|
Türkiye’de Ekonomik Gelişmeler
Bilindiği gibi 1997'nin son çeyreğinde ortaya çıkan Uzakdoğu
ekonomik krizi ve Ağustos 1998'deki Rusya ekonomik
krizinin etkisi ile Türk ekonomisi giderek artan
bir durgunluk içine girmiştir. Ekonomimiz
Uzakdoğu krizinden fazla etkilenmediği halde Rusya
krizinden daha çok etkilenmiştir.
Tablo 1'de
görüldüğü gibi hayat standardının bir göstergesi olan
Fert Başına Gelir (FBG) 1995'ten 1998'e 2835
dolardan 3224 dolara çıkmıştır. Satın Alma Gücü
Paritesine (SPG) göre FBG ise 5759 dolardan 7000
dolar seviyesine ulaşmıştır. SPG kısaca Türkiye'de
bir file dolusu gıda maddesinin New York piyasasında
kaç dolara alındığına göre hesap edilir.
1995-1997 döneminde ortalama yıllık büyüme hızı %7.8 gibi yüksek
bir oranda gerçekleşmiş iken, bu oran 1998 yılında
%3.8'e inmiştir. Çünkü büyüme hızının motoru sayılan
imalat sanayiindeki üretim artışı 1995-1997
döneminde ortalama %11 artmış iken, bu oran 1998
yılında %0.7'ye gerilemiştir. Özellikle Ekim-Aralık
1998 döneminde imalat sanayii %-6.7 gerilemiş, bu
gerileme özel sektörde %-9.5 olup, kamu
kesiminde ise sadece %2.0 artmıştır. 1999'un ilk iki
ayında imalat sanayiindeki gerileme %8.1 olarak
gerçekleşmiştir.
Enflasyon
Dünyada yüksek seviyelerde seyreden yıllık enflasyon
hızları tarihe karıştığı halde Türkiye'de 20 yıldır
devam etmektedir. ANASOL-D Hükümeti Temmuz
1997'de yıllık enflasyon hızını %79.1'den alıp,
aşırı KİT zamları ile yıl sonunda %99.1'e çıkarmış,
1998 sonunda da sadece %69.7'ye indirebilmiştir.
Bu inişin bedeli ise dar ve sabit gelirlilerin
büyük bir sıkıntıya düşmesi, imalat sanayiindeki
üretimin durma noktasına gelmesi, 1998 yılında
global kriz dolayısıyla petrol fiyatlarının %30
dolayında ve diğer ithal girdi fiyatlarının %10
dolayında gerilemesi, ayrıca,
1998 ortalarından bu yana KİT ürünlerine yapılacak
zamların ertelemesi sayesinde elde edilmiştir.
Özetlersek Türkiye'de yaklaşık son bir yıllık
stok edilmiş ve patlamaya hazır bir enflasyon
vardır. Çünkü, 18 Nisan 1999 seçimlerinden
sonra kurulacak olan hükümetin ilk icraatı
büyük bir ihtimalle KİT ürünlerine %25 dolayında
bir zam paketi olacaktır. Aksi halde artan
bütçe açığını frenlemek ve ekonomik dengeleri
tutturmak mümkün olmayacaktır.
Tablo-1: Türkiye'de Başlıca Ekonomik Göstergeler, 1995-1999
1995
1996 1997 1998 1999
GSMH (Milyar Dolar) 171,2
183,8 195,4 204,6
Fert Baş Gelir (FBG), Dotar |
2835 |
3000 |
3080 |
3224 |
- |
- Satın Al. Gücü (SGP) ile FBG, $ |
5759 |
6114 |
6647 |
7000 (T) |
- |
GSMH Büyüme Hızı
(%) |
8,0 |
7,1 |
8.3 |
3.8 |
|
- İmalat Sanayi (% Artış) |
13,5 |
7,5 |
11,9 |
0.7 |
-8.1 Şubat |
♦ Özel Sektör {% artış) |
19,6 |
8,9 |
14,9 |
0.1 |
|
♦ Kamu Kesimi(% Artış) |
-1,5 |
3,2 |
2,7 |
3.0 |
|
Tüketici Fiyatları (TÜFE), % |
' 78,9 |
79,8 |
99,1 |
69.7 |
18.0 Nisan(1) |
Toptan Eşya Fiyatları (TEFE), % |
64,9 |
84,9 |
91,0 |
54.3 |
17.2 Nisan(1) |
Emisyon Hacmi (Trilyon Ura) |
224 |
382 |
