|
Sendikaların İstihdam Üzerindeki Etkileri
Klasik teori,
sendikaların yol açtığı ücret artışı sonucu istihdamın
azalacağını vurgular. Modern yaklaşım ise. ücret artışlarının
verimlilik artışına yol açarak. istihdamdaki azalmayı gereksiz
hale getireceğini ifade eder. İşyerinin "kamu malı" boyutunun
kavranmasıyla. kolektif organizasyon, işten ayrılma yerine.
memnuniyetsizliklerin ifade edilmesini olanaklı kılar: işgücü
kiralama ve eğitim maliyetleri düşürerek, firma bazlı yatırımı
artırır. Kolektif ses yardımıyla, işçilerin toplulaştırılmış
tercihleri, toplu pazarlık sürecine yansır ve firmanın daha
etken ödeme ve personel pratiğini seçmesine olanak sağlar. Aynı
zamanda, sendika sayesinde yönetimin üretim metodunu değiştirme
ve daha etken metotları seçme yönünde zorlanması gündeme gelir.
Klasik
teorinin istihdamdaki mutlak azalmayı işaret etmediği açıktır (Rees.
1962: 87-92). Sendikalar, hızla büyüyen bir endüstride ya da
firmada göreli ücretleri yükseltirlerse, istihdam genellikle
artmaya devam edecektir: ancak bu aksi durumda artacağı kadar
hızlı olmayacaktır. Bu nedenle istihdamın işçi olarak değil.
işçi-saat olarak ölçülmesi daha anlamlı olacaktır. Ücret artışı
karşısında istihdamı düşüren bir işverenle karşı karşıya gelen
sendika. bazen işten çıkartmaları kabul etmek yerine, çalışma
saatlerini düşürme şeklinde işi yaymayı seçebilir. Bazı
durumlarda, istihdam etkisi işgücü tasarruf eden makinenin
kullanımı. bazen de nihai ürün satışlarındaki düşme şeklinde
işleyebilir.
Verimlilik
artışının. istihdamdaki azalma etkisini ortadan kaldıracağı savı
iki açıdan irdelenmektedir. İşgücü tasarruf eden makinenin
kullanımı. ücret artışından önce karsız olabilir; ücret
artışından sonra karlı hale gelebilir. Bu durumda toplam üretim
maliyeti artacak, bu artış yükselen ürün fiyatlarında kendini
gösterecek ve böylece istihdam hem üretim yöntemindeki
değişiklik hem de azalan ürün satışı nedeniyle düşecektir. Bu
durumda üretim maliyetlerinin artacağı garanti. makine
kullanımının ücret artışından önce karsız olmasıdır. Diğer bir
yaklaşım, sendika ücret artışının en verimsiz firmaları elimine
etme eğilimine yol açacağı ve böylece, daha etken ve ayakta
kalan firmalarda istihdamın yükseleceği şeklinde olabilir.
Ayakta kalan firmalar muhtemelen. birim ürün başına en az
işgücünü kullananlar olacağı için, istihdam kaybını telafi
etmesi zordur (Rees, 1962: 89). İkinci durumda, ücret artışından
önce de yeni makine kullanımı karlı olup, firma bunu fark
etmemiş olabilir. Ücret artışı sonucu. firmalar ihmal ettikleri
fırsatları yeniden keşfedebilir. Bu durumda, toplam maliyetler
ve fiyatlar ücret artışından sonra, önceki duruma göre daha
düşük olacak. daha çok ürün satışı, üretim yöntemindeki
değişiklikten kaynaklanan istihdam üzerindeki negatif etkiyi
ortadan kaldıracaktır. "Şok etkisi" olarak adlandırılan bu
argüman, geliştirilmiş personel yönetimi. işgücü kiralama
standartlarındaki değişme ya da yeni makine kullanımı yerine
çeşitli ekipmanın kötü kullanımını azaltma üzerine
geliştirilebilir. Modern görüşün sendikaların verimliliği
artırdığı tezinin genelliği ve güçlülüğü konusundaki şüpheyle
ilgili olarak. Hirsch ve Addison'un getirdiği yorum: elde edilen
ampirik kanıtların. "ses" unsurundan çok, "şok etkisi"
analiziyle daha tutarlı olduğu şeklindedir (Hirsch and Addison,
1986: 215). "Şok etkisi" modeli sendika öncesi gevşekliği ya da
X- etkenliğini(') varsayar. Sendikanın yol açtığı ücret
artışının şokuyla, işveren, veri miktardaki girdi bileşiminden
daha çok ürün elde etmeye, sendika etkisinden bağımsız işverene
göre, daha fazla eğilimlidir.
