|
Vergi Konusunda Yanlış Yorumlar
Bugünlerde
tüm sıcaklığı ile sürdürülen vergi tartışmalarında
toplumu yanıltıcı yorumlar yapılmaktadır. Bu yazıda,
olanaklar çerçevesinde, bu tür yanlış yorumlardan
birisine değinmek istiyorum.
Vergi ile ilgili bu tür tartışmalarda temel hata,
bakış açılarında görülmektedir. Sermayenin bir
üretim aracı olarak kabul edildiği kapitalist
toplumlarda dahi, hiç değilse kibarlık gereği
olarak, hiçbir sermaye sahibi, çalışanlara
kendisinin ekmek yedirdiğini ileri sürmez. Sermaye
sahibi için "işveren" ifadesi de, bu bağlamda yanlı
bir ifadedir. Bakış açısı, "işveren"' ve "işçi"
biçiminde belirince, sermayedar da elde ettiği kân,
derin bir mülkiyet anlayışı içinde, kendine mal
etmektedir. Bu tür algılamada, ücret yükselişlerinin
kân torpillemesi sadece sermayedarlarca değil,
fakat hemen tüm toplumca olumsuz bir gelişme olarak
algılanmakta, buna karşılık, ürün fiyatındaki
yükselişlerin ücretlere yansıtılmaması da fevkalade
olağan görülmektedir. İşte bu yorum, sistemin
yarattığı çarpık algılama sonucunda oluşmaktadır.
Böyle bir çarpık algılama ve yanılma ortamında,
ücretler üzerindeki vergi yükü, çoğu zaman, tüm
topluma sermaye üzerindeki yük olarak
yansıtılmaktadır. Toplu sözleşmelerde, daha çok net
ücret pazarlığı yapıldığı, fakat her çalışan için
sermaye sahibinin kasasından, ücrete ilâveten, bir
de devlete vergi ödemesi yapıldığı, bu nedenle de,
verginin asıl taşıyıcısının sermaye olduğu ileri
sürülmektedir. Bu iddia doğru olurdu, eğer piyasada
satılan ürünlerin maliyeti içinde emeğin sadece net
ücreti olsa idi.
Oysa, muhasebe kayıtlarına göre, ürün maliyeti içine
emek değeri net olarak değil, brüt olarak
girmektedir. Hatta böylece maliyetler arttığından,
mark-up fıyatlama sistemine göre, kâr marjı
değişmese de, kâr miktarı artmaktadır. Diğer bir
ifade ile, önce sinelerine çektikleri ücret
vergilerini, maliyet artırıcı bir eleman olarak
kullanan sermaye sahipleri, hem bu maliyeti
tüketiciye aktarmakta, hem de "mark-up" fıyatlama
yöntemi ile bunun üzerinden daha fazla kâr elde
etmektedirler.
Bu süreç, hiç kuşkusuz, sadece ücret vergisinde
değil, hemen her tür yükümlülükte geçerlidir. Ücret
üzerindeki tüm yükümlülükler, aynı süreçle ürün
maliyeti içinde tüm topluma yayılmaktadır. Buna,
söz konusu maliyet elemanlarının sosyalizasyonu
denir. Yani, sermaye, üzerindeki maliyet
elemanlarından arındırılmakta ve bu maliyetler tüm
topluma yayılmaktadır. Artık bu konuda sermaye
sahiplerinin şikayette bulunması ne doğrudur, ne de
haklı!
Kaynak: İzzettin Önder – İstanbul Üniversitesi
Maliye Bölümü
|