Türkiye Ekonomisi
Dünya Ekonomisi
Osmanlı Ekonomisi
Finansal Ekonomi
İşletme Ekonomisi
Hizmet Ekonomisi
Kalkınma Ekonomisi
Tarım Ekonomisi
Borsa ve Yatırım
Ekonomi Sözlüğü
Ekonomi Ders Notları
Ekonomi Düşünürleri
Genel Ekonomi Soruları
Özel İstatistik Arşivi
Özel İktisat Konuları
Açık Öğretim İktisat
Ekonomi Kurumları
Kamu Yönetimi
Kamu (Devlet) Maliyesi
Sigortacılık Konuları
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

"Tarım Satış Kooperatifleri Ne Kadar Kooperatif" Tartışması Yapılamaz

Ziraat Dünyası dergisinin Kasım 1985-368 sayısında Akın Birdal imzasıyla yayınlanan yazıda Tarım Satış Kooperatifleri'nin ne kadar kooperatif olduğu soruluyor. Soruya Akın Birdal tarafından verilen cevap oldukça açık. Sayın Birdal bu yazısında Tarım Satış Kooperatiflerini, kooperatifçiliğin hiçbir ilkesini içermeyen birer Devlet Ofisi olarak nitelendirmiş. 

Nitelendirme, bir genellemenin ifade edebileceği ölçüde doğru. Ama her genelleme gibi pekçok aykırı tesbit ve görüşlere de kapsamında yer ver­mekte. Gerçi, konu ayrıntılarıyla incelendiğinde, Sayın Birdal'ın yargısını çok genel düzeyde tutarlı kabul etmek mümkün. Ancak, Tarım Satış Kooperatiflerinin hukuki yapıları ile uygulamadaki farklı konumları, nedenleri belirtilmeksizin ve yeterli açıklamalara yer verilmeksizin ortaya konulan genel yargılardan kaçınmayı, doğru sonuçlara ulaşmak için zorun­lu hale getiriyor. Bu tür kooperatiflerin yapı ve faaliyet biçimlerinin karmaşıklığı, kolaycı genellemeler yerine, tarihsel gelişimi de kapsamına alan ayrıntılı ve zahmetli analizleri gerekli kılıyor. 

Bilindiği üzere Tarım Satış Kooperatifleri, Atatürk'ün sağlığında ve 21.10.1935 tarihli 2834 sayılı yasayla kurulmuşlardır. Kuruluş amaçlan, kendi ortaklarının çıkarlarını korumak ve onlara üretim, pazarlama kolaylıkları ve kredi olanakları sağlamaktır.. 

Kuşkusuz bu kooperatifler tarihsel bir boşluk içerisinden gelip birden­bire ortaya çıkmamışlardır. 1929 ekonomik bunalımının, bunların tarihsel gelişimlerinde önemli etkisi ve anlamı vardır. Bu ekonomik bunalımın olumsuz etkileri karşısında ve mevcut koşullarda, güdük özel sektörle ekonomik kalkınmanın yürütülemeyeceğinin anlaşılması üzerine ekonomik politikada değişikliğe gidilmiştir. Geçici bir dönem için de olsa özel sektörcülük anlayışı yerini ekonomide devletçilik politikasına terk etmiş, böylece devletçilik, ekonomik bunalıma zorunlu bir tepki olarak ortaya çıkmıştır. Burada bir hususa açıklık getirmek gerek. Devletçilik tepkisi dönemin koşullarında yalnızca ekonomik bunalıma karşıdır, yoksa kapital­ist gelişmeye değil. Yani devletçilik olgusu, kapitalist gelişmeyi hızlandırma amacına dönük geçici bir uygulama niteliğindedir. Nitekim 1935 de devletçilik, Halk Partisi'nin programına da alınmış ve daha önce özel kesimin yapamayacağı işlerle sınırlı kılınan devlet girişimciliğinin hareket alanı genişletilmiştir. 

Devletçilik dönemi olarak ifade edilebilecek 1935-1939 tarihleri arasında sanayi alanında, devletçilik adına az zamanda çok büyük işler yapılmış, özel sektöre yardımcı olmak ve başarılı faaliyet ortamı sağlamak için gerekli ön girişimler süratle gerçekleştirilmiştir. 

Devletçilik politikasının, tarımsal kesimdeki aynı amaçlı girişimlerinin en önemlisi ise Tarım Satış Kooperatiflerinin oluşturulması olmuştur. Böylece, küçük üreticilerin değil onu yönlendirmek isteyenlerin çabalarının bir ürünü olarak, Tarım Satış Kooperatifleri ve Birlikleri Yasası yürürlüğe konulmuştur. 

