Türkiye'de Akaryakıt Ürünü Fiyat Artışları ve
Enflasyon: Mitler ve Gerçekler
Neden Petrol Fiyatları?
Türkiye'de 1970'lerin sonlarından bu yana sürmekte
olan yüksek enflasyonun temel sebepleri olarak,
genellikle, yüksek bütçe açıkları, bu açıkların
Merkez Bankası aracılığıyla finanse edilmesi, sığ
yurtiçi finans piyasalarından kamu kesimi
borçlanmasının yaratt1ğ1 crowding-out etkisi
nedeniyle yükselen faiz hadlerinin üretim
maliyetlerini arttırması, çok sık yapılan genel ve
yerel seçimler öncesinde artan (popülist) kamu
harcamaları, Dünya piyasalarından ithalat yoluyla
temin edilen temel girdilerin (örn. ham petrol)
fiyatlarında meydana gelen ciddi artışlar, Türk
Lirası'ndaki değer kaybının ithal girdi fiyatlarını
arttırıcı etkileri, popülist tarımsal destek
politikaları, sosyal güvenlik sistemi açıklarının
kamu kesimi bütçe açıklarını beslemesi, PKK terörüne
karşı mücadele amacıyla artan askeri harcamalar,
Güneydoğu Anadolu Projesi vesilesiyle yapılan yoğun
altyapı yatırımları, Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyeti'ne verilen finansal ve askeri destek,
hükümetlerin kredibilitesinin düşüklüğü (yani
uygulayacağı anti-enflasyonist politikalar
konusundaki kararlılığına ve başarısına kamuoyunda
duyulan güvensizlik) ve nihayet, yerli ekonomik
aktörlerin bir türlü kırılamayan enflasyon
bekleyişleri gösterilmekte ve tartışılmaktadır. Bu
etkenlerin kısmen birlikte ve kısmen de karşılıklı
etkileşim halinde varlığını on yıllardır
sürdürmesi, Türkiye' deki enflasyonun bunca uzun
süredir bir türlü tek haneli rakamlara
in(dirile)memesine yol açmıştır.
Farklı enflasyon gerekçelerinin rolleri farklı
dönemler için çeşitli iktisatçılar tarafından
ayrıntılı olarak analiz edilmiş olmakla birlikte,
bir ham petrol ithalatçısı olan Türkiye'de, ham
petrol ithal fiyatı ve dolayısıyla akaryakıt Ürünü
fiyat artışlarının enflasyon üzerinde ne ölçüde
etkili olduğu nispeten az araştırılmıştır. Ancak,
konuyla ilgili bilimsel incelenmelerin kıtlığına
rağmen, Türkiye'deki basın yayın organlarında (ve
dolayısıyla kamuoyunda), "bu konuda acaba yanlış
düşünüyor olabilir miyiz" diye düşünülmesine bile
gerek duyulmayan, yani adeta yıllar geçtikçe"
mitleş(tiril)ivermiş" bir kanı mevcuttur: Türkiye'de
petrol fiyatı artışları doğal olarak ciddi
zincirleme fiyat artışlarına ve sonuçta enflasyona
yol açar!
Oysa, insana, 1970'lerdeki iki Dünya petrol fiyatı
şokuna paralel olarak Türkiye'de enflasyonun
hızlandığı dönemlerden kalma bir alışkanlıktan
kaynaklandığı izlenimini veren bu argümanın bilimsel
olarak sorgulanması gereklidir. Bu yönde bir çabanın
ürünü olan ayrıntılı ve birbirlerini tamamlayıcı
nitelikli iki çalışmayı, geçtiğimiz aylarda
akademik tartışmaya açmış bulunuyoruz:
(1)
Ham Petrol ve Akaryakıt Ürünü Fiyat
Artışlarının Türkiye 'deki Enflasyonist Etkileri (Kibritçioğlu
ve Kibritçioğlu, 1999) ve
(2)
Türkiye 'de Akaryakıt Ürünü Fiyat Gelişmeleri
ve Enflasyon: Yeni Bulgular (Kibritçioğlu, 1999).
Önce Bazı Temel Kavram ve İlişkiler
Bir ülkenin sanayi kesimi, bilindiği üzere, (1)
madencilik, taşocakçılığı, ham petrol ve doğalgaz
üretimi, (2) imalat sanayii, (3) elektrik, gaz ve su
üretimi ve (4) inşaat sanayii kesimlerinden oluşur.
Ham petrol, Türkiye' de, arıtım sektörü dışında,
ekonominin diğer sektörlerince pek girdi (veya nihai
tüketim maddesi) olarak kullanılmaz. Öte yandan,
1960'ların başlarında rafineriler kurmaya
başlanmasıyla, artık Türkiye bir akaryakıt
ithalatçısı olmaktan büyük ölçüde kurtulmuş
gözükmektedir.
