Türkiye'de Küçük ve Orta Ölçekli İşletmelerin Yeri
ve Önemi
Türkiye'deki küçük ve orta ölçekli işletmelerin
durumuna geçmeden bu işletmelerin tanımı konusu
üzerinde durmakta yarar vardır. Bugüne kadar çeşitli
kamu kuruluşları, biribirinden farklı KOBİ ve KOS
İşletmesi tanımları ile faaliyet ve hizmetlerini
sürdürmüşlerdir. Konu ile ilgili olarak kanun
düzeyindeki en son tanım, 12 Nisan 1990 tarih ve
3624 sayılı "Küçük ve Orta Ölçekli Sanayi Geliştirme
ve Destekleme İdaresi Başkanlığının Kuruluş Hakkında
Kanun"da yer almış, buna göre imalat sanayiinde
faaliyet gösteren ve 1-50 arası çalışanı olan
işletmeler küçük, 51-150 arası çalışanı olan
işletmeler ise orta ölçekli sanayi işletmeleri (KOS
İşletmeleri) olarak kabul edilmiştir. Bundan sonra,
31.10.1996 tarihli "KOBİ Yatırımlarında Devlet
Yardımları ile ilgili Tebliğ"de, çalışan sayısı
aynen alınmış ancak sabit yatırım tutarının 50
milyardan az olması ve imalat sanayi sektöründe
faaliyet gösterilmesi gerektiği belirtilerek (yani
KOBİ kavramını, KOS İşletmeleri kavramıyla
sınırlayarak) bir tanım yapılmış, en son 31.07.1997
tarihinde yayınlanan Para Kredi Koordinasyon Kurulu
Tebliği'nde ise Dış Ticaret Müsteşarlığı'nca
KOBİ'lere verilecek teşviklerden, en fazla 200
çalışanı olan ve imalat sanayiinde faaliyet gösteren
işletmelerin (yani KOS İşletmelerinin)
yararlanabileceği bildirilmiştir.
Görüldüğü gibi, ülkemizde KOBİ'lerin
tanımlanmasında, değişik yasalarla biribirinden çok
farklı ölçütler kullanılmıştır. Yasa'lardan birinde,
çalışan sayısı 150'nin altındaki işletmeler KOBİ
olarak nitelendirilirken, diğerinde en fazla 200
çalışanı olan işletmeler küçük ve orta boy işletme
olarak kabul edilmiştir. Bu değerlendirmelerde bazen
sabit yatırım tutarı da belirleyici bir değişken
olarak esas alınmıştır.
Burada hemen belirtmek isterim ki, söz konusu
ölçütlerin tümü, KOBİ'lerin tanımlanması için
yetersizdir. Çağımızda, değişen üretim modelleri ve
önem kazanan yeni üretim fonksiyonu karşısında,
bilginin önemi her geçen gün giderek artmakta ve
bilgi toplumuna geçiş sürecinde ekonomide ve
rekabette temel belirleyici unsur bilgi ve teknoloji
olmaktadır. Çağımızda, küçük ve orta boy
işletmelerin temel ayracını da artık bilgi ve
teknoloji olarak belirlemek gerekmektedir. Bu
nedenle, teknolojik içeriği yüksek üretim yapan
(veya elektrik, elektronik, mikroelektronik,
telekomünikasyon gibi faaliyet gösterdiği sektörler
yönünden üretimin teknolojik içeriği zaten yüksek
olan) ve çalıştırdığı işçi sayısı 150'nin altında
olan işletmelerin KOBİ olarak nitelendirilmesinin,
çağımızın gereklerine ve özellikle yeni üretim
fonksiyonuna daha uygun düşeceği kanısındayız.
Ülkemizdeki KOBİ'ler, TOBB ve TESK çatısı altında,
her ilimizde ve bazı ilçelerimizde mevcut sanayi
odaları ile sanayi ve ticaret odalarının yanı sıra,
esnaf sanatkar odaları, birlikleri ve
federasyonlarda örgütlenmiş bulunmaktadırlar.
KOS işletmeleri sektörel bazda ele alındığında, bu
işletmelerin ülke sanayii içindeki önemlerini hemen
görmek mümkündür (Tablo:2).
