Uluslararası Bağ ve Şarap Örgütü (OİV) ve AB Üyeliği
Bağlamında Türk Şarap Sektörü: Potansiyel Fırsatlar ve
Tehditler
Giriş
Asma, dünyada kültüre alınan en eski meyveli
bitki türlerinden biridir. Bağcılık ve
şarapçılık kültürünün Anadolu'nun kuzeydoğu
kesimini de içine alan bölgede binlerce yıl
önce başladığı ve buradan bütün dünyaya
yayıldığı kabul edilmektedir (12).
Taze üzüm suyundaki şekerin fermantasyon
yoluyla alkole dönüşmesi ile elde edilen,
birçok çeşide sahip olan ve medeniyet tarihi
kadar eski olan şarap, tarihte bereketin ve
bolluğun simgesi olarak anılmış, efsanelerde
en az buğday kadar yerini almıştır (6).
Günümüzde, dünya alkollü içkiler dış
ticaretinde birinci sırayı almakta olan
şarabı viski, votka, cin gibi ürünlerin yer
aldığı distile alkollü içkiler izlemektedir
Şarap piyasası son yıllarda gittikçe daha
dinamik bir hale gelmiş ve piyasanın
genişleme potansiyelini ve getirişini fark
eden yeni oyunculara yer açılmıştır. Şarabın
geleneksel üreticileri olan beş Avrupa
ülkesinin (Fransa, İspanya, İtalya, Almanya,
Portekiz) dünya piyasasındaki payı son 20
yıl içinde % 80'lerden % 60'lara kadar
inmiş, bu azalan piyasa payı, "Yeni Dünya"
ülkeleri olarak adlandırılan ABD, Arjantin,
Şili, Güney Afrika, Avustralya ve Yeni
Zelanda'ya kaymıştır
Diğer yandan, önemli bir protein, karbonhidrat,
mineral ve vitamin kaynağı olan kuru üzümün,
özellikle gelişmiş ülkelerde sağlıklı yaşam
bilincinin artmasıyla, gelecek yıllarda dünya gıda
pazarında daha büyük paylara sahip olacağı, aynı
potansiyelin üzüm suyunda da olduğu
değerlendirilmektedir
Türkiye, geniş bağ alanları, ekolojik uygunluğu,
ucuz işgücü ve özellikle kuru üzüm piyasasındaki
liderliği ile, katma değeri çok daha yüksek olan
şarap üretiminde de büyük bir potansiyele sahip
olmakla birlikte, pek çok sebepten dolayı henüz dış
rekabete hazır bir şarap piyasasına sahip değildir.
Ancak özellikle AB üyelik sürecimiz hızla bu
rekabete hazır hale gelinmesini zorunlu kılmaktadır.
Bu çerçevede, dünyadaki gelişmeleri takip etmek ve
teknik destek alıp, piyasayı geliştirmek için
uluslararası çalışmalara katılmak büyük önem
taşımaktadır. Uluslararası Bağ ve Şarap Örgütü (OİV-
Organization Internationale de la Vigne et du Vin)
bağcılık ve şarapçılık alanında dünyadaki en önemli
örgütlenme ve bilimsel ve teknik açılardan da en
belirgin otorite konumundadır.
1. Uluslararası Bağ ve Şarap Örgütü (OİV)
Amacı, atamalar referans bir kuruluş olmak
OİV, bağcılık ve şarap ürünleri sektörünün mevcut
uygulama ve standartlarının uluslararası düzeyde
uyumlaştırılmasına, üretim ve pazarlama koşullarının
iyileştirilmesine yönelik yeni uluslararası
standartların hazırlanmasına katkıda bulunmak ve
tüketicilerin çıkarlarının dikkate alınması için
çalışmaktadır (15). OİV, üye ülkelere uluslararası
şarap piyasasının ve şarap üretiminin geliştirilmesi
konusunda tavsiyelerde bulunmakta, bu alanda
çalışan diğer
kuruluşlar
ve katılmasında yarar görülen uluslararası
anlaşmalar hakkında bilgi sunmaktadır. Bu çerçevede
OİV, bilimsel ve teknik araştırmalar yaparak,
konular hakkında veri toplamakta ve
değerlendirmekte, üye ülkeler ve ilgili kuruluşlarla
işbirliği yapmaktadır
Köklü bir kuruluş
Hükümetlerarası bilimsel ve teknik bir
kuruluş olan
OİV'nin tarihi 1924'e kadar uzanmaktadır. O zamanki
adıyla Uluslararası Şarapçılık Ofisi, bağ ve şarapla
ilgilenen ülkelerin işbirliği ile oluşturulmuş,
İspanya, Fransa, Yunanistan, Macaristan, italya,
Lüksemburg, Portekiz ve Tunus kurucu üye
olmuşlardır. Örgütün merkezi Paris'tedir.
