Türkiye Ekonomisi
Dünya Ekonomisi
Osmanlı Ekonomisi
Finansal Ekonomi
İşletme Ekonomisi
Hizmet Ekonomisi
Kalkınma Ekonomisi
Tarım Ekonomisi
Borsa ve Yatırım
Ekonomi Sözlüğü
Ekonomi Ders Notları
Ekonomi Düşünürleri
Genel Ekonomi Soruları
Özel İstatistik Arşivi
Özel İktisat Konuları
Açık Öğretim İktisat
Ekonomi Kurumları
Kamu Yönetimi
Kamu (Devlet) Maliyesi
Sigortacılık Konuları
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

Vergi Aldatmacası

Vergi, kamu hizmetlerinin maliyetini topluma yayan bir fi­nansman aracı olarak, hiçbir toplumda sevimli karşılanmaz. Bu davranış, vergi karşısında geliştirilmiş olan en ilkel tepkidir. Bu tepki ilkel olmakla beraber, günümüzde halâ korunmaktadır. Korunmasının nedeni ise, ideolojiktir. Zira böylece, vergiye karşı yaygın muhalefet geliştirilerek, kamu kesimi üzerinde yoğun bir baskı oluşturulmaya çalışılır. Vergilerin denetlenmesi yolu ile kamu kesiminin denetimi, üzeri örtülü ve sempatik biçimde yü­rütülen, oldukça akıllı bir politikadır. 

Vergiye karşı tepki sürdürülürken, izlenen strateji ve hedef daima güçlü ekonomik çevrelerce saptanmaktadır. Bu bağlamda izlenen stratejinin de kabul edilebilir olması, titizlikle dikkat edilir bir konu­dur. Bu stratejide vergi yükünden kurtulmak, daima ana amacı oluşturmaktadır. Örneğin, vergi sisteminin adil olması ileri sürülmek­tedir. Bu, çok doğru ve güzel bir stratejidir! Ancak hemen onun ardından, adeta adaletin bir temel koşulu gibi, basit bir sistem isten­mektedir. Bu da güzel! Fakat verginin basitliği, her nedense, tarife yapısında istenmektedir. Aslında, vergi siteminin en basit yeri olan tarife yapısında basitleştirme talepleri, bir göz boyamacıdır. Zira bu planın arkasındaki asıl amaç ve bu amacı sağlayacak süreçler şun­lardır: Vergi tarifesi basitleştirilirken, tek ya da en çok, iki oranlı tarife öngörülmektedir. Böyle bir tarife yapısında çok düşük oranla­rın kabul göreceği ortadadır. Zengin de, fakir de düşük ve tek oran üzerinden vergilendirilecektir. Gelir dağılımının çok bozuk olduğu, fert-başına gelir ölçüsüne göre uluslararası karşılaştırmalarda çok gerilerde bulunduğu halde, dünyanın en zengin yüz kişisi arasına şöhret sokabilen bir ekonomide, tek ya da iki oranlı bir gelir vergisini önermek, sadece adalet değil, insaf ölçülerine de sığmaz. Böyle bir sistemi, adil olarak ileri sürmek ise. topluma karşı saygısızca yapılan bir yutturmacadır. Eğer böyle bir yola gidilirse, vergi sistemi. görüntüde basitleşmiş olabilir, ama içerikte çok karmaşık süreçlerle adaletsizliğe neden olur. Zira, bu yolla örtülü bir biçimde, zengin göreli fakire göre çok daha hafif yük altına girmiş olacaktır. Hem de sistemi adilleştirmek çığlıkları alında ve devlet nimetlerinden büyük bölümünü de alıyor olarak! 

Vergi sistemi ile öylesine oynanmaktadır ki kamu kesimine kaynak aktarmak için kurulmuş olan mekanizma, bazı kesimlere kaynak aktarım sürecine dönüştürülmekte ve ekonomide monopolleşmeye hizmet edilmektedir. Bunun adına da vergi teşviki denmektedir. Yatırım indirimi, hızlandırılmış amortisman, enf­lasyon muhasebesi gibi çok çeşitli vergi araçları, bazı sektörlere önemli ayrıcalıklar tanırken, bu sektörleri diğerleri aleyhine des­teklemekte, bir anlamda, buralara kaynak aktarmaktadır. 

Vergi ayrıcalıklarının diğer bir sosyal yorumu ise, kamusal fonların bu yolla belirli kesimlere aktarılması şeklinde yapılabi­lir. Kamusal fonların sahibi ise, devlet değil, toplumdur. Dolayı­sıyla, her vergi ayrıcalığı, toplumda birilerinin (vergi ödeyenle­rin) cebinden kaynakları alıp, diğerlerinin (vergi ayrıcalığından yararlananların) cebine, devlet otoritesi altında yapılan aktarım anlamına gelmektedir. Bunun serbest piyasa kuralı ile bir bağlantısı yoktur. Hatta bu tür önlemlerin fazla yararlı ve anlamlı olmadığı, çeşitli çalışmalarla da kanıtlanmıştır. 

Vergi sistemi adil olacaksa; tek veya iki oranlı olamaz bu denli vergi ayrıcalığını bünyesinde barındıramaz rantiye sınıfını vergi dışı tutamaz kamu kesiminde açıklar bir ur gibi büyürken, piyasada nereye saldıracağını bilmeyen nakit sermaye oluşturul­masına hizmet edemez. 

Meslek kuruluşları kendi iktidarlarını etkileme ve yönlendirme çabası içinde olabilir, demokraside bu tür çabalar doğaldır. Ancak şeffaflık gereği, bunu yaparken, lütfen duyguları avlayıcı kılıflar kullanmasınlar. Örneğin tek oranlı vergiyi kendi çıkarları doğrultu­sunda isteyebilirler, fakat bunu adalet ve basitlik ambalajı içinde topluma sunmasınlar. Aynı şekilde, vergi ayrıcalıklarına gerçekten karşı iseler, toplum karşısında geliştirilen projelerle, kulislerde aynı görüşleri savunsunlar. Artık davranışlarımızı biraz çağdaşlaştıralım; kısır, ilkel ve açıkça çıkarcı davranışlar yerine, daha uzun-dönemli, çağdaş ve paylaşımcı davranışların toplumun her kesimi açısından daha akılcı ve yararlı olacağını inanalım. 

Kaynak: İzzettin Önder – İstanbul Üniversitesi Maliye Bölümü

 

 

Anasayfa - İktisat - Makale - Ekonomi - Borsa - İstatistik - Türkiye Ekonomisi - Ekonomi Sözlüğü

Since 2005