Tablo 2: Türkiye'deki Sanayi İşletmelerinin İstihdam
ve Katma Değer Açısından Dağılımı
(DİE,
1994
Genel Sanayi ve İşyerleri Sayımı)
ÇALIŞAN |
|
KATMA DEĞER |
SAYISI |
İŞYERİ |
% |
İSTİHDAM |
% |
(TRİLYON TL) |
% |
1-9 |
188.138 |
94.9 |
508.759 |
35.2 |
55.2 |
5.8 |
10-49 |
6.914 |
3.5 |
150.376 |
11.1 |
63.1 |
6.5 |
50-199 |
2.245 |
1.1 |
217.429 |
15.1 |
150.2 |
15.6 |
200'den çok |
967 |
0.5 |
559.108 |
38.6 |
691.8 |
72.1 |
TOPLAM |
198.264 |
100 |
1.445.672 |
100 |
960.3 |
100 |
Geleneksel yaklaşımla ve DİE verilerine göre, 1-199
arası işçi çalıştıran işletmeleri küçük ve orta
ölçekli işletmeler olarak kabul edersek, bu
işletmeler ekonomimizde;
İşletme sayısında
% 99.5
İstihdam açısından
% 61.4
Katma değer bakımından
% 27.9
oranlarında paylara sahip bulunmaktadırlar.
KOS İşletmelerinin ülkemizdeki Dağılımı
DİE 1992 yılı rakamlarına göre KOS işletmelerinin
bölgesel dağılımına
baktığımızda; |
|
|
Marmara Bölgesinin |
74.257
işletme ile |
% 37.7, |
Ege Bölgesinin |
34.303
işletme ile |
% 17.4, |
İç Anadolu Bölgesinin |
30.738
işletme ile |
% 15.6 |
Akdeniz Bölgesinin |
21.720
işletme ile |
% 11.1 |
Karadeniz Bölgesinin |
18.104
işletme ile |
% 9.2 |
Güneydoğu Anadolu Bölgesinin |
11.271
işletme ile |
% 5.7 |
Doğu Anadolu Bölgesinin |
6.400
işletme ile |
% 3.3 |
oranlarında paylan bulunmaktadır.
KOS İşletmelerinin Sektörel Dağılımı:
KOS işletmelerinin hangi sektörlerde
ağırlıklı olarak faaliyet gösterdiğine
baktığımızda ise bu işletmelerin;
%
29'unun Dokuma, Giyim Eşyası ve Deri sanayinde
%
25'inin Metal Eşya sanayinde
%
22'sinin Orman Ürünleri ve Mobilya Sanayinde
% 1
l'inin Gıda, İçki ve Tütün Sanayinde
%
4'ünün Taş ve Toprağa Dayalı Sanayide
%
3'ünün Kağıt-Kağıt Ürünleri ve Basım Sanayinde
%
3'ünün Kimya Sanayiinde
%
2'sinin Diğer İmalat Sanayiinde
%
l'inin Metal Ana Sanayiinde faaliyet gösterdikleri
görülür.
KOS İşletmelerinin Sektörel Bazda Bölgelere Göre
Dağılımı
:
KOS İşletmelerinin coğrafi bölgelere göre sektörel
dağılımı ise Tablo:3'de görülmektedir.
Tablo
3:
KOS İşletmelerinin Sektörel Bazda Bölgelere Göre
Dağlımı
(DİE,
1992
G.S.İ. Sayımı)
Sektör |
Oran
% |
|
Marmara |
Ege |
Akdeniz |
iç
Anadolu |
Karadeniz |
Doğu Anadolu |
G.Doğu Anadolu |
Gıda İçki Tutun |
24.1 |
17.0 |
14.2 |
14.0 |
12.7 |
6.0 |
12.0 |
Dokuma Giyim Deri |
44.0 |
20.6 |
8.9 |
10.5 |
7.5 |
2.5 |
6.0 |
Orman Ürün. Mobilya Sanayi |
30.8 |
15.6 |
12.5 |
21.8 |
10.9 |
4.0 |
4.4 |
Kağıt-Kagıt Ürünleri Basım Sanayi |
47.5 |
13.1 |
9.2 |
18.0 |
6.6 |
23 |
3.3 |
Kimya Sanayi |
61.1 |
12.7 |
5.5 |
11.1 |
5.3 |
0.9 |
3.4 |
Taş ve Toprağa Dayalı Sanayi |
37.8 |
18.6 |
14.2 |
14.8 |
8.0 |
1.5 |
5.0 |
Metal Ana Sanayi |
46.0 |
16.0 |
10.0 |
17.5 |
5.4 |
1.0 |
3.9 |
Metal Eşya Sanay: |
36.2 |
17.2 |
11.5 |
17.6 |
9.7 |
3.0 |
4.8 |
Yukarıda verilen tablolardan da anlaşılacağı gibi
ülkemizde sanayinin genel dağılımına paralel olarak
küçük ve orta ölçekli sanayi işletmeleri ağırlıklı
olarak Marmara Bölgesinde yoğunlaşmış bulunmakta
olup, Ege ve İç Anadolu bölgeleri ikinci ve üçüncü
sırada yer almaktadırlar. Sektörel dağılım ise, KOS
işletmelerinin %76'sının Dokuma, Giyim, Deri Sanayi;
Metal Eşya Sanayi ve Orman Ürünleri ve Mobilya
Sanayi sektörlerinde faaliyette olduğunu
göstermektedir.
