Petrol
Fiyatları Dünya Ekonomisi İçin Yeni Bir Petrol Şoku Mu?
14-15 Ekim
tarihlerinde Pekin’de düzenlenen G-20 üyesi ülkeler ekonomi
bakanları ve Merkez Bankası başkanları toplantısında önemle
vurgulandığı üzere, petrol fiyatlarında son zamanlarda meydana
gelen artış dünya ekonomisi için ciddi bir tehdit halini
almıştır. 2001 yıllı Kasım ayında 18 Dolar, Irak işgali sonrası
25 Dolar olan petrolün varil fiyatı 2005 Eylül ayı ortalarında
70 Dolara kadar yükseldikten sonra bugünlerde 60 Dolar düzeyinde
seyretmektedir. Bu boyutta bir fiyat artışı 1973-74, 1978-80,
1989-90 yıllarında yaşanan artışları ve akabinde yaşanan
ekonomik durgunluk ve yüksek enflasyonu anımsatmakta ve ister
istemez “acaba bu fiyat artışı dünya ekonomisi için yeni bir
petrol şokunun habercisi midir?” sorusunu akla getirmektedir.
Ani fiyat
artışının başladığı 2003 sonu ve 2004 yılı başlarında yapılan
yorumlarda bu fiyat artışının ırak’taki kaosla yakından ilgili
olduğu, zaman içinde Irak’ın petrol üretim kapasitesinde,
onarımlarla meydana gelecek artışın fiyatları yeniden 30 Dolar
altına çekeceğinden bahsedilirken 2005 yılı Nisan ayından bu
yana yaşanan gelişmelerle bu yüksek fiyat seyrinin süreklilik
kazanmakta olduğu yolunda yorumlar da artmaya başlamıştır.
Tabiatıyla petrol fiyatlarının uzun süre 60-70 Dolar aralığında
seyretmeyeceği tahmin edilebilmektedir. Ancak asıl soru bu
yüksek fiyatın ne kadar süreceği ve dünya ekonomisine üçüncü bir
petrol şoku yaşatıp yaşatmayacağı noktasında düğümlenmektedir.
Bu temel soruya yanıt verebilmek için ise iki ilintili soruya da
cevap bulmak gerekiyor: Petrol fiyatları neden arttı, Bu
fiyatları ne yada nasıl bir gelişme yüksek tutabilir?
Petrol
Fiyatları Neden Artıyor?
Bu soruya
makro ve mikro düzeyde iki ayrı ama birbirini tamamlayıcı
cevaplar verilebilir. Makro planda petrol fiyatlarının
yükselmesi temelde dört nedenden kaynaklanmaktadır:
1.Dünyanın
en zengin petrol sahalarına sahip Orta Doğu’da başta Irak
savaşı, terörist hareketler, petrol üretiminin etkin bir şekilde
yönetilememesi gibi sebeplerle istenen düzeyde üretim artışının
gerçekleştirilememesi (Orta Doğu dünya kanıtlanmış petrol
rezervlerinin %70’ine sahipken bunların sadece %20’sini
üretmektedir) ve dolayısıyla enerji arz güvenliğinin
sağlanamaması fiyatları arttırmıştır.
2.Orta
Doğu’ya alternatif Kafkasya, Hazar, Orta Asya ve Batı Afrika
gibi petrol bölgelerinden dünya piyasalarına geleceği beklenen
kaynaklar gerek teknolojik, gerek jeo-politik ve jeo-ekonomik
nedenlerle beklenildiği ölçüde ve zamanlamada üretime dahil
edilememiştir.
3.Dünya
petrol ihtiyacı özellikle son yıllarda ciddi bir ekonomik büyüme
içindeki Asya ülkelerinde artmıştır. Bu noktada Çin ve
Hindistan’daki tüketim artışı dikkat çekmektedir. Uluslar arası
Enerji Ajansı verilerine göre Çin 2003 yılında 1.664 milyon
varil/gün ithalat yaparken günümüzde 2.073 milyon varil/gün
ithal etmektedir.
4.Son
olarak dünyanın en büyük petrol ithalatçısı olan ABD’nin ana
petrol ve doğalgaz üretim sahalarının bulunduğu Meksika körfezi
ve güney kıyılarını vuran Katrina ve Rita kasırgaları ciddi
olarak zarara yol açmış ve etkileri daha öncekilerden farkım
olarak uzun süre hissedilecek bir tahribata neden olmuştur.