Sendikalar, işgücü
talebini daha az esnek hale getirerek, istihdam kayıplarını
azaltmaya çalışırlar. Sendikalı işgücü yerine makinenin
(sermaye) ikamesi ne kadar güç olursa, sendika ücret artışı
nedeniyle ortaya çıkacak istihdam kaybı o kadar düşük olacaktır.
Genelde nitelikli sendikalı işgücü ile sermaye arasındaki ikame
esnekliği, niteliksiz sendika üyesi olmayan işgücü ile sermaye
arasındaki ikame esnekliğinden daha düşüktür. Bu nedenle,
sendikaların nitelikli işçileri örgütleme yönündeki ağırlıklı
eğilin11 ekonomik temele sahiptir. Bundan başka. ABD'de
uygulanan elosed union shop uygulaması: sendikasız işçilerin
sendikalı işçileri ikame olanağı sınırlandırılmaktadır. Ürün
talep esnekliğini etkilemek üzere, sendikalar endüstrinin
tamamında örgütlenmeye çalışırlar: böylelikle fiyatların bütün
endüstride yükselmesiyle ürünün ithalatı ya da başka
endüstrilerde üretimi söz konusu değilse tüketicilerin ikame
olanağı ortadan kalkacaktır.
Sendikaların
istihdam etkisini ölçen sınırlı sayıda araştırma vardır (Peterson,
1957, 1959: Rayaek, 1958: Pencavel and Holmlund, 1988:
Montgomery, 1989: Black and Bulkley, 1989: 1Yrvainen, 1992:
Wadhawani, 1990: Ulph and Ulph, 1990). Birleşik Krallık'ta
yapılan bir analizde (Wadhwani, 1990), 1975-80 dönemi için
sendikalılaşmanın istihdam artışını azaltmadığı ortaya çıkarken:
1980-84 arasında: özellikle sendikalı firmalarda çalışma
koşullarına ilişkin reformlar nedeniyle negatif korelasyon
katsayısı elde edilmiştir. Finlandiya örneğinde ise, sendikal
etkinin hem ücret hem de istihdam üzerindeki etkisi pozitif
çıkmıştır. Montgomery'nin araştırması 1983 yılında, ABD'de
sendikanın istihdamı küçük ama önemli miktarda azaltıp,
işsizliği artırdığı sonucuna ulaşmıştır. Leonard'ın araştırması
ise Kaliforniya'da imalat sanayiinde, istihdamın sendikalı
işyerlerinde" (yılda %2 - %4 olmak üzere) sendikasız işyerlerine
göre daha yavaş büyüdüğünü göstermektedir. Daha eski
araştırmalarda ise, (Rayaek, Sobotka) sendikalılaşma ile
istihdam arasında negatif korelasyon katsayıları tahmin
edilmiştir.
Havard
modelini geliştiren Freeman'ın bulguları da (Freeman, 1986: 193)
sendikalı işçilerin %50-%60 oranında geçici olarak işten
çıkarmaya maruz kaldıklarını göstermektedir. Geçici olarak işten
çıkarma, sendika politikası üzerinde derin etkileri olan
kıdemli işçilerden çok. genç işçileri kapsayan bir olgudur. Daha
kısa çalışma saatleri, daha düşük ücret ya da genç işçileri
işten çıkarma seçenekleriyle karşı karşıya kalan işveren,
kendisi açısından en karlı olanı seçecektir. Medoffun çalışması
da (Medoff, 1979) diğer şeyler aynı kaldığında, işten
çıkartmanın sendikalı sektörde. sendikasız sektöre göre daha
yüksek olduğunu göstermektedir (2 katı fazla). Özellikle
resesyon dönemlerinde. sendikalı üyelerin çoğu işten atılma
tehditiyle karşı karşıya kaldığında, sendikaların ücret
indirimine razı olması gündeme gelebilir('). 1şverenin.
