Türkiye’nin Ortadoğu Bölgesi İçindeki Yeri
ve Önemi
Ortadoğu deyimi nedir? Neyi ifade
etmektedir? Ortadoğu bölgesi, dünya gündeminde,
neden sürekli kalmaktadır? Ortadoğu bölgesini hep
gündemde tutan unsurlar nelerdir? Türkiye, Ortadoğu
bölgesi içinde nerededir? gibi sorular, sürekli
olarak zihinleri meşgul etmektedir.
Türkiye Ortadoğu
Batılı ülkeler (özellikle İngiltere), 16.yüzyıldan
itibaren Hindistan ve Çin'in zenginliklerine
kavuşmak için yeni yollar aramaya başladılar. Doğu
Avrupa üzerinden veya Afrika'nın güneyini dolaşarak
yeni yollar keşfettiler. Ancak keşfedilen bu yollar
çok uzak ve zahmetli idi. En kestirme yollar ise,
Osmanlı toprakları üzerinden geçiyordu. İngilizler,
seyahatleri sırasında, Hindistan ve Çin ülkelerine
"Uzakdoğu" adını verdiler. Osmanlı ülkelerine ise,
daha yakın olduğu için "Yakındoğu (Near East)"
tabirini kullandılar. 1889'da, Süveyş Kanalı'nın
hizmete açılmasıyla, deniz ticaretinde büyük
değişmeler yaşandı. Çünkü, Avrupa-Hindistan-Çin
denizyolu oldukça kısalmıştı. Yeni açılan bu yol
(Akdeniz-Kızıldeniz-Hint Okyanusu) Arap
yarımadasının kıyısında bulunan limanların önemini
artırdı.
İngilizler; Osmanlı İmparatorluğu'nun hakimiyeti
altında kalmayan Arabistan yarımadasının güney
kıyılarını adım adım işgal ettiler. Bu arada,
Yakındoğu terimine karşılık, yeni hedef
belirlemeleri yapmak için, bölgeye "Ortadoğu ( The
Middle East)" adını verdiler.
1939 yılına kadar dar ve kapalı bir anlam taşıyan
Ortadoğu (The Middle East) deyimi; bundan sonra
İngiltere Hükümeti'nin resmi kaynaklarında
kullanılmaya başlanmıştır. Aynı yıllarda, Ortadoğu
bölgesi toplam 24 ülkeden oluşan Eski Dünya
Karaları'nın (Avrupa-Asya ve Afrika) birleştiği orta
bölümünü oluşturmaktadır.
Ortadoğu ülkelerini oluşturan 24 ülkeden, Malta,
Libya, Sudan, Eritre, Habeşistan ve Somali, daha
sonraları bölge sınırları dışına çıkarılmıştır. Bu
arada zaman zaman Afganistan ve Pakistan gibi
ülkeler de, Ortadoğu Bölgesi içinde varsayıldığı
görülmektedir.
Bugün için, Malta, Libya, Sudan, Eritre, Habeşistan
(Etopya), Somali, Afganistan ve Pakistan igibi
ülkeler, Ortadoğu Bölgesi'nin yakın çevresi olarak
kabul edilmekte ve zaman zaman siyasi bakımdan bu
ülkelerden biri veya birkaçı bölge içinde
sayılabilmektedir. (Ortadoğu Araştırmaları)
Öte yandan Azerbaycan, Ermenistan , Gürcistan ve
diğer Kafkasya ülkelerini de Ortadoğu ülkeleri
arasında olduğunu iddia edenler de vardır. Bu görüş
son derece yanlıştır. Çünkü, Azerbaycan, Ermenistan,
Gürcistan ve diğer Kafkasya ülkeleri, çok farklı bir
siyasi oluşum içindedirler. Eski Sovyetlerin
dağılmasından sonra bile, bu ülkeler eskisine
benzer bir siyasi oluşum olan Bağımsız Devletler
Topluluğu (BDT) içinde yerlerini almışlardır. Zaten,
coğrafyacılar bu bölgeye Kafkasya adını vermekte ve
bu ad hem fiziki ve hem de siyasi anlam
taşımaktadır. Fiziki yönden, Kafkas dağları bir
bütünlük arzederken ve Ortadoğu bölgesinden tamamen
ayrılırken, siyasi yönden de benzer özellikler göze
çarpmaktadır.
Ortadoğu bölgesinin sınırlarındaki değişmeler,
ülkelerin bölgeye bakış açılarındaki farklılıklardan
kaynaklanmaktadır. Örneğin Dünya Hakimiyeti'ne
soyunmuş olan ve kendini tek süper güç olarak gören
A.B.D., Ortadoğu bölgesinin sınırlarını, Kuzeybatı
Afrika kıyılarından Pakistan'a kadar geniş tutar.
Rusya, Ortadoğu bölgesinin sınırlarını dar alanlı
olarak düşünürken, İngiltere ise, bugün de genel
olarak kabul edilen sınırları çizer. İngiltere;
bölgenin sınırlarını çizerken özellikle petrolü ön
planda tutar.
