Piyasa
Başarısızlığı Argümanındaki Yanılgı
Piyasa Başarısızlığı iddiası
Yol,
park ve baraj gibi kamu mal ve hizmetleri devlet
tarafından sağlanmak zorunda mıdır? Yaygın görüşe
göre öyledir, çünkü piyasa süreci içinde aracılar
(kişiler ve örgütler) normal şartlarda bu hizmetleri
sağlayamaz. Bu görüşe göre, bedelini ister ödesin
ister ödemesin, kentsel hizmetlerden faydalandığı
için pek çok insan "bedavacı (free rider)"
olacaktır; yani zorlama olmadığı sürece, hizmetler
için ödeme yapmayacaktır. Bu sebeple aralarında
iktisatçıların da bulunduğu pek çok insan, sadece
hükümetin veya kamu sektörünün, insanların talep
ettikleri hizmetleri sunabileceğini düşünür.
Bu
yazının amacı, bu iddianın doğru olmadığım
göstermektir. Piyasa başarısızlığı argümanı,
insanları üç boyutlu alanda değil de soyut alemde,
kurumlar ve tarih bağlamında yaşayan atomik aracılar
olarak görür. Bu tür gerçekçi olmayan yapılara
bağlı soyutlamalar, kendi yapısından çıkarılabilecek
bir teoriyi üretir, ancak bu teori çürüktür çünkü
gerçek dünyadaki insan varlığı açısından geçerli
değildir. Bu, gerçek dünyaya ait unsurlar kamu
malları teorisiyle karşılaştırıldığında, piyasa
başarısızlığı argümanı sadece yıkılmakla kalmaz,
aynı zamanda tepetaklak da olur. Bedeli ister
ödensin ister ödenmesin, aracılar bu malları ister
sağlasın ister sağlamasın, İnsanlar kamu malları
için özel aracılara ödeme yapmak zorundadır. Bunun
sebebi ise şudur: Bir yerini alanın değeri
yatırımlardan etkilendiğinde, bu yatırımların
ürettiği ekonomik rantı, o yerini alanın sahibi
alacaktır. Piyasa başarısızlığı teorisi yine ters
yüz olur; çünkü kamunun mallara ödeme yapmaması
gerçeği, malları sağlamanın karşılığı olarak özel
bir aracının ödemeleri tahsil edebileceği ve de
hükümetin bu tür bir anlaşmaya müdahale etmesiyle
gereksiz masraflar ortaya çıkarıp, bunların
bedelini karşılamak için başka yöntemler
geliştireceği anlamına gelir.
Dahası, kamu mallarının "kamu sektörü" adını
verdiğimiz sektör tarafından üretilmesi çabası da
başarısız olmaya mahkumdur. Kamu tercihi teorisi,
yani siyası bir süreçte vekillerin tercih ve
eylemlerinin ekonomik açıdan analiz edilmesi, genel
olarak toplum ve vergi ödeyenlerin aleyhine (diğer
hedeflerin yanında), kendileri ve aracılarına kaynak
transfer etmenin yollarının arandığına seçilmiş
memurlar ve bürokratlar da dahil dair özel
bir ilginin olduğunu gösterecektir. Kamu
kuruluşları, kaynakları insanların çoğunluğunun
talep ettiği biçimde dağıtma konusunda başarılı
değildir.
Aşağıdaki üç olay piyasa başarısızlığı, hükümet
başarısızlığı ve sözleşmeye bağlı başarı
ihtimallerini göstermektedir. Her üç hikaye için de,
bir vadi olduğunu varsayalım; diyelim Mutluluk
Vadisi. 100 bin nüfuslu bir yer olsun, içinden bir
ne bir geçsin, bu nehrin de periyodik olarak
taştığını varsayalım. Bu vadinin bütün sakinleri
selden korunmak için bir baraj yapılmasını
isteyecektir. Bu örnek, kamu tercihi ve kamu
maliyesi teorisinde sıkça kullanılan bir örnektir.
Birinci örnekte, piyasa başarısızdır. Bir girişimci
(pierre diyelim) baraj inşasını karlı bir fırsat
olarak görür. Ne yazık ki, Pierre, araziyi satın
almanın evlerini, çiftliklerini ve doğal yaşamın
kaybını telafi etmenin maliyetinin, barajın
sağlayacağı su ve rekreasyondan kazanacağı tahmini
meblağı aşacağını hesaplar. Mutluluk Vadisi'nin iyi
insanları selden korunmak için, yatırımı karlı
kılacak yıllık bir ödemeyi kabul edecek midir?
