Yeni
Ekonomi ve Elektronik Ticaret
1980'lerin ortasından itibaren uluslar arası
alanda yaşanan gelişmeler "Yeni Ekonomi (New
Economy)". "Internet ekonomisi", "Network
Ekonomisi", "Sanal Ekonomi", "Dijital
Ekonomi". "Bilişim Ekonomisi",
'Enformasyon
Ekonomisi", "Bilgi Ekonomisi", "Bilgiye
dayalı Ekonomi", "Dot.com
Economisi" ve benzeri kavramların ortaya
çıkmasına yol açmıştır. Bu kavram sanal bir
olgu olmaktan çok uzakta olup, teknolojik
gelişmeyle vücut bulan, büyük ölçüde
dijitalleşme, internet ve e-ticareti
kapsamaktadır
E-ticaret, ticari aktiviteler kapsamında her
türlü veri mesajının. EDI (Electronic Data
Interchange), İnternet, e-mail gibi gelişmiş
yöntemlerin yanında, telekopi ve fax gibi
daha az karmaşık veri iletimi yöntemleri
kullanılarak elektronik ortamda değişimidir
(http://www.un.org.at/uncitral).
E-ticaretle; hem kuruluşları hem de
bireyleri ilgilendiren, ticari etkinliklere
ait her türlü işlem iletişim ağları
üzerinden yapılabilmektedir (http://www.wto.org).
E-ticah işlemler, internet veya hiç kimsenin
özel malı olmayan Web tabanlı sistemlere
kaydıran ticari faaliyetlerdir.
E-ticaret: bireyler ve kurumların; açık ağ ortamında
(Internet) ya da sınırlı sayıda kullanıcı tarafından
ulaşılabilen kapalı ağ ortamlarında (Intranet) yazı,
ses ve görüntü şeklindeki sayısal bilgilerin
işlenmesi, iletilmesi ve saklanması temeline dayanan
ve bir değer yaratmayı amaçlayan ticari işlemlerinin
tümünü kapsamaktadır. Bu çerçevede, ticari sonuçlar
doğuran ya da ticari faaliyetleri destekleyecek
eğitim, kamuoyunu bilgilendirme, tanıtım-reklam vb.
amaçlar için elektronik ortamlarda yapılan işlemler
de e-ticaret kapsamında değerlendirilmektedir.
E-ticaret temel olarak iki tip faaliyeti
kapsamaktadır. Bunlardan ilki dolaylı e-ticarettir
ki. fiziki varlığa sahip malların elektronik
siparişi ve geleneksel kanallar aracılığı ile
teslimdir. Doğrudan e-ticarette ise, bilgisayar
yazılım programları, bilgi ve oyun programları,
internet üzerinden sipariş edilmekte ve teslimi
yapılmaktadır (http://www.etkk.gov.tr).
Dolaylı E-ticaretin etkinliği, posta sistemi, gümrük
sistemi ve ulaşım sistemi gibi harici faktörlerin de
etkinliğine bağlıdır. Doğrudan e-ticaret, coğrafi
sınırların varlığı hiçbir şekilde hissedilmeksizin,
tüm dünyayı kapsayan elektronik pazarın tüm
potansiyelinin tam bir şekilde kullanılabilmesi
imkanını sağlamaktadır.
E-ticaret, kullanılan teknolojiler ve uygulamalar
benzer olmasına rağmen, taraflarına göre 4 alt
bölüme ayrılmaktadır: (i) Firma-Firma Arasında (B2B)
(Örn; elektronik veri değişimi, ürün veri değişimi,
danışmanlık veri tabanları vb.), (ii) Firma-Tüketici
Arasında (B2C) (Örn; e-ahşveriş, e-ödeme, bankacılık
ve sigortacılık vb.), (iii) Firma-Deviet Arasında
(B2G) (Örn; vergiler, sosyal güvenlik, kamu
ihalelerinin duyurulması vb.), (iv) Vatandaş-Devlet
Arasında (C2G) (sosyal güvenlik ödemeleri vb).
Ticari aktivitelerin ve bilgi değişimlerinin daha
geniş bir yelpazesini içine alan İnternet bireylere,
firmalara ve hükümetlere, mal ve hizmetler için
fiili müzayede piyasaları oluşturabilmelerine olanak
sağlayan bir elektronik altyapı sunmaktadır. Birçok
ülkede hükümetler, kamu satın-alma sistemleri
yönetimini internet üzerinden yürütebilecek şekilde
yeniden yapılandırmaya başlamışlar ve
işletmelerden-hükümete (B2G) e-ticaret fırsatlarını
araştırmışlardır, internet teknolojisi hükümetler
tarafından bilgi iletim ve alımında da (G2B, G2C)
kullanılmaya başlanmış olup, ödeme sistemleri ve
vergi kanunlarına uyum maliyetlerini azaltmıştır
(C2G). İnternet uygulamaları arasında
firmadan-firmaya (B2B) e-ticaret ve
firmadan-tüketiciye (B2C) e-ticaret ağırlıktadır (Coppel,
2000:4). Firmalar arasındaki toplam e-ticaret işlem
hacmi, 1995"te sıfır iken 1997 yılında 26 milyar
dolar civarındayken; 2000 de 200 milyar dolar, 2002
yılında 300 milyar dolar ve 2003-2005'te üç trilyon
dolara ulaşacağı tahmin edilmektedir (OECD, 1998:4).
