Ulusal
(Uluslararası) Düzeyde Rekabet Gücü
Ulusal veya uluslararası
rekabet gücü ifadeleri çoğunlukla aynı anlamda
kullanılmakta ve her iki kavram da firma veya
endüstri düzeyinden farklı olarak, daha geniş
kapsamda, bir ülkenin uluslararası piyasalardaki
rekabet gücünü ifade etmektedir (Atik, 2005: 21).
OECD tanımlamasına göre
uluslararası rekabet gücü, bir ülkenin serbest ve
şeffaf piyasa koşullarında uluslararası piyasaların
isteğine göre mal ve hizmetler üretebilme yeteneği
yanında, uzun dönemde halkının reel gelir düzeyini
koruma ve artırma kabiliyetidir (Töre, 1995: 39). Bu
tanıma göre bir ülkenin rekabet gücü elde edebilmesi
için küresel piyasaların taleplerine cevap
verebilmesi ve bununla birlikte halkının gelir
seviyesini artırması gerekmektedir.
Fagerberg, Uluslararası
Rekabet Gücü isimli çalışmasında ödemeler dengesi,
istihdam ve ekonomik büyüme konularına da yer
vererek bir tanımlamada bulunmuştur. Fagerberg’e
göre uluslararası rekabet gücü, ödemeler dengesi
sorunlarına yol açmaksızın, ekonomik büyüme ve
istihdam artışı başta olmak üzere bir ülkenin temel
iktisat politikası hedeflerini gerçekleştirebilme
becerisidir (Fagerberg, 1988: 355). Buna benzer bir
tanım da Markusen tarafından yapılmıştır. Markusen’e
göre ulusal düzeyde rekabet gücü, bir ülkenin
serbest ticaret koşulları altında dış ticaretini
dengede tutarak ticaret partnerlerininkine eşit bir
reel milli gelir büyümesi sürdürebilme yeteneğidir
(Aktan: Markusen, 1992: 7).
Avrupa Birliği
Komisyonu’nun, 2006 yılı Avrupa Rekabet Gücü Raporu
çerçevesinde yaptığı değerlendirmede rekabet gücünün
uzun dönemli göstergesi olarak verimlilik
gelişmelerinin dikkate alınması gerektiği
belirtilmiştir. Komisyona göre uluslararası rekabet
gücü, bir ülkenin veya bölgenin yaşam
standartlarında sürdürülebilir bir artış
gerçekleştirebilme ve gayri iradi işsizlik
seviyesini mümkün olabilecek minimum seviyede
tutabilme vasıtasıdır (Commission Of The European
Communities, 2006: 2).
Uluslararası rekabet gücü
kavramına dinamik bir bakış açısıyla yaklaşan
Aiginger’e göre bir ülkenin uluslararası rekabet
gücü, ülkenin içinde bulunulan dönemde ve gelecekte
arzu ettiği faktör gelirlerinde ve ilgili ülkenin
vatandaşları tarafından yeterli görülen iktisadi,
çevresel ve sosyal bir makro ekonomik ortamda dünya
piyasalarına yeterli miktarda ürün satabilme
yeteneğidir (Aiginger, 1998: 164).
Yıllık olarak Küresel
Rekabet Gücü Raporu yayınlayan Dünya Ekonomik Forumu
(WEF) ve Dünya Rekabet Gücü Yıllığı’nı yayınlayan
Uluslararası Yönetim Geliştirme Enstitüsü (IMD) de
uluslararası rekabet gücü konusunda tanımlamada
bulunmuşlardır. Dünya Ekonomik Forumu, uluslararası
rekabet gücünün, bir ülkenin verimlilik seviyesini
belirleyen faktörler, politikalar ve kurumlardan
oluştuğunu belirtmektedir. IMD’ye göre ise
uluslararası rekabet gücü, bir ülkenin firmalarının
daha fazla değer yaratmalarını ve vatandaşlarının
daha yüksek refaha sahip olmalarını mümkün
kılabilecek bir ortamı oluşturma yetkinliğidir
(Bedir, 2009: 15).