Yasa, kooperatifleri ortak ürünlerini değerlendirmek amacıyla kurul­muş teşekküller olarak düşünmekte ve yalnızca istisnai bir hale münhasır olmak üzere bu kooperatiflerin devlet adına destekleme alımlarıyla görevlendirilebileceklerini öngörmekteydi. Amaç, küçük üreticiyi örgütle­mek ve onu özel girişimciliğin güçlü bir unsuru olarak ekonomik yaşama sokabilmekti. 1935 yılından başlayarak yaklaşık 20-25 yıl boyunca sürdürülen, yalnızca görünüşü kurtarmaya dönük bu çabalardan somut bir sonuç elde edilemedi. 1935-1955 tarihleri arası olarak belirlenebilecek bu dönemde, küçük üreticilerin örgütlenebilmesi için sürdürülen çabalara belki çaba demek bile yanlıştır. Başlı başına ayrı bir inceleme konusu ola­bilecek bu dönemin analizine girişmeden, bir genelleme ile yetinmek zorundayız; "1935 - 1955 döneminde özellikle 1940'lı yıllardan sonra gelişen sanayi burjuvazisinin ve büyük toprak sahiplerinin yönetimde kazandığı etkinlik dolayısıyla, Tarım Satış Kooperatiflerinin gelişmesine ve güçlenmesine çaba gösterilmemiş, imkan sağlanmamıştır." 

Kooperatifçiliğin gelişme ve güçlenmesine devlet desteği sağlama bir yana bu kooperatiflerin, kooperatif olmaktan çıkarılması yönünde elden gelen herşey yapılmış, yasada yalnızca istisnai hallerle sınırlı olmak üzere ve Bakanlar Kurulu Kararnamelerine dayalı kılınan "ortak dışı alımlar" olayı, 1957 yılından başlayarak ve 1964'den sonra devrin hükümetlerince

gittikçe genişletilerek süreklilik kazandırılan "Devlet Destekleme Alımları"na dönüştürülmüştür. Böylece, Tarım Satış Kooperatifleri Birlikleri, yasada öngörülmemiş bulunmasına rağmen hukuka aykırı bir biçimde, Devlet Destekleme, Alım Politikalarını uygulayan birer devlet ofisi durumuna getirilmişlerdir. Devlet ofisi niteliği, bu kooperatifleri, küçük üreticilerin örgütlenmesini pratikte engelleyen ve onların sistemin denetimi altına alınmalarını sağlayan birer kuruluş konumuna sokmuştur. 

Yeri gelmişken hemen belirtmek gerekir ki, 1935 tarihli 2834 sayılı yasa çok defa söylendiğinin aksine Tarım Satış Kooperatif ve Birliklerini Devlet Ofisi olarak düşünmemiş aksine, gerçek anlamda birer kooperatif teşekkül olarak tutarlı bir hukuki yapıya sahip kılmıştır. Kooperatifçilik ilkelerinin tüm kuralları (uyum dönemi için düşünülen bazı istisnai düzen­lemeler dışında) göz önünde bulundurularak çıkarılan bu yasa, sanırız Türk kooperatifçiliği için oldukça yeterli bir dış dinamik oluşturmuştur. Birlik genel müdürlerinin ilgili Bakanlıkça atanıp görevlerinden alınmasına ve genel kurul kararlarının ilgili Bakanlıkça onaylanmasına ilişkin olup koop­eratifçiliğin "Demokratik Karar Alma Serbestisi" ilkesine aykırı olduğu savunulan hükümlerinin ise Türkiye Cumhuriyetin kooperatiflerle ilgili bu ilk yasasında yer alan, vesayet dönemi için öngörülmüş geçici nitelikte hükümler olduğu ileri sürülebilir. Muhtemeldir ki, kooperatifçilik anlayışının ülkede filizlenip yeşermesine paralel olarak, kooperatifçilik ilkelerine ters bu istisnai hükümler, küçük üreticilerin örgütlülüğü ve dinamizmine de bağlı olarak yasa metninde çıkartılabilecekti. Kooperatifçiliğin başlangıç dönemlerinde Almanya ve İngiltere gibi gelişmiş batı ülkelerinde de görülen bu başlangıç vesayetinin, 2834 sayılı Tarım Satış Kooperatifleri ve Birlikleri Yasası'nın bir eksikliği olarak değil ama dönem koşullarının gerekliliği şeklinde değerlendirilmesinin daha tutarlı olacağı düşüncesindeyiz. 