ücretleri azaltmak yerine, geçici olarak işten çıkarmayı tercih
etmesinin çeşitli nedenleri vardır: (Ehrenberg and Simth. 1988:
597-98) Birincisi. işverenler firmanın karşı karşıya kaldığı
talep koşullarının gerçek durumu hakkında işçilere göre daha
fazla bilgi sahibi olabilirler. İkincisi, firma bazlı beşeri
sermaye yatırımları göz önüne alındığında. işverenler hem
sürekli harcamaları minimize etme hem de işçilerin verimliliğini
maksimize etme arayışındadır. Geçici ücret düşüşleri. bütün
işçilerin işi terk etme eğilimini güçlendirip, çalışma
eforlarını azaltmalarına yol açabilir. İşten çıkartma ise.
aksine. sadece en az deneyimli işçiyi etkiler; ve bu tip işgücü
için, firma daha az kaynak ayırmıştır. Üçüncüsü. iş arayanlar ve
çalışanlar firmanın geçici işten çıkartma eğiliminin
farkındalarsa. daha düşük ortalama ücretten çalışmaya razı
olacaklardır; çünkü işçilerin dalgalanan gelir akımı yerine
sabit gelir akımını tercih ettikleri varsayılırın) (işçiler
"riskten kaçınırlar"). Yenli_e alınanların ilk önce işten
çıkartılmaları; kıdemli işçilerin, talepteki şiddetli inişler
hariç. tüm azalmalardan bağışık oldukları bir "zımni
anlaşma" ile karşı karşıya oldukları anlamına gelir. Başlangıç
dönemini takiben. işten çıkartılma riski çok yüksek olduğundan,
gelirlerin zaman İçinde istikrarlı kalma eğilimi vardır. Kıdemi
işçiler. bu istikrar karşılığında. bu tip durumlarda daha düşük
ücret e razı olup. işverenin maliyetini düşürebilirler.
Başlangıç döneminde. kuşkusuz işçiler potansiyel gelirlerinin
dalgalanmasına maruz kalıp. daha yüksek ücret talep edebilirler.
Ancak, işten çıkartılmaya maruz kalan işçilerin oranı küçükse.
ortalama olarak işverenin maliyetleri azaltılmalıdır.
İşten çıkartma
etkisiyle ilgili yeni bir çalışma da (Golden. 1992) daralma ve
genişleme dönemleri itibariyle konjonktür devreleri 1923- 1987
arasında. ABD'de ele alınmıştır. Sendikalı İşyerlerinde daha
yüksek işten çıkarma oranlarının sadece yukarı kabarma evresine
arttığı. haftalık çalışma üzerinde aşağı doğru (esnek olmama
(katılık) halinin yarattığı ve işgücünü üretime karşı daha az
duyarlı hale getirdiği gözlenmiştir. Daha yüksek. sabite yakın
istihdam maliyetleri haftalık çalışma saatlerini uzatarak. İşten
çıkarına oranlarının yükseltmektedir. İşyeri ölçeğine dayalı bir
başka yeni çalışma da, (Montgomery. 1991) sendikalı
işyerlerinden sendikasız işyerine kıyasla İş gücünün sadece %4
fazlasının işten çıkartıldığını göstermektedir. Bu sonuç.
Endüstri bazlı araştırmaların bulguları üzerinde soru işareti
yaratmaktadır. Aynı araştırmada, sendikalı işyerlerinin daha
fazla işçiyi işten çıkartmasının nedeninin, sendikalı oluşları
mı yoksa büyük ölçek nedeniyle mi olduğu belirsiz çıkmıştır.
Dolayısıyla sendikaların işten çıkartma oranını artırma
eğiliminin. bu etkinin boyutunun ve hangi konjonktürde
arttığının saptanmasına yönelik olarak yeni çalışmalarla
zenginleştirilmesi gerekmektedir.
Sendikaların
istihdam üzerindeki etkisini ölçen çalışmalarda, iş gücü
dışındaki tüm diğer faktörlerin sözleşme yapıldıktan sonra firma
tarafından seçildiği varsayımına dayanılmaktadır. Oysa,
sendikanın özen gösterdiği istihdama yönelik başka faktörler de
söz konusu olabilir ve sendikanın bu tip faktörler üzerinde bir
takım kontrolleri olabilir. Bu faktörlerden bir tanesi çalışma
saatidir. Bir diğeri de sermaye olarak düşünülebilir. Standart
pazarlık modellerinin zayıflığını gösteren bir araştırmada (Ulph
and Ulph. 1990), sendika ve firma arasındaki. ücret ve istihdama
yönelik pazarlığın. çalışma saatleri ve sermaye gibi diğer
üretim faktörleri tarafından nasıl belirleneceği ne ilişkin
teorik tartışma yer almaktadır.
|