Pierre, barajın bilinmeyen bir gelecekte sağlayacağı
faydalar için yıllık 100 dolar ödenmesi
yönünde her evden teminat ister, talep ettiği
miktar riskin telafisi için ödenen yıllık
sigortadan daha düşüktür. Her evin bu miktarı
ödemesi kesinlikle kendi avantajına ancak Pierre
kimsenin böyle bir teminatı imzalamak istemediğini
görür! İktisatçı arkadaşından bir açıklama
getirmesini ister iktisatçı, Mutluluk Vadisi
ahalisinin barajı avantajlı bulabileceğini, ancak
birinin imzalamayıp diğerlerinin İmzalaması durumda
bu kişinin de diğerleri gibi selden korunacağı
şeklinde bir açıklama getirir. Öyleyse neden
imzalasın ki? Bırakalım diğerleri imzalasın! Ancak
Pierre'in cevabı: "Bu saçma, kimse imzalamazsa
barajı yapamam ve sonunda herkes kaybeder" olur.
iktisatçı "Evet" diye cevaplar, bu "mahkum ikilemi"
olarak bilinen durumdur: Herkesin işbirliği yapması
kimsenin işbirliği yapmamasıyla
karşılaştırıldığında daha kazançlı olmasına rağmen,
işbirliği yapmama dürtüsü herkesin ortak
noktasıdır. insanların sayısı 20 veya 30 olsaydı
hepsi bir araya gelip baraja fon sağlanabilirdi,
ancak 100 bin kişinin birleşmesi veya organize
olmasının maliyeti çok yüksek olur ve sayının bu
kadar yüksek olması bireysel olarak işbirliğinin
reddedilmesini engelleyemez. Faydacı olma dürtüsü o
kadar güçlüdür ki, uzlaşmaya varılamaz. "Piyasa"
barajı yapmakta başarısız olur. Birçok iktisadi
metne! göre bu durum, hükümetin kamu malı üretiminde
niçin gerekli olduğunu göstermektedir. Hükümet
herkesi işbirliğine zorlayabilir. Bu gerçek bir
işbirliği değildir, çünkü tercih, bireyler
tarafıt1dan değil hükümet zoruyla yapılır, fakat
barajın yapılması da sağlanır.
Yine
de, kamu tercihi teorisi ikinci olayın, yani
hükümetin her şeyi sağlamasının da, mutlu (veya
ideal) bir sonuca ulaşmada yetersiz kalacağını
göstermektedir. Vadinin seçilmiş bir yasama meclisi
vardır ve bu meclis, bir barajın yapılıp
yapılmayacağı, ne kadar büyük olacağı, inşası için
ne kadar harcama yapılacağı ve fonun nasıl
sağlanacağı konusunda yetkiye sahiptir. Her bir üye,
iki yılda bir seçilir ve kendisine oy vereceklere
ulaşmak için gerekli kampanya fonlarına sahiptir.
Nehrin aşağı kısmındaki bazı çiftçiler, barajla
ilgilenen komiteye başvurarak planlanan barajdan
daha büyük bir baraj yapılmasını önerirler; çünkü
böylece topraklarını sulayabilecek, daha fazla
mahsul elde edebilecek ve topluma faydalı
olacaklardır. Ayrıca kamu hizmeti yapan bir başka
şirket, daha büyük bir baraj yapılması durumunda
elektrik üretimi yapmayı önerir, böylece rakip
firmanın sağladığı elektrikten daha ucuz elektrik
verme imkanı doğacaktır; elbette şirket barajın
maliyetini üstlenmeyecektir, çünkü kamu bundan fayda
sağlayacaktır. Bu büyük baraj daha fazla ormanlık
araziyi su altında bırakacaktır. Ayrıca, yol
yapımına imkan vermek amacıyla ağaç kesimini
kolaylaştıran bir yasa da meclisten geçmiştir. Yerel
kereste şirketi, ağaç başına 1 dolar vermeyi kabul
ediyor, oysa yol, ağaç başına ortalama 1.47 dolar
maliyet gerektiriyor. Böylece ağaçların israf
edileceği savunuluyor.