Kaldı ki, 1935 tarihli bu yasa, geçen süre içerisinde tam anlamıyla uygulanabilmiş de değildir. Yasanın öngörmediği, "Devlet Destekleme Alımları" uygulaması, zorlama bir yorumla yasa kapsamında değerlendiril­miş ve hukuka aykırı olarak sürekli hale getirilmiştir. Devlet Destekleme Alımlarının sürekli hale getirilmesi, birliklerin Tarım Satış Kooperatifleri yasası ile değil Devlet Destekleme Alım Kararnameleri hükümleriyle yönetilmesi sonucunu ortaya çıkarmış, kâr ve zarar devlete ait olmak üzere belli bir komisyon karşılığı yürütülen bu işlemler sonucu bir kısım birlikler, devlet ofisi konumuna sokulmuşlardır. Devlet Ofisi konumu, birlik yöneticilerinin ortaklarına karşı sorumsuzluğu durumunu ortaya çıkarmış, öyle-ki kooperatif genel kurullarında eleştiri getiren ortaklara verilen cevaplar "... yapmış olduğumuz işlemler size değil artık devlete ait olmuş olan mal­larla ilgilidir. Bizlere çalışmalarımızın hesabını siz ortaklar değil ancak devlet sorabilir..." mantığına kadar götürülmüştür. Kaldı ki, mevcut uygu­lamalar karşısında ileri sürülen bu mantığın yanlış olduğu da söylenemez. Yanlışlık, Devlet Ofisleri aracılığıyla Devlet adına yürütülebilecek Destekleme Alımlarının kooperatifler aracılığıyla yürütülmesinden kay­naklanmaktadır. 

Birlikler aracılığıyla yürütülen devlet destekleme alımları uygulamalarının gerek hukuki ve gerekse pratik açıdan ortaya çıkardığı sakıncaların kooperatifçiliğe inananlarca ve az sayıdaki küçük üretici örgütlerince giderek yükselen bir sesle ifade edilmesi üzerine, Özal hükümeti zaten yeterince uygulama ortamı da bulamamış olan bu yasayı (1935 tarihli ve 2834 sayılı), 30.4.1985 tarih ve 3186 sayılı yasayla yürür­lükten kaldırmıştır. 

Getirilen bu yeni düzenlemeyle, "Devlet Destekleme Alımları"nın Tarım Satış Kooperatifleri Birlikleri aracılığıyla sürekli bir biçimde gerçek­leştirilmesi uygulaması için gerekli yasal dayanak sağlanmış ve ayrıca bir­liklerin yönetim ve denetim yapıları kamu personeli ile takviye edilerek, bunların "Devlet Ofisleri" şeklinde çalışmaları için gerekli hukuki ve fiili ortam sağlanmıştır. 

Şimdi artık devlet destekleme alımları ile görevlendirilen Tarım Satış Kooperatiflerini gerçek anlamda birer kooperatif olarak nitelendirmek imkanı fiilen olduğu kadar hukuken de ortadan kalkmış bulunmaktadır. Böylece 2834 sayılı yasada mevcut olan ancak Devlet Destekleme alımları nedeniyle yıllardır uygulanamamış bulunan yasa hükümleri, yeni yasayla büyük ölçüde değiştirilerek, kooperatifçilik kurallarına aykırı mevcut uygulamaların hukuki temele oturtulması sağlanmıştır. 

Artık, tarım satış kooperatifleri ve birliklerinin hukuken kooperatif oldukları halde neden gerçek birer kooperatif gibi çalışmalarına imkan ver­ilmediği şeklinde uzun yıllardan bu yana işbaşındaki hükümetlere karşı ileri sürülen eleştirileri sürdürmek imkanı kalmamıştır. 

Ticari unvanları kooperatif olarak muhafaza edilmekle birlikte, Tarım Satış Kooperatifleri Özal hükümetince çıkarılan 3186 sayılı yeni yasa ile birer "Devlet Ofisi" niteliğine dönüştürülmüşlerdir. 

Bu nedenle, "Tarım Satış Kooperatifleri ne kadar kooperatiftir" tartışması artık yapılamaz. 

Ülkemizde, Tarım Satış Kooperatifçiliği hukuken 21.10.1935 tarihinde başlamış, 303.4.1985 tarihinde sona ermiştir. Gerçi bugün tarımsal kes­imde küçük üreticilerin, Tarım(Satış Kooperatifleri ekonomik çatısı altında örgütlenebilmeleri kağıt üzerinde hala mümkündür. Ancak yeni yasanın getirdiği sistem (model) çerçevesinde, destekleme alımları kapsamına alınmış tarımsal ürünlerin değerlendirilmesi amacıyla kurulmuş bir ekonomik Örgütün, ortaklarının özgür iradeleriyle yönetilmeleri olanağı artık mevcut bulunmamaktadır. 

Anavatan iktidarı, tarımsal kesimde küçük üreticilerin örgütlenmesine imkan veren "Tarım Satış Kooperatifçiliği" modeline böylece son vermiştir. Küçük üreticiler için alternatif model olarak yalnızca "Holding" ve "Sermaye Şirketi" modelleri mevcut gözükmektedir. Kuşkusuz ortak olarak değil... 

Holding ve şirketlere, bunlar tarafından belirlenen fiyatlardan ürün tes­lim eden müşteriler olarak... Zaten kimilerinin demokrasiden anladıkları da bu değil mi?

 

 

Anasayfa - İktisat - Makale - Ekonomi - Borsa - İstatistik - Türkiye Ekonomisi - Ekonomi Sözlüğü

Since 2005