|
Vergi cennetleri (off-shore bölgeler): kişi başına düşen şirket ve
banka rekortmeni suç cennetleri!
Bir çok ortak özelliklere sahip ve sayıları 60 ilâ 90 arasında
hesaplanan kimi ülkeler, vergi cenneti ya da sınır
ötesi merkez -off shore bölgeler-olarak
adlandırılmaktadır.
Bu özelliklerin başında ayrıntılara inilmediğinde çoğunda, kaynağı
ne olursa olsun gelirlerin hiç ya da çok az
vergilendirilmesi, banka ya da ticari sır
uygulaması, kambiyo kontrolünün yokluğu, şirket,
banka ya da sigorta şirketleri kurmak ya da sahip
olmanın kolaylığı (batılı tanınmış gazetelerde ve
internette düzenli olarak ilanlar yayınlanmaktadır)
gelmektedir. Karapara aklama için vergi
cennetlerinin seçiminde önemli rol oynayan diğer
unsurlar arasında, politik ve parasal istikrar,
ulaşım imkanları, modern iletişim vasıtalarının
varlığı, ulaşım kolaylığı, coğrafi konum olarak
gelişmiş ülkelere yakınlık, uzman personel ( vergi
danışmanları, avukatlar, vs.) belirtilebilir.
Diğer bir ifadeyle, kaynağının yasal ya da yasadışı oluşuna
aldırmadan sermaye sahiplerine avantajlı bir vergi
ve yasal rejim sunarak egemenliklerini ticaret
konusu yapan mikro ülkeler yada devletlerden
bahsedilebilir.
Özellikle ABD'de örgütlü suça karşı kullanılan en
etkili ve eski silahlardan birisi mali
soruşturmadır. Bu ülkede kara para aklama
soruşturmalarında ve banka belgelerinin
incelenmesinde çoğunlukla vergi memurları görev
almaktadır. Karaparacı soruşturmaya konu olabilecek
fonları genellikle bir vergi cenneti ya da banka
sırrı ülkesinde saklayarak mali soruşturmalardan
kurtulmayı amaçlar.
Banka ve vergi cennetleri öncelikle, piyasaların işleyişini
kolaylaştırmak ve petro-dolarların akışını sağlamak
için kurulmuşsa da, sonradan uyuşturucu ticaretinden
sağlanan paranın saklanma ihtiyacı için
kullanılmaya doğru gelişme göstermişlerdir. Bu malî
barınaklar, özellikle Kuzey Amerika, Avrupa ve
Asya'daki gelişmiş ülkelerin çevresinde
kurulmuştur. Bunların yarısında ingiliz bayrağı
dalgalanmakta ve her Avrupa ülkesinin kendi cenneti
bulunmaktadır.
BM'lerin 1998 yılı içinde yayınladığı bir rapora göre, off shore
şirketlerin toplam aktifleri 5 trilyon doları
bulmaktadır. 1 trilyon dolarlık mevduat ile 4
trilyon dolar değerinde hisse senedi, tahvil,
gayrimenkul ve mal kontratları da yine bu
cennetlerde saklanmaktadır. Günümüzde, uluslar arası
mali işlemlerin yarıdan fazlası vergi cennetlerinden
geçmektedir. Buralarda binlerce kıyı bankası ve
milyonlarca tabela şirket bulunmaktadır. IMF
tarafından BM'e sunulan bir raporda ise, karapara
aklanmasında gözde vergi cennetleri olarak, Kıbrıs,
Bahama, Bahreyn, Panama, Singapur, Hong Kong ve
Hollanda Antillerinin ismi verilmiştir.
Vergi cenneti ülkeler, genel olarak az nüfuslu ve küçük, ancak çok
sayıda uluslararası banka ve şirkete sahiptir. Bazı
örnekler vermek gerekirse, Lüksembourg (378000
nüfusa 143 banka), Manş adaları (140.710 nüfus, 120
banka), Bahama adaları (175.922 nüfus, 382
uluslararası finans kuruluşu), eski Hollanda
sömürgesi Aruba, Türk ve Caicos adaları (3000 yoksul
yerli nüfusa karşılık, 6729 şirket). Bu ülkelerde
işlem gören uluslararası fonların miktarı inanılmaz
rakamlara ulaşabilmektedir. Örneğin, 28.000 nüfusa
sahip Büyük Kayman (Grand Cayman ) adasında 1993
yılı boyunca 950 milyar doların giriş ve çıkış
yaptığı tespit edilmiştir.