Şehrin
aşağı kısımlarının çoğu iki şirkete aittir; bunların
temsilcileri komite üyelerini delil toplamak üzere
Las Vegas'daki Hoover Barajı'nı incelemeye davet
eder. Baraj, gayrimenkullerin değerinde bir artışı
da beraberinde getirecektir ve sel sigortası,
maliyetlerini düşürecek, böylece gayrimenkul
vergileri artacak ve meclis üyeleri mülkiyet
vergilerini düşürmeyi kabul edecek, ayrıca ev
sahiplerine barajla birlikte mülk vergilerinin
artmayacağı mesajı ile kampanya yürütme imkan
verilecektir. Ancak aşağı kısımdaki işletme
kiracıları önceki kiranın aynısını veya daha
fazlasını ödeyecek, dolayısıyla vergi indiriminden
kendileri veya müşterileri için doğrudan bir fayda
sağlanmayacaktır.
Pierre, kendisi baraj yapım ihalesini alırsa -yani
rakipler değil- kampanyaya katkıda bulunmayı nazikçe
önerir. Tesadüfen, meclis üyelerinden birinin sahip
olduğu bir mülkün yanından geçen bir yolu baraj
etrafına yapmayı önerir. Baraj taraftan olan üyeler
diğer üyelerden de destek toplamaya çalışır:
Göçmenler nedeniyle ortaya çıkan rekabete karşı
taksi şirketlerini korumak amacıyla meslektaşları
arasında kampanya yürüten kilit noktadaki bir üyeye,
taksi işletmeyi izne bağlayacak bir yasa
çıkarılmasını desteklenmeyi önerirler. Taşımacılıkta
artan maliyetler ve iş bulma imkanlarının azalması,
barajın gizli maliyetleridir ve çok az seçmen, bunun
barajdan kaynaklandığını fark edecektir. Ayrıca
kamu işçilerinin güçlü sendikaları vardır ve
kendilerine, projeyi desteklemeye karşılık
vergilerdeki artışın telafi edileceği garantisi
verilir.
Meclis, bir maliyet-fayda analizi ister, ancak düşük
faiz oranları kullanır ve şehir bordrosundaki
artışı, arazinin kira değerini, taksi ücretlerindeki
artışı ve ilk plandaki küçük barajla kaybolmayan
kanyonun güzelliğinin yitirilmesiyle ortaya çıkan
yan maliyetleri göz ardı eder. Ayrıca nehrin üst
kesimlerini ayin yapma ve yüzme için kullanan bir
kızılderili kabilesi vardır, ancak kayıp hesaplan
içine bu da dahil edilmez; çünkü arazinin tapusu
ellerinde değildir ve meclis üyelerini ücretsiz
gezilere davet etmenin maliyetini karşılayacak
durumda değildirler. Meclis, çoğunluğun
çıkarlarının, nehrin üst kesimini dinlenme amaçlı
kullananların çıkarlarından önemli olduğunu ve
ayrıca kamu çıkarının, elektrik ve çiftçilere su
sağlayan büyük bir barajın yapılmasını
gerektirdiğini belirler. Barajın fonunu satış
vergilerini arttırarak ve yılda 50.000 dolardan
fazla geliri olanlardan ek vergi alarak sağlamaya
karar verilir; su kullanımıyla ilgili (enerji
tasarrufunu desteklemek amacıyla) yatırımlar için
(çiftçiler için geçerli olanlar gibi) indirime
gidilir. Sadece %35'inin yıllık geliri 50.000'j
geçtiğinden, bu önlem, seçmenlerin çoğunluğundan
destek alır ve bunlar, satış vergilerindeki artışın
yıllık maliyetini hesaplayacak durumda değildir,
hatta bu ak.ı1larına bile gelmeyecektir.
Arazi seçkinlerce alınır, satın alımı vergiden muaf
belediye bonolarıyla finanse edilir. Büyük barajı
yapmak için fonlar aktarılmış olmasaydı
yapılabilecek alternatif yatırımlar ve daha küçük,
seli önleme amaçlı baraj yapıldığında yaratılacak
iş alanları asla bilinmeyecektir -ancak baraj ve
faydalan belediye görevlileri tarafından her yerde
ilan edilecek ve herkes tarafından öğrenilecektir.
Baraj inşa edilir, ancak bu baraj Pierre'in
başlangıçta seli önlemek amacıyla yapmayı önerdiği
barajdan üç kat daha büyüktür. Ek vergi ödemeyecek
olanlar bile ilk tasanın için ödeyecekleri
miktardan daha fazla ödeme yapmak durumunda kalır.