759 |
1329 |
1926 Mart |
Bütçe açığı (Trilyon Lira) |
-317 |
-1233 |
-2235 |
-3698 |
-2453 Mart |
Sos. Güv. Kur. Açığı (Trilyon Lira) |
-108 |
-334 |
-760 |
-1496 |
-946 Mart |
İç Borç Stoku (Katrilyon Lira) |
1.4 |
3.2 |
6.3 |
11.6 |
14.2 Mart |
Bütçe Açığı / GSMH
(%) |
-4,0 |
-8.3 |
-7,6 |
-7.0 (T) |
- |
İhracat (% Artış) |
19,5 |
6,9 |
13,0 |
2.4 |
-9.7 Şubat |
İthalat (% Artış) |
53,5 |
19,7 |
11,4 |
-5.4 |
-29.2 şubat |
İthalat (Milyar Dolar) |
-35,7 |
-43,6 |
48,6 |
-45.9 |
-4.9 Şubat |
İhracat (Milyar Dolar) |
21,7 |
23,2 |
26,3 |
26.9 |
3.8 Şubat |
DIŞ TİCARET AÇIĞI (Milyar $) |
-14,1 |
-20,4 |
-22,3 |
-19.0 |
-1.1 Şubat |
İhracat / İthalat, (%'si) |
60.6 |
53.2 |
54.1 |
58.5 |
77.8 Şubat |
Bavul Ticareti (Milyar Dotar) |
- |
8.8 |
5.9 |
3.7 |
- |
İhracatımızda AB'nin Payı, % |
51,2 |
49,6 |
46,6 |
50.0 |
55.0 Şubat |
İthalatımızda AB'nin Payı,
% |
47,2 |
51,6 |
51.2 |
52.5 |
49.9 Şubat |
Hizmet Gelirleri (Milyar $) |
19,6 |
18,7 |
25,9 |
32.3 |
- |
Hizmet Giderleri (Milyar $) |
-9,7 |
-11 |
-13,4 |
-15.3 |
- |
CARİ İŞLEMLER AÇIĞI (Milyar$) |
-2,3 |
-2,4 |
-2,7 |
+2.7 |
- |
Direkt Yabancı Sermaye (Milyar $) |
1,1 |
1,0 |
1,0 |
0,5/9 Aylık |
- |
Dış Borç Stoku (Milyar $) |
73,3 |
84,0 |
91.0 |
102.7 |
- |
İhracat / GSMH (%) |
12,8 |
17,7 |
16,7 |
14,3 /Prg. |
- |
MB Döviz Rezervleri (Milyar $) |
12,4 |
16,2 |
18,7 |
19.7 |
21.7 Nisan |
Türkiye'de enflasyonun temel kaynakları; Konsolide Devlet Bütçesi
açığının, SGK açılarının ve iç borç stokunun giderek
çığ gibi artmasıdır. Nitekim 1995'ten 1998'e
bütçe açığı 317 trilyon liradan 3.7 katrilyon
liraya, SGK açığı da 108 trilyon liradan 1.5
katrilyon liraya, iç borç stoku da 1.4 katrilyon
liradan 11.6 katrilyon liraya fırlamıştır. Bütçe
açı-ğı/GSMH oranı da %-4'den %-7'ye yükselmiştir. Bu
oranı % -2 dolayına indirmeden enflasyonu kalıcı
bir şekilde aşağı çekmek mümkün değildir. Bunun yolu
ise başta SGK reformu ve özelleştirmenin bir an önce
tamamlanmasından geçmektedir.
Dış Ticaret
1997'den 1998'e Türkiye'nin ihracatı %13'den %2.4'e, ithalatı da
%11.4'den %-5.4'e gerilemiş, mutlak rakam itibarıyla
ise ihracatımız 26.3 milyar dolardan 26.9 milyar
dolara çıkmış, ithalatımız ise, 48,6 milyar dolardan
45.9 milyar dolara inmiştir.
Neticede 1997'den 1998'e dış ticaret açığı 22.3
milyar dolardan 19 milyar dolara gerilemiştir.
Rusya krizinin etkisi ile yine 1997'den 1998'e bavul ticareti 5.9
milyar dolardan 3.7 milyar dolara, bu ticaretten
elde edilen döviz gelirlerinin de hesaba
katılmasıyla dış ticaret açığı da, 15.4 milyar
dolardan, 14.4 milyar dolara inmiştir.
Türkiye'nin
turizm gelirleri, işçi dövizleri, taşımacılık gelirleri,
müteahhitlik gelirleri, bankacılık hizmet gelirleri
gibi diğer hizmet gelirleri de 1997'den 1998'e 25.9
milyar dolardan 32.3 milyar dolara çıktığı için,
ödemeler dengesi açığı olarak bilinen cari işlemler
dengesi açığı -2.7 milyar dolardan +2.7 milyar
dolara çıkmıştır.
Cari işlemler dengesi açığının 1998 yılında 2.7 milyar dolarlık
fazlaya dönüşmesinin esas sebebi imalat sanayii
üretim artışının
%0.7'ye inmesiyle büyüme hızının %3.8'e
düşmesinden dolayı ithalatın %-5.4 gerilemesidir.
Çünkü 1998 yılında ithalatımızın %64.4'ü ara
malları ve hammaddelerden (petrol, doğal gaz, kumaş,
iplik, vs.), %23.2'si makine ve teçhizat gibi
yatırım mallarından, %11,6'sı tüketim mallarından,
%0.8'i de diğer mallardan oluşmaktadır. Böylece
ekonominin durma noktasına gelmesi ile makine ve
teçhizata, hammadde ve ara malları ithalatına olan
talep düşmüştür.
Diğer taraftan, 1997'den 1998'e Türkiye ihracatında Avrupa
Birli-ği'ni (AB'nin) payı %46.6'dan %50'ye
çıkmıştır. Bu oran bu yılın ilk ayında %55'e
ulaşmıştır. 1998'de ihracat artışı %2.4 iken
AB'ye ihracat artışı ise %9.7 olarak
gerçekleşmiştir. Rusya krizini etkisiyle
Bağımsız Devletler Topluluğu'na ihracatımız ise
%-24.3 gerilemiştir. Türkiye'nin ithalatında AB2ni
payı da %50 dolaylarında ise de AB'nin
ihracatında Türkiye'nin ithalatının payı %1
dolayındadır.
DYS ve Dış Borç Stoku
Türkiye'ye her yıl gelen Direkt Yabancı Sermaye (DYS) yatırımları
Kızıl Çin'e giden DYS'nin sadece 60'ta biri
kadardır. Bunun sebebi ise Türkiye'de siyasi ve
iktisadi istikrarın sağlanamaması,
ilaveten başta 155. madde olmak üzere
Anayasamızın aşırı devletçi olması sonucu
Yap-İşlet-Devret modeli yolu ile DYS çekmenin
kapitülasyonlar gibi telakki edilmesi ve
özelleştirmenin hızının kesilmesidir.
1997'den 1998'e Türkiye'nin dış borç stoku 91 milyar dolardan 102.7
milyar dolara ulaşmıştır. Buna rağmen Türkiye'nin
esas meselesi dış borç stokundan çok iç borç
stokudur. Çünkü dış borçlarımızın yaklaşık %75'i
uzun vadeli (5-15 yıl), iç borçlarımızın ise
yaklaşık %80'i bir yıla bile ulaşmayan çok kısa
vadede olduğu için yıllık devlet bütçesine büyük bir
yük teşkil etmektedir. Yıllık Devlet
Bütçesi'ndeki toplam faiz ödemeleri ile toplam
anapara geri ödemelerinde iç borç stokunun payları
%90 dolaylarında, dış borç stokunun payı
ise sadece %10 dolaylarındadır.
Türkiye'nin iç borç stoku
Aralık 1998'de 43 milyar dolar (ortalama yıllık
dolar kuru 270.000 TL), Şubat 1999'da ise 45
milyar dolara (ortalama yıllık dolar kuru
290.000 TL) çıkmıştır. Yine 1998'de SGK kurumları
açığı da 5 milyar 540 milyon dolara ($=
270.000TL) ulaşmıştır.
Sonuç
Türkiye'de enflasyonu önlemenin sebepleri ve yolları bellidir.
Bunlar; Sosyal Güvenlik Kurumları (SGK)
Reformunun ve özelleştirmenin bir türlü
yapılamaması, kamu kesiminde (Devlet, KİT'ler,
Belediyeler) aşırı israfın bir türlü
önlenememesi, vergi oranlarının düşürülerek
verginin tabana yayılması suretiyle devlet
gelirlerinin bir türlü arttırı-lamaması gibi
tedbirlerin yıllardır sürüncemede kalmasıdır. Ayrıca
yıllardır süren siyasi istikrarsızlık iktisadi
istikrarsızlığa yol açtığı için, başta
kronikleşen enflasyon olmak üzere Türkiye'nin
ekonomik meseleleri ve çözüm yolları iktisadi
olmaktan çok politiktir.
18 Nisan seçiminden sonra kurulacak olan hükümetin Türkiye'de 1999
yılından itibaren politik ve ekonomik istikrarı
sağlayamaması durumunda, yukarıda belirttiğimiz
ekonomik reformların tekrar askıda kalacak
olmalarından dolayı, Türkiye'nin iktisadi
meselelerini uzunca bir süre daha devam edeceği
kaçınılmaz bir gerçektir.
Kaynak: Prof. Dr. Emin Çarıkcı
|