Yabancı Sermayeli Bankaların Türk Bankacılık Sektöründeki Yararları
Yabancı sermayeli bankaların ev sahibi ülkede sağladıkları
avantajlar, ulusal bankacılık sektörü açısından
avantajlar, ölçek ekonomisi açısından sağlanan
avantajlar, ekonomik büyüme açısından sağlanan
avantajlar, ödemeler dengesi açısından sağlanan
avantajlar, para politikası açısından sağlanan
avantajlar ve ekonomik istikrar açısından sağlanan
avantajlar olarak gruplandırılabilir.
Bankacılık Sektörü İçin Sağlanan Avantajlar
Yabancı bankalar ev sahibi ülkede, (Ekren, 1986: 217; Kahraman,
2002: 6–7; Tuğlu, 2006: 68; Şanlı, 2006,
Büyükşalvarcı, 2008: 187):
• En son kredi araçlarını ve teknolojisini hızlı bir şekilde
transfer edebilirler,
• Diğer yabancı bankaların gelişini teşvik
ederek, bankacılık sektöründe yoğunlaşmanın
azalmasına ve fiyat rekabetinin artışına neden
olabilirler,
• Piyasanın genişlemesine bağlı olarak, müteşebbisleri teşvik
edebilir ve ulusal bankaların pay almasına imkan
sağlayabilirler.
• Yabancı bankalar, kredi ilişkisi içinde olduğu bir şirketin
halka arzına aracılık faaliyetinde bulunduğu zaman
var olan ilişki nedeniyle istihbarat maliyetine
katlanmak zorunda kalmayacak, şirketler açısından
sermaye piyasasından para toplamak daha az maliyetli
olacaktır.
• Yabancı bankalar birçok değişik ürün ve hizmeti bir arada
sunabildikleri için, rekabetin daha az olduğu
ürünlerde kar oranını yüksek tutarak, rekabetçi
ürünleri uzman bankalardan daha düşük maliyetle
sunabilme şansına sahip olabilmektedirler.
• Yabancı bankalar rekabet ortamını geliştirerek kaynakların
optimal kullanılmasına katkı sağlamaktadır.
• Yabancı bankalar, kapsamlı ve gelişmiş risk yönetimi
uygulayarak müşteri portföyünün ve risklerin düzenli
takibini sağlamaktadırlar. Böylece daha sağlıklı
banka bilânçoları oluşabilmektedir.
• Yabancı bankalar birçok şekilde yerli bankacılık sektöründeki
insan kalitesinde de artış meydana getirir. Eğer
yabancı bankalar, yatırım yaptıkları ülkelere
bankacılık konusunda deneyimli ve yetenekli
yöneticileri beraberlerinde getirirlerse, yerli
yöneticiler onlardan bankacılık konusunda pek çok
şey öğrenirler. Bununla birlikte; yabancı bankalar,
yerel bankacıların eğitimine de yatırım yaparlar.
Böylece bankacılık sektöründe daha eğitimli ve
kaliteli işgücü, daha etkin yerel bankacılık
işlemlerini ortaya çıkarır ve dolayısıyla maliyetler
düşer.
Türkiye’de faaliyette bulunan yabancı bankaların
uluslararası özelliği, müşterilere sunulacak
hizmetlerinin çeşitlendirilmesini
kolaylaştırmaktadır. Bunun yanında, rekabetten
dolayı yabancı bankalar hizmetlerinin fiyatlarını
düşürebildikleri gibi her durumda en elverişli
hizmet ve teklifi de sunabilmektedir. Öte yandan
müşterilerin elde edeceği bir diğer fayda da, sağlam
bankacılık sistemi yoluyla kendilerine hizmet
sunulmasıdır. Bankacılık endüstrisinde, teknoloji
transferi genellikle iki yönlüdür. Diğer bir
ifadeyle ulusal ve yabancı bankalar birbirlerine
teknoloji transfer edebilirler. Bununla beraber,
Türk bankacılık sisteminin yapısı göz önüne
alındığında bu transferin yabancı bankalardan ulusal
bankalara yönelik olduğu görülecektir. Bankacılık
sektöründe teknoloji özellikle iki konuda önem arz
etmektedir: bankacılık faaliyetleriyle ilgili
yönetim bilgisi ile özel araçlar ve belirli bir
çalışma vasıtasının en uygun şekilde
değerlendirilmesi. Türkiye’de faaliyette bulunan
yabancı bankaların çoğunluğu, hem teorik hem de
teknik açıdan bu transferi gerçekleştirebilme
gücündedir. Bu yolla sağlanacak en önemli fayda,
ulusal bankaların uluslararası parasal ilişki ve
işlemleri yurt dışına gitmeden görebileceği ve
öğrenebileceği ortamın yaratılmasıdır (Ekren, 1986:
218).