Vergi gelirleri, insanların çoğunluğunun
istediğinden daha büyük bir kamu malının
masraflarını karşılayacaktır, ayrıca faydanın çoğu
birkaç tarafa akacaktır; bu taraflar çiftçiler,
elektrik şirketi ve barajı inşa edenler olabilir.
Elektrik faturaları öncekine göre biraz daha düşük
olacak, ancak vergiler ile elektrik faturalarının
toplamının, ilk tasarlanan barajın masraflarından
daha yüksek bir maliyeti olacaktır; oysa insanlar,
kazançlı olduklarını zannedecektir, çünkü ilk
teklifin maliyetini hesaplayacak durumda
değildirler. Dahası, çiftçiler, elektrik şirketi ve
Pierre, meclis üyelerine lobi yapmak, onları yemeğe
ve tatile götürmek, hediyeler vermek ve kampanyaya
katkıda bulunmak için yüksek miktarlarda para
harcamak zorunda kalmışlardır. Bu faydaları elde
etmek için harcanan toplam kaynak miktarına
ilaveten, vergi ödeyenler ve sakinlerin kaybettiği
net miktar, hükümet başarısızlığını oluşturur.
Barajın inşası aşırıya kaçmıştır ve insanların
tercih edebileceği bazı alternatif malların üretim
imkanı da kaybedilmiştir.
Gelelim üçüncü hikayeye Bu sefer Mutluluk Vadisi'nde
baraj inşa edilmesiyle birlikte değeri etkilenecek
araziler olduğunu varsayalım. Vadi alanlarının
potansiyel artan kira değeri girişimciye bir fırsat
sunar; bu fırsat ise, topluluk üyelerinin göreli
masraflarını çarpıtmaz. Girişimci, barajın
beraberinde getireceği artan kira hakkına zaten
sahipse, seli önlemek için her haneyle bir anlaşma
İmzalaması gerekmez. Bunu birkaç yolla
gerçekleştirebilir.
Birincisi, Pierre, baraja ve potansiyel bir
topluluğa uygun bir yer satın alabilir ve sonra bu
alanı kiralayabilir veya satabilir; elbette, bu
alanda oturanlar barajın sağladığı hizmetler için
periyodik olarak bir bedel ödemek durumundadır. Bu
durumda yeni sakinler, her birey katlanılan maliyete
değecek bir arazi elde ederse piyasa başarılı olur.
Müteahhit veya arazi sahibi, barajın meydana
getirdiği kira artışlarını alabilirlerse, topluluğu
oluşturduktan sonra barajı inşa edebilirler; ayrıca
barajla bağlantılı diğer hizmetleri de satabilirler.
Kar elde edebiliyorsa, arazi sahibi daha büyük bir
baraj yapma ihtiyacı duymaz veya başarısızlığa
uğramaz. Yeniden dağıtım, bütün arazi standart bir
mülkiyet ve yönetim altında olduğundan
geçekleşmeyecektir
Varsayalım insanlar vadiye yerleşmiş olsun ve vadi
"yabancı" bir şirkete ait olmasın. Piyasa
başarısızlığı senaryosu her hanenin ayrı, bağımsız,
izole bir birim olduğunu varsayar. Ancak insanlar
her zaman topluluk içinde yaşamıştır, dolayısıyla
hanelerin izole olduğu iddiası tarihi gerçeğe
aykırıdır. Bu şekilde yapılan bir ayrımı, toplum
örgütlenmesi ile örgütlenme eksikliğinin karşı
karşıya gelmesi anlamına gelmez; aksine, bir
şirketin veya topluluğun ne tür bir yönetişim veya
örgütlenmesi olduğunu gösterir, mesela, konsensüse
dayalı yönetişim, empoze edilen yönetişim vb.
