Türkiye ve Çok Yönlü İlişkilerin Önemi
Alparslan Türkeş
Dış politikada "değişmeyen düşmanlıkların ve
değişmeyen dostlukların olmadığı" prensibi ve
Türkiye'nin jeostratejik konumu çok yönlü dış
ilişkilerin önemini artırmaktadır. Dış politika
artık hem ülkeler hem de konular itibariyle çok
yönlü dış ilişkileri gerektirmektedir.
Türkler Anadolu ile 1071 Malazgirt Sa-vaşı'ndan çok
önceki tarihlerden itibaren ilgilenmiş, sosyo-kültürel
yollardan Anadolu'da nüfuzlarını arttırmışlar,
Malazgirt Savaşı sonrası Anadolu'yu hakimiyetleri
altına almışlardır. Bin yıllık Türk Vatanı olan
Anadolu, askeri, ekonomik, siyasi ve sosyo -
kültürel açıdan nev-i şahsına münhasır (sui generis)
bir coğrafya parçasıdır.
Anadolu, ister Me Kinder'in kara, ister
Muntington'un deniz teorisi esas alınsın,
jeopolitik ve jeostratejik açıdan Dünya'nın en
önemli coğrafya parçalarından birini teşkil
eder. Dünya hakimiyeti açısından ya birinci derece
olan kara parçaları arasındadır, ya da hemen bu
özelliği taşıyan bölgelere komşudur. Bu sebeptendir
ki Anadolu değişik dönemlerde büyük güçlerin nüfuz
mücadeleleri-ne konu olmuştur. Üzerinde yaşadığımız
toprakların bu önemli özelliğini dikkate almadan
siyaset yapmak imkansızdır.
Anadolu ve boğazlar tarih boyunca ticaret yollarının
üzerinde olmuş, bu kara parçasını kontrol edenler
Dünya ticaretinin büyük bölümünü de kontrol
etmişlerdir. Tarih boyunca Asya ile Avrupa arasında
bu ticaretin yapıldığı "İpek Yolu" Anadolu üzerinden
geçmiştir. Bilinen gelişmelerle önemi azalan bu yol
20. Asrın sonlarında tekrar ihya olmak üzeredir.
Orta Asya ve Kafkaslarda doğan Bağımsız Türk
Cumhuriyetleri ile Anadolu arasında gelişen
münasebetler Anadolu'yu tekrar ekonomik açıdan
önemli hale getirmektedir. Petrol ve doğalgaz bonı
hatları ile Orta Asya ve Kafkaslar'ın Anadolu
üzerinden Batı'ya açılmaları sağlandığında, Anadolu
yarımadası İpek Yolu'nun çalıştığı dönemden daha
büyük ağırlık kazanacaktır.
Anadolu ticaret yollan açısından Kuzey-Güney trafiği
üzerinde de bulunmaktadır. 20. Asrın başlarından bu
yana Komünist rejimle idare edilen SSCB dağılmış,
Anadolu'nun Kuzey'inde Türkiye ve Dünya ile ekonomik
sistem açısından eskiye oranla daha yoğun ekonomik
münasebetler kurma durumunda olan devletler ortaya
çıkmıştır. Büyük ekonomik potansiyele sahip
Karadeniz ülkeleri boğazlar yolu ile Akdeniz'e
açılmaktadır. Bu Kuzey -Güney trafiği Türkiye'nin
kontrolündedir. Bu kontrolün ne kadar önemli olduğu,
boru hatları güzergahı tartışmasında kendini açıkça
göstermektedir.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin üzerinde bulunduğu
Anadolu toprakları Dünya açısından son derece
önemli olan ekonomik havza ve alanlarla doğrudan
ilişki kurabilecek konumdadır. Körfez ve tran
petrollerine komşuyuz. Büyük ekonomik güç olan
Rusya ile Akdeniz havzası arasında yer almaktayız.
Avrupa Birliği ile Ortadoğu ilişkisi büyük ölçüde
Türkiye üzerinden kurulabilmektedir.
Son gelişmelerle Anadolu Orta Asya Türk
Cumhuriyetleri ile ilişkilerde adeta bir geçit
teşkil etmektedir. Irk, dil, din ve tarih
birliğinin yarattığı olumlu ortam içinde Türkiye
ile bu cumhuriyetler arasında hızla gelişen ekonomik
münasebetler Orta Asya açısından Türkiye'ye anahtar
rolü yüklemektedir.
Kafkas ve Orta Asya petrol ve doğalgazının Anadolu
üzerinden Dünya pazarlarına ulaştırılması
gerçekleştirilirse Anadolu coğrafyasının önemi
tahmin edilemeyecek kadar artacaktır.
Rusya tarih boyunca başta Avrupa ve sonra Dünya için
önemli bir devlet olmuştur. Türklerin tarihinde
Rusya'nın yeri daha da ağırlıklıdır. Rejim
değişikliğine rağmen Rusya'nın önemi azalmamıştır.
Bir bakıma Rus-ya'daki gelişmeler daha da önem
kazanmıştır. Komünist rejim altındaki Rusya
hesaplanabilir bir risk unsuru taşıdığı halde,
bugünkü Rusya daha büyük belirsizlikler
oluşturmaktadır. Türkiye için olduğu kadar diğer
büyük güçler açısından da önemli olan bu durum
Rusya'nın hemen güneyini kontrol eden Anadolu'nun
önemini arttırmaktadır.
Türkiye her coğrafi konumu, hem de sosyo - kültürel
özelliği ve tarihi geçmişi ile İslam alemi ve
özellikle Ortadoğu ve Akdeniz'deki İslam devletleri
ile münasebetleri açısından büyük önem taşımaktadır.
Türkiye'nin din, tarih ve kültür müşterekleri İslam
aleminde kendisine özel bir konum kazandırmaktadır.
Bu camia ile ilişkilerde ve kurulacak her türlü
münasebette Türkiye önemli bir faktör olarak dikkate
alınmak durumundadır.
Yukanda özet olarak ifade etmeye çalıştığımız
hususlar Anadolu, Boğazlar ve Trakya üzerinde
kurulu Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin Dünya
siyasetinde ağırlığı olan güçler açısından ne kadar
önemli bir konumda olduğunu göstermektedir. Bu
konumdaki bir Türkiye'nin tek yönlü, tek boyutlu
politikalar uygulaması düşünülemez. Buna coğrafi
konumu, tarihi ve sosyo-kültürel yapısı müsaade
etmez.
Türkiye'nin dış politikası değinilen bütün
faktörleri dikkate alan, mutlaka çok yönlü olan, çok
hassas dengeleri koruyan, özel konumundan doğan
riskleri minimize, avantajlarını maksimize eden
özellik taşımak zorundadır.
Bu sebepdendir ki;
Türkiye, Avrupa Birliği, Türk Cumhuriyetleri, A. B.
D., İslam alemi ve Rusya ile münasebetlerini son
derece dengeli ve uyumlu şekilde tanzim etmek
durumundadır. Tek yönlü bir tercihde bulunarak
diğer faktörlere kayıtsız kalamaz.
Türkiye çok yönlü dış ilişkileri dış politikada
esas kabul ederken, dış politikadaki başarının büyük
ölçüde ülkelerin gücü ile doğru orantılı olduğu
gerçeğini de unutmamalıdır.
|