Bugün için, Ortadoğu denilince; kuzeyde Türkiye,
batıda Mısır, doğuda Iran ve güneyde Yemen
ülkelerinin çerçevelediği, kabaca bir dikdörtgeni
içine alan bölge akla gelmektedir. (Ortadoğu Tarihi)
Matematik konumu itibariyle, Ortadoğu; Ekvatora
göre, kuzeyde 42 derece kuzey, güneyde 13 derece
kuzey enlemleri arasında, kuzey yarımküresinde
yeralmaktadır. Başmeridyen'e göre de, batıda 24
derece doğu, doğuda ise 62 derece doğu boylamları
arasında, doğu yarımküresinde bulunmaktadır.
Ortadoğu bölgesi, harita üzerinde ise, batı-doğu
doğrultusunda uzunluğu yaklaşık 4900 km.yi,
kuzey-güney doğrultusunda genişliği 3100 km. bulan
bir dikdörtgeni oluşturmaktadır. Ortadoğu
ülkelerinin yüzölçümü ise, yine harita üzerinde
5.178.000 km2, kadaıdır. Bu kadar alan
üzerinde, 1970'li yıllara kadar toplam 17 ayrı
devlet bulunuyordu. Bu devletler şunlardı; Türkiye,
Iran, Irak, Suriye, Suudi Arabistan, Kıbrıs, Mısır,
Ürdün, Lübnan, israil, Kuveyt, Bahreyn, Katar,
Birleşik Arap Emirlikleri, Umman, Yemen Halk
Cumhuriyeti (Güney Yemen) ve Yemen Arap Cumhuriyeti
(Kuzey Yemen) idi.
Ancak son yıllardaki bölgede oluşan hızlı siyasi
oluşumlar sonucunda, Ortadoğu Ülkeleri sayısında
değişmeler olmuştur. Bunlar arasında, 1974 Barış
Harekatı'nın ardından Kıbrıs adasında, Kuzey Kıbrıs
Türk Cumhuriyeti ve Güney Kıbrıs Rum Kesimi olarak
iki devlet ortaya çıkmıştır. Öte yandan İsrail-Fi-listin
sorunu henüz çözümlenememiş olmasına rağmen, bir
Filistin devleti oluşturulmuştur. Diğer taraftan
Yemen Halk ve Arap Cumhuriyetleri birleşerek tek bir
Yemen devleti halini almıştır. Böylece bugün
bölgede, 18 ayrı bağımsız devlet bulunmaktadır.
Bugün için, bu 18 ülkenin toplam yüzölçümleri 7,3
milyon km2.yi aşar. Ayrıca bölgede 285
milyona yakın "insan yaşar. (Ortadoğu İlişkileri)
Bölgenin genel özelliği "sıcak ve kurak" oluşudur.
Bu özellik doğal bitki örtüsüne ve tarımına büyük
ölçüde etkilemiş ve önemli bir su sorununu ortaya
çıkarmıştır.Gerçekten bugün dünya gündeminden hiç
düşmeyen bu bölge; siyasal yönden
son derece duyarlı bir bölgeyi kapsamaktadır. Bu
duyarlılığım, bir bakıma içinde barındırdığı farklı
tabii görünüşün, insan üzerine yansımasından ve son
asırda ise buna mevcut ekonomik zenginliklere bir
yenisinin (petrol) eklenmesinden alır. Zaten 20.
asrın başlarındaki bölgenin siyasi yapılanmasındaki
en büyük etken petrol olmuştur. Sanayi devrimini
gerçekleştirmiş olan Batılı Ülkeler; önemli bir
sanayi hammaddesi ve girdisi olan petrolün, en bol
miktarda Ortadoğu bölgesinde bulunduğunu tesbit
edince, gözlerini bu bölgeye çevirmişlerdir. İşte,
bütün dikkatleri üzerinde toplayan Ortadoğu
bölgesi, 20. yüzyılda tüm siyasi olayların odak
noktası haline gelmiştir.
Türkiye, bir Ortadoğu ülkesidir. Türkiye, Asya
kıtasının güneybatı ucunda, Anadolu yarımadası
üzerinde yeralır. Topraklarının bir bölümü,
Avrupa'nın güneydoğusunda yeralan Balkan
yarımadasının bir kısmını oluşturan Trakya'da
bulunur. Bu yönüyle, Türkiye hem Asya ve hem de
Avrupa ülkesidir.
Türkiye ve Karadeniz'e komşu olan ülkeler için
boğazların büyük bir önemi vardır. Ayrıca İstanbul
boğazı üzerinde yapılan iki köprü (Boğaziçi ve
Fatih) ile karadan Avrupa ile Asya birbirine
bağlanmıştır. Öte yandan güneyde, Türkiye; Kuzey
Afrika ülkelerine çok yakındır. Kısacası Türkiye,
Avrupa-Asya ve Afrika kıtalarının birleştiği konumda
yeralmaktadır.
Ülkenin ortalama yükseltisi 1132 m. kadardır. Bu
yükseltisi ile kıtaların en yücesi olan Asya (1010
m.)'dan bile yüksektir. Yeryüzü şekilleri
bakımından Türkiye; Ortadoğu bölgesinin yüksek
sahası içinde yeralmaktadır.