Yine örnek olarak, Pasifik Okyanusu'nda Avustralya'nın doğusunda
minik bir ada devlet olan Nauru'da tam 400 banka
vardır. Bazı tahminlere göre, Ada 70 milyar dolarlık
kara para aklama operasyonlarına evsahipliği
yapmaktadır. Bu miktar ülkenin bütçesinin tam 700
katına denk gelmektedir. 35 bin doları olan
herkesin banka kurabildiği adada 25 kişiye bir banka
düşmekte olup, işlemler tamamen internet üzerinden
gerçekleştirildiği için ofis kurmaya ve eleman
çalıştırmaya da gerek bulunmamaktadır.
Bu merkezler, vergi cenneti yerine suçlulara sağladıkları banka
sırrı ve adlî bağışıklık imkanları yüzünden, malî
suç faaliyetlerinin küreselleşmesinde oynadıkları
büyük rol nedeniyle, suç cenneti nitelenmesini
hakketmekte ve karapara aklamayla mücadelenin
önünde büyük bir engel oluşturmaktadırlar.
II.
Dünya savaşının ertesinde Hong-Kong ve Singapur
sadece, İngilizlerin ticaret amacıyla kullandıkları
iki antrepo idi. Günümüzde bu iki büyük gecekondu,
İngiltere'ninkinden daha yüksek kişi başına düşen
milli gelirle, kolonizatörlerinden daha zengin
oldular. Vergi muafiyetleri bu büyük başarıyı tam
anlamıyla açıklamamaktadır.
Vergi cennetleri, malvarlıklarının kaynağının ortaya çıkmasını
istemeyen yabancı yatırımcılara, uluslararası
ticari şirketler ya da tabela şirketlerin
tescilinden, düzenleyici makamların denetimine tabi
olmayan çok sayıda off shore bankanın hizmet
sağlamasına kadar giden, bir dizi kolaylıklar
sunmaktadır. Mücadeleci makamların karşılaştığı
problemler, bir çok olayda vergi cennetlerinin banka
sırrını çok katı uygulamaları ve böylece, yabancı
yatırımcıları kaynak ülkeleri tarafından başlatılan
soruşturma ve yargılamalardan etkili biçimde
korumaları olgusu nedeniyle artış göstermektedir.
Banka sırrı ve vergi cenneti kuşkusuz iki ayrı
şeydir, ama ortak bir meşru amaç ve bir ticari
açıklamaya sahiptirler. Bununla birlikte, her ne
pahasına olursa olsun iş yapmak için kötüye
kullanıldıkları takdirde suçlulara da sınırsız bir
himaye sağlayabilirler.
Genelde vergi cennetlerinde kurulan ve Internet üzerinden işlem
yapan sanal bankalar konusunda temel problem,
pratik olarak hiç bir kontrole konu olmamalarıdır,
özellikle hangi yargıya tabi olacaklarını ya da
suçun hangi yerde işlendiğini bilmek zordur. Örneğin
Europeen Union Bank, Antigua Hükümetinin verdiği
lisansla faaliyet gösteriyordu. Bilgiişlem serveri
Waşington'da bulunuyordu. Hem banka, hem de bilgi
işlem servörünü yöneten kişi Kanada'da bulunuyordu.
Çünkü, Antigua mevzuatına göre banka varlıklarının
zimmete geçirilmesi suç değildi. Şu halde, problem
suçun nerede işlendiğini, suçu kimin işlediğini
soruşturmayı kimin yürüteceğini ve birisinin ceza
alıp almayacağını bilme konusundadır.
Kısacası, banka sırrı ve Of shore banka işlemleri karapara aklama
i-çin sayısız fırsatlar sunmakta ve diğer suç
faaliyetlerini çeşitlendirmektedir. Bu merkezlerde
kurulu kıyı bankaları; Ülkede mukim sayılan
kişilerden fon toplamayan, yalnızca yabancı kişi ve
kuruluşlardan fon toplama yetkisi olan; Genel olarak
bankacılık işlemlerinin pek çoğunu yapan; Hukuki
açıdan serbest bir ortamda faaliyet gösteren
bankalardır.Kıyı bankaları yabancı paralarla
çalışmak zorundadır. Kıyı bankaları, ülke içindeki
ticari bankaların faaliyetlerini kısıtlayan kambiyo
mevzuatına tabi değildir. Ancak bu sınırsız bir
serbestlik anlamında değildir. Off-Shore fınansal
merkezlerin kurulduğu merkezlerde, fınansal
faaliyetlerde maliyet artırıcı resmi düzenlemeler
asgariye indirilmiş ve vergi avantajları
sağlanmıştır. Örnek olarak, mevduat karşılıkları ve
fonlara uygulanan faizlerdeki stopaj vergisi
bulunmamaktadır.