Elektronik Ticaretin Vergilendirilmesinde
İlkeler-Sorunlar ve BİT Vergisi Önerisi
OECD'nin vergi politikası konusunda ana organı Mali
İşler Komitesi, e-ticaretin vergileme sorunları
konusundaki çalışmalarını Turku Konferansı
sonrasında hızlandırmış ve belli bir programa
bağlamıştır. Söz konusu program Mali İşler Komitesi
Çalışma Programı olarak adlandırılmaktadır. Bu
program, Ekim 1998'de yapılan "Sınırsız Bir Dünya:
E- Ticaretin Potansiyelini Gerçekleştirme" adlı OECD
Bakanlar Konferansı'nda oluşturulan vergileme
çerçeve koşullarına sıkı sıkıya bağlıdır. OECD üyesi
olan ve olmayan ülkelerin resmi görevlileri, iş
hayatından ve sivil toplum kuruluşlarından geniş bir
katılım yoluyla gerçekleştirilen konferans sonunda
ulaşılan sonuçlar (Owens, 2000:2):
• Hükümetler, geleneksel ticaret işlemlerine
uyguladıkları vergileme ilkelerini değiştirmeksizin
e-ticaret işlemlerine de uygulamalıdırlar. Bu
ilkeler:
- Tarafsızlık: Çift vergileme ve istemeden vergi
dışı bırakma gibi sonuçlara yol açmaması açısından
vergileme, hem e-ticaretin biçimleri arasında hem de
geleneksel ticaret ile e-ticaret arasında tarafsız
ve eşitlikçi bir nitelik sergilemelidir,
- Etkinlik: Vergileme, mükelleflerin vergi
ödevine uyma maliyetleri iie hükümetlerin vergi
idaresine ilişkin maliyetlerini mümkün olduğunca
minimize etmelidir.
- Kesinlik ve Basitlik: Mükelleflerin
konumlarını belirlemeleri açısından vergi
kuralları açık ve anlaşılır olmalıdır.
- Etkililik ve Doğruluk:
Vergileme, doğru zamanda doğru vergi hasılatını
sağlayacak ve vergi matrahının aşınmasını, vergiden
kaçınmayı en aza indirecek şekilde düzenlenmelidir.
- Esneklik: Vergileme sistemleri,
teknolojik ve ticari gelişmeleri izleyebilecek
esnekliğe ve dinamizme sahip olmalıdır.
• OECD Mali İşler Komitesi, halihazırdaki vergileme
kuralları aracılığı ile bu ilkelerin hayata
geçirilebileceğine ve bu kurallar çerçevesinde
alınacak yeni veya gözden geçirilmiş idari
önlemlerin, mevcut vergileme ilkelerinin
uygulanmasına yöneltilmesi ve e-ticaretin farklı bir
vergilendirmeye maruz kalmasına yol açmaması
gerektiğine inanmaktadır.
• E-ticareti mümkün kılan teknolojiler, mükellef
hizmetlerinin geliştirilmesine yönelik olarak
hükümetlerin aktif olarak izlemeleri gereken önemli
fırsatlar sunmaktadır.
• Bu ilkelerin hayata geçirilmesi süreci,
şirketler, vergi mükellefi diğer gruplar ve OECD
üyesi olmayan ülkelerle yoğun bir diyalogu
gerektirmektedir.
• Ottowa Konferansı, gümrük tarifeleri ile
vergilendirme arasında ayırım yapılmasının önemli
olduğunu da onaylamıştır. E-ticaret hizmetlerinin
gümrük tarifelerine tabi tutulmaması gerektiği, yani
Dünya Ticaret Örgütü'nce uygulanan mevcut muafiyetin
korunması gerektiği konusunda geniş bir görüş
birliği vardır. Ancak bu, Ottowa Vergileme Çerçeve
Koşullarınca oluşturulan tarafsızlık ilkesini ihlal
edecek bir biçimde e-ticaret için vergisiz bir ortam
yaratılması gerektiği anlamına da gelmemektedir.
Ottowa Konferansı'ndan bugüne kadar çerçeve
koşullar, uluslar arası çapta geniş bir kabul görmüş
ve e-ticaretin beraberinde getirdiği vergileme
sorunlarının çözülmesi temelinde bir uzlaşmanın
geliştirilmesi için sağlam bir zemin olarak
algılanmıştır.