1 958 yılında Uluslararası Bağcılık ve Şarapçılık
Ofisi adını
alan
örgüt, 1997'de
Ofisin
yeni uluslararası ortama uyumunu sağlamak için
yeniden yapılanma kararı alması üzerine yürütülen
çalışmalar sonucunda, 2001 yılında eski tüzüğü
kaldırmış, 3 Nisan 2001 tarihli Kurucu Anlaşma
imzalanmış ve
1
Ocak 2004 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Buna göre
örgütün ismi Uluslararası Bağ ve Şarap Örgütü olarak
belirlenmiştir.
Demokratik
ve bilimsel bir
yapı
OİV'de en yetkili organ Genel Kurul'dur ve yılda bir
kez toplanmaktadır. Üye devletler Genel Kurul'da
delegeler
tarafından
temsil edilmekledir. Her
ülkenin temel iki
oy hakkına, dünya bağcılık ve şarap sektöründeki
görece pozisyonunu belirleyen objektif kriterlerden
hesaplanacak ilave oy sayısı
eklenmektedir.
Kararlar oydaşma ile alınmaktadır.
Genel Kurul dışında,
İcra
Komitesi, Bilimsel ve Teknik Komite, İzleme
Komitesi, Komisyonlar, Alt Komisyonlar ve Uzman
Grupları mevcuttur.
OİV'de
Başkan ve Başkan Yardımcılarının yanı sıra örgütün
iç idaresinden sorumlu bir de Genel Direktör görev
yapmaktadır.
OİV, etkinliklerini Genel Kuru! tarafından onaylanan
bir stratejik plan çerçevesinde Bilimsel ve Teknik
Komitenin eşgüdümünde diğer organları aracılığıyla
yürütmektedir. Söz konusu Komite, bağcılık, önoloji
(şarap bilimi) ve ekonomi olmak üzere üç ana başlık
altında etkinliklerini sürdürmekte, bu konuda veri
toplama, yayınlama, değerlendirme, tanım yapma ve
standart oluşturma çalışmaları yapmaktadır. Komisyon
ve alt komisyonlar, Özellikle şarapçılık konusunda
pek çok uluslararası normun belirlenmesi ve kontrol
çalışmalarında etkin rol üstlenmektedirler.
Örgütün 2004 yılında hazırladığı ve 2005-2008
yıllarını kapsayan Stratejik Planı bir ilki
oluşturmaktadır. Plan çerçevesinde örgütün bütün
çalışmaları yeniden şekillenmiş ve verimliliğin
artması hedeflenmiştir. Bu çerçevede, örgüt
şarapçılık kadar üzüm ürünleri alanında da etkin
olmak için, ülkemiz için büyük önemi olan, üzüm ve
üzüm ürünleriyle ilgili yeni bir alt komisyon
kurmuştur.
Örgütün resmi dilleri Fransızca, ispanyolca ve
İngilizce'dir. Bunun yanı sıra belgeler ve
toplantılarda italyanca ve Almanca da
kullanılmaktadır. Örgütün finansmanı, üye ülkelerin
her yıl ödedikleri ve Genel Kurul tarafından
belirlenen mali katkılarla sağlanmaktadır.
Örgüt, tüm dünya devletlerinin katılımına açık olup,
başvuran devletin üyeliği 6 ay içinde üye ülkelerin
çoğunluğu tarafından karşı çıkılmadığı sürece kabul
edilmektedir. Halen örgütün 43 üyesi vardır.
Örgüte, gözlemci olarak devletler, bölgeler ve
konuyla ilgili örgütler üye olabilmektedir.
Söz konusu üyeler içinde, şarap sektöründe önemli
bir yere sahip olan Fransa, İtalya, İspanya gibi
Akdeniz ülkeleri ön plana çıkmaktadır. Bunun yanı
sıra, Almanya ve Kuzey ülkeleri de örgüt
etkinliklerini yakından izlemekte, piyasadaki yeni
aktörler olan Güney Afrika, Avustralya gibi
ülkelerin de ilgisi ve ağırlığı artmaktadır. Son
dönemlerde üretim hacmi şarap sektöründe yeni bir
aktör olmaya aday ÇHC'nin de örgüte artan bir ilgisi
mevcuttur.
Türkiye ile ilişkileri gittikçe ivme kazanıyor
Türkiye 1940 yılında o zamanki adıyla Uluslararası
Şarapçılık Ofisi'ne üye olmak için başvurmuş ve 1946
yılında üye olmuştur. 1961 yılında kendi isteği ile
çekilmiş ve 1976 yılında yeniden üye olmuş, 3 Nisan
2001 tarihli OİV Kurucu Anlaşmasını 15 Mart 2005
tarihinde onaylamıştır.
