|
Süper Güçler Kıskacında Türkiye
Türkiye; süper güçlerin kıskacı altında. Bunu
bilmeyen yok gibi. Köylüsünden kentlisine,
büyüğünden küçüğüne, kime sorsanız, alacağınız
cevap; "Türkiye süper güçlerin elinde oyuncak olmaya
doğru yol alıyor. Bu gidiş nereye ve ne zamana
kadar devam edecek? Türkiye, kendisi ne zaman süper
güç olacak?" mealinde serzenişlerle dolu olacak.
Türk vatandaşları, haksız da değil. Türkiye ile en
ufak bir meselede bakıyorsunuz, hemen araya süper
güçler giriveriyor. Ankara'ya bir sürü diplomat
gidip geliyor ve bol bol direktifler veriyorlar.
Güya kendilerince, çok akıllı bir iş yaptıklarını
zannediyorlar.
Türkiye; süper güçlerin kıskacı ve tehditleri
altında gelişmesini ağır aksak devam ettirmeye
çalışıyor. Ancak gelişme hızı, süper güçlerin
arzulamadıkları hızda olursa, ülkenin önüne hemen
bir takoz koyuveriyorlar. Gelişme hızı, hemen 5-10
yıl gerilere gidiveriyor. Yakın tarihimizi,
ayrıntılı bir şekilde inceleyenler, bu gerçeği
apaçık görecektir.
Takozlar, evet takozlar. Türkiye'nin gelişmemesi
için özel hazırlanan takozlar. Süper güçlerin, sık
sık kullandıkları takozlar. Nedir bu takozlar?
Faizler ve borçlardan tutun da, komşu ülkelerle olan
sorunlara kadar çok çeşitli boyutlarda hazırlanmış
özel paketler dosyalarıdır, takozlar.
Eğer Türkiye'nin ekonomisi kısmen düzelmiş ve
ilerleme kaydediyorsa, hemen birinci ve eğer bu
engellemeye kafi gelmiyorsa ikinci ve üçüncü
takozlar konuveriyor ülkenin önüne. Önceden
hazırlanmış dosyalar, tozlu raflardan alınarak
açılıyor ve çeşitli senaryolar uygulama aşamasına
getiriliyor. Dosyaların açılması ve senaryolar
hazırlanması, Osmanlı İmparatorluğu'nun çöküşünü
içine alan son üç yüz yıl ve Türkiye Cumhuriyeti'nin
73 yılı boyunca devam etmiş.
Osmanlı'nın önüne açılan dosyalardan bazıları
şunlar; Balkan dosyası, Arap dosyası, Kafkas
dosyası, Kırım dosyası, Kuzey Afrika dosyası.
Türkiye Cumhuriyeti'nin önüne sunulan dosyalar ise,
Osmanlı'nın önüne konulanlardan pek farkı yok gibi.
Kürt dosyası, Ermeni dosyası, Suriye dosyası, Kıbrıs
dosyası, Batı Trakya dosyası, Bulgar Türkleri
dosyası gibi.
Dikkat edin ve son yirmi yılın Türkiye panoramasını
genel çizgileriyle bir inceleyin. Bu kısa süre
zarfında, Türkiye'nin önüne çok sayıda dosya
açılmış: Önce Kıbrıs dosyası açılmış. Ancak dosya
ters etki yapmış. Daha sonra, Ermeni dosyası
açılmış. Ülke, uzun süre Ermeni terörü ile meşgul
olmuş. Ardından Güneydoğu ve Kürt dosyası uygulamaya
konulmuş. Bu da bayatlamaya başlayınca, Suriye
dosyası gündeme gelmiş. Ülkeyi daha da köşeye
sıkıştırmak için, Batı bölgesinden Adalar dosyası
açılmaya gayret ediliyor.
Yine dikkat edin. Tüm bu dosyaların arka planında
hep süper güçler var. Çünkü yeryüzünde çıkacak her
türlü kargaşa, Süper Güçler'in ekmeğine yağ sürüyor.
Çünkü kargaşa ve savaş, süper güçlerin
ekonomilerini daha da güçlendiriyor. Silah
fabrikaları harıl harıl çalışıyor. Bir düşünün,
dünyada genel bir barış sağlansın. Kimse kimseye
kötü gözle bakmasın, insanoğlu, hemcinsine değil
kurşun sıkmak, kötü bir söz bile söylemesin. İşte o
zaman Silah Sanayi'nin hali nice olur? Bir bakıma
dünya silah sanayinin çalışması ve yeni gelişmeler
kaydetmesi için, dünyada kargaşa ve savaş olması
şart gibi. Savaşacak insanlar da, elbette ekonomik
yönden kalkınamamış ve gelişmemiş veya gelişmekte
olan ülke insanları olacak. Bu yeni dünya düzeninin
gereği oluyor.
Peki, bu gidiş nereye kadar olacak? Türkiye Süper
güçlerin kıskacından nasıl kurtulacak? Kısacası
Türkiye, kendisi ne zaman Süper Güç olacak? Elbette
bir gün olacak. Çünkü yeryüzünde Türkler, daima
süper güç olmuştur. Hem süper güç olduğu
dönemlerde, dünya tam bir barış ve refahı
yaşamıştır. Kargaşa ve savaş dolu Ortadoğu
insanları, geçmişi hatırladıklarında, derinden bir
ah çekmekte ve barış ve huzur dolu Türk
hakimiyetini aramaktadırlar. Balkanlarda,
Kafkaslar'da, Arabistan yarımadasında, Kuzey
Afrika'da... barış ve huzur arayışı hala devam
etmektedir. Hala bu bölgeler bir Osmanlı
beklemektedirler.
Bugün Amerika Birleşik Devletleri, dünya
imparatorluğuna soyunmuş gibidir. Ancak
imparatorluğun gereklerinin hiçbirini yerine
getirememektedir. Çoğu kez karşısına çıkan
sorunlarda, Osmanlı gibi davranmak istemektedir,
ancak geçmişi bunu engellemektedir. Çünkü, A.B.D,
Kuzey Amerika kıtasında, yakın tarihte, İngilizlerin
kurmuş oldukları sömürü düzeninin yeni adıdır.
Temeli sömürü ve kapitalizme dayanan bir sistem,
elbette Osmanlı'yı taklid edemez. Çünkü Osmanlı
sisteminde, çıkar değil hizmet esastı. İşte bu
esası, Batı Dünyası bir türlü kavrayamaz. Ne A.B.D,
ne İngiltere, ne Fransa, ne Almanya, ne de
Japonya... Bu ülkelerden hiçbiri, Osmanlı gibi
imparatorluk olamazlar. Çünkü tarih böyle diyor.
Dünya coğrafyası bunu doğruluyor.
Gelin, yöneticisiyle, halkıyla, köylüsüyle,
kendisiyle, kısacası hep birlikte ve el birliği ile
dünya ülkelerine kısa bir göz atalım. Dünyayı
tanıyalım. Dünyayı kimler yönetiyor? Ülkeleri kimler
yönlendiriyor? Dünya düzeninin ipleri kimlerin
elinde? Tüm bu sorulara cevaplar bulmaya çalışalım.
Cevaplan bulduğumuz an, kurtuluşumuzun ilk adımı
olacaktır. Güçlü Türkiye için, güçlü insanlar, güçlü
beyinler olalım, olmaz mı?
Doç. Dr. Ramazan OZEY
|