Türkiye’de
Enflasyon Hedeflemesi ve Uygulanabilirliliği
Türkiye’de enflasyon
hedeflemesi stratejisinin, Merkez Bankası 9 Aralık
1999 tarihinde IMF’e sunduğu niyet mektubunun Para
ve Kur Politikaları kısmında ilk defa dile
getirildiği söylenebilir. Döviz kuru ve parasal
büyüklüklerin ana hedef olarak kullanılmasının fiyat
istikrarını sağlamada başarısız olması, alternatif
bir para politikası stratejisi olarak enflasyon
hedeflemesi stratejisini ortaya çıkarmıştır.
Türkiye Şubat 2001 krizi
ile birlikte dalgalı kura geçmiştir. Bu bağlamda,
enflasyon hedeflemesinin bir ön koşulu olan,
enflasyon hedefi dışında parasal büyüklüklere
ilişkin herhangi bir katı taahhüdün olmaması koşulu
Türkiye açısından sağlanmıştır, denilebilir.
Öte yandan 5 Mayıs 2001
tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanıp yürürlüğe giren
4651 sayılı TCMB Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun ile 1211 sayılı TCMB Kanunun 4.
maddesinde bir değişikliğe gidilmiştir. “Bankanın
temel amacı fiyat istikrarını sağlamaktır. Banka,
fiyat istikrarını sağlamak için uygulayacağı para
politikasını ve kullanacağı para politikası
araçlarını doğrudan kendisi belirler. Banka, fiyat
istikrarını sağlama amacı ile çelişmemek kaydıyla
Hükümetin büyüme ve istikrar politikalarını
destekler.” demek suretiyle bir taraftan TCMB’nin
birincil amacının fiyat istikrarına ulaşmak olduğunu
vurgulamış, diğer taraftan da TCMB’ye bağımsızlığını
kazandırmıştır.
Merkez Bankası enflasyon
hedeflemesi rejimi konusunda 2000 yılından bu yana
çalışmalarını sürdürmektedir. Türkiye’de enflasyon
hedeflemesinin ana çerçevesi oluşturulurken, bu
rejimi uygulayan 20’yi aşkın gelişmiş ve gelişmekte
olan ülkenin deneyimlerinden faydalanılmıştır.
İncelenen ülke örnekleri, tarihsel, kültürel,
ekonomik ve siyasal farklılıklar nedeniyle “her
ülkeye uygun tek ve en iyi uygulama” olmadığını
göstermiştir. Dolayısıyla, enflasyon hedeflemesi
rejimi çerçevesinde genel yapı oluşturulurken
Türkiye’ye özgü bir modelin oluşturulması gerektiği
göz önüne alınmıştır. Kamuoyu tarafından kolay
anlaşılabilirliği ve iletişim açısından avantajları
göz önüne alınarak enflasyon hedefi “nokta hedef”
olarak belirlenmiştir. Toplumun her kesimi
tarafından kolaylıkla takip edilebildiği ve günlük
yaşam maliyetini iyi ölçen bir gösterge olduğu için,
enflasyon hedeflemesinin TÜFE üzerinden tanımlaması
tercih edilmiştir
Kasım 2000 ve Şubat 2001
krizlerinin ardından özellikle bankacılık
sistemindeki yapısal bozukluklar sisteme ve Türkiye
ekonomisine büyük zararlar vermiştir. Bunun ardından
bankacılık sisteminde yapısal reformlara gidilmiş ve
enflasyon hedeflemesine geçilebilmesi için gerekli
alt yapının oluşturulmasına gayret edilmiştir. Bunun
için bankacılık ve finansal sistemin yeniden
düzenlenmesini sağlayan kamu sektörü reformları
yapılmış ve bankacılık sektörünün daha sağlıklı
çalışması amacını güden BDDK kurulmuştur.
Türkiye Cumhuriyet Merkez
Bankası 2002 ve 2003 yıllarında tam enflasyon
hedeflemesi olmasa da resmi olarak ilan edilmemiş
enflasyon hedeflemesi olarak tanımlanabilecek örtük
enflasyon hedeflemesini başarı ile
gerçekleştirmiştir.
Türkiye’nin enflasyon
hedeflemesi deneyiminden çıkarılacak önemli dersler
bulunmaktadır. Türkiye’nin 2002-2005 yıllarını
kapsayan örtük enflasyon hedeflemesi döneminde
enflasyonu düşürmekte gösterdiği performans,
kapsamlı bir istikrar programının ve mali
reformların hayata geçirilmesinin enflasyonla
mücadeledeki önemini net bir şekilde ortaya
koymaktadır. Bu sayede mali baskınlığın önüne
geçilmesi ve dolayısıyla para politikasının temel
aracı olan kısa vadeli faiz oranlarının etkinliğini
koruyabilmesi mümkün olmaktadır. Bu çerçevede kamu
bütçesinin şeffaflaştırılması, merkez bankasının
kamuyu finanse etmesinin önlemesi, bütçe kuralları
netleştirilerek bütçe açıklarının kontrolden
çıkmasının önlenmesi gibi önlemler önem
taşımaktadır. Bunun yanı sıra enflasyon hedeflemesi
rejimi sürecine hükümetlerin de dahil edilmesi ile
hedeflerin hükümet tarafından sahiplenilmesi ve
böylece maliye politikalarının para politikalarını
mümkün olduğunca desteklemesi sağlanmalıdır.
Türkiye’nin 2006 sonrası
yaşadığı deneyim enflasyon hedeflemesine geçişte
zamanlamanın büyük önem taşıdığını ortaya koymuştur.
Özellikle yüksek enflasyondan düşük enflasyona geçiş
sürecinde olan ve iktisat politikaları konusunda
henüz yeterince itibar birikimi sağlamamış
ülkelerde, enflasyon hedeflemesine geçişin ilk
yıllarında olumsuz dışsal gelişmelerle
karşılaşılması rejimin güvenirliliğinin tesis
edilmesini geciktirebilmektedir.
Türkiye’de
enflasyon hedeflemesine geçişin hemen ardından ard
arda gelen küresel krizler ve dünya genelinde
enflasyonda yaşanan yükselme eğilimi, enflasyon
hedeflemesinin ilk yıllarında tutturulamamasına yol
açmış ve henüz başlangıç sayılabilecek bir evrede
hedeflerin değiştirilmesini gündeme getirmiştir. Her
ne kadar şoklara verilen tepkiler o günün
koşullarında yerinde tedbirler olarak
değerlendirilse de sonuç itibariyle hedef
değişikliği Merkez bankası beklenti yönetimi
konusunda ek bir çaba göstermesini gerektirmiş ve
itibar birikiminin uzun süreye yayılmasına neden
olmuştur.
|