Sosyal Güvenlik Reformu
Mevcut Durum
Emekli
Sandığı, SSK ve Bağ-Kur'u Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı adı
altında birleştiren 5502 sayılı Kanun 20 Mayıs 2006 tarihinde
26173 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiştir.
Sigorta hak ve yükümlülüklerinde norm ve standart birliği
sağlayan Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu 16
Haziran 2006 tarih ve 26200 sayılı Resmi Gazetede yayınlanmış,
yürürlüğe giriş tarihi ise 1 Ocak 2007 olarak belirlenmiştir.
Sosyal Güvenlik Reformu kapsamında hazırlanan Sosyal Yardımlar
ve Primsiz Ödemeler Kanun tasarısında ise çalışmalar devam
etmektedir.
Uzunca bir
süredir hazırlıkları sürdürülen sosyal güvenlik reformunun temel
amacı adil, kolay erişilebilir, yoksulluğa karşı daha etkin
koruma sağlayan, mali açıdan sürdürülebilir bir sosyal güvenlik
sistemine ulaşabilmektir. Sosyal güvenlik reformu ile nüfusun
tümüne, hakkaniyete uygun, eşit ve kaliteli sağlık hizmeti
sunumunun finanse edildiği genel sağlık sigortasının ve sağlık
dışındaki kısa ve uzun vadeli sigorta kollarının yer aldığı tek
bir emeklilik sigortası rejiminin kurulması; halen dağınık bir
halde yürütülen primsiz ödemeler ve sosyal yardımlar sisteminin
toplulaştırılarak nesnel yararlanma ölçütlerine dayalı, tüm
muhtaç kesimlerin erişebileceği bir sistemin oluşturulması ve
son olarak yukarıda anılan üç temel işleve ilişkin hizmetlerin
çağdaş, etkin ve kişilerin günlük hayatlarını kolaylaştıracak
şekilde sunulmasına olanak sağlayacak yeni bir kurumsal yapının
kurulması amaçlanmaktadır.
Reform Kronolojisi
Türkiye'nin
en temel amaçlarından birisi ekonomik kalkınmayı sosyal adaleti
sağlayarak gerçekleştirmek, toplumun refah seviyesini
yükseltmektir. Bu amacı gerçekleştirmeyi sağlayacak
çalışmalardan birisi de Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı,
Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı tarafından sürdürülen sosyal
güvenlik sisteminin yeniden yapılandırılmasıdır.
Sosyal
Güvenlik Reformu, Hükümetin Acil Eylem Planı çerçevesinde
başlatılmış ve başlatıldığı ilk günden bugüne sosyal
tarafların, kamu oyunun ve basının her türlü öneri, eleştiri ve
katkısına açık bir şekilde yürütülmüştür. İşçi, işveren, kamu ve
sivil toplum kuruluşlarının her türlü katkısı dikkate alınarak
analiz edilmiş ve kanun çalışmalarına yansıtılmıştır. Kanun
taslaklarının hazırlanması aşamasında ilgili bütün kurum ve
kuruluşlarından uzmanlar çalışmalara katkı vermek üzere davet
edilmiştir.
Sosyal
güvenlik sisteminin yeniden yapılandırılması ile ilgili
çalışmalar sırasında tespit edilen temel sorunları ve bunlara
ilişkin geliştirilen çözüm önerilerini kamuoyu ile paylaşmak
amacıyla 2004 yılı Ağustos ayında "Sosyal Güvenlik Reform
Önerisi" adı altında taslak bir metin hazırlanmış ve bütün
sosyal taraflara iletilmiş, ayrıca Bakanlığın internet sitesinde
yayınlanarak isteyen bütün kesimlerin erişimine açık hale
getirilmiştir.
2002
yılının sonlarında başlayan ve üç yılı aşkın süredir yoğun bir
biçimde devam eden sosyal güvenlik sisteminde reform
çalışmalarında Sosyal Güvenlik Kurumu Kanunu ile Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu sayesinde önemli bir
aşamaya gelinmiştir.
Neden Reform?