Eylül 2006'da İstanbul'da düzenlenen özel bir şarap
yarışmasına jüri üyesi olarak davet edilen OİV Genel
Direktörü Castellucci'nin talebi üzerine resmi
kurumlarımızla ilk defa doğrudan temas sağlanmış ve
Ankara'da Dışişleri Bakanlığı, Dış Ticaret
Müsteşarlığı, Tütün Tütün Mamulleri ve Alkollü
İçkiler Piyasası Düzenleme Kurumu (TAPDK)
yetkilileriyle verimli görüşmeler
gerçekleştirmiştir. Bu temasların ardından, Ege
Üniversitesi Tarım Fakültesi öğretim üyesi Profesör
Ahmet Altındişli, 2006 Ekim ayında yapılan
seçimlerde Sofralık üzüm, Kuru üzüm ve Fermente
Edilmemiş üzüm ürünleri Alt Komisyonuna Bilimsel
Sekreter olarak secilmiştir. Böylelikle, üye
olduğumuzdan beri ilk defa bir turk bünyesinde
görev almış ve ileride daha üst pozisyonlara geçmek
İçin ilk adım atılmıştır.
Uluslararası planda referans alınan bir kuruluş
Dünyada üzüm ve şarap sektöründe yaşanan iki Önemli
gelişme sonucunda, OİV'nin ağırlığının bunlara
paralel olarak arttığı görülmektedir. Birinci
olarak, sağlıklı yaşam felsefesinin ve Akdeniz tipi
beslenme kültürünün popülerliğinin artmasıyla, üzüm
ve şaraba olan ilgi, dolayısıyla bu konuda bilimsel
bir otorite olan OİV'ye olan ilgi de artmaktadır.
İkinci olarak, üzüm ve şaraba ilişkin konular ilk
bakışta salt ekonomik açıdan değerlendirilse de,
belli bir kültürü yansıtan ve gittikçe yükselen bir
değer haline gelen şarap sektörünün kültürel bir
boyutu, üyesi olsun olmasın ülkelerin bu konuda bir
referans örgüt olan OİV'nin önemini arttırmaktadır.
OİV uluslararası planda pek çok örgüt ile eşgüdüm
veya işbirliği içinde çalışmakta, bağcılık ve şarap
alanında diğer örgütlerin çalışmalarına önemli
katkılarda bulunmaktadır. Bunların başında Avrupa
Birliği Komisyonu gelmektedir. OİV'nin analiz
yöntemleri AB mevzuatına olduğu gibi alınmaktadır,
önolojik (şarap bilimine ilişkin) uygulamalar için
de aynı yönde bir proje mevcuttur. Ayrıca şarap
yapımı için kullanılan türlerin listesi konusunda da
işbirliği sağlanmıştır.
OİV, Codex Alimemarius ile sofra Üzümleri normu, FAO
(Gıda ve Tarım Örgütü) ile dünya bağ istatistikleri.
CİHEAM (Milletlerarası Akdeniz Yüksek Zirai Etüdler
Merkezi) ile Akdeniz Havzasının kartografisinin
çıkarılması, UPOV (Yeni Bitki Türleri Koruma
Birliği) ile asma türleri betimleme kodu hakkında
ortak çalışmalar yürütmektedir
Bunların yanında, işbirliği yaptığı diğer kuruluşlar
arasında Uluslararası Şarap ve İspirtolu İçkiler
Federasyonu (FİVS), Avrupa Şarapçılık Bölgeler
Kurulu İAREV), Uluslararası Şarap Üniversitesi
Derneği (AUİV), Uluslararası Şarapçılık Birliği (UİOE),
AMORİM Uluslararası Akademisi, Avrupa Şarapçılık ve
Bağcılık Hukukçuları Derneği (AİDV) sayılabilir.
2. Türkiye'de Kuru Üzüm ve Şarapçılık
Türkiye bağcılıkta dünyada ilk beşte
2004 yılı FAO verilerine göre Türkiye bağ
alanlarında dünya dördüncüsü (567.000 hektar), yaş
üzüm üretiminde dünya beşincisi (3.700.000 ton)
(18), kuru üzümde ise dünya ikincisidir (295.000
ton). Türkiye'deki ekolojik koşullar dikkate
alındığında. Doğu Anadolu'da birkaç il ve yüksek
yaylalar dışında her yerde bağcılık
yapılabilmektedir. 6000 yıldır bağcılık yapılan
ülkemizde halen 300-400 farklı çeşit üzüm
yetiştirilmekte, bunlardan 40-50 kadarının ekonomik
değeri bulunmaktadır.
Türkiye yaş üzüm üretiminin %40'ını kurutmalık,
%30'unu sofralık, %28'ini sıralık
ve % 2'sini şaraplık olarak değerlendirmektedir.
Yıllık üretimin %75'i yurt içinde tüketilmektedir,
yani Türk bağcılık sektörünün içe dönük bir yapısı
vardır.
Türkiye kuru üzümde lider, ancak getirisi nispeten
düşük
Kuru üzüm. Cumhuriyetin ilk yıllarından beri ülke
ihracatında önemli bir yere sahip olmuş ve
geleneksel ihraç ürünleri arasında yer almıştır.