Yurtiçinde üretilen veya yurtdışından ithal edilen
ham petrol, petrol rafinerilerinde işlenerek,
öncelikle yerli gereksinimi karşılayacak biçimde
çeşitli petrol ürünlerine dönüştürülür. Petrol
ürünleri sanayii; ham petrolün rafinerilerde
stoklanıp arıtılması, üretilen ürünlerin fabrikalara
veya pazarlamacı kuruluşlara transferi gibi bir dizi
etkinliği kapsayan entegre bir imalat sanayii
sektörüdür.
Ham petrolden elde edilen en önemli Ürünler
akaryakıt ürünleri olarak adlandırılan benzin,
gazyağı, motorin, kalorifer yakıtı, jet yakıtı,
sıvılaştırılmış petrol gazı (LPG) ve çeşitli
kalitelerde fuel-oil'lerdir. Bunlar ekonominin
değişik sektörlerinde enerji üretiminde
kullanılırlar. Türkiye'de miktar itibariyle en çok
tüketilen akaryakıt ürünleri motorin, fuel-oil ve
benzindir. Motorin, genelde ulaştırma, tarım ve
sanayi kesimlerinde; fuel-oil daha çok sanayi,
ısıtma, rafineriler, santraller ve kısmen
ulaştırmada; benzin ise ulaştırmada kullanılır.
Akaryakıt ürünleri dışındaki temel petrol ürünleri
ise petro-kimya ve gübre sanayilerinin ana
hammaddesi durumundaki nafta, makina yağı baz
stoklan, nihai tüketicilere satılan çeşitli
kalitelerdeki asfalt ve solventler ve diğer
sektörler tarafından üretim girdisi 'Olarak
kullanılan slack wax ve ekstraktlardır. Ancak,
konumuz gereği biz burada dikkatimizi yalnızca
akaryakıt ürünleri üzerinde yoğunlaştıracağız.
Enflasyona Katkı - Enflasyonist Etki Ayrımı
Ham petrol (veya akaryakıt ürünü) fiyatlarındaki
artışların enflasyonla ilişkisini iki biçimde ele
alabiliriz.
Birincisi ve belki de daha kolay olanı; "diyelim'
ki, ham petrol ithal veya akaryakıt fiyatlarında
meydana gelecek yüzde 100lük bir artışın toptan eşya
fiyat artışlarına 'katkısı' kaç puan olur?" gibi bir
sorudan yola çıkmaktır. Burada, varsayımsal bir
artışı temel aldığımıza göre, bu soruyu
yanıtlayabilmek .için elimizde olması gereken tek
bilgi, ham petrol veya akaryakıt Ürünleri
sektörünün ilgili toptan eşya fiyat endeksi (TEFE)
içindeki ağırlığı veya payıdır.
Bilindiği Üzere, TEFE, bir ekonomideki seçilmiş
malların toptancı fiyatlarının ağırlıklı bir
ortalaması olması anlamında ülkenin genel fiyat
düzeyinin bir göstergesidir. Devlet İstatistik
Enstitüsü'nün hesapladığı 1994=100 bazlı TEFE içinde
ham petrol sektörünün payı % 0.8 kadar, akaryakıt
Ürünleri sektörünün payı ise yaklaşık % 6.7
olduğuna. göre, % 100'lük bir ham petrol fiyat
artışının ekonomideki genel fiyat düzeyi artışına
"katkısı" 1 puandan daha az, % 100'IÜk bir
akaryakıt ürünü fiyat artışının katkısı ise 6.7
puan olacaktır. Görüldüğü üzere, veri bir ürün
fiyatı artışının enflasyona "katkısını", tahmin bile
etmeye gerek kalmaksızın net bir biçimde
hesaplayabiliriz.
Burada, "enflasyona katkı"nın derecesinin şu iki
etkene bağlı olduğu açıktır:
1) Ürün fiyatı şokunun yüzde kaç olarak
varsayıldığı ve (2) Kullanılan TEFE'de bu sektörün
ağırlığının yüzde kaç olarak kabul edildiği.
Oysa, kanımca asıl araştırılması gereken karmaşık
ilişki, varsayımsal bir ham petrol (veya akaryakıt
Ürünü) fiyat artışının ekonomideki diğer
sektörlerdeki fiyatları ve hükümetlerin gelirlerini
de etkileyerek genel fiyat düzeyini ne yönde ve ne
ölçüde değiştirebileceğidir.
