalan rezerv) bulunmaktadır. Buna karşın büyük bir bölü­mü derinde olan diğer petrol yataklarının bugünkü teknoloji ile sade­ce 41 milyon 6 bin 509 tonu kullanılabilir durumda. Bu yatakların büyük bir bölümü (Yüzde 72.06) doğrudan TPAO, yüzde 1.29'u ise TPAO'nun ortak olduğu iki şirkete, yüzde 17.93'ü N.V.Turkse Perenco'ya, yüzde 7.58'i Petrom E.M. 1- Dorc Hester şirketlerine ait bulunuyor. 

Bu arada Diyarbakır Ergani ilçesi Gökiçi köyünde bulunan petro­lün kalitesinin 34 olduğu, hafif Arap petrolü türündeki petrolün ol­dukça kaliteli olduğu belirtiliyor. 2550 metrede petrole rastlanan bu kuyuda üretime başlanırken yetkililer 4 kilometre ileride bir kuyu da­ha açılacağını bildirdiler. Sonuçlar olumlu çıkarsa bölge Türkiye ge­nelindeki 46'ıncı petrol sahası olacak. Buna karşın Türkiye'de 1000 ile 3500 metreler arasında yüzlerce kuyuda petrol üretimi yapılıyor. 2000 yılı itibarıyla Türkiye'de 101 petrol sahası var. Bunlardan 24'ünde üretim yapılamıyor. Enerji Bakanlığı halen 31.3 milyon ton olan petrol tüketimini 2010 yılında 49.3 milyon tona, 2020 yılında 69.1 milyon tona yükseleceğini öngörüyor. Buna göre bakanlık 2002 -2010 döneminde yıllık ortalama yüzde 5.2, 2011 -2020 döneminde ise yıllık ortalama 3.4 artış olacağını hesaplıyor. 

Diğer taraftan Karadeniz dibinde büyük uranyum yatakları bu­lunduğu iddiaları da ayrıca hatırdan çıkarılmamalı.

 

Bunun gibi birçok örneği yakın tarihimizde de sıralayabiliriz:

-  Nisan 2002 tarihinde Diyarbakır'da büyük bir heyecan yaşan­mıştı. Çünkü "siyah altın" bulunmuştu.

-  Batman'da, Kanada'nın Pemi Şirketi'nin işletmeciliğini yaptığı Şelmo petrol sahasında bir kuyuda günde 5 bin varil kapasiteli petrol bulundu. Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı Batman İşletme Müdür­lüğü yetkilileri, Kozluk İlçesi yakınlarındaki Şelmo petrol sahasında Kanada'nın Pemi Şirketi ile yapılan anlaşma çerçevesinde sondaj ça­lışmalarını yaptıklarını belirterek, Pemi Şirketi'nin isteği üzerine saha genişletme çalışmalarını sürdürdüklerini söyledi. Yaklaşık 8 aydır sa­hada kuyu açma çalışmalarının sürdüğünü, 43 nolu kuyuda, 1700 metrede petrole ulaştıklarını kaydeden yetkililer, petrolün artezyen halinde çıkmasıyla, sondaja ara verdiklerini bildirdi. Kuyudan çıkarı­lan petrolün gravitesinin 34 olduğunu ifade eden yetkililer, şöyle ko­nuştu: 

"TPAO'nun taşeronluk yaptığı sahadaki kuyudan günlük yaklaşık 5 bin varil petrol üretimi gerçekleştiriliyor. Önceleri artezyen olarak çıkan petrolü tankerlerle Şelmo sahasına taşımaya çalıştılar. Tankerler yetiştiremeyince, 4 kilometrelik boru hattı çekildi." 

Kanada'nın Pemi Şirketi'nin işletmeciliğini yaptığı Şelmo petrol sahasının ABD Başkan Yardımcısı Dick Cheney'in geçmişte yönetim kurulu başkanlığını yaptığı Halliburton Şirketi'ne ait olduğu bildiril­di.

- 2005 yılının Mart ayında, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı ve İngiliz British Petroleum (BP)'un Karadeniz'deki 15 yıllık petrol arama çalışmasının sonucunda Doğu Karadeniz'de, Türkiye'ye 40 yıl yete­cek petrol bulundu. BP'nin anlaşmasının bitmesine yakın bulunan petrol için 2005 yılı Haziran ayında sondaja başlandı. Bu sahadan yılda 20 milyon ton petrol üretilebileceği ortaya çıktı. Doğu Karadeniz'de bulunan rezervin, Azerbaycan'ın Şah Denizi petrol sahası bü­yüklüğünde olduğu belirtildi. Türkiye için hayati öneme sahip sürpriz bir kararla, haziran ayında sondaj için düğmeye basılmasına, bir yıl sonra da üretime geçilmesine karar verildi. Samsun'dan başlayıp Art­vin açıklarına kadar uzanan bölgede, Türkiye'nin petrol tüketiminin yüzde 70'ini 40 yıl boyunca karşılayabilecek büyük petrol sahasının, bugünkü koşullarda ekonomik değeri olduğu da saptandı. Bu bölge­de, üretim maliyetinin yaklaşık 20 dolar olacağı belirlenirken, petrol fiyatlarının 50 doların üzerine çıkması nedeniyle 600 ila 800 metre derinlikteki saha, 'ekonomik değerde' kabul edildi. Sahadaki petrol rezervinin 800 milyon ile 1 milyar ton arasında olacağı tahmin edili­yor. 