KOBİ'lerin Sorunları
Gerek üretimde gerek istihdamda böylesine önemli
paylan olan küçük ve orta ölçekli sanayi
işletmelerinin bazı temel sorunları bulunmaktadır.
Bunları beş başlık altında toplamak mümkündür:
1) Finansman ve finansman kaynaklarına erişim
sorunları
2) Üretim ve yönetim teknolojilerindeki gerilik
3) Nitelikli işgücü teminindeki zorluklar
4) Dışa açılma, ihracat ve uluslararası işbirliği
yapabilme zorluklan
5) Vergi, sosyal güvenlik vb. mevzuatından
kaynaklanan sorunlar. Küçük ve Orta Ölçekli
İşletmelerin Gümrük Birliği sürecinde iç ve dış
pazarlarda yabancı rakipleriyle mücadele
edebilmeleri, bu kesimin rekabet güçlerinin
geliştirilmesini gerektirmekte, bu ise genelde;
1) Eski teknolojiye dayalı makina ve teçhizatın
modernizasyonu,
2) Üretim ve hizmet kalitesiyle, verimliliğinin
yükseltilmesi ve sonuçta da maliyetlerin
düşürülmesi, ile gerçekleştirilebilir görünmektedir.
KOBİ'lerin Sorunlarına Çözüm Yolları
Esnaf ve küçük sanatkarların sorunlarının çözümü
için yukarıdaki bölümlerde yaptığımız genel
nitelikteki önerileri burada da tekrarlamak
mümkündür. Aynen esnaf ve küçük sanatkarlar için
önerildiği gibi küçük ve ortaboy işletmelerin
devletçe desteklenmesinde de selektif politikalar
uygulanması ve teknolojik düzeyi yeterli üretim
yapan KOBİ'lere, teknoloji, eğitim ve finansman
desteği sağlanması önerilebilir.
KOBİ'lerin sorunlarına, önemli bir bölümünün imalat
sanayiinde faaliyet göstermeleri (KOS İşletmeleri)
nedeniyle özel bazı çözüm yolları da ilave olarak
önerilebilir. Bunların başında;
• Sektörel küçük sanayi siteleri ile organize sanayi
bölgelerinin oluşturulması gelmektedir. Sektörel
olarak oluşturulmuş böylesi mekanlarda bir araya
gelecek olan KOBİ'ler arasında teknolojik bilgi
alışverişi ve deneyim aktarımı sözkonusu olabilecek,
ayrıca yenilikçi çalışmalar örnek alınarak teknoloji
düzeyi yüksek kaliteli ve düşük maliyetli üretim
mümkün olabilecektir.
Organize Sanayi Bölgelerinde altyapı, Küçük Sanayi
Sitelerinde altyapı ve üstyapı inşaatlarına bugüne
kadar devletçe verilen desteğe, ülkemizin gelişmiş
batı bölgelerinde teknolojik içeriği yüksek üretim
yapan sektörlerle sınırlı olmak üzere devam
edilmeli, bunun dışındaki sektörlerde (gıda sanayii
başta olmak üzere, kimya, toprak, konfeksiyon,
tekstil, metal vb. emek-yoğun sanayi sektörlerinde)
faaliyet gösterecek KOBİ'ler için karma OSB ve KSS
oluşumuna devletçe yalnızca Doğu ve Güneydoğu
Anadolu'da destek verilmelidir.
Daha açık söyleyişle, karma OSB ve KSS'ler Doğu ve
Güneydoğu Anadolu'da devletçe desteklenmeli,
gelişmiş batı bölgelerinde ise bu destek, teknolojik
içeriği yüksek sektörlerde faaliyet gösteren
KOBİ'ler için OSB ve KSS kurulmasına öncülük
edilmesi suretiyle gerçekleştirilmelidir.
•
Ayrıca, bilimsel düzey itibariyle yeterli
üniversitelerin hemen yanı başında oluşturulacak
Teknoloji Geliştirme Bölgeleri (TEKNOPARK'lar) ile
üniversite-sanayi işbirliği kurumsallaştırılmalı ve
bu bölgelerde yüksek teknoloji ürünü prototiplerin
geliştirilmesi de sağlanmalıdır.
•
Küçük ve ortaboy sanayi işletmelerinin geliştirilip
güçlendirilebilmesi için KOSGEB tarafından örnek
mahiyette sürdürülen çalışmaların da geliştirilip
çeşitlendirilmesi gerekmektedir. Başta, Ortak
Kullanım Atölyeleri olmak üzere sektörel bazda
İhtisas Merkezleri, Teknoloji Merkezleri
oluşturulmalı, Danışmanlık Hizmetleri
yaygınlaştırılmalıdır. KOSGEB'ce önceki yıllarda
başlatılan ve tüm KOS İşletmeleriyle ilgili
bilgilerin bir Bilgi Bankasında toplanması
suretiyle üretim ve pazarlama faaliyetlerindeki
etkinliğin artırılması amacına yönelik bulunan
KOSBİLTOP projesi mutlaka sonuçlandırılmalı ve
güncel bilgilerle desteklenerek sürekli
kılınmalıdır. Bu ve benzeri çalışmalar ile
KOSGEB'in, bugünkü konumundan çok daha aktif bir
çalışma düzenine geçmesi gerektiği de açıktır.
• KOBİ'lerin dışa açılma, ihracat ve uluslararası
işbirliği zorluklarının aşılabilmesi için Dış
ticaret Müsteşarlığınca sürdürülen uygulamalar daha
etkin ve tatminkar düzeylere çıkarılmalı ve destek
çalışmaları, yeni enstrümanlarla takviye
edilmelidir. Bu konudaki uygulamalar, bugün
pazarlama desteği, AR-GE desteği ve çevre desteği
bazında yürütülmekte ancak, yapılan yurtdışı
yolculuklarının uçak bileti bedellerinin belirli bir
bölümünün karşılanması, yurt dışında açılacak
pazarlama bürolarının kuruluş giderlerine katkı
sağlanması gibi parasal boyutları sınırlı ve
etkinlik düzeyleri son derece düşük bu destekler,
tatmin edici bulunmaktan oldukça uzaktır.
KOBİ'lerin dışa açılma zorluklarının aşılabilmesi
için kurulması öngörülen Sektörel (Çok Ortaklı) Dış
ticaret Şirketleri modeli, uluslararası ticarette
yoğunlaşan rekabetin küçük ve orta büyüklükteki
işletmeler için oluşturduğu potansiyel riskleri de
görerek, toplu alım avantajlarıyla ortaklarının mal
ve hizmet tedarik maliyetlerini düşürmüş, finansman
sorunlarını çözmek, pazarlama etkinliklerini
arttırmak, ihracatta karşılaştıkları dar boğazları
gidermek suretiyle KOBİ'lerin global pazarlardaki
rekabet güçlerini arttırmıştır. Küçük ve orta boy
işletmelerinin, güçlerini birleştirerek
oluşturdukları "Sektörel (çok ortaklı) Dışticaret
Şirketleri"nin ihracattaki başarıları da göz önünde
bulundurularak devletçe desteklenmeleri ve bu
başarılı uygulamanın yaygınlaştırılması
sağlanmalıdır.
• KOBİ'lerin finansman ve finansman kaynaklarına
erişim sorunları da son derece önemli bir sorundur.
Gelişmiş ülkelerde KOBİ'lerin genel kredi hacmi
içerisindeki payları %46-55 düzeylerinde
seyrederken, bu oran ülkemizde %3-4 civarındadır. Bu
yetersiz oranların gelişmiş ülke düzeylerine
çıkarılması ve bu amaçla Türkiye Halk Bankasının
kredi plasman hacminin devletçe de katkı yapılarak
yükseltilmesi şarttır. KOS işletmelerinin finansman
yetersizliğinin aşılabilmesi için Türkiye Halk
Bankası tarafından 1996 yılında başlatılan Teşvik
Fonu Kredisi uygulamaları maalesef, oldukça
sembolik boyutlarda kalmıştır. Küçük ve orta boy
sanayi işletmeleri arasında sektörel ve teknolojik
üretim bazında her-hangi bir ayırım yapılmaksızın
yetersiz kaynaklarla gerçekleştirilen uygulamalar,
ileri teknoloji ölçütü esas alınmadığı için bu
işletmelerimizin rekabet güçlerinin geliştirilmesi
açısından etkili ve efektif olamamıştır. Yapılan
başvurular, ticari kredibilite yönünden
değerlendirilmiş ve sonuçta 1997 Ekim ayı itibariyle
toplam 2272 firmaya kredi desteği verilebilmiştir.
Sektörel bazda ve selektif bir yaklaşımla ele
alınmayan bu kredi tahsis uygulamaları, yetersiz ve
sembolik boyutları bir yana, teknolojik içeriği
yüksek ürün üretebilme amacını da gerçekleştirememiş
ve dolayısıyla ülke kaynaklarının israfı
denilebilecek bir uygulama olarak kalmıştır.
•
Küçük ve orta boy işletmelerin finansman
ihtiyaçlarının karşılanmasında ayrıca, yeni
yöntemler de kullanılmalı ve özellikle Kredi Garanti
Fonu ile Risk Sermayesi uygulamalarının hukuksal ve
pratik alt yapısı mutlaka oluşturulmalıdır.
•
KOBİ'lerin vergi, sosyal güvenlik vb. mevzuatından
kaynaklanan sorunlarının çözümü için de ilgili kamu
kuruluşlarınca yeterli çalışmalar yapılmamıştır.
KOBİ'ler vergi mevzuatı yönünden bütün gelişmiş
ülkelerde desteklenirken ülkemizde bu konuda özel
bir düzenlemeye gidilmemiştir. Örneğin Fransa'da
KOBİ'lerde çalışan işçilere gelir vergisi
ayrıcalıkları getirildiği bilindiği ve muhasebe
defterlerinin tutulması konusunda pratik pek çok
kolaylık sağlandığı halde bu yaygın ve yerleşik
uygulamaların ülkemizde de gerçekleştirilmesi için
herhangi bir girişimde bulunulmamıştır. KOBİ'lerin
vergi ve sosyal güvenlik sorunlarının da gelişmiş
batı ülkeleri uygulamalarından esinlenerek yeniden
düzenlenmesi şarttır.
• KOBİ'lerin nitelikli işgücü temininde
karşılaştıkları güçlüklerin ise eğitim
çalışmalarının desteklenmesi suretiyle aşılması
mümkündür. Teknolojik içeriği yüksek, rekabet şansı
olan ürünlerin üretilebilmesi ancak eğitim düzeyi
yüksek işçi ve sanatkarlarla mümkündür. Ülkemizde
sürdürülen mesleki teknik eğitim çalışmalarının
geliştirilmesi ve bu bağlamda TESK tarafından
organize edilen mesleki eğitim çalışmalarına güç ve
destek verilmesi şarttır. Ayrıca mal ve hizmet
kalitesinde uluslararası standartların
yakalanabilmesi için meslek standartlarımızın
zorunlu uygulamaya konulması gereklidir. Söz konusu
standartlar ayrıca, eğitilmiş işgücünün uluslararası
sirkülasyonu için de mutlak zorunluluktur. Bu
amaçla, meslek standartlarının uluslararası düzeyde
kabul edilebilir bir biçimde oluşturulması ve
belgelendirilmesi gerekliliği vardır.
KOBİ'lerin bilgi toplumuna yönelmiş dünyamızda,
uluslararası rekabette başarı şanslarının
olabilmesi, teknolojik içeriği yüksek mal ve hizmet
üretmelerine bağlıdır. Bu ise ancak, çağdaş
teknolojilerle modernize edilmiş küçük ve orta boy
işletmelerde, çağdaş standartlarda eğitilmiş
işgörenlerimiz (işçi ve sanatkarlarımız) tarafından
gerçekleştirilebilir.
|