Türkiye Ekonomisi
Dünya Ekonomisi
Osmanlı Ekonomisi
Finansal Ekonomi
İşletme Ekonomisi
Hizmet Ekonomisi
Kalkınma Ekonomisi
Tarım Ekonomisi
Borsa ve Yatırım
Ekonomi Sözlüğü
Ekonomi Ders Notları
Ekonomi Düşünürleri
Genel Ekonomi Soruları
Özel İstatistik Arşivi
Özel İktisat Konuları
Açık Öğretim İktisat
Ekonomi Kurumları
Kamu Yönetimi
Kamu (Devlet) Maliyesi
Sigortacılık Konuları
Türkiye İktisat Tarihi
Yeraltı Ekonomisi

Kredi Kartı Piyasası

Gelişmekte Olan Ülkeler

Finansal Piyasalar

Kent Ekonomisi

Liberalizm

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

Vergi cennetleri (off-shore bölgeler): kişi başına düşen şirket ve banka rekortmeni suç cennetleri!

Bir çok ortak özelliklere sahip ve sayıları 60 ilâ 90 arasında hesapla­nan kimi ülkeler, vergi cenneti ya da sınır ötesi merkez -off shore bölgeler-olarak adlandırılmaktadır. 

Bu özelliklerin başında ayrıntılara inilmediğinde çoğunda, kaynağı ne olursa olsun gelirlerin hiç ya da çok az vergilendirilmesi, banka ya da tica­ri sır uygulaması, kambiyo kontrolünün yokluğu, şirket, banka ya da sigor­ta şirketleri kurmak ya da sahip olmanın kolaylığı (batılı tanınmış gazete­lerde ve internette düzenli olarak ilanlar yayınlanmaktadır) gelmektedir. Karapara aklama için vergi cennetlerinin seçiminde önemli rol oynayan diğer unsurlar arasında, politik ve parasal istikrar, ulaşım imkanları, mo­dern iletişim vasıtalarının varlığı, ulaşım kolaylığı, coğrafi konum olarak gelişmiş ülkelere yakınlık, uzman personel ( vergi danışmanları, avukatlar, vs.) belirtilebilir. 

Diğer bir ifadeyle, kaynağının yasal ya da yasadışı oluşuna aldırma­dan sermaye sahiplerine avantajlı bir vergi ve yasal rejim sunarak ege­menliklerini ticaret konusu yapan mikro ülkeler yada devletlerden bahse­dilebilir. 

Özellikle ABD'de örgütlü suça karşı kullanılan en etkili ve eski silah­lardan birisi mali soruşturmadır. Bu ülkede kara para aklama soruşturma­larında ve banka belgelerinin incelenmesinde çoğunlukla vergi memurları görev almaktadır. Karaparacı soruşturmaya konu olabilecek fonları genellikle bir vergi cenneti ya da banka sırrı ülkesinde saklayarak mali soruş­turmalardan kurtulmayı amaçlar. 

Banka ve vergi cennetleri öncelikle, piyasaların işleyişini kolaylaştır­mak ve petro-dolarların akışını sağlamak için kurulmuşsa da, sonradan uyuşturucu ticaretinden sağlanan paranın saklanma ihtiyacı için kulla­nılmaya doğru gelişme göstermişlerdir. Bu malî barınaklar, özellikle Ku­zey Amerika, Avrupa ve Asya'daki gelişmiş ülkelerin çevresinde kurul­muştur. Bunların yarısında ingiliz bayrağı dalgalanmakta ve her Avrupa ülkesinin kendi cenneti bulunmaktadır. 

BM'lerin 1998 yılı içinde yayınladığı bir rapora göre, off shore şirket­lerin toplam aktifleri 5 trilyon doları bulmaktadır. 1 trilyon dolarlık mev­duat ile 4 trilyon dolar değerinde hisse senedi, tahvil, gayrimenkul ve mal kontratları da yine bu cennetlerde saklanmaktadır. Günümüzde, uluslar arası mali işlemlerin yarıdan fazlası vergi cennetlerinden geçmektedir. Buralarda binlerce kıyı bankası ve milyonlarca tabela şirket bulunmakta­dır. IMF tarafından BM'e sunulan bir raporda ise, karapara aklanmasında gözde vergi cennetleri olarak, Kıbrıs, Bahama, Bahreyn, Panama, Singa­pur, Hong Kong ve Hollanda Antillerinin ismi verilmiştir. 