-  Batman'm Beşiri İlçesi'ndeki TPAO Batman Bölge Müdürlü-ğü'nün Silvanka-33 Kuyusu'nda petrole rastlandı. TPAO Batman Bölge Müdürlüğü yetkilileri, Beşiri İlçesi'nde bir süre önce çalışmala­rın başlatıldığı Silvanka-33 Üretim Kuyusu'nda petrole rastlandığını açıkladı. Kuyuda, 2 bin 450 metrede petrol emarelerinin bulunduğu­nu ifade eden yetkililer, "Test çalışmaları tamamlandı. Kuyuda ana metraja ulaşıldı. Kuyudan alınacak günlük verim daha sonra belli olacak" dediler. TPAO Bölge Müdürü Bayram Kara'da, 4 ayrı yerde yeni sondaj çalışmalarına başlanılacağını, bunların Sinan-5, Yeniköy-39, Germik-101 ve Güzeldere-3 isimli kuyularda olacağını bildirerek, çalışmalara önümüzdeki günlerde başlayacaklarını kaydetti.  

-  Temmuz 2005 tarihinde Diyarbakır'ın Kocaköy İlçesi'nde 32 graviteli petrol bulundu. Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı Batman Bölge Müdürlüğü yetkililerinin o dönem verdiği bilgiye göre, Kocaköy İlçesi Özekli Beldesi yakınlarındaki Yeniköy-39 kuyusunda 4 ay önce başlatılan sondaj çalışmaları tamamlandı. Çalışma sonucunda, 2 bin 325 metrede geniş petrol yatağına ulaşıldığı belirtildi. Yetkililer, alı­nan ilk petrol örneğinin tahlil için TPAO Genel Müdürlüğü'ne gönde­rildiğini, yapılan incelemede petrolün 32 graviteli olduğunun tespit edildiğini kaydettiler. Batman'daki kuyulardan çıkarılan petrolün 28 graviteli olduğuna işaret eden yetkililer, "Yeniköy-39 kuyusundan çıkan petrol, kaliteli petroldür. Kule tamamlama çalışmalarının ardın-dan petrolün çıkarılmasına başlanılacak" dediler. Terör örgütünün rayın organı Özgür Politika bu gelişmeyi "Amed'de petrol bulundu" eklinde yansıtmıştı. 

-  Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı Batman Bölge Müdürlüğü ondaj ekipleri tarafından Şanlıurfa'nın Siverek İlçesi yakınlarında ürdürülen petrol arama çalışmalarında 2 bin 300 metre derinlikte gravitesi çok yüksek petrol bulundu. 2 bin 300 metre derinlikte petro-le rastlanan Yananköz kuyusundan günde 500 varil petrol üretileceği ıçıklandı. Burada daha önce yapılan sondaj aramalarında petrole astlanıldığını, ancak Yananköz mevkiindeki petrolün oldukça yüksek pravitede olduğunu belirten TPAO yetkilileri, "Siverek yakınlarındaki yananköz kuyusunda aramalarımızın olumlu sonuç vermesinden son derece memnuniyet duyduk. Burada çalışmalarımız daha da yoğun-aşacak ve yakında olumlu neticeler alınacaktır" dediler. (BATMAN MÜCADELE Gazetesi, Sayı:43)

- AKP iktidarının 49 yıllığına İsrail'e vermek istediği mayınlı arazi-den 'siyah altın' çıktı. Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı yetkilileri, Suriye sınırında açılan 3 kuyuda petrol bulunduğunu açıkladı. 2005 [/ılının Aralık ayında Suriye sınırında petrol arama çalışması başlatan TPAO, Mardin'in Nusaybin İlçesi'nde açtığı 5 kuyudan 3'ünde petrol buldu. Batı Kozluca'daki sondaj çalışmalarında 3 kuyuda da 12-13 gravite kalitede petrol bulduklarını ifade eden TPAO Batman Bölge Müdürü Bayram Kara şunları söyledi:

"Petrol fiyatlarının yüksekliği ve zaman kaybı nedeniyle mayınlı (arazilerin temizlenmesini beklemeden petrol arama çalışmalarına baş-ladık. O alana uygun kulelerle sondaj çalışmalarını sürdürüyoruz."

-  Adıyaman Uludam Köyü mevkiinde Güney Yıldızı Petrol arama şirketi tarafından başlatılan petrol arama çalışmaları sonuç vermeye başladı. Petrol arama şirketinin "Zeynel" bölgesi olarak adlandırdığı bölgede daha önceden Nemrut 1 adlı kuyuda petrol çıkmamasına rağmen çalışmalara ara verilmedi. Büyük uğraşlar sonucunda tespit edilen Nemrut 2 kuyusunda yaklaşık 20 gün önce sondaj vuruldu. Bin 500 metreye kadar inen mühendisler burada büyük bir petrol yatağı buldu. Kuyudan fışkıran petrolün kaliteli olduğunu söyleyen yetkililer, Nemrut 2 kuyusundan umutlu olduklarını söylediler.

- Mardin'in Nusaybin İlçesi Sınırtepe Köyü'nde petrol bulundu. Bulunan petrolün gravitesinin 16 olduğu açıklandı.

Bu örnekler çok küçük bir kesit. Belki bir petrol denizinde yüzmü­yoruz ama Türkiye'nin giderek artan enerji ihtiyacında, yürüdüğümüz toprağın altındaki petroller, önemli bir yer tutabilir. Petrol Mühendisi Tufan Erdoğan bu konuyla ilgili Aydınlık muhabiri Özer Çetinkaya'ya şu tespitleri yapıyor: 

"1. Türkiye'nin söylendiği gibi petrol denizinde yüzmesi mümkün değil.

2. Ancak yeterli arama yapılırsa birçok yerde petrol ve doğalgaz bulunabilir. Türkiye'nin kendine yetecek petrolü sağlaması olasılığı vardır."

 

 

Anasayfa - İktisat - Makale - Ekonomi - Borsa - İstatistik - Türkiye Ekonomisi - Ekonomi Sözlüğü

Since 2005