Türkiye Ekonomisi
Dünya Ekonomisi
Osmanlı Ekonomisi
Finansal Ekonomi
İşletme Ekonomisi
Hizmet Ekonomisi
Kalkınma Ekonomisi
Tarım Ekonomisi
Borsa ve Yatırım
Ekonomi Sözlüğü
Ekonomi Ders Notları
Ekonomi Düşünürleri
Genel Ekonomi Soruları
Özel İstatistik Arşivi
Özel İktisat Konuları
Açık Öğretim İktisat
Ekonomi Kurumları
Kamu Yönetimi
Kamu (Devlet) Maliyesi
Sigortacılık Konuları
Türkiye İktisat Tarihi
Yeraltı Ekonomisi

Kredi Kartı Piyasası

Gelişmekte Olan Ülkeler

Finansal Piyasalar

Kent Ekonomisi

Liberalizm

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

Türkiye’de Makroekonomik Gelişmeler 

2000 yılında uygulanan para politikaları iç talebi canlandırmıştır. TL’nin reel olarak kazanması ve ithalatın artması cari işlemler dengesinde bozulmalara yol açmıştır. 2000 yılının ikinci yarısında özelleştirme ve yapısal reformlara ilişkin gecikmeler, artan cari işlemler açığı iç ve dış piyasalarda tedirginliğe yol açmış, sermaye girişlerini dolayısıyla likiditeyi azaltmış ve kısa vadeli faizleri yükseltmiştir. Portföylerinde yoğun miktarda Devlet İç Borçlanma Senedi tutan ve bunları kısa vadeli kaynaklara yatıran bazı bankaların mali durumları bozulmuş ve mali piyasalara güvensizliği artırmıştır. Kısa vadeli faizler bir süreliğine de olsa yüzde 100’lerin üzerine çıkmıştır. 

Bu durum Kamu Menkul Kıymetleri ve hisse senetlerinin değerinin düşmesine ve yabancı sermayenin Türkiye’den çıkışına neden olmuştur. TL’ye olan güvenin azalması para ikamesini hızlandırmıştır. Kasım krizinde yerli ve yabancı yatırımcılar ve bankalar aşırı miktarda döviz talep etmiştir. Merkez Bankası döviz rezervleri azalmış, döviz kuru üzerinde baskı oluşturmuştur. Olumsuz gelişmelerden tedirgin olan yabancı yatırımcının, döviz talebini daha da artırıp ülkeden çıkarması ile yine faizleri artırmış oldu. Ekonomideki olumsuz dalgalar sonucu yapılan her akım faizleri artırdıkça artırmıştır. Merkez Bankası yüzde 210 faizle piyasaya likidite sunmuştur. Likidite fonlaması ve döviz satışı sonucu Merkez Bankası kasasından 3.9 milyar TL ve 6 milyar dolar civarında para çıkışı olmuştur. Yüksek reel iç borçlanma faizleri bankacılık sisteminin fonksiyonunu bozarak kamu açıklarını finanse etmeye yöneltmiştir. 2000 krizi bir likidite krizidir. Kriz sonrasında sermaye girişlerinde kısmen canlanma olmuştur. Kasım krizi ve Şubat 2001 krizi başta kamu bankaları olmak üzere bankacılık sisteminin mali yapısında hasar oluşturmuş ve sistemin kırılganlığını artırmıştır.

Kasım 2000 ve Şubat 2001 krizlerinin Türkiye ekonomisine etkileri şunlar olmuştur.

- Üretimin düşüşü artan iflaslar ve rekabet gücünün zayıflaması.

- İşsizlik oranında artış.

- %9’u bulan ekonomik küçülme.

- IMF’den ek borçlanma sonucu borç yükünün artması.

- İç borç faizlerinin yükselmesi. 

Krizlerden sonra uygulamaya konulan Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı ile finansal sistemin yeniden yapılandırılması amaçlanmıştır. 

2002 yılı başında IMF ile üç yıl sürecek 19. Stand-by anlaşması imzalamıştır. Anlaşmanın hedefleri arasında özel bankacılık sektörünün güçlendirilip, kamu bankalarının nihai olarak özelleştirilmeleri yoluyla yeniden yapılandırılmaları bulunmaktadır. 

2006 yılında Türkiye yine bankacılık sisteminin kriziyle karşılaşmış ve bu krizi başarıyla atlatmıştır. Bu durum daha güçlü aktifleştirme, azalan piyasa riski, daha güçlü likidite ve daha iyi kredi teminatı sistemiyle desteklenmiştir. Yaşanan son dalgalanmaya rağmen güçlü ekonomik büyümenin, düşük enflasyonun ve daha fazla siyasi istikrarın yararları, bankacılık sistemi için sağlam bir zemin yaratmıştır. 

Türk   bankacılık   sistemi   dış   borçları   nedeniyle   hala   yüksek   riskler içermektedir. 

Bankacılık kesimi ve özel sektörün yurtdışından borçlanmasıyla beraber Türkiye’nin 2007’de dış borcu 212 milyar dolar olmuştur. 2008 yılında 262 milyar dolar, 2009 yılında ise özel sektörün toplam dış borcu 190 milyar dolardır. 

Türkiye’nin Borç Stoku      (milyar TL)

 

2002

2003

2004

2005

2006

2007

2008

2009

İç borç stoku

151,021

196,407

226,826

247,435

253,284

256,599

277,149

323,847

Dış borç stoku

96,198

90,954

94,100

88,454

95,376

81,145

109,412

114,930

Kaynak: Hazine Müsteşarlığı 

Türkiye’nin Net Dış Borç Stoku (milyar dolar)

 

2004

2005

2006

2007

2008

2009

I. Dış Borç Stoku

118,6

123,3

147,8

183,7

208,8

295,3

A- Toplam dış borç stoku

161

169,7

207,6

249,9

279,8

273,5

a- TCMB

21,4

15,4

15,7

15,8

14,1

13,6

b- Bankalar

21,0

30,9

44,1

49,9

55,4

54,6

II. Bankacılık Parasal Sektör Net Dış Varlıkları

15,6

24,5

39,4

50,0

57,2

59,5

A- Parasal Yetkili ve Mevduat Bankaları

17,1

25,9

41,1

53,1

60,9

62,4

B- Katılım Bankaları

-1,5

-1,4

-1,7

-3,1

-3,7

-2,9

III. Net Dış Borç Stoku

103,0

98,8

108,4

133,7

151,6

145,8

Kaynak: Hazine Müsteşarlığı 

Türkiye’nin sorunu özel sektörün dış borçlarından kaynaklanmaktadır. Son günlerde TL’deki değer kaybı özel sektörün kısa vadeli dış borçlarının ödenmesinde zorluk çıkarabilir.

2009 yılında faizlerin düşmesi ile beraber (hazine bonosu kazançları) çok yüksek kârlarla kapatan bankacılık sektörü dış borç kaynaklarının azalması ile beraber ciddi kâr düşüşleri ile karşılaşabilir.

 

 

Anasayfa - İktisat - Makale - Ekonomi - Borsa - İstatistik - Türkiye Ekonomisi - Ekonomi Sözlüğü

Since 2005