İklim özellikleri bakımından Türkiye; Ortadoğu
bölgesinin insan yaşamı için en uygun şartlar
arzeden bir iklime sahiptir.
Akarsular ve göller bakımından ülke, bölge ülkeleri
arasında en zenginidir. Başlıca önemli
akarsularını; Fırat, Dicle, Kızılırmak, Yeşilırmak,
Çoruh, Sakarya, Büyük Menderes, Küçük Menderes,
Gediz, Susurluk, Seyhan, Ceyhan ve Göksu oluşturur.
Bu akarsular üzerinde birçok baraj yapılmıştır.
Akarsu ve göller bakımından Türkiye; Ortadoğu
bölgesi içinde çok zengin kaynaklara sahiptir.
Türkiye, nüfus bakımından hızla artan bir ülkedir.
1927 Genel Nüfus Sayımı sonuçlarına göre, ülkede
13,6 milyon insan yaşamaktayken, 1990'da bu nüfus
56,4 milyona yükselmiştir. Bugün ise (1996), ülke
nüfusunun 65 milyonu aştığı tahmin edilmektedir.
2000 yılında ise ülke nüfusu 71.255.000'e ulaşacağı
hesaplanmaktadır. Ülkede nüfusun ikiye katlanma
süreci ise, 32 yıldır. Nüfus bakımından Türkiye;
Ortadoğu ülkeleri arasında İran ile birlikte en genç
ve en kalabalık bir nüfusa sahip ülkedir.
Ülkenin resmi dini olmamakla birlikte halkın % 99'u
müslümandır. Resmi dili Türkçe, para birimi ise Türk
Lirası (TL)'dır. Türkiye, Ortadoğu bölgesi içinde
dili Türkçe olan tek müslüman ülkedir. Ancak din
bağı ile diğer Ortadoğu ülkeleri ile sıkı bağlantısı
vardır. Ortadoğu Politikaları
Eğitim durumu itibariyle Türkiye; Ortadoğu bölgesi
içinde en iyi bir seviyededir.
Türkiye'nin en büyük şehri İstanbul'un nüfusu bugün
(1996), 10 milyonu bulmuştur. Bu nüfusu ile
İstanbul, Kahire gibi Ortadoğu'nun en kalabalık bir
şehri olma özelliğine sahiptir. Avrupa ile Asya'nın
birleştiği dar bir boğazın her iki yakasında
kurulmuş olan İstanbul, aynı zamanda kıtalararası
bir şehirdir. Ortadoğu bölgesi içinde İstanbul
şehrinin ayrı bir yeri vardır.
Kırsal hayat bakımından Türkiye; Ortadoğu ülkeleri
arasında çok canlılılık ve renklilik arzeder. Çünkü
diğer Ortadoğu ülkelerinde, kırsal hayat denince,
yeryüzü şekilleri bakımından çöllerin fazla yer
tutmasından ötürü, ilkel bir göçebe hayatı akla
gelir. Oysa Türkiye'de çöller yoktur ve bu nedenle
kırsal hayat diğer bölge ülkelerine göre farklılık
gösterir.
Türkiye'nin temel iktisadi yapısını tarım ve
hayvancılık oluşturur. Ülke topraklarının %
36.2'sini Ekili-dikili alanlar, % 11.2'sini çayır ve
meralar, % 26.2'sini ise ormanlar teşkil eder. Tarım
ve hayvancılık bakımından Türkiye; Ortadoğu ülkeleri
içinde büyük bir potansiyele sahiptir.
Osmanlı imparatorluğu devrinde, Musul ve Medine
çevresinde, sulama kanalları açılmıştır. O halde
görülmektedir ki,
Osmanlı döneminde bile Ortadoğu, tarımsal
gelişmelere sahne olmuştur.
Türkiye; Ortadoğu ülkeleri içinde zengin madenlere
sahip, hızla sanayileşen ve turizm bakımından ilgi
odağı haline gelen bir ülkedir. Türkiyenin Ortadoğu
Politikası
Türkiye, coğrafî özellikleri dolaysıyla, bugün
Ortadoğu bölgesinin en önemli bir ülkesidir.
Türkiye, coğrafî konumu dolaysıyla, Avrupa'nın
sanayileşmiş ülkelerine, Asya'nın geleneksel
yapıdaki ülkelerine ve Ortadoğu'nun zengin
petrollere sahip ülkelerine çok yakındır ve gerek
fiziki açıdan ve gerekse sosyo-ekonomik bakımdan, bu
ülkeleri birbirlerine en kısa yoldan birleştirme ve
kaynaştırma özelliğine sahiptir. İşte bu özelliği
ile Türkiye, Avrupa Birliği'ne üye olmak istemesi
yanında özellikle daha avantajlı olan Ortadoğu
Ekonomik Topluluğunun kurulması için büyük çaba
sarfetmelidir. Çünkü böyle bir topluluk, Türkiye
için çok büyük yararlar sağlayacağı bilinmektedir.
Doç. Dr. Ramazan OZEY
|