Mikro
düzeyde bakıldığında ise fiyat artışlarına, kısaca cevap vermek
gerekirse, daralan bir arz, hızla artan bir talep ve mali
spekülasyon neden olmuştur. Bu nedenlerle daha detaylı
bakıldığında ise şu hususlar dikkat çekmektedir:
1.Arz
tarafı ile ilgili sebeplerin başında 1997 yılından bu yana
OPEC’in petrol kotlarını iyi manipüle etmesi gelmektedir. Ne
zaman OECD ülkelerinin petrol stokları artmaya başlasa, OPEC
petrol üretim kotalarını düşürerek fiyatları tekrar yukarı
çekmeyi başarmıştır.
2.Arz
tarafı ile ilgili ikinci faktör de, Amerikan pazarında yaşanan
kaynak sıkıntısıdır. Özellikle son bir iki yıl içinde
rafinerideki üretimin yerel talep artışlarını karşılayamaması
fiyatları arttırmıştır.
3. Yüksek
ve ani artış oranları borsa ve mali piyasalarda petrol ve yan
ürünleri sanayii temsilcisi firmalara daha önce yönelmeyen
fonları kolay kar güdüsü ile yönlendirmiştir. Dolayısıyla
OPEC’in zamanı geldiğinde fiyatların belli bir düzeyin altına
düşmemesi için kotalarda azalmaya gideceği kesin gözüyle
bakılmaktadır.
Yüksek
Petrol Fiyatları Dünya Ekonomisini Nasıl Etkiliyor?
Yüksek
petrol fiyatının en belirgin yansımalarından biri enflasyonist
baskıyı arttırmasıdır. Dünya ekonomisinin lokomotifi konumundaki
ABD’de 2005 Eylül ayında görülen %4’lük enflasyon oranı 1991’den
bu yana en yüksek oran olmuştur.
Euro
bölgesinde de durum farkım değildir. Yüksek petrol fiyatları
Avrupa Merkez Bankası verilerine göre yılın son çeyreğinde
%2’lik ortalamadan %3.6lara ulaşmış durumdadır.
Büyüme Düşüyor, Faizler Yükseliyor, Cari Açık Artıyor
Yüksek
petrol fiyatlarının büyüme üzerindeki olumsuz etkisi de
yadsınamayacak bir boyuttur. IMF’in verilerine göre 2005 ve 2006
yılları için dünya genelinde öngörülen büyüme oranı %4.3’tür.
Oldukça iyimser bulunan bu öngörüye karşılık bunun
gerçekleşmemesine yol açacak risk de artmaktadır. ABD’nin cari
açığı GSMH’sının %6’sını aşmış durumdadır.
ABD Federal
Merkez Bankası 2005 Eylül sonu itibariyle kısa dönem faiz
oranını %0.25 artırarak %3.75’e yükseltmiştir. Yüksek faiz oranı
doğrudan tüketici güven endeksini olumsuz etkilemekte ve harcama
trendini aşağıya çekmektedir. Bu ise dünyada ABD talebine bağlı
olarak ihracata dayalı bir ekonomik kalkınma modeli benimseyen
ülke ekonomilerini de olumsuz etkilemektedir. Son yıllarda
özellikle Çin ve Almanya bu konuda olumsuz etkilenen ülkelerin
başında geliyor.
Yatırımlarda Durgunluk Yaratıyor
Yüksek
petrol fiyatlarının diğer etkisi de artan fiyatlarla petrol
ihraç eden ülkelerde meydana gelen tasarrufların yatırıma
dönüşmemesidir. Petrol varil fiyatlarının ortalama 40 Dolar
olduğu 2004 yılında petrol ihraç eden ülkelerin ortalama olarak
tasarruf fazlası 2001 yılına göre üç kat artışla 207 milyar
Dolar olarak gerçekleşmiştir. Bu yıl sonu itibariyle tasarruf
fazlası miktarına ilişkin IMF tahmini 400 milyar dolardır. Bu
büyük meblağlar maalesef yatırıma dönüşmemekte, olası ilave
istikrarsızlıklara karşı muhafaza edilmektedir.
Petrol
fiyatlarının yüksek olması petrol ihracının %95’ini ithalatla
karşılayan Türkiye’yi de oldukça olumsuz etkilemektedir. Türkiye
Tüpraş verilerine göre 2005 yılında 22.8 milyon ton/yıl ithalat
yapmayı planlamaktadır. Dolayısıyla Türkiye, petrol fiyatının 25
Dolar olması durumunda yılda 4.5 milyar dolar ödemesi
gerekirken, petrol fiyatının 60 dolar olması halinde yılda 10.9
milyar dolar ödeyecektir. Aradaki kayıp 6.4 milyar dolardır.
Kaynak: Dr.
Tuncay Babalı
|