Sosyal
güvenlik sistemleri açısından temel unsur insandır ve nüfus
projeksiyonları oldukça büyük önem taşımaktadır. Nüfus
projeksiyonlarına bakıldığında, bugün genç olan nüfusumuzun
hızla yaşlanmakta olduğu ve 2012 yılında 65 yaş üstü nüfusun
0-64 yaş arası toplam nüfusa oranın %7'ye, 2039 yılında da
%14'e çıkacağı öngörülmektedir. Yaşlı nüfusun, toplam nüfus
içindeki payının %7'den %14'e ulaşması Fransa'da 115 yıl, Batı
Almanya'da ve İngiltere'de 45 yıl, ABD' de 75 yıl sürmüşken,
Türkiye' de bu orana 27 yılda ulaşılacaktır. 65 yaş üzeri nüfus
ile 0-14 yaş arası nüfusun çalışabilir nüfusa oranını gösteren
toplam bağımlılık oranı, Türkiye'de 2025 yılına kadar
geriledikten sonra, bu yıldan itibaren artış eğilimine girecek
ve bu eğilim 2035 yılından itibaren hızlanacaktır. Bir başka
ifadeyle, önümüzdeki 20 yılda bağımlı nüfusun azalacağı, buna
karşılık çalışabilir nüfusun artacağı bir dönem yaşanacaktır.
Dolayısıyla, önümüzde "demografik fırsat penceresi" olarak
adlandınlan bir dönem bulunmaktadır. Bu dönem, aynı zamanda
gerek büyüme hızının, gerek toplam tasarrufların yükselmesi,
dolayısıyla sosyal güvenlik kurumlarının fon birikimi sağlaması
beklenen ve sosyal güvenlik reformu için kaçınılmaması gereken
bir dönemdir.
Sosyal
güvenlik sistemlerinin en önemli amacı göreli ve mutlak
yoksulluğu azaltmaktır. Sosyal yardım ve hizmetler de dahil
olmak üzere, ülkemizdeki sosyal güvenlik kurumlarının 2005
yılındaki toplam harcamalarının milli gelire oranı % 12 olmasına
rağmen mevcut sosyal güvenlik sistemimizin bu amacı yeterince
gerçekleştiremediğini görülmektedir. Sosyal güvenlik sistemimiz
tüm vatandaşları kapsam altına almamaktadır. Sosyal güvenlik
sistemi içinde olanlar arasında ise, sahip oldukları haklar ve
yükümlülükleri açısından bir çok farklılıklar mevcuttur. Kamu
bütçesinden sosyal güvenlik kurumlarının açıklarını kapatmak
için söz konusu kurumlara yapılan transferlerin milli gelir
içindeki payı 2005 yılında %4.8'e ulaşmıştır. Diğer taraftan,
sosyal güvenlik sisteminin yaşadığı finansman sorunu, kamu
finansmanı üzerinde yarattığı baskı dolayısıyla, başta enflasyon
olmak üzere, diğer temel ekonomik göstergeleri de olumsuz
etkilemektedir.
Kurumların
finansman dengesini bozan en önemli sorunlardan birisi erken
emekliliktir. SSK' da emeklilerin % 62'sinin yaşının asgari
emeklilik yaşı olan 58-60 yaşın altında olması, sorunun boyutunu
açıkça ortaya koymaktadır. Bunun yanında, sosyal güvenlik
sisteminin finansman sorununun bir bölümü de prime esas kazancın
düşük gösterilmesi, kayıt dışı istihdamın yüksekliği, prim
tahsilat oranının düşüklüğü gibi gelirleri azaltıcı, diğer bir
kısmı ise erken yaşta emeklilik uygulamaları, primi alınmadan
yapılan sigorta ödemeleri, borçlanma kanunları gibi giderleri
artırıcı gelişme ve uygulamalardan kaynaklanmaktadır.
Sosyal
güvenlik alanında faaliyet gösteren çok sayıda kurumun
bulunması, bu kurumlar kapsamında bulunan kişilerin hak ve
yükümlülüklerinin farklılaştığı bir sosyal güvenlik sistemi
yaratmaktadır. Bu dağınık yapı eşgüdüm sağlanmasını
önlemektedir. Diğer taraftan, mevzuatın karmaşık olması, aşın
bürokratik işlemler, bilgi işlem altyapısının yetersiz olması
gibi sorunlar sosyal güvenlik kurumlarının etkin çalışmasına
engel olmaktadır.
SOSYAL
GÜVENLİK REFORMU NE GETİRİYOR?