Çekirdeksiz kuru üzüm dışsatımından sağlanan gelir,
tarım ürünleri arasında fındık ve tütünün ardından
3. sırada, tüm ihraç ürünleri içinde 41. sıradadır
Türkiye'nin toplam üzüm üretim miktarı, tüm
meyvelerin %30'unu oluşturmaktadır, yani üzümün
tarım ürünleri içerisindeki oranı yüksektir. Kuru
üzüm pazarında dünya ikincisi olan Türkiye, dünya
pazarının %28'ini elinde tutmaktadır. Ancak buna
ekonomik getiri açısından bakılacak olursa 60
yıldır kuru üzüm fiyatlarının değişmediği ve 1 ABD
Doları fiyatla satıldığı görülmektedir. Dolayısıyla
Türk ekonomisine sağladığı katma değer düşüktür
(1-1).
Örneğin 2003 yılı verilerine göre üzüm ve üzüm
ürünlerinin dışsatımından elde edilen gelir 241.6
milyon Dolar, ki toplam dışsatım gelirinin %0.75'ine
denk gelmektedir. Bunun %95'lik bölümünü de kuru
üzüm sağlamaktadır. 196.200 ton çekirdeksiz kuru
üzüm ihracatından 183.959.000 Dolar, 99.289 ton
sofralık üzüm ihracatından 51.233.000 Dolar, 5.975
ton şarap ihracatından 7.290.000 Dolar gelir elde
edilmiştir. Yani şaraptan elde edilen gelirin
çekirdeksiz üzüm ve sofralık üzüm geliri yanında
düşük, ancak miktarı gelire karşılaştırdığımızda,
şarabın katma değerinin kuru ve yaş üzüme göre çok
yüksek olduğu ortaya çıkmaktadır (18).
Tarımda en yüksek katma değer şarapta
Şaraplık üzüm açısından Türkiye, ispanya, Fransa ve
italya'nın ardından dördüncü sırada, dünyada bağ
arazisi yönünden de dördüncü sıradadır. Ancak
İspanya, Portekiz ve İtalya'da üretilen üzümlerin
%90'ı şaraba dönüşürken, Türkiye'de bu oran % 2'de
kalmaktadır. Ülke bazında verilere bakıldığında,
şarap tüketiminde Fransa yılda kişi başına 55 litre
ile başı çekerken Türkiye'de bu oran yılda bir litre
civarındadır. Türkiye hala üzümü içen değil de,
yiyen bir ülke konumundadır.
Türkiye'de yaklaşık 300 çeşit şarap üretilmektedir,
ancak uluslararası piyasada Türk şarabının değeri ve
payı çok düşüktür (1). 150 milyar Dolarlık dünya
şarap ihracatında Türkiye'nin payı sadece 4 milyon
Dolardır (5). Dünya şarap üretiminde ve ticaretinde
Türkiye'nin payı %0.11'dir. İhraç edilen şaraplar
çok az miktarda şişelenmiş olarak, daha büyük
miktarda ise dökme olarak satılmaktadır (7). Türkiye
şarap ithalatının % 70'ini başta Fransa ve İtalya
olmak üzere AB ülkelerinden yapmaktayken,
ihracatının % 80'ini de başta Almanya ve Belçika
olmak üzere AB'ye gerçekleştirmektedir (18). Türkiye
1904'te 340 milyon litre şarap üretirken günümüzde
90 milyon litreye gerilemiş durumdadır (2). Bu rakam
Fransa'da şarap üreten bir köyün üretim kooperatifi
kapasitesi kadardır
Oysa şarap, tarım ürünleri içinde katma değeri en
yüksek olan üründür, bir kilo üzüm bir dolar
civarındayken, kaliteli bir şişe şaraba ödenecek
bedel bunun 50 katı olabilmektedir. Kuru üzüm
ihracatında toplam rakamlara bakarak ülkeye büyük
bir döviz girdisi sağladığı düşünülen ancak katma
değeri çok düşük olduğundan aslında potansiyelinin
altında gelir sağlayan üzüm ihracatı yerine, üzümün
şaraba dönüştürülerek pazarlanmasının kat kat daha
fazla gelir getireceği görülmektedir (9). TBMM
Bağcılık ve Alkollü İçecekler Araştırma Komisyonu
Raporu'na göre, yaş üzümü şaraba dönüştürerek
satılması veya ihraç edilmesi durumunda kuru veya
yaş üzüme göre %100'den fazla karlılık ve katma
değer elde edilmesi mümkündür [11), Ayrıca,
bağcılıkta üzüm yerine şaraba yönelmek, şarap yan
sanayinin gelişmesine böylelikle yeni yatının ve iş
olanaklarının yaratılmasına fırsat verecektir.
Dünya şarap sektöründeki değişimler Türkiye'den yana
Şarap sektöründe son yıllarda yaşanan çeşitli
akımlar, Türk şarabının kendisini geliştirmesi
durumunda şansı olabileceğini göstermektedir.
