Türkiye Ekonomisi
Dünya Ekonomisi
Osmanlı Ekonomisi
Finansal Ekonomi
İşletme Ekonomisi
Hizmet Ekonomisi
Kalkınma Ekonomisi
Tarım Ekonomisi
Borsa ve Yatırım
Ekonomi Sözlüğü
Ekonomi Ders Notları
Ekonomi Düşünürleri
Genel Ekonomi Soruları
Özel İstatistik Arşivi
Özel İktisat Konuları
Açık Öğretim İktisat
Ekonomi Kurumları
Kamu Yönetimi
Kamu (Devlet) Maliyesi
Sigortacılık Konuları
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

Sermayenin İnanılmaz Fedakarlığı 

Haziran ve hatta Temmuz aylarında fiyatlar gerilemiş olacak. Konsolide bütçe ve kamu açıklan azalacak. Yıl sonu itibariyle enf­lâsyon hız kesmiş diye açıklanacak. Döviz, denge kuruna otururken, faizlerde gerileme işareti görülecek. Bu gelişmelerin tümü hükümetin ve 5 Nisan kararlarının olumlu hanesine işlenecek. Ne kadar yanıltıcı bir tablo! Eğer bu tabloya inanırsak, bu topluma çok yazık olur. Görüntüyü doğru algılayabilmek için, olumlu görüntü veren bazı gelişmeleri teker teker ele almak gerekmektedir. 

5 Nisan kararları alınırken, kamu kesimi fiyatları olağanüstü yükseltildi, özel kesim de bu ortamdan yararlanarak fiyat artışına gitti. Bu nedenle, fiyat artışı o ayda % 30 dolayında gerçekleşti. Nisanı izleyen aylarda fiyat artışı hız kesecekti, nitekim kesti de. Ama Mayıs ayı enflâsyonu Nisan ayına göre geriledi, fakat bir yıl önceki aynı aya göre halâ yüksek idi. Peki, başta otomotiv sektörü olarak, bazı sektörlerdeki iradi ve gerçekten oldukça yüksek fiyat indirimi anlamına gelmektedir? Bu gelişmeyi, "Artık enflâsyon durdu, dolayısıyla fiyat artış hızının durması bir yana, fiyatlar mutlak olarak geriliyor."' diye yorumlamak yanlış mı olur? Bunun cevabı çok açık. Bu davranışın üç nedeni var ya da bu davranış üç olguyu açıkça ortaya koymaktadır: (1) Bu fir­malar o denli verimsiz çalışıyorlar ki, piyasa daraldığında, dış piyasaya hitap edemediklerinden dolayı, dağ-taş bu fabrikaların ürünü ile doluyor. (2) Bu verimsiz üniteler öyle bir monopolcü yapıda ki, fiyatlar bir gecede üçte bir, oranında inebiliyor. Demek ki, inmeden önceki fiyatlarla bu halk sırtında sadece KİT'leri ve kamu kesiminin çar-çur etme yükünü değil de, toplumun efendi­lerini (!)de taşıyor. (3) Her kriz kapitalistleri olduğu gibi, hükü­metlerini de zor durumda bırakır. Bu anda çıkar birliği oluşturan bu iki gruptan yine sermaye (sanayi değil!) kârlı çıkar. Çıktı da! Fiyat indirimi yolu ile monopolcü kârından göz yaşartıcı feda­karlıkta bulunan sermaye, ücret bastırması sağlamış, vergiyi reddetmiş ve belki de gümrük birliği konusunda önemli pazar­lıklara girişip, istediği mesafeyi katetmiştir. Sermaye kazandı, ama sanayi ve ülke kendi sorunları ile baş başa kaldı; ekonomi­nin verimliliği cephesinde ise mesafe katedilmedi. Diğer sektörle­re kaynak aktarılırken, bunu adı "popülizm" oluyor da, her nasıl­sa monopolcü fiyatlarla ve çeşitli vergi ayrıcalıkları ile doğrudan tüketicilerden ve devletten sermayeye kaynak aktarılınca bunun adı ne "kambur" ne "popülizm", fakat "teşvik" ya da "piyasa fiyatı" oluyor. İdeolojilerin öldüğü iddia edilen bir dönemde, bu kadar yutturmaca mübah olsa gerek! 

Monopolist bir sektör çok sıkıştığında fiyat indirimine girer. Bu, onun zarar ettiği ya da fedakârlıkta bulunduğu anlamına gelmez. Kaldı ki, ileride yine aynı oyuna devam edebilmek için, dizginleri elden bırakmamak gerekmektedir. İşte bu koşul yerine getiriliyor. Tüm bu oyunları anlamak, her şeyi yerli yerine koya­bilmek için üzerimizden katar mı geçmeli! 

Kaynak: İzzettin Önder – İstanbul Üniversitesi Maliye Bölümü

 

 

Anasayfa - İktisat - Makale - Ekonomi - Borsa - İstatistik - Türkiye Ekonomisi - Ekonomi Sözlüğü

Since 2005