Türkiye Ekonomisi
Dünya Ekonomisi
Osmanlı Ekonomisi
Finansal Ekonomi
İşletme Ekonomisi
Hizmet Ekonomisi
Kalkınma Ekonomisi
Tarım Ekonomisi
Borsa ve Yatırım
Ekonomi Sözlüğü
Ekonomi Ders Notları
Ekonomi Düşünürleri
Genel Ekonomi Soruları
Özel İstatistik Arşivi
Özel İktisat Konuları
Açık Öğretim İktisat
Ekonomi Kurumları
Kamu Yönetimi
Kamu (Devlet) Maliyesi
Sigortacılık Konuları
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

 

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

Sermayenin Gücü ve Emekçiler

Otomotiv sektörüne şöyle bir bakalım. Son dönemde satışlar düştü (o da evvelki yılla yaklaşık aynı olan satışlar, şişirilmiş olan geçen yıla göre düştü). Bu durum karşısında sermaye ne yaptı? İşçi çıkardı, hükümetle pazarlığa oturdu, fiyat indirimi görüntüsünde bir davranışa girerek satışlarını artırdı, çalışanların ikramiyelerine göz koydu. Yeni fiyat artışlarını bir tarafa bırak­sak da, fiyat indirimi jestinin kimlere yedirildiği ortada Bu du­rum karşısında emekçi ve hükümetin tavrı ne oldu? Sonuçta kim kârlı çıktı? Cevap açık: Krizi kim yönetti ise, doğal olarak, o kârlı çıktı. Krizi kim yönetti, üretimi yapan emekçi mi, siyasal güce sahip olan hükümet mi? Hiçbiri! Peki nasıl oluyor da, üre­timi yapan emekçiler ya da siyasal güce sahip olan hükümet bir tarafa itiliyor da, sermaye bundan sıyrılarak çıkıyor? Denebilir ki, emekçinin verimliliği düşüktür, hatta bu nedenle fazla yüksek ücreti de hak etmemektedir. Diyelim ki bu sav doğru. Peki, ser­mayenin verimli çalıştığını kim iddia edebilir? İç piyasa bir anda durdu diye, dağ-taş araba ile doldu ise, bunun sorumlusu kimdir? 

Şu halde, sermayenin bu gücü nereden gelmektedir? Piyasa papağanlarının dillerinden düşürmediği '"örgüt" ilişkisinden mi gelmektedir? Hayır. Bu güç. biriktirilmiş emek artık değerlerin­den geliyor. Biriktirilmiş bu güç, sahiplerine, çok uzun süre ya­şama ve mücadele olanağı; hayatını sürdürebilmek için emeğini derhal satma durumunda olan emekçiye iş olanağı; siyasi erk ve programını uygulayabilmek için de siyasal örgüte malî ve maddî destek veriyor. İşte bu nedenle siyasiler halka meydanlarda hitap eder, sermaye sahibine ise konuk olur. 

Sermayenin başka neyi vardır, sermaye şapkasından oyuncak arabalar dışında başka hangi kuşları çıkartır? Medya! İnsanları eğlendirmek kimine göre hoş bir iş, kimine göre de sevaptır. Ama bu iki hedef de aynı yoldan geçmektedir: Düşünmeden uyum sağlayan ve öylece yaşayan bir "insan-maymun" tipi (ya da tersi) yaratmak. 

Bu ortamda, solun (!) hezimeti günlerce tartışılıyor, üstelik sonuçta da liderlerin inatçı olduğu, partilerin birleşemediği gibi dahiyane cevaplar üretiliyor, bu arada, seçmenin sağduyusu da herkesin yüreğine su serpiyor. Eğer ortam bu ise, ne maaş don­durmasını, ne işçi çıkartılmasını, ne medyanın davranışını, ne üniversite-sanayi (fazla kaba kaçmasın diye "holding" denme­mekte, galiba) işbirliğini, ne şunu, ne de bun tartışalım. 

Fakat, lütfen şu noktayı bir düşünelim. Bugün dünya serma­yesi ve üretim teknolojisi öyle bir boyuta ulaştı ki, artık üretim için bir anlamda nerede ise insana hiç gereksinim yoktur. Bu konuda bizim geri kalmış olmamız şanstır. Çünkü, hala üretim­de oldukça yoğun emek kullanıldıktadır. Diğer bir ifade ile, emeğin hala üretimde bir ağırlığı vardır. Emeğin, eğer varsa, siyasi mücadele gücü de zaten buradan gelmektedir. Arkada gerçek bir üretim gücü olmaz ise, tek başına örgüt bir işe yara­maz. Yarasa idi, tonlarca işsiz biraraya gelip, "İşsizler Sendika­sı" oluştururdu ve üye adedi itibariyle mevcut sendikalarımızın toplamından da büyük olurlardı. Ama olmuyor ve olamazlar da! 

Sermaye tünelin ucunu görüyor. Biraz daha teknoloji yoğun üretime geçtiğinde, ki muhtemelen bu sonuç kaçınılmazdır, ser­maye hem emekçileri, hem de küçük esnafı ufalayacaktır. Bu durumda, acaba emekçiler neyi görüyor da, hala "işveren" kav­ramını, hiç sorgulamadan, kullanıyor; hala salt emek gücüne dayanarak, mücadele edebileceğini düşünüyor? Bu konuda emekçiler yalnızdır; onlara bu konuda ne sermaye, ne siyasal iktidar hatta ne de akademik elemanlar el verip, destek olur. Ol­maz böyle bir şey! Bu güçler tünelin ucunu emekçilere göster­mezler dahi Kimbilir, belki tünelin ucu emekçilere gösterilse, bunu algılayamamış olan emekçiler ürker ve korkarlar. Çünkü sermaye tarih boyunca sadece ne mal ne de nasırlı el üretti! Onun üretimi çok daha başka alanlarda da gerçekleşti... 

Kaynak: İzzettin Önder – İstanbul Üniversitesi Maliye Bölümü

 

 

Anasayfa - İktisat - Makale - Ekonomi - Borsa - İstatistik - Türkiye Ekonomisi - Ekonomi Sözlüğü

Since 2005