Bunların başında, şarap piyasasında belli şaraplara
karşı artık bir doyum noktasına gelinmesi ve
tüketicilere sunmak üzere, her yerde bulunmayan,
bölgesel özellikler taşıyan şaraplara ilginin
giderek artması yer almaktadır. Bu durumda da
Türkiye'de henüz keşfedilmemiş tatların, kaliteli
üretim ve şık bir sunumla piyasada iyi bir konuma
gelebilmesi mümkündür (10). Değişen iklim
koşullarına bağlı olarak şarap piyasasının yeni
verimli topraklar arayışında Türkiye, Avrupalı
yatırımcıların sık sık ziyaret ettiği bir cazibe
merkezi haline gelmiştir. İkinci bir akım ise,
organik tarıma gittikçe artan ilgidir. Türkiye'de
pek çok yerde hala geleneksel tarımcılık yapılması,
tarımsal koşullan organik tarıma elverişli hale
getirmekte ve bu da gelir artırıcı bir alan olarak
göze carpmaktadır
Üçüncü olarak, şarabın günümüzde arlık, sadece
alkollü bir içki olmaktan çıkıp, aynı zamanda
kültürel bir simge haline geldiği şarap içimi ve
beraberinde yenenlerin ayrı bir kültür oluşturduğu
bir gerçektir. Fransa, İtalya gibi ülkelerin bunu
zengin mu Haklarıyla birleştirerek ülke tanıtımına
ve ekonomisine büyük yarar sağladıkları göz önüne
alındığında, aynı uygulamanın dünyaca ünlü zengin
Türk mutfağı için de geçerli olabileceği ve yerli
şarapların uluslararası alanda Türkiye'nin
tanıtımının yapılacağı yeni bir araç olarak
sunulabileceği akla gelmektedir. TBMM Bağcılık ve
Alkollü İçecekler Araştırma Komisyonu Raporu'nda da
ifade edildiği gibi, şarabın AB üyelik sürecimizde
Türkiye'nin sosyokültürel algısına ve tanıtımına
olumlu etkisi olacağı değerlendirilmektedir (11),
Tüm bunlara paralel olarak son dönemlerde Türk şarap
sektöründe sevindirici gelişmeler de yaşanmaktadır.
Türkiye'de de şarap kültürünün giderek yaygınlaşması
ve buna bağlı olarak daha kaliteli ve farklı ürünler
talep eden bir kuşağın ortaya çıkmasıyla, sektörde
belli bir canlanma görülmektedir. Pek çoğu OİV
kurallarına uygun olarak çeşitli şarap yarışmaları
düzenlenmeye başlanmış, hatta Eylül 20O6'da
İstanbul'da yapılan şarap yarışmasına jüri üyesi
olarak OİV Genel Direktörü Cas-tellucci katılmış
(1), Kapadokya Meslek Yüksek Okulunda 2006 yılından
itibaren "Şarap üretim Teknikleri ve Bağcılık"
bölümü öğrenci kabul etmeye başlamış (3),
Türkiye'deki şarap üretim sektörü son 10 yıl içinde
hızla modernleşmiş, büyük şarap firmaları AB, ABD ve
diğer rakip ülkelerdeki şarap üretiminde kullanılan
en son üretim teknolojilerini kullanılmaya
başlamıştır
Türkiye'deki şarap sektörü ve yapılanma
Şarapçılık sektörünün işleyişi 1940'lı yıllardan
itibaren TEKEL'e verilmiştir. Bu dönemde Fransa gibi
ülkelerden şarap uzmanları getirilip bütün topraklar
taratılmış, devlet tarafından Urfa, İsparta, Yozgat
gibi birçok ilde 45 deneme şarap evleri kurulmuştur.
Söz konusu şarap evleri yerini daha sonra 6 adet
modern şarap işletmesi ve büyük bölümü aileler
tarafından idare edilen özel sektör işletmelerine
bırakmıştır (18). 1940'lı yıllarda sektörde
yakalanan bu ivme, daha sonraki dönemde, tüketici
eğiliminin milli içkimiz olan rakıdan yana olması,
mevzuat ve eşgüdüm eksikliği gibi çeşitli
sebeplerden dolayı Türk şarapçılık sektörü, iklim
açısından en uygun konumda bulunmasına ve geniş bağ
alanlarına rağmen, bir duraklama sürecine girmiştir.
Türkiye'nin AB'ye olan taahhütleri çerçevesinde,
alkol ve alkollü içki sektöründeki üretim ve
dağıtımdaki devlet monopolü kaldırılmış, TEKEL'in
2003 yılında özelleştirilmesiyle söz konusu kurumun
yerini Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler
Piyasası Kurumu (TAPDK) almıştır. Şarap ithalatı
ise, 2003 yılına kadar devlet kontrolündeyken, bu
tarihten sonra tamamen serbest bırakılmıştır (19).