Kurumsal
Yapı
SSK,
Bağ-Kur ve Emekli Sandığı; Sosyal Güvenlik Kurumu tüzel kişiliği
altında birleştirilerek, sosyal güvenlik sistemimizdeki mevcut
dağınık yapıya son verilmiştir.
Sosyal
Güvenlik Kurumu, üç yıllık bir geçiş dönemi sonunda ilçelere
kadar yayılan küçük ve ileri teknoloji destekli Sosyal Güvenlik
Merkezleri aracılığıyla vatandaşlarımıza hizmet sunacaktır.
Kurumun, taşra teşkilatı her ilde kurulacak Sosyal Güvenlik İl
Müdürlükleri ile bu müdürlüklere bağlı olarak ilçelerde
kurulacak Sosyal Güvenlik Merkezlerinden oluşmaktadır. Bu amaçla
Türkiye düzeyinde yaklaşık 1700 civarında Sosyal Güvenlik
Merkezi kurulması öngörülmektedir. Bu şekilde, sosyal güvenlik
hizmetleri vatandaşın en yakınına kadar götürülecektir. Etkin
bir denetim hizmeti yürütülebilmesi için taşra teşkilatında 3400
kişilik Sosyal Güvenlik Kontrol Memuru görevlendirilmesi yönünde
bir düzenleme yapılmıştır. Ayrıca, Kurumun iç ve dış denetimi
Rehberlik ve Teftiş Başkanlığı bünyesinde devredilen kurumların
müfettişleri tarafından etkin şekilde yürütülecektir.
Sunulan tüm
sosyal güvenlik işlemleri, tek noktadan hizmet anlayışına uygun
olarak kurulacak sosyal güvenlik merkezlerince yürütülecektir.
Bugüne kadar kamu bürokratik sisteminde sürdürülen taşra
teşkilatlanmasından farklı olarak çağdaş bir anlayışla
emeklilik, sağlık ve primsiz ödemeler dahil tüm sigortalılık
işlemlerini yerine getirecek olan sosyal güvenlik merkezlerinin
bu faaliyetlerini Hizmet Sunumu Genel Müdürlüğü koordine edecek
olup, Kurumun tüm bilgi işlem ve günlük operasyonlarının
yönetimi Hizmet Sunumu Genel Müdürlüğü tarafından
yürütülecektir.
Kurumun
prim tahsilatında etkinlik sağlanması amacı ile, prim ve prime
ilişkin davaların prim tahsilatından sorumlu Sosyal Sigortalar
Genel Müdürlüğü tarafından yürütülmesi benimsenmiştir. Yeni
sosyal güvenlik sisteminde sigorta işlemleri T.c. Vatandaşlık
Numarası esas alınarak yürütülecek, sigortalılara ayrıca sigorta
sicil numarası verilmeyecektir.
Genel Sağlık Sigortası
Türkiye'de
yaşayan herkes ilk defa sağlık sigortası bakımından kapsam
altına alınırken, 18 yaşını tamamlayana kadar bütün çocuklar
kendisine bakmakla yükümlü kişinin prim borcu ve yeterli prim
ödeme gün sayısı olup olmadığına bakılmaksızın, sağlık sigortası
güvencesi altına alınmaktadır. Koruyucu sağlık hizmetleri,
zararlı madde bağımlılığını önlemeye yönelik sağlık hizmetleri
ile yardımcı üreme yöntemleri ilk defa kapsama alınmaktadır. Yol
giderleri, gündelikler ve refakatçi giderleri tüm sigortalılara
verilirken, yurtiçinde tedavisi mümkün olmayan hastalara
yurtdışında tedavi imkanı getirilmektedir. Sağlık hizmetlerinden
yararlanmak için gerekli prim ödeme gün sayısı 30 güne
indirilmekte, prim borcu olsa da kişilere acil sağlık hizmetleri
sağlanmaktadır.
Katılım
payı toplam limiti azaltılmakta ve üst limiti asgari ücretin
%75'i olarak belirlenmektedir. Bunun yanında katılım payı
alınmayan haller genişletilmektedir. Kimlik tespiti yasal hale
getirilerek, kötüye kullanımların önlenmesi amaçlanmakta, acil
hallerde sağlık hizmetine ulaşımın önündeki engeller
kaldırılmaktadır. Sağlık hizmetlerini satın alma fiyatı ise
Kurumdan bağımsız bir komisyon tarafından belirlenmektedir.