Çerçeve koşulların yerine getirilmesi için Mali
işler Komitesi, uluslar arası iş alemi ve üye
olmayan ekonomilerle kapsamlı bir diyaloga imkan
sağlayacak dinamik bir çalışma programı
geliştirmiştir. Çalışma programı üç geniş çalışma
alanından oluşmaktadır. Bu alanlar (OECD, 1998:4):
(i) Tüketim Vergisi Sorunları: Bu alandaki çalışma.
Ottowa vergileme ilkesinin (sınır aşan işlemler
açısından) tüketim yerinde pratik uygulaması ile bu
ilkenin etkin işleyişini temin etmeye en iyi hizmet
edecek olan tahsilat mekanizmaları üzerinde
odaklanmaktadır. Bu çalışma Avrupa Birliği ile yakın
işbirliği içerisinde yürütülmektedir.
(ii) Uluslar arası Dolaysız Vergi Sorunları: Bu
alandaki çalışma, daimi kuruluş kavramının
geleceğine ilişkin uzun süreçli etütlerin yanı sıra,
kurum kazançlarının vergilendirilmesine yönelik
mevcut kuralların uygulaması ve farklı e-ticaret
işlemlerinden vergileme amaçlarına yönelik olarak
gelen ödemelerin niteliği üzerinde toplanmaktadır.
(iii) Vergi idaresine İlişkin Sorunlar: Bu alandaki
çalışma, hem e-ticareti mümkün kılan teknolojinin
mükellefe yönelik hizmetin geliştirilmesi için
sunduğu fırsatların hem de e-ticaretin oluşturduğu
tehditlerin incelenmesi üzerinde yoğunlaşmaktadır.
Söz konusu tehditler vergi idaresinin vergi
tahsilatı ve denetimine ilişkin alışılagelmiş
yöntemleri ile vergi matrahının aşınması ve vergiden
kaçınmanın üstesinden gelebilme imkanlarına
yöneliktir.
Çalışma programının bugüne kadar olan büyük bölümü,
yürütmeye iiişkin spesifik seçeneklerin ayrıntılı
bir incelemesinden oluşmaktadır. Söz konusu
seçenekler, temel ulusal önceliklerin
geliştirilmesinden önce uluslararası bir uzlaşmaya
ulaşılmasını temin amacıyla, hükümetlere açıktır.
Birçok alanda bu analiz halen devam etmektedir. Bu
çerçevede kaydedilen önemli gelişmeler:
• Tüketimin vergilendirilmesi alanında, iş alemi
ile tahsilat mekanizması seçeneklerine ilişkin
olarak ve tüketim yerlerinde vergileme ilkesinin
yaşama geçirilmesinin pratik araçları hakkında yoğun
bir görüş ve fikir alışverişine dayanan bir diyalog
kurulmuştur.
• Uluslararası dolaysız vergilendirme sorunları
alanında, taslak bir tartışma metni hazırlanarak
2000 yılının mart ayında kamuoyuna açıklanmıştır.
Söz konusu metin, vergi anlaşmaları çerçevesinde
mevcut daimi işyeri kavramının e-ticaret ortamında
uygulamasını konu almaktadır, daimi işyeri kavramı,
vergi anlaşmaları çerçevesinde vergileme yetkisinin
belirlenmesinde merkezi bir unsur olup, OECD'nin
Model Vergi Sözleşmesi'nde "bir girişlimin onunla
faaliyetinin bütününü veya bir kısmını
gerçekleştirdiği sabit bir iş yeri" olarak
tanımlanmaktadır. Bu süreçten günümüze kadar elde
edilen önemli sonuçlar, bir web sitesinin ve bir
İnternet Servis Sağlayıcı (ISP) yoluyla bir web
sitesinin banndırılmasının tek başına daimi işyeri
olarak kabul edilemeyeceği yönündedir. Ayrıca bir
""server"ın belli koşullar altında iş yeri olarak
kabul edilmesi konusunda da görüş ayrılığı vardır.
Komite, bu sorunu çözmek için yoğun olarak
çalışmakta ve bulunacak çözümün Ottowa ilkelerine
uygun olması için gayret sarf etmektedir.
• İş alemince yoğun olarak tartışılan bir başka
konu, e-ticaret ile ilgili farklı kategorilerdeki
işlemlere yönelik ödemelerin vergi anlaşması amaçlan
bakımından nasıl yapılacağıdır. Taslak bir tartışma
raporu Mart 2000'de 26 farklı işlem türünü
tanımlamakta ve bu işlemlerin niteliği üzerinde
yorumlarda bulunmaktadır, iş alemine bu sonuçlar
hakkındaki görüşleri sorulmuş ve açıklık
getirilmesini arzuladıkları başka işlem türleri
varsa tanımlamaları istenmiştir.
• Vergilemeye uyum ve mükellef hizmetlerine
yönelik çalışma, vergiye karşı koymayı tanımlama ve
onunla