OİV'nin etkinlikleri daha önceleri TEKEL tarafından
takip edilmekteyken, söz konusu kurumun
özelleştirilmesiyle, yerini TAPDK'ya bırakmıştır.
Halen Türkiye'de modern denebilecek tekniklerle
üretim yapan 100'e yakın firma vardır. TEKEL'in
özelleştirilmesinden sonra kamu sektörü olarak
sadece Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'na bağlı Atatürk
Orman Çiftliği bünyesinde yer alan küçük üretim
kapasiteli bir işletme kalmıştır
Türkiye'de bağcılık araştırmaları, üniversitelere
bağlı ziraat fakültelerinin yanı sıra, Tarım ve
Köyişleri Bakanlığı'na bağlı araştırma
kuruluşlarınca da yürütülmekte, yani bütünüyle kamu
kurumlarınca sağlanmaktadır, özel sektörün bu konuda
yürüttüğü AR-GE çalışmaları yok denecek kadar az
düzeydedir.
Türk şarap sektörünün sorunları ve alınabilecek
önlemler
Sektörün başlıca sorununu kayıt dişilik
oluşturmaktadır, üretimin üçte ikisi kayıt dışıdır.
Gerçekte piyasaya arz edilen ürün miktarının 110
milyon litre olduğu tahmin edilmekle birlikte,
kayıtlı miktar sadece 30 milyon litre civarındadır
(19). Bu da rekabet şansım hem iç hem dış piyasada
çok olumsuz etkilemektedir (5). Bu kayıt dişiliğin
en büyük nedenlerinden biri de, vergilerin
yüksekliğidir. 12 AB ülkesi şarap üretiminden Özel
Tüketim Vergisi (ÖTV) almazken, Türkiye'de alınan
ÖTV, AB ülkeleri ortalamasının % 400'ü civarında
(5), şişe başına 3 YTL civarındadır, gelirin %63'ü
vergi olarak kesilmektedir (10).
Sektörün diğer zayıf yönleri ise mevzuat eksikliği,
bağ alanlarının kayıt altına alınmaması, plansız bağ
dikimi, bağcılıkta eğitim seviyesi düşüklüğü,
şarapçılık yan sanayinin Türkiye'de olmaması, dış
pazarda rekabet gücünün olmaması, tanıtım olmaması,
AR-GE eksikliği ve devlette eşgüdüm eksikliği olarak
sıralanabilir
Alınabilecek önlemlerin başında, kayıt dişiliğinin
önlenmesi, yüksek vergi oranlarının indirilmesi (5),
kamu kurumları arasında ve kamu-özel sektör arasında
eşgüdümün sağlanması, AR-GE çalışmalarına ağırlık
serilmesi (12), mevzuat eksikliğinin giderilmesi,
sektörde reklam ve tanıtım vaşağının distile
içkilerle aynı kategoride degerlendirilmemesı, bağ
alanlarının kayıt altına alınması, "kökeni kontrollü
isimlendirme sistemi'ne gecilmesi ve böylece yüksek
getirili kalite şarap üretiminin mümkün kılınması,
AB'ye uyum çerçevesinde yeterli bir idari altyapının
kurulması gibi maddeler yer almaktadır
Pazar taleplerine uygun yüksek kaliteli ürünlerin
uluslararası standartlara göre üretilmesi,
ambalajlanması ve muhafaza edilmesi de sektör
uzmanlarının Önerileri arasındadır. Bunun için
uygulanan kurallar. Kodeks Alimentarius, FDA ve AB
direktifleridir (12), ki bu standartların çoğu OİV
tarafından ya da OİV ile eşgüdüm halinde
belirlenmektedir, bu da söz konusu örgütün önemini
bir kez daha ortaya koymaktadır.
AB ile Müzakerelerde Şarap Sektörü
AB, rekabet gücünü korumak için şarap sektöründe
reforma gidiyor
AB, şaraplık üzüm yetiştirilen bağ alanlarının
%45'ine, üretimin % 65'ine, küresel anlamda
tüketimin %57'sine ve ihracatın %70'ine sahip
payıyla, dünya şarap piyasasında lider bir konuma
sahiptir (18-19) ve çıkarlarını korumak için OİV
çalışmalarına çok etkin biçimde katılmaktadır. AB,
ayrıca OİV'de üzüm ve şarap sektörüyle ilgili
alınan kararları çoğu kez mevzuatına doğrudan
aktarmasından dolayı, OİV'nin çalışmalarının
takibine ayrıca büyük önem vermektedir. Bu nedenle,
Türkiye AB'ye üye olsun ya da olmasın, AB ile OİV
arasındaki bu karşılıklı etkileşimin uzun vadede
süreceği ve potansiyeli yüksek olan Türk şarapçılık
sektörünü etkileyeceği değerlendirilmektedir.
