Türk Bankacılık
Sektöründe Risk Yönetimi
Türkiye’de bankalar mali ve kurumsal
yapıları itibariyle göz ardı edilemeyecek noktalarda
gelişme göstermişlerdir. Ancak, bunun yanında Türk
bankacılığının gelişimini etkileyecek olumsuz
etkenler mevcuttur. Türk bankaları da dünyadaki
diğer bankalar gibi birçok riskle karşı
karşıyadırlar. Risk analizinin amacı, risk
seviyesinin istenen ve beklenen düzeye
indirilmesidir. Bu riskler arasında en önemlileri
kredi, likidite, faiz ve kur risklerinden
oluşmaktadır. Bunlar dışında bankalar operasyonel
riskler ve ödeme gücü riskleriyle de
karşılaşmaktadırlar.
Mali riskler arasında en önemli ve ön
plana çıkanı kredi riskleridir. Türk bankacılık
sektörü yıllar boyunca kredi riskine gereken önemi
vermiş ve risk en iyi yöneterek donuk alacaklarını
mümkün olduğu kadar düşük seviyelerde tutarak riski
yönetebileceğini göstermiştir.
Likidite yönetimi bankalar açısından
hayati önem taşıyan unsurların en başında
gelmektedir. Likidite riski; nakit çıkışlarının,
mevcuttaki nakitle ya da nakit girişleriyle
dengelenmemesi sonucunda oluşmaktadır. Bankalar
riskli dönemlerde (kriz dönemlerinde) likidite
riskini minimuma indirmek için özellikle kredi
akışlarını yavaşlatarak likit kalmayı tercih
etmektedirler.
Faiz riski, sistematik risklerin
önemli bir bölümünü kapsamakta olup, bankaların
aktif ve pasiflerinin yeniden fiyatlaması yapılırken
vadelerindeki uyumsuzluk nedeniyle olası zarar
etmesi olarak tanımlanabilir. Örnek verilmesi
gerekirse uzun vadeli kredi verip, onu kısa vadeli
mevduatlarla fonlama sonucu oluşan riskler bu
kapsama girer.
Kur riski ise kurlarda meydana gelen
bir anlık dalgalanma sonucu işletme ve finansal
kurumların mali durumları üzerinde ortaya
çıkabilecek olumsuz etkiler olarak tanımlanabilir.
Döviz cinsinden beklenen nakit girişleriyle nakit
çıkışları birbirine eşit ise “tam pozisyon”, nakit
girişleri, nakit çıkışlarından fazlaysa buna “fazla
pozisyon”, nakit çıkışları fazlaysa da “eksik
pozisyon” meydana gelmektedir.
Kasım 2000 ve Şubat 2001’de yaşanan
krizler, bankacılıkta risk yönetimi uygulamasının
önemi bir kez daha gözler önüne serilmiş, bu sayede
bankaların kayıplarının azaltılması ve bu yönetim
ışığında karlı ürünlere yönelmeleri sağlanmak
amaçlanmıştır.
Türk Bankacılık
Sektöründe Değer Yaratmak
Bankacılıkta hizmet ve ürünlerin her
bankada aşağı yukarı aynı olması, kolay ikame
edilebilmesi ve kolay ulaşılabilir olması pazarlama
alanında değer yaratma girişimlerinin ortaya
çıkmasına neden olmaktadır. Değer yaratma da ancak
doğru stratejilerle sağlanabilir.
İşletmelerin rekabet üstünlüğü elde
edebilmek için gelecek üzerine odaklanarak, yeni
süreç, faaliyet ve çalışmalar tasarlamaları
gerekmektedir. Doğru strateji seçimi, özellikle amaç
ve hedeflerin belirlenmesi ile başlar. Bir sonraki
aşama bu hedeflerin gerçekleşebilmesi için işletmeye
özel aksiyon planlarının yapılmasıdır.
Bir işletmenin stratejisi, işletmenin
hissedarları, müşterileri, çalışanları ve bulunduğu
toplum için nasıl bir değer yaratmayı planladığını
gösterir. Eğer bir işletmede maddi olmayan
varlıklar, işletmenin değerinin büyük bir kısmını
oluşturuyorsa, o zaman işletme stratejinin
gerçekleşmesi için, maddi olmayan varlıkların uyum
içinde harekete geçirilmesi ve gerekmektedir.
Bir strateji haritası, işletmelere
stratejilerinin hangi yönde ilerlemesi gerektiğini
ve oluşan stratejiyle işletmenin başarıya ulaşıp
ulaşmayacağını görebilme imkanı sunmaktadır.
Aşağıdaki şekilde bir işletmenin strateji
haritasında nasıl değer yarattığı gösterilmektedir.
|