Türkiye Ekonomisi Hakkında Bazı Öneriler
Nasıl Bir Ekonomik Sistem?
Dünyamız insanının bilimsel gelişimi ve bağlı
olarak sosyal ve ekonomik değişimdeki baş döndürücü
hız, bu alandaki politikaların ve stratejilerin çok
yönlü olarak ve çok değişken faktöre bağlı olarak
değişimini gerektirmektedir. Bu faktörlerin en
önemlileri şunlardır
-
Eğitim ve bilim alanındaki gelişmeler
-
Hayat standardındaki zorunlu değişiklikler gereği
mal ve hizmetlere olan talebin artması
-
Uluslararası ilişkilerin gerektirdiği değişim
zorunluluğu
-
Yeni teknolojik gelişmelere uyum sağlamak için
bilimsel çalışmalara yönelme zorunluluğu
-
Ülke insanının ihtiyaçlarının karşılanması için mal
ve hizmet üretiminde kifayetli olmak gereği
Yukarıda sayılan ana faktörlere bağlı olarak bir
yorum yapıldığında şunları görmekteyiz.
1- Bilimsel gelişmelere paralel olarak insanların
hayat standardı da artmaktadır. Bu da insanların mal
ve hizmetlere olan ve zaman içerisinde sürekli
olarak artan ve cinsi değişen talebine sebebiyet
vermektedir. Bu talebi karşılamak bir zorunluluktur.
Daha açık bir ifade ile, bilimsel gelişmeye paralel
olarak hem değişik mal ve hizmet Üreteceksiniz, hem
de kaliteyi ve üretimi arttıracaksınız.
Bunu sağlamak için zaman içerisinde ekonomik
parametreleri değişen bir ekonomik sistemi kurma
gereği vardır.
2- Globalleşen bir dünyada, Ülkemizin bir sömürü
alanı, daha açık bir ifade ile bir ekonomik
müstemleke ve insanımızın bir köle olmaması için
diğer dünya ülkelerinin gelişimine paralel olarak
insanımızı geliştirmek zorundayız. Bunu da
çerçevesi çizilmiş bir ekonomik sistemle sağlamak
mümkün değildir.
3- Üretim alanlarında, üretim teknolojisi sürekli
gelişmekte ve değişmektedir. Bu gelişim ve
değişimin gerisinde kalan ülkeler rekabet dışı
kalacaklardır. Ekonomik anlamda esir olacaklardır.
Rekabet edebilme imkanlarına kavuşabilmek için bilim
alanında ciddi yatırımlar gereklidir. Yani
insanımıza ve teknolojik araştırmalara büyük çapta
yatırım yapmak gereği vardır.
Dar çerçeveli bir ekonomik görüşle bunu sağlamanın
imkanı olmaz.
4- Medeniyetin gelişimine paralel olarak mal ve
hizmetlere olan talep artmaktadır. Talebi
karşılayacak üretim artışı sağlanamadığı zaman,
ülkede tekelleşme olur. Buna bağlı olarak sun'i
fiyat artışları ve dış pazarlara yönelme meydana
gelir. Ülkeden para kaçışı başlar. Sonuçta enflasyon
ve hayat pahalılığı oluşur.
Medeniyetin gelişimine paralel olmayan bir ekonomik
sistemle parametreleri oluşturmak imkansızdır.
5- Ve nihayet dış ticaret dengesinin sağlanması da
planlı, esnek, kararlı ve gerektiğinde destek
görecek bir ekonomik sistemin parametreleri ile
sağlanabilir.
Bütün bunların sonucunda önerilen ekonomik sistem
şudur.
Dünyamız bilimsel, sosyal, ekonomik ve siyasal
alanda büyük gelişme içerisindedir. Bu gelişmeler
zaman ve mekan içerisinde sürekli değişen çeşitli
parametrelerle sağlanmaktadır. Dünyanın gelişimine
ayak uydurabilmek için bu değişen parametreleri
kullanmak zorundayız. Demek istiyorum ki geçmişte
kalmış teorik fikirlerle çağdaş bir ekonomik sistem
kurmak günümüz koşullarında artık mümkün değildir.
Temel ilkeler şunlar olmalıdır.
- Müteşebbisler desteklenmelidir.
- Bilgi isteyenlere ışık sağlanmalıdır.
- Becerisizler eğitilmelidir.
- Kararsızlar özendirilmelidir.
- Asalaklar ayıklanmalıdır.
Yukarıda sıralanan ilkeler ışığında kurulması
gereken ekonomik sistem öncelikle hür ekonomik
sistem olmalıdır. Hür ekonomik sistem doğal olarak
kendi çıkarlarını ön planda tutacağından, kurmuş
olduğu sistemin dışındakilerle ilgilenmez. Burada
iş Devlet'e düşer. Devlet sivil toplum kuruluşların
özendirerek bu işi üstlenmeden çözebilir. "Özellikle
vakıf kuruluşlarının önemi çok büyüktür. Böyle bir
sistemin hakça işleyebilmesi için demokratik
kuralların eksiksizce uygulanması gereklidir. Aksi
halde yolsuzluklar oluşacaktır. çünkü demokrasinin
işlemediği alanlarda denetim olmaz.
Çıkış Yolu
A- Yukarıda Ana Hatları ile Belirtilen Yeni Bir
Ekonomik Modelin Oluşturulması
1-
Hür teşebbüsün gelişmesi sağlanacak
2- Hür teşebbüsün girmediği alanlarda Üretim
imkanları yaratılacak.
B-Mevcut Durumun Düzeltilmesi
1-Personel Giderleri
Mevcut bürokratik yapıda siyasi tercihler
kullanıldığından gereğinden fazla personel"
mevcuttur. Ayrıca işe göre adam değil, adama göre iş
zihniyetiyle hareket edilmiştir. Sonuçta devlet
büyük Yükümlülük altına sokulmuştur. Bürokrasi
artmıştır. Maaş ödemeleri zorlaşmıştır. Liyakatli
personele kifayetli maaş ödeme imkanı
bırakılmamıştır.
Bu durum herkes tarafından bilinmektedir.
Düzeltilmesi gereğine herkes inanmaktadır. Ancak iki
sorun vardır; biri tasfiye edilecek personelin
yaratacağı sorunlardır. İkincisi siyasi tercihlerin
frenlenmesidir.
Birinci sorunun çözümü için şu tedbirler akla
gelmektedir:
a- Yeni bir personel kanunu süratle çıkarılmalıdır:
Bu kanuna göre tüm yöneticiler birer yıllık sözleşme
ile çalıştırılır. Hatta bundan böyle alınacak
personel aynı statü de istihdam edilir.
b- İsteğe bağlı olarak ayrılmaları sağlamak
amacıyla özendirici imkanlar sağlanır. Mesela
ayrılmak ve iş kurmak isteyenlere ödenmekte olan
maaş ın 3 yıl boyunca ödenmesi. Ayrıca bu
personelin iş kurabilmeleri için gerekli kredinin
altın para bazında uzun vadeli ve faizsiz verilmesi.
Başarısız olması veya isteği halinde Sosyal
Güvenlik Harcamaları kısmında anlatılacak şartlarda
emekli edilmesi. Burada belirtilmesi önemli olan
nokta şudur. Bu şartları haiz personelin ek
gelirleri vergi kapsamına alınmalıdır .
2- Yatırım Harcamaları
Devletin yatırım harcamalarında büyük çapta
yolsuzluk olduğu herkes tarafından dile
getirilmektedir. Bunun tek sebebinin ihale
Kanunu’nun olduğu bilinmektedir. Bu sebepten
dolayı ihale Kanunu'nun değiştirilmesi
yolsuzlukları önleyecektir kanaatini taşıyorum.
Bilindiği gibi davetiye ile yapılan ihalelerde,
ihaleye katılanlar arasında gizli anlaşma
sağlanmakta ve ihale yüksek bedellerle alınmaktadır.
Öte yandan %65 e varan fiyat indirimleri ile alınan
ihalelerde nelerin döndüğünü tahmin etmek zor "
değildir.
3-
Askeri Harcamalar
Askeri alan olağan dışı özellikleri haizdir.
Gerekli proje ve stratejilerin üretildiğine
inanıyoruz. Ülkenin tümünü içerisine alan bir
perspektifle bakıldığında bu alanda da bazı
tasarruflara gidilmesi gerektiği kanaatini
taşıyorum. Bu bakımdan yeni bir savunma
stratejisinin belirlenmesi ve bütün
vatandaşlarımızın, ülkenin savunmasını yapabilecek
şekilde yetiştirilmesi gerektiğine inanıyorum. Bu
durum silah altında tutulması gereken insan
sayısının asgari düzeye inmesini sağlayacaktır.
4-
Devletin Borçlanması
Devlet, giderlerini karşılamak için iç ve dış
borçlanmaya gider. Ancak hükümetlerin gerektiği
ölçüde sorumluluğu olmadığı için borçlanma
sorunsuzca yapılmaktadır. Türkiye'nin içerisinde
bulunduğu durum ortadadır. Hükümetler borçlanıyor
ama ödemeyi gelecek nesiller ödüyor. Kanımca bu
büyük bir haksızlıktır. Bunun için Hükümetler
iktidar sürelerinde ödenmek Üzere borçlanabilmeli
ve sorumluluğunu taşımalıdırlar."
6- Sosyal Güvenlik Harcamaları
Sosyal güvenlik konusu iktidarların korkulu rüyası
haline geldi. Sosyal güvenlik kurumlarının açıklan
bütçe gelirleriyle kapatılamayacak düzeye geldi. Bu
konuda mutlaka tedbir gereklidir. Nasıl bir tedbir
konusuna gelmeden önce, neden böyle oldu sorusunu
cevaplandırmak gerekmektedir,
Ülkemizde sosyal güvenlik kurumları devlete ait
kurumlardır. Çalışanlardan kesilen prim ve fonların
miktarı devlet tarafından tespit edilmiştir.
Toplanan bu fonlar çarçur edilmiştir. Ayrıca
kurumlar arpalık olarak kullanılmıştır. Bu
tespitleri yaptıktan sonra gelelim alınması gereken
tedbirlere: Önce şunu belirtmek isterim ki; bu konu
emeklilik yaşının yükseltilmesi veya yeniden
düzenlenmesiyle çözümlenemez. Burada konunun
ekonomik yönü ile ilgili fikirler belirtilecektir.
Konunun sağlık ve sosyal yönü ise apayrı bir
derttir.
1- Öncelikle kurumlara bir çekidüzen verilmelidir.
2- Kurumlar arpalık olmaktan kurtarılmalıdır.
3- Emeklilik için yapılan prim ödemelerinin Üst
sının isteğe bağlı olarak serbest bırakılmalıdır.
Kaynak: Abdurrahman Eren
|