Vergi cenneti ülkeler, genel olarak az nüfuslu ve küçük, ancak çok sa­yıda uluslararası banka ve şirkete sahiptir. Bazı örnekler vermek gerekir­se, Lüksembourg (378000 nüfusa 143 banka), Manş adaları (140.710 nüfus, 120 banka), Bahama adaları (175.922 nüfus, 382 uluslararası finans kuru­luşu), eski Hollanda sömürgesi Aruba, Türk ve Caicos adaları (3000 yoksul yerli nüfusa karşılık, 6729 şirket). Bu ülkelerde işlem gören uluslararası fonların miktarı inanılmaz rakamlara ulaşabilmektedir. Örneğin, 28.000 nüfusa sahip Büyük Kayman (Grand Cayman ) adasında 1993 yılı boyunca 950 milyar doların giriş ve çıkış yaptığı tespit edilmiştir. 

Yine örnek olarak, Pasifik Okyanusu'nda Avustralya'nın doğusunda minik bir ada devlet olan Nauru'da tam 400 banka vardır. Bazı tahminlere göre, Ada 70 milyar dolarlık kara para aklama operasyonlarına evsahipliği yapmaktadır. Bu miktar ülkenin bütçesinin tam 700 katına denk gelmek­tedir. 35 bin doları olan herkesin banka kurabildiği adada 25 kişiye bir banka düşmekte olup, işlemler tamamen internet üzerinden gerçekleşti­rildiği için ofis kurmaya ve eleman çalıştırmaya da gerek bulunmamaktadır. 

Bu merkezler, vergi cenneti yerine suçlulara sağladıkları banka sırrı ve adlî bağışıklık imkanları yüzünden, malî suç faaliyetlerinin küreselleş­mesinde oynadıkları büyük rol nedeniyle, suç cenneti nitelenmesini hak­ketmekte ve karapara aklamayla mücadelenin önünde büyük bir engel oluşturmaktadırlar. 

II. Dünya savaşının ertesinde Hong-Kong ve Singapur sadece, İngiliz­lerin ticaret amacıyla kullandıkları iki antrepo idi. Günümüzde bu iki bü­yük gecekondu, İngiltere'ninkinden daha yüksek kişi başına düşen milli gelirle, kolonizatörlerinden daha zengin oldular. Vergi muafiyetleri bu büyük başarıyı tam anlamıyla açıklamamaktadır. 

Vergi cennetleri, malvarlıklarının kaynağının ortaya çıkmasını iste­meyen yabancı yatırımcılara, uluslararası ticari şirketler ya da tabela şir­ketlerin tescilinden, düzenleyici makamların denetimine tabi olmayan çok sayıda off shore bankanın hizmet sağlamasına kadar giden, bir dizi kolay­lıklar sunmaktadır. Mücadeleci makamların karşılaştığı problemler, bir çok olayda vergi cennetlerinin banka sırrını çok katı uygulamaları ve böy­lece, yabancı yatırımcıları kaynak ülkeleri tarafından başlatılan soruştur­ma ve yargılamalardan etkili biçimde korumaları olgusu nedeniyle artış göstermektedir. Banka sırrı ve vergi cenneti kuşkusuz iki ayrı şeydir, ama ortak bir meşru amaç ve bir ticari açıklamaya sahiptirler. Bununla birlik­te, her ne pahasına olursa olsun iş yapmak için kötüye kullanıldıkları tak­dirde suçlulara da sınırsız bir himaye sağlayabilirler.

Genelde vergi cennetlerinde kurulan ve Internet üzerinden işlem ya­pan sanal bankalar konusunda temel problem, pratik olarak hiç bir kont­role konu olmamalarıdır, özellikle hangi yargıya tabi olacaklarını ya da suçun hangi yerde işlendiğini bilmek zordur. Örneğin Europeen Union Bank, Antigua Hükümetinin verdiği lisansla faaliyet gösteriyordu. Bilgi­işlem serveri Waşington'da bulunuyordu. Hem banka, hem de bilgi işlem servörünü yöneten kişi Kanada'da bulunuyordu. Çünkü, Antigua mevzua­tına göre banka varlıklarının zimmete geçirilmesi suç değildi. Şu halde, problem suçun nerede işlendiğini, suçu kimin işlediğini soruşturmayı ki­min yürüteceğini ve birisinin ceza alıp almayacağını bilme konusundadır. 

Kısacası, banka sırrı ve Of shore banka işlemleri karapara aklama i-çin sayısız fırsatlar sunmakta ve diğer suç faaliyetlerini çeşitlendirmekte­dir. Bu merkezlerde kurulu kıyı bankaları; Ülkede mukim sayılan kişiler­den fon toplamayan, yalnızca yabancı kişi ve kuruluşlardan fon toplama yetkisi olan; Genel olarak bankacılık işlemlerinin pek çoğunu yapan; Hu­kuki açıdan serbest bir ortamda faaliyet gösteren bankalardır.Kıyı banka­ları yabancı paralarla çalışmak zorundadır. Kıyı bankaları, ülke içindeki ticari bankaların faaliyetlerini kısıtlayan kambiyo mevzuatına tabi değil­dir. Ancak bu sınırsız bir serbestlik anlamında değildir. Off-Shore fınansal merkezlerin kurulduğu merkezlerde, fınansal faaliyetlerde maliyet artırıcı resmi düzenlemeler asgariye indirilmiş ve vergi avantajları sağlanmıştır. Örnek olarak, mevduat karşılıkları ve fonlara uygulanan faizlerdeki stopaj vergisi bulunmamaktadır. 