Of shore merkezlerin ticari sır hakkındaki yasaları, giderek
Ülkelerin cezalandırma makamlarının suçluları mahkum
ettirmek için ihtiyaç duydukları delilleri elde
etmelerini ve yasadışı kazançları geri almalarına
engel olmaktadır.
FATF Haziran 2000'de 'dünyanın kara para
cennetlerini' ilan eden bir rapor açıklamıştır.
15 ülke ya da bölgeden meydana gelen bu 'kara
cennetler' şöyle sayılmıştır: 'Bahama Adaları,
Cayman Adaları, Cook Adaları, Dominik Cumhuriyeti,
İsrail, Lübnan, Liechtenstein, Marshal Adaları,
Filipinler, Rusya, Saint Kitts ve Nevis, Saint
Vincent ve Granadalar. Görüldüğü gibi, listede nokta
kadar küçük Pasifik adalarından dev Rusya'ya kadar
15 ülke ya da bölge yer almaktadır. Esasen bu liste
15'ten fazla ülkeyi içerecekti; ama İngiltere ve
Fransa'nın girişimleriyle liste böyle çıkmıştır;
zira Fransa, suçlanan Monako'yu, İngiltere de hemen
bitişiğindeki Channel Adaları ıie kendi
hükumraniığuıdaki Cebelitarık'ı liste dışı bırakmayı
başarmıştır. Oysa, örneğin, Fransız Meclisi'nin bu
rapordan kısa süre önce açıkladığı resmî raporla
Monako'ya kara para aklama faaliyetlerinden dolayı
sert eleştiriler yöneltilmişti.
FATF 2001 Haziran ayında, sözkonusu karapara aklamaya karşı
mücadelede işbirliği yapmayan ülkeler ve devletler
listesini güncelleştirmiştir. 17 ülke ve Devletten
oluşan bu listede, Cook adaları, Rusya, Dominique,
Marshall adaları, Nauru, Niue, Saint
Christophe-et-Nieves, Vincent-et-les Grenadines,
İsrail, lübnan, Filipinler, Mısır, Guatemala,
Macaristan, Endenozya ve Birmanya yeralmıştır.
FATF zaman zaman bu listeyi güncelleştirmekte olup, 2004 yılındaki
listede Cook adaları, Mısır, Guatemala, Endonozya,
Birmanya, Nauru, Nijerya, Filipinler ve Ukrayna
bulunmaktadır.
Vergi cennetlerinde çalışan bazı dolandırıcı sigorta acenteleriyse,
karaparayı kabul etmekte ve Amerikan sigorta
şirketlerinde büyük paralarla sigorta olmaktadır.
Daha sonra ise bunu iptal edip, para iadesi çekini
almak suretiyle karapara aklamaktadırlar.
Vergi cennetlerindeki aktivitelerin çoğu yasaldır ve bu ülkeler çok
eskiden beri, çok sayıda tanınmış ve saygın
şirketler tarafından kullanılmaktadır. Bununla
beraber, bu ülkeler yasadışı aktiviteler ve
karaparanın aklanması için ideal şartları bir araya
getirmektedir.
Vergi cennetlerindeki "off-shore Banking" denilen
kıyı bankacılığı, bankacılık sektörü için düzenlenen
yasa ve yönetmeliklerin dışında tutulan bankacılık
türüdür. Bankaların uymak zorunda olduğu bir çok
sınırlamalar, yatırılan mevduat üzerinden yasal
karşılık ayırma oranı zorunluluğu, kredi faizleri
ve kredi verme yöntemlerinde belirli ölçütlere uyma
zorunluluğu, belli miktarda döviz bulundurma,
bankacılık faaliyetleri sonucu vergi ve harç tahsil
etme usulleri gibi bir çok düzenlemeler bu
bankacılık türünde ya gevşetilmiş ya da ortadan
kaldırılmıştır. Günümüzde, kredi işlemlerinden
tahvil çıkarılmasına kadar çeşitli faaliyetleri
kapsamına alan kıyı bankaları hukuka uygun olarak
kurulan vatansız bankalar görünümündedir.
|