Uyuşturucu Kaçakçılığı ve Narko-Dolarların Aklanması
Dünya üzerindeki karaparanın yarısı uyuşturucu
ticaretinden gelmektedir. Uyuşturucu madde satışı
sırasında ise, hem perakende de hem de toptan
piyasada, önemli miktarda nakit para birikmektedir.
Zira bu piyasadaki işlemlerde, kredi kartı, banka
çeki gibi işleme taraf olanların tanınmasını
sağlayacak belgelerin kullanılması söz konusu
değildir. Uyuşturucu gelirinin çok büyük bir bölümü
nakit kullanımının düşük olduğu ve alınan önlemler
nedeniyle büyük miktarlı nakit işlemlerin dikkati
çektiği gelişmiş ülkelerde oluşmaktadır. Uyuşturucu
ticareti işlemlerin milyonlarca dolarlı rakamlarla
ifade edildiği bir iştir. Örneğin ABD'de 1996
yılında parekende piyasada 30 milyar dolarlık kokain
18 milyar dolarlık eroin satılmıştır. 5,10 ve 20
dolarlık banknotlar halindeki, bu toplam 48 milyar
dolar, 6 200 ton kağıt para eder. Birisi "bir-kaç
milyon dolar" derse çok fazla bir meblağ değilmiş
gibi gelmekte, "çuvallar dolusu para" denildiğinde
ise insan şaşırmaktadır. Eğer sadece 100 dolarlık
banknotlar kullanıyorsanız, bir milyon dolarlık
büyüklük, on bin adet banknot etmektedir. Her bir
banknot yaklaşık bir gram ağırlığında olduğu için de
1 milyon doların bir yerden başka bir yere fiziki
olarak nakledebilmesi için 10 kiloluk bir bavul
taşımak gerekir. Uyuştucu ticaretinde bağımlıların
favori banknotu 20 dolarlık olduğu için, 1 milyon
dolarlık bir "mal" teslim edildiğinde taşınması
gereken bavulun ağırlığı 50 kiloyu bul-maktadır!
Dahası var, 50 bin banknot elle sayılmaya kalkılsa
herhalde becerilemez: saniyede bir banknot sayılsa
13 saat durmadan para saymak gerekmektedir!
Muhtemelen bu nedenle büyük uyuşturucu ticaretinde
para destelerinin aynı banknotlardan oluşup
oluşmadığı "tesadüfü örnekleme" ile kontrol
edildikten sonra, yapılan ödemenin toplam
miktarının kilo ile belirlendiği bilinmektedir:
"Yüzlük banknotlardan oluşan 30 kilo eşittir 3
milyon dolar, hesap tamam!" gibi.
Gerçekten de, uyuşturucu piyasasında sokaktaki ticaretin % 90'nı 5,
10, 20 dolarlık kupürler halinde yapılmaktadır.
Satıcıların ellerinde ufak kupürler halinde milyonlarca dolar
birikmektedir. Uyuşturucu kaçakçılığının ürettiği
para uyuşturucunun kendisinden çok daha hacimlidir.;
1996 yılı rakamlarıyla kokain için bir örnek
verirsek, 100 dolarlık bir banknotun ağırlığı bu
parayla alınabilecek kokainin üç katıdır. Kaçakçılar
artık para saymak zahmetine girmemektedirler. 20
dolarlık banknotlarda 1 milyon doların 55 kilo
olduğunu bildiklerinden parayı sadece
tartmaktadırlar. ABD gümrük memurları da ele
geçirilen parayı saymak yerine tartmak yoluna
gitmeye başlamışlardır. Bu nedenle nakit halindeki
gelir, günlük kullanım için harcanabilecek çok küçük
bir bölüm hariç kullanılmaya uygun değildir. Doğal
olarak, bu kadar komplike ve riskli bir işe,
kimsenin günlük sıradan harcamalarını
gerçekleştirmek için girmesi beklenemez. Bu nedenle,
bu muazzam nakit sermayeyi, kullanılabilir hale
getirmek yani yasal bir sermayeye dönüştürmek (
aklamak ) örgütlü suçluluktan daha eski bir
zarurettir.
Bir kaçakçı olarak "bir-kaç milyon dolarlık"
kilolarca parayı taşımak bir yana, bir de bu parayı
"aklaması" gerekecektir. Bu durumda kaçakçılar
zorunlu olarak bu nakit parayı elektronik paraya
dönüştürmek zorundadırlar. Ancak, gelişmiş
ülkelerde söz konusu paraları basit bir şekilde bir
banka hesabına yatırmak dikkat çekecektir. Şüpheli
bir kişinin banka hesabına giren soruşturmacı da,
kendi kendine aynı soruyu sorar: Bildirimlerine
göre, yıllık sabit 20 000 dolar gelire sahip bir
kişinin bankadaki hesabında bir milyon dolar
parasının olması mümkün mü? Loteri geliri, gaib bir
Amerikalı amcanın mirası gibi bayatlamış açıklamalar
bir kenara bırakılırsa bu beyan edilmeyen gelirin
kaynağını açıklamak imkansız olacaktır, kaçakçılar
böyle açıklamalar öne sürmek yerine, gelirlerin
kaynağını, karapara aklama yoluyla gizlemeye
çalışmaktadırlar.
BM'e göre, uyuşturucu ekonomisi, günümüzde tek başına dünya
ticaretinin %8'ini oluşturmaktadır. Kirli para
spekülatif sermaye ile aynı dolaşımları
kullanmaktadır.
Uyuşturucu kaçakçılığı yapan uluslararası suç örgütlerinin cirosu
muazzam miktarlara varmaktadır. Medellin Karteli
baronlarının ABD'ne hiçbir zaman iade
edilmeyecekleri garantisi karşılığında Kolombiya
Hükümetine Batı bankalarına olan borçlarını (14
milyar dolar) ödemeyi ö-nermeleri bu durumu ortaya
koymaktadır.
Uyuşturucu ile mücadelenin başarısızlıklarından birisi de herhalde,
mücadeledeki silahlardaki eşitsizliktir. Gerçekten,
1990 yılında BM'lerin uyuşturucu maddelerle mücadele
faaliyetlerinin koordinasyonundan sorumlu genel
sekreter yardımcısı Margaret Anstee, dünyadaki
uyuşturucu ile mücadele programının tamamına ayrılan
parayı bir valiz eroinin değerinden daha az olarak
hesaplıyordu.
Bütün bunlar, uluslarası alanda karapara aklamaya
yönelik çabaların uyuşturucu gelirlerinin
aklanmasını suç hale getiren 1988 Uyuşturucu ve
Psikotrop Maddeler Kaçakçılığına Karşı BM Sözleşmesi
ile başlamasının gerekçesini de açıklamaktadır.
|