Toplulukların yönetiminin derneklere bırakıldığını
ve Mutluluk Vadisi'nin üç şirket tarafından
geliştirildiğini varsayalım; her birinde arazi
sahipleri arasında ortak bir anlaşma olsun. Pierre
bu durumda 100.000 tarafla değil, sadece üç tarafla
anlaşma yapmak zorundadır ve üçünün vadi meseleleri
için kendi aralarında ortak bir işbirliği örgütü
varsa, Pierre'in sadece şemsiye örgüte başvurması
gerekecektir. Barajın faydaları herkes veya çoğunluk
tarafından hissedilecekse, başkaların sırtından
"fayda sağlamak" isteyen işbirliğinden uzak bir
örgüt diğer ikisi tarafından kırgınlıkla karşılanır
ve ekonomik anlamda bir tepki görür; şemsiye
örgütten çıkarılır ve muhtemelen baraja yapacağı
ödemeden daha fazla kayba uğrayacaktır. Böylece
Pierre, barajın beraberinde getireceği kira
gelirindeki artıştan alacağı bir paya karşılık
barajı İnşa etmeyi teklif edebilir. Topluluklar,
Pierre' e yapılan net ödemeleri, beklenen arazi
kirası olumlu olursa kabul eder. Çok pahalı bir
baraj inşa edilmez, karlar bütün sakinlere dağılır
ve arazilerin artan piyasa rayicinin
yansıtılmasıyla, arazi sahiplerinin ekonomik
faydaları oranında ödeme yapılır. Vadi sakinlerinin
veya örgüt yönetim kurulunun olumlu yönde oy
kullanması muhtemeldir ve yine piyasa başarılı
olur.
İkinci hikayede olduğu gibi, sakinlerin oluşturduğu
bu birliklerin de siyası yönden başarısız olup
olmayacağı sorulabilir. Birliklerin güçlerini
sınırlandıran yasal önlemleri (tapu yasasında)
birliğin kurucusu dikkate alırsa, bunun
gerçekleşmesi pek muhtemel değildir. Kentsel
birliklere fon sağlanması, keyfi vergilendirmeden
ziyade, mülk veya arazi değerine dayanan
değerlendirme veya sabit fiyat harçları ile
slI11rlıdır. Ayrıca, yasayla geniş çapta ayrıcalık
elde etme çabalarını önleyen temel harcamalar için
bölge sakinlerinin çoğunluk oyu istenebilir.
Birliğin üyeleri, birliğin kendisini ve yönetim
kurulunu dava edebilir.
Şemsiye örgütün, müsrif harcamalara meyilli hale
gelmesi durumunda, üye örgütler üyelikten
çekilebilir ve alternatif bir örgüt kurabilir.
Ayrıca, geniş toplulukları temsil eden örgütler,
çevreleri ve köyler namına anlaşmaya üyelikten
çekilme maddeleri koyabilir. Böylece kurumsal
başarısızlığa eğilimi belirgin biçimde azaltan
kurumsal önlemler topluluk örgütlerine dahil
edilebilir. Temel korunmayı, muhtemel sakinler ve
müteahhit veya sonradan gelen topluluk yönetişimi
arasındaki ilişkinin anlaşma yapısı oluşturacaktır
-her bir sakin veya arazi sahibi topluluğa
katılmadan önce kuralları onayladığını gösteren bir
tanıma anlaşmasını İmzalar ve araziye has
yatırımların keyfi el konulmasına karşı konduğunu
bilir.
Yine de inşaat müteahhiti veya sakinlerden oluşan
bir birliğin başarısız olması mümkündür, tıpkı
herhangi bir bireyin, örgütün veya kurumun
başarısız olabileceği gibi. Piyasa başarısızlığı
meselesi, bazı kamu mallarının üretiminde veya
aşırı üretiminde başarısız olunup olunmayacağı
sorusu değildir; bu tür olaylar genelde sistematik
piyasa başarısızlığından ziyade, girişimci
başarısızlığını gösterir ve bu belirsizliğin,
değişimin ve mükemmel olmayan insan doğasının
bulunduğu bir dünyada kaçınılmazdır. Piyasa
başarısızlığı argümanı, piyasa veya işbirliği
süreçlerinin genelde kamu malı üretiminde başarısız
olduğunu ileri sürerken, üçüncü hikaye, "piyasanın"
başarısız. olmasının gerekmediğini gösterir.
Ele alınması gereken konu, özel araçlarla kamu mal
ve hizmetlerinin sağlanmasının ne ölçüde uygun
olduğudur. Piyasa başarısızlığı iddiası şu
hipotezle şekillenmiştir: Piyasa ekonomisinde özel
mallan sağlamak için aracıları ikna eden kişisel
kazanç dürtüsü, çoğu zaman, hizmet alanındaki
imkanların talep ettiği kollektif mallan sağlamaya
uygun araçlar sunmaz çünkü işlem maliyetleri bir
engel teşkil etmese bile, bireysel kullanıcıların
mala ilişkin paylarını ödemesi teşvik edilecek ve bu
şekilde mal bedelinin tümünün ödenebileceği bir yol
bulunamamış olacaktır.
Kaynak: Fred Foldvary (İktisat Profesörü) - Çeviren: Şeyma Akın