AB'nin "Gündem 2000" başlığı ile oluşturulan yeni
Ortak Tarım Politikası'nda (OTP) üç amaç ortaya
konmaktadır: rekabetçi, sürdürülebilir ve kalite
odaklı bir tarım sektörüne ulaşmak. Bu çerçevede
şarap, şartlı müdahale ve taban fiyatlı ürün
kapsamına alınmış, bağcılık için dikim yasağı
konulmuş ve şarapçılık için de gönüllü ve şartlı
distilasyon hacmi belirlenmiştir (17).
OTP'nin en önemli ve en eski araçlarından biri de
üye devletler arasında tarım mallarının serbestçe
ticaretinin yapılmasını sağlayan düzenlemeleri
içeren Ortak Piyasa Düzenleri'dir (OPD) (17). AB
ülkelerinin, güney ülkeleri şarapları karşısında
rekabet güçlerini artırmak için belirledikleri yeni
politika "daha az üretim daha iyi şarap"
şeklindedir. Bu çerçevede Avrupa Komisyonu, OPD
çerçevesinde önümüzdeki 5 yıl içinde AB bünyesindeki
400.000 hektar bağ alanının sökülmesini, bağcılığa
ayrılan ve çoğunluğu Fransa, İtalya ve İspanya'ya
verilen yıllık 1.2 milyar Euroluk ödeneğin ise
eksiltilmeden, kırsal alanların kalkınması,
altyapının finanse edilmesi, üretim tesislerinin
modernleştirilmesi veya eğitim yapılması gibi farklı
alanlara tahsis edilmesini öngörmektedir
(4).Türkiye, AB ile bu alanda uyumu taahhüt etti
Aralık 1999'daki Helsinki zirvesinde Türkiye'ye
adaylık statüsü verilmesinden sonra, 2000 yılında
kurulan Tarım ve Balıkçılık Alt Komitesi bünyesinde
7 adet Alt Çalışma Grubu oluşturulmuş olup,
bunlardan birisi Ortak Piyasa Düzenlerine Uyum Alt
Çalışma Grubu'dur. Bu Alt Çalışma Grubu kapsamında
Şarap Çalışma Grubu da yer almaktadır. Şarap Çalışma
Grubu, TAPDK, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı ve Sanayi
ve Ticaret Bakanlığı temsilcilerinden oluşmaktadır
(18). Türkiye, AB'ye üyelik sürecinde "2003 Ulusa!
Programı" ile AB Şarap Ortak Piyasa Düzenine uyumu
taahhüt etmiştir.
AB'ye yeni üye olan 10 ülkenin şarapçılık sektörü
konusunda yürüttüğü pazarlıklara bakıldığında, pek
çoğuna AB mevzuatına uyum konusunda çeşitli süreler
veya istisnalar tanındığı görülmektedir (18). DPT
tarafından hazırlanan Dokuzuncu Kalkınma Planı
(2007-2013), Şarap Sanayii bölümünde (19) "AB şarap
ortak piyasa düzenine uyumlu bir ortak piyasa
düzeninin kurulması ve şarap piyasalarının etkin bir
biçimde izlenmesine yönelik hukuki, idari yapılar
ile uygulama mekanizmalarının oluşturulması için
uyumlaştırılması gereken AB müktesebatı ile
uyum/aştırmadan sorumlu kurumlar ve uyumlaştırma
için öngörülen tarihler yer almaktadır. Şarap
sektörüne ilişkin mevcut mevzuat AB mevzuatı ile
henüz uyumlu değildir" ifadesi yer almaktadır.
DPT'njn Türk şarap sektörü için önerdiği vizyon ve
strateji ise, "ülkemizin kalite şaraplarıyla
dünyanın önde gelen şarap ihracatçısı olması, iç ve
dış pazarlardaki rekabet gücünü artmasını hedefleyen
bir ülke politikası oluşturmasıdır. Stratejisi ise,
özel sektörün bir araya gelmesi ve devlet desteği
ile beraber ihracata yönelinmesidir
Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Şarap Ortak Piyasa
Düzeni Alt Çalışma Grubu raporunda (18)
"şarapçılığın önümüzdeki yıllarda gereken
tedbirlerin alınması halinde ülkemizin en önemli
ihracat kalemlerinden biri olacağı, buna karşın,
eğer gereken tedbirler alınmazsa bugüne kadar kendi
imkanları ile ayakta kalmaya çalışan bu sektörün
özellikle AB'ye üyeliğimizle birlikte yok olacağı
kabul edilmelidir" ifadesi yer almaktadır. Raporda,
bu süreçte, bir yandan AB ile uyum için gerekli
adımlar atılırken
Ih dan Türk şarapçılık sektörünün AB ile rekabet edebilecek
hale gelmesine yönelik tedbirlerin alınması
gerekliği, bunun yolunun da kalite şarabı
üretiminden geçtiği kaydedilmektedir.