Rekabet gücü kavramı
konusunda gerek mikro düzeyde gerekse de makro
düzeyde yapılan tanımlamalara bakıldığında iktisat
teorisyenlerinin ortak bir ifadesinin olmadığı
görülmektedir. Bununla birlikte firma ve endüstri
düzeyinde yapılan tanımlamalarda genellikle maliyet
ve verimlilik açılımlarına yoğunlaşılırken, ülke
düzeyindeki tanımlamalarda bu açılımlara ilaveten
makro ekonomik büyüklüklere de önem verilmektedir.
Bu durum da rekabet gücü konusunda mikro düzeyli
ifadeleştirmelerden makro düzeyli ifadeleştirmelere
geçildikçe analizlere katılacak iktisadi konuların
artış gösterdiğini belirtmektedir.
Rekabet gücü kavramı
çeşitli düzeylerde tanımlansa da uluslararası
piyasalarda rekabet eden iktisadi birimler,
firmalardır. Belirli bir endüstri içerisinde
faaliyet gösteren bir firmanın sergilemiş olduğu
performans neticesinde elde edebileceği rekabet
gücü, ilgili firmanın faaliyet gösterdiği
endüstrinin rekabet gücünü gösterebilecektir. Söz
konusu endüstrinin de uluslararası piyasalarda yoğun
bir rekabet ortamından geçerek rekabet gücü
kazanması, endüstrinin faaliyet gösterdiği ülkenin
uluslararası piyasalardaki rekabet gücünü
gösterebilecektir. Dolayısıyla bir ülkede faaliyet
gösteren bir firmanın elde ettiği rekabet gücü,
ilgili ülkenin rekabet gücünü de etkileyebilecektir.
Sonuçta mikro düzeydeki rekabet gücü, makro
düzeydeki rekabet gücünün belirleyicisi olarak
görülebilmektedir.
Ancak firma düzeyinde
rekabet gücü ile uluslararası rekabet gücünün doğru
orantılı olmadığı durumlar da söz konusudur. Yüksek
kâr oranları ve büyük bir piyasa payına sahip
olabilen bir firma, uluslararası düzeyde rekabet
gücüne sahip olmayabilir. Özellikle yurtiçi
piyasanın çeşitli ticari engellerle korunduğu
durumlarda suni nitelikli rekabet gücü söz konusu
olur. Çünkü yurtiçi piyasadaki ticari engellerin
kaldırılması durumunda küresel rakiplerine kıyasla
daha yüksek maliyete katlanarak üretim yapan bir
firmanın, uluslararası piyasalarda rekabet
edebilirliği azalma gösterir (Dulupçu, 2001: 77).
Bu bilgiler ışığında
ulusal (uluslararası) rekabet gücünün şu özelliklere
sahip olduğu belirtilebilir (Çivi, 2001: 25).
>
Rekabet gücü elde
edebilmenin temel amacı, ülkenin yaşam standardını
yükseltmek ve vatandaşlarına daha müreffeh bir ortam
sunabilmektir. Söz konusu bu gelişmelerin
sağlanabilmesi için de ilgili ülkenin üretim,
yatırım ve ticaret gibi iktisadi faaliyetlerine önem
vermesi, bu iktisadi faaliyetleri
gerçekleştirebilecek ve destekleyebilecek kurumları
arasında koordinasyon sağlaması gerekmektedir.
>
Ürün ve hizmetlerin
üretilmesi, dağıtılması ve satış sonrası hizmetlerin
sağlanması konularında ülkenin rakipleri karşısında
rekabetçi bir üstünlük sağlayabilmesi için söz
konusu ülkenin kendisine ait özellik, yetenek ve
potansiyeline odaklanması gerekmektedir.
>
Bir ülkenin
rekabetçi avantaj sağlayabilme gücünün
incelenmesinde uluslararası piyasa payı, verimlilik,
iktisadi büyüme, istihdam ve dış ticaret bilançosu
gibi ekonomik göstergeler kullanılabilmektedir.
|