Ham petrol, büyük ölçüde ithal edilen bir girdi
olduğuna göre;
1) İster döviz kurundaki (TU$) isterse yabancı para
cinsinden ithal fiyatındaki ($/varil)
yükselmelerden kaynaklanıyor olsun, yerli para
birimi cinsinden ham petrol ithal fiyatlarında
meydana gelen artışların ekonomide sektörler arası
girdi çıktı ilişkileri yoluyla yaratabileceği
etkileri dolaysız;
(2) Döviz kuru ve yabancı para birimi cinsinden ham
petrol ithal fiyatı artışlarının ülkenin ödemeler
bilançosunu olumlu (veya olumsuz) biçimde
değiştirerek genel fiyat düzeyi Üzerinde yaratacağı
etkileri ise dolaylı etkiler olarak
adlandırabiliriz.
Adı geçen dolaylı etkilerin net bir biçimde tahmin
edilmesi nispeten güç ve tartışmalıdır. Çünkü ham
petrol fiyatlarında meydana
gelen bir seferlik bir değişmenin Ülkenin ödemeler
dengesi ve para arzı aracılığıyla genel fiyat düzeyi
Üzerinde yaratabileceği etkiler, hem ne uzunlukta
olacağını da sorgulamamızı gerektiren bir zaman
dilimine yayılır, hem de zaman içinde belki de kendi
kendini telafi edebilecek ters yönlü etkiler
yaratır.
Dolaysız etkiler ise, aslında, kurlardaki ve/veya $
cinsinden ham petrol ithal fiyatlarındaki (yani
kısaca, akaryakıt Üretim maliyetlerindeki)
değişmelerle sınırlı değildir. Türkiye'de akaryakıt
Ürünü fiyatlarının oluşumunda dikkate alınması
gereken diğer etkenler, dağıtımcı ve bayi payları
ile hükümetlerin koyduğu vergi ve fonlardır.
Türkiye'de akaryakıt Ürünlerinin perakende satış
fiyatları Üzerinden alınan vergi ve fonlar;
(1) Gümrük vergisi,
(2) Akaryakıt fiyat istikrar fonu (AFİF) ,
(3) Akaryakıt tüketim vergisi (ATV) ve
(4) Katma değer vergisidir.
Sonuç Düşünceleri
Türkiye'de akaryakıt Ürünü fiyatlarının
belirlenmesinde ham petrol ithal fiyatlarının ve
(genelde iddia edilenin aksine) Dolar kurunun rolü
1986 yılından bu. yana hızla azal (tıl)mıştır .
1986-1987 yıllarından bu yana ve özellikle de
1997-1998 yıllarında Türkiye'de hükümetler akaryakıt
ürünÜ fiyatlandırması aracılığıyla kamu kesimi.
açıklarını küçültmeye çalışmaktadır.
1998 yılı Temmuz ayından bu yana akaryakıt Ürünü
fiyatları açısından bir tür otomatik fiyatlandırmaya
geçilmiş ve görünürde bu fiyatların İtalya' daki
akaryakıt ürünü fiyatlarına bağlanmış olması, fiyat
oluşumuna döviz kurundaki değişmelerin ve özellikle
de ek vergi ve fon geliri sağlamaya yönelik hükümet
müdahalelerinin etkisinin azaldığı anlamına
gelmemektedir.
Akaryakıt Ürünü fiyatlarında meydana gelen
artışların girdi-çıktı ilişkileri aracılığıyla
yarattığı dolaysız enflasyonist etkinin, kamuoyunda
sanılandan daha zayıf olduğu anlaşılmaktadır.
Başka bir deyişle, akaryakıt Ürünü fiyatlarındaki
artışları izleyen zincirleme fiyat artışları gerçek
maliyet artışlarının çok Üstünde ise, ki bunun
Türkiye' de genellikle böyle olduğunu
söyleyebiliriz, bu artışlar büyük ölçüde psikolojik
veya keyfidir. Bu hipotezimizin belirli mallar
düzeyinde sınanması için mikro düzeyde maliyet
yapısı tahminlerine gerek bulunmaktadır. Böylelikle,
her akaryakıt zammı sonrasında, toplam
maliyetlerinde akaryakıtın payı hiç de yüksek
olmadığı halde kendi Ürünlerine' keyfi ve yüksek
oranlı zam yapan birtakım sektörler
saptanabilecektir.
Türkiye'de 1986 yılından itibaren, Dolar cinsinden
ham petrol ithal fiyatlarında çok büyük artışlar
gerçekleşmemiş, hatta tam tersine, özellikle son
yedi ay hariç birkaç yıldır büyük düşüşler
görülmüştür. Bu durumda, "enflasyonist" nitelikteki
akaryakıt ürünÜ fiyat artışlarının asıl sebebi hızlı
kur artışları ve hükümetlerin bu ürünlerin
tüketimini giderek daha çok vergilendirme istemleri
olabilir.
Kaynak: Aykut Kibritçioğlu
|