Of shore merkezlerin ticari sır hakkındaki yasaları, giderek Ülkelerin cezalandırma makamlarının suçluları mahkum ettirmek için ihtiyaç duy­dukları delilleri elde etmelerini ve yasadışı kazançları geri almalarına en­gel olmaktadır. 

FATF Haziran 2000'de 'dünyanın kara para cennetlerini' ilan eden bir rapor açıklamıştır.   15  ülke ya  da bölgeden meydana gelen bu  'kara cennetler' şöyle sayılmıştır: 'Bahama Adaları, Cayman Adaları, Cook Ada­ları, Dominik Cumhuriyeti, İsrail, Lübnan, Liechtenstein, Marshal Adala­rı, Filipinler, Rusya, Saint Kitts ve Nevis, Saint Vincent ve Granadalar. Görüldüğü gibi, listede nokta kadar küçük Pasifik adalarından dev Rus­ya'ya kadar 15 ülke ya da bölge yer almaktadır. Esasen bu liste 15'ten fazla ülkeyi içerecekti; ama İngiltere ve Fransa'nın girişimleriyle liste böyle çıkmıştır; zira Fransa, suçlanan Monako'yu, İngiltere de hemen bitişiğin­deki Channel Adaları ıie kendi hükumraniığuıdaki Cebelitarık'ı liste dışı bırakmayı başarmıştır. Oysa, örneğin, Fransız Meclisi'nin bu rapordan kısa süre önce açıkladığı resmî raporla Monako'ya kara para aklama faali­yetlerinden dolayı sert eleştiriler yöneltilmişti. 

FATF 2001 Haziran ayında, sözkonusu karapara aklamaya karşı mü­cadelede işbirliği yapmayan ülkeler ve devletler listesini güncelleştirmiş­tir. 17 ülke ve Devletten oluşan bu listede, Cook adaları, Rusya, Dominique, Marshall adaları, Nauru, Niue, Saint Christophe-et-Nieves, Vincent-et-les Grenadines, İsrail, lübnan, Filipinler, Mısır, Guatemala, Macaristan, Endenozya ve Birmanya yeralmıştır. 

FATF zaman zaman bu listeyi güncelleştirmekte olup, 2004 yılındaki listede Cook adaları, Mısır, Guatemala, Endonozya, Birmanya, Nauru, Nijerya, Filipinler ve Ukrayna bulunmaktadır. 

Vergi cennetlerinde çalışan bazı dolandırıcı sigorta acenteleriyse, karaparayı kabul etmekte ve Amerikan sigorta şirketlerinde büyük para­larla sigorta olmaktadır. Daha sonra ise bunu iptal edip, para iadesi çekini almak suretiyle karapara aklamaktadırlar. 

Vergi cennetlerindeki aktivitelerin çoğu yasaldır ve bu ülkeler çok es­kiden beri, çok sayıda tanınmış ve saygın şirketler tarafından kullanılmak­tadır. Bununla beraber, bu ülkeler yasadışı aktiviteler ve karaparanın aklanması için ideal şartları bir araya getirmektedir. 

Vergi cennetlerindeki "off-shore Banking" denilen kıyı bankacılığı, bankacılık sektörü için düzenlenen yasa ve yönetmeliklerin dışında tutu­lan bankacılık türüdür. Bankaların uymak zorunda olduğu bir çok sınır­lamalar, yatırılan mevduat üzerinden yasal karşılık ayırma oranı zorunlu­luğu, kredi faizleri ve kredi verme yöntemlerinde belirli ölçütlere uyma zorunluluğu, belli miktarda döviz bulundurma, bankacılık faaliyetleri so­nucu vergi ve harç tahsil etme usulleri gibi bir çok düzenlemeler bu ban­kacılık türünde ya gevşetilmiş ya da ortadan kaldırılmıştır. Günümüzde, kredi işlemlerinden tahvil çıkarılmasına kadar çeşitli faaliyetleri kapsamı­na alan kıyı bankaları hukuka uygun olarak kurulan vatansız bankalar görünümündedir.

 

 

Anasayfa - İktisat - Makale - Ekonomi - Borsa - İstatistik - Türkiye Ekonomisi - Ekonomi Sözlüğü

Since 2005