Denizer (2000), yaptığı çalışmada yabancı banka girişlerinin,
ulusal bankaların yüksek hizmet bedellerini kırcı
etkisine işaret etmektedir. Çünkü fayda beklentileri
artan ulusal bankalar piyasayı ellerinde tutabilmek
için rekabete daha istekli olacaklardır.
Türkiye’de bankalar, 2002 yılında, yani yeniden
yapılandırmanın başlangıcında, teknolojiye fazla
yatırım yapmayarak (kriz sonrası ilk yıllar için
doğal sayılabilecek bir davranış biçimi olarak
görülebilir) belirli miktarda çıktı elde edebilmek
için daha az girdi kullanıp etkinliklerini
arttırmışlar ve verimlilik düzeylerinde çok sınırlı
bir düşüş ile kriz sonrası yılı geçirmişlerdir. Daha
sonraki iki yılda ise, hem etkinlik artışının hem de
teknolojik ilerlemenin verimlilik büyümesinde payı
olmasına rağmen baskın faktörün, teknolojik ilerleme
olduğu görülmektedir (Öncü ve Aktaş, 2007: 259).
• Sabit giderlerini çok sayıda hizmet sunmaları nedeniyle daha
çok hizmete dağıtabilirler,
• Çok sayıda olan şube ağlarını kullanarak daha çok sayıda
müşteriye daha düşük marjinal maliyetle
ulaşabilirler,
• Bankalar bir sektörde edindikleri isim ve itibarlarından diğer
sektörlerde de yarar sağlayabilirler,
• Talepte yaşanan değişikliğe hemen ayak uydurabilirler,
• Eleman ve teknik imkanlarını birden fazla sektörde
kullanabilirler.
2003-2008 yılları arasında Türk bankacılık sektörü üzerinde Coşkun
ve Balatan’ın yaptığı bir araştırma sonucunda
özellikle Garanti Bankası, Akbank ve İş Bankası’ nın
etkinlik açısından önde gelen bankalar olduğu
kesinleşmiştir. Bankaların sermaye yapısında kamu
otoritesi olmasının etkinliği azaltıcı bir etkisi
olduğundan bahsedilebilir. Bunun yanında sermaye
açısından yabancı sermayeye sahip olmanın etkinliği
arttırıcı bir sebep olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Bankaların ölçek büyüklüğünün artması etkinlik
değerlerine olumlu katkı sağlamaktadır. En etkin
bulunan bankalar büyük ölçekli olan bankalardır ve
buna örnek olarak Garanti Bankası ve İş Bankası
verilebilir. Söz konusu çalışma, seçilen yıllar
itibariyle seçilen bankaların etkinlik farkının
ölçek etkinliğindeki büyük farklardan
kaynaklandığını ortaya koymuştur (Coşkun ve Balatan,
2009: 36).
Ekonomik Büyüme Açısından Sağlanan Avantajlar
Yabancı banka girişini destekleyen görüşlerden
birisi olarak, yabancı bankaların sağlayacağı ilave
fon kaynaklarıyla ülkelerin ekonomik büyümesine
yapacağı katkılar dile getirilmektedir. Yabancı
bankaların varlığı, sermaye girişlerini artırarak
yerel projelerin finansmanı için gereken fonların
artmasına katkıda bulunmaktadır. Yabancı bankalar,
sahip oldukları tecrübe ile projelerin uluslararası
kaynaklar ile finanse edilmesine ön ayak
olabilmektedirler. Bunun yanı sıra, yabancı bankalar
dünya üzerindeki birçok ülkede sahip oldukları şube
ağları ve portföyleri ile fonların
çeşitlendirilmesine olanak tanımaktadır. Yabancı
bankalar, kriz sonrası yeniden sermayelendirme
döneminde yerel bankacılık sistemi için önemli bir
sermaye kaynağı olarak rol oynamaktadır (Bumin,
2007b: 26)
Bir ülkenin mali sektörü ve bu sektör içinde özellikle bankalar,
reel sektöre fon sağlayarak reel sektörün
büyümesinde büyük rol almaktadırlar. Yabancı
bankalar, özel sektöre verilen kredilerin artmasını
sağlayarak büyümeye katkıda bulunabilmektedir.
Yabancı bankalar ulusal tasarrufların teşvik
edilmesinde, bunların prodüktif endüstrilere
dağıtımında, araç ve teçhizat gibi alt yapı
yatırımlarının oluşturulması ve iyileştirilmesinde
faydalı bir rol oynayabilir. Ayrıca yabancı
bankalar, gelişmekte olan ülkelerin büyük ihtiyacı
olan uluslararası kredi değerliliğinin artmasına ve
böylece kalkınma stratejilerinin seçiminde daha
geniş imkanlar sağlamasına yardımcı olabilir (Ekren,
1986: 223).
|