Sonuç
Şarabın katma değerinin kuru üzüme göre çok daha
fazla olduğu ve yaratacağı yan sanayi göz önünde
tutulduğunda, Türkiye'nin bağcılık sektörünü
halihazırda olduğu gibi kuru üzüm yerine kalite
şarabı üretimi ve ihracına yöneltmesi durumunda
kayda değer bir gelir artışı sağlanacağı
görülmektedir. Türk şarap sektörünün gelişmesinin
ekonomik açıdan sağlayacağı bu faydanın yanı sıra,
dünyada şaraba atfedilen kültürel değerden dolayı,
artan turistik potansiyelimiz de göz önüne
alındığında, ülke tanıtımına da katkı sağlayacağı
değerlendirilmektedir.
Öte yandan, AB ile sürdürülen üyelik müzakereleri
çerçevesinde bu konuda da AB müktesebatına uyum
sağlanması söz konusu olacağından, Türk şarap
sektörünün geliştirilmesinin aynı zamanda bir
zorunluluk olduğu görülmektedir. Aksi takdirde zaten
zayıf olan Türk şarap sektörünün dış rekabete
dayanmakta ciddi zorluklarla karşılaşacağı
uzmanlarca belirtilmektedir.
OİV, bu konuda yürüttüğü bilimsel çalışmalarla, hem
Türkiye'ye hem AB'ye yol göstermekte ve bir bakıma
AB ile müzakere sürecinde karşılaşılacak mevzuatı da
yaratmaktadır. Bu çerçevede, OlV'nin çalışmalarına,
ülkemizdeki bütün ilgili kurumlarca etkin bir
katılım sağlanması durumunda, AB üyelik müzakereleri
bağlamında karşımıza çıkması muhtemel bu mevzuatı
yakından takip etme şansını elde etmenin yanı sıra,
şarap sektöründe bir atılım yapmak için de OİV'nin
teknik ve bilimsel bilgi birikiminden faydalanmak da
mümkün olabilecektir.
KAYNAKÇA:
1. "Türkiye'nin en güzel şarabı seçilecek".
Milliyet, 5.9.2006
2. "At kadehi elinden"
www.ternpodergisi.corn.tr
8.12.2005
3. "Bu okul şarap bilimcisi yetiştiriyor"
www.kapadokya.edu.rr
4.
"Consommation de vin Elle
continue
d'augmenter dans le
monde",
www.terre-net-fr
(25.4.2007)
5.
"AB yolunda Bağcılık ve Şarapçılık", Şükrü Kızılot,
Hürriyet,
23.11.2005
6. "
Geçmişten Günümüze Şarap",
www.turscib.org.tr
7.
"Türkiye Bağcılığı ve Bazı üzüm Çeşitlerimiz",
www.cinarziraat.com
8.
"Örtüaltı Bağcılık", Serdar Eymirlı, Alata Bahçe
Kültürleri Araştırma Enstitüsü
9.
"Şaraplık üzüm kuru üzüme karşı" Mehmet Yalçın,
Milliyet,
3.10.2002
10.
"Türk Şarabı Yükselişte" Berrin Karakaş-Hüzeyın
Keten
www.tempodergisi.com.tr
(2004}
1 1.
TBMM Bağcılık ve Alkollü içecekler Araştırma
Komisyonu Raporu
(17.3.2005) 1 2
"Bağcılıkta Gelişme ve üretim Hedefleri". Hasan
Çelik, Salih Çelik. Bırhan Marasalı Kunt-er, Gökhan
Söylemezoğlu, Yılmaz Boz, Cengiz Özer, Arif Atak
I 3. "Kuru üzüm", Dış Ticaret Müsteşarlığı, ihracatı
Geliştirme Etüd Merkezi, Cengiz Karabayır, 2006
14. "Alkollü ve Alkolsüz içecekler ürün Profili",
Dış Ticaret Müsteşarlığı, İhracatı Geliştirme Etüd
Merkezi, Cengiz Karabayır, 2006
15. Uluslararası Bağ ve Şarap Örgütünün Kuruluş
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair
Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu 11/662)
(TBMM, Dönem 22, Yasama Yılı 2)
16. Plan Strategique OlV 2005-2008
17. Tarım Sektöründe Türkiye ve Avrupa Birliği
Etkileşimi: Türkiye'nin AB'ye üyeliğinin analizi,
Erol H. Çakmak ve Haluk Kasnakoğlu, ODTü İktisat
Bölümü, (Nisan 2001)
18. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Strateji
Geliştirme Başkanlığı, Ortak Piyasa Düzenleri Alt
Çalışma Grup Raporları/Şarap Ortak Piyasa Düzeni Alt
Çalışma Grubu Raporu (Eylül 2005)
19. Devlet planlama Teşkilatı Müsteşarlığı,
Dokuzuncu Kalkınma Planı (2007-2013)
içki, Tütün ve Tütün ürünleri Sanayi Özel İhtisas
Komisyonu/İçki Sanayi Ön Raporu
(2006),
Kaynak:
Dilşad Kırbaşlı KARAOĞLU - Uluslararası Ekonomik
Sorunlar Dergisi
|