Sağlık
hizmeti, kamu ve özel sağlık hizmeti sunucularından satın almak
suretiyle sağlanacaktır. Sağlık sigortasından yararlanacak
kişiler aile hekimi veya bunun yerine belirlenecek birinci
basamak hizmet sunucularından başlayacak, hastane ve Üniversite
Hastanesine doğru yükselen bir sevk zincirine uyarak sağlık
hizmetini alacaklardır. Sevk zincirine uyulması halinde
kişilerin istediği kamu veya özel hekim ve sağlık tesislerini
seçme hakkı getirilmiştir.
Genel
Sağlık Sigortasında prime esas kazancın % 12,5'i oranında prim
alınacaktır. GSS'de belirlenecek minimum yaşam düzeyinin altında
kalan yoksul vatandaşların sağlık sigortası primleri devlet
tarafından karşılanacaktır. Devlet ayrıca %3 oranında genel
sağlık sigortası primlerine katkıda. bulunacaktır.
Sosyal
Sigortalar
Tasarıyla
birlikte kamu ya da özel sektörde, bir işverene bağlı ya da
serbest olarak çalışıp çalışmadığına bakılmaksızın Türkiye'de
çalışan bütün vatandaşların eşit haklara ve yükümlülüklere sahip
olacağı tek bir emeklilik sistemi kurulmuştur. Mevcut
sigortalılarımızın emekliliği hak etme koşullarında, prim gün
sayısı, emeklilik yaşı ve
sigortalılık sürelerinde hiçbir değişiklik olmayacaktır. Emekli
aylığına esas alınacak matrahın hesaplanması, emekli aylığı
artış endeksi gibi konularda getiriler değişikliklerden ise,
mevcut sigortalılarımız yeni sistemde geçirdikleri süreye göre
etkileneceklerdir.
Kanunun
yürürlüğe girdiği tarihten itibaren emeklilik yaşı mevcut
uygulamada olduğu gibi kadınlar için 58, erkekler için ise 60
yaştır. Emeklilik yaşları 2035 yılına kadar değişmemektedir.
2036 yılından itibaren emekli olmak isteyenler için emeklilik
yaşlarında hayatta kalma beklentisindeki artışa paralelolarak
kademeli bir artış gerçekleşecek en son 65 yaşta
sabitlenecektir. 2048 yılında emekli olacak kadın ve erkek 65
yaşında emekli olabilecektir.
Emekli
olmak için 9000 gün prim ödenmesi gerekmektedir. Ancak bu
kapsamdaki sigortalılardan 9000 gün prim şartını yerine
getiremeyenler yaşlılık aylığı için gerekli olan minimum yaş
hadlerine 3 yaş daha eklenmek ve 5400 gün prim ödemek suretiyle
de yaşlılık aylığına hak kazanabileceklerdir. Hizmet akdiyle
çalışanlar için, istihdam ilişkilerinin sürekli çalışmayı
garanti etmemesi, kısmi çalışma gibi durumlar dikkate alınarak,
Kanunun yürürlük tarihinden sonra hizmet akdine bağlı olarak ilk
defa sigortalı olacaklar için prim gün sayısının 7100 gün
olması, sonra ki her yıl ilk defa işe girenler için bu süreye
100 gün eklenmek suretiyle, 20 yıllık bir kademeli geçiş ile
9000 gün prim koşuluna ulaşılması öngörülmektedir.
Yeni
emeklilik sisteminde tüm sigortalıların sosyal yardım
niteliğindeki bazı ödemeler hariç olmak üzere bütün ücret ve
aylık, zam ve tazminatları prime esas kazanca tabi olacaktır.
Hizmet akdiyle çalışanlar ile kendi adına ve hesabına bağımsız
çalışanlar için prime esas asgari kazanç brüt asgari ücret
tutarında, prim tavanı ise brüt asgari ücretin 6,5 katı
tutarında olacaktır.
Sigortalılara aylık veya gelir bağlanırken, tüm çalışma
sürelerindeki prime esas kazançları dikkate alınacaktır. Yeni
sistemde geçen süreler için aylık veya gelirler hesaplanırken,
sigortalının reform sonrası dönemdeki geçmiş prim e esas
kazançları, enflasyon ve prime esas kazançlardaki değişim
oranının yarısından oluşan karma bir endeks oranı ile
güncellenecektir.
Kanunun
yürürlüğe girdiği tarihten itibaren çalışılan her yıl için aylık
bağlama oranları 2016 yılına kadar yıllık %2,5 2016 sonrasında
ise yıllık %2 olması öngörülmektedir.
Malullük,
yaşlılık ve ölüm sigortaları için prim oranı %20'dir. Bunun %9'u
sigortalı payı, %11'i ise işveren payıdır. Devlet, emeklilik
sigortasına %5 oranında katkıda bulunacaktır. İş kazaları,
meslek hastalıkları ve analık sigortaları için çalışılan yerin
tehlike sınıf ve derecesine göre, tamamı işveren tarafından
ödenmek üzere % 1-%6,5 arasında prim alınacaktır. Genel sağlık
sigortasında ise prim oranı % 12,5 olup bunun %5' i sigortalı
%7,Yi işveren hissesidir.
İsteğe
bağlı sigorta uygulaması da zorunlu sigorta kapsamında olmayan
herkesin yararlanabileceği şekilde yeniden düzenlenmiştir.
İsteğe bağlı sigorta prim oranı %32,5 olacak, bunun % 12,5 oranı
genel sağlık sigortası primi olarak ödenecektir.
Yeni
düzenlemeyle kendi hesabına bağımsız çalışanlara ve kamu
görevlilerine de geçici iş göremezlik ödeneği verilecektir.
Evli
olmayan kız çocuklarına, yaş sınırı olmaksızın, sigortalı olarak
çalışmamaları veya kendi çalışmalarından dolayı gelir veya aylık
almamaları koşuluyla, erkek çocuklara ise 18 yaşına, orta
öğrenim yapmaları halinde 20 yaşına, yüksek öğrenim yapmaları
durumunda 25 yaşına kadar ölüm aylığı bağlanacaktır.
Kadın
sigortalılara ve sigortalı erkeğin sigortalı olmayan karısının
doğum yapması halinde 6 ay süreyle, brüt asgari ücretin üçte
biri miktarında emzirme ödeneği verilecektir.
İş kazası
ve meslek hastalığı ya da ölüm sigortasından aylık almakta olan
eş ve çocuklardan evlenenlere ise bir defa olmak üzere ölüm
aylığı veya ölüm gelirlerinin bir yıllık tutarında evlenme
ödeneği, ölen sigortalıların ailelerine ise brüt asgari ücretin
üç katı tutarında cenaze yardımı verilecektir.
Sosyal Yardımlar ve Primsiz Ödemeler
Sosyal
Güvenlik Reformu kapsamında hazırlanan Sosyal Yardımlar ve
Primsiz Ödemeler Kanun tasarısı ile sosyal yardımlar tüm
vatandaşlar için bir hak olarak tanımlanmaktadır. Temel amaç
sosyal yardımlar için kullanılan kamu kaynağını objektif
yararlanma ölçütlerine bağlı olarak adil ve ulaşılabilir
kılmaktır. Bunun için kişi veya ailelerin yaşam düzeyi tespiti,
ihtiyaç analizi, yoksulluk haritası gibi metotlardan
yararlanılacaktır. Sosyal yardım yapan kamu ve özel kuruluşlar
arasında koordinasyon sağlanacaktır. Periyodik olarak yapılacak
sosyal incelemelerle yardım alanların durumları kontrol
edilecektir. Sağlanacak yardımlar ile kişilerin kendi
kendilerine yetebilecek hale gelmelerinin sağlanması
hedeflenmektedir. Bu çerçevede nesnel ölçütler ile belirlenecek
ihtiyaç sahibi kişilere, mevcut sistemde de var olan yaşlılık
yardımı ve özürlü yardımı yapılmaya devam edilecektir. Reform
ile ilk defa uygulama alanı bulacak olan iş edindirme yardımı,
aktif işgücü politikalarının kullanım imkanını artıracaktır.
Sağlık yardımı ise genel sağlık sigortası ile ilişkilendirilerek
bu kapsamda prim ödeme gücü olmayan vatandaşların genel sağlık
sigortası primleri ödenecektir.
Kaynak: L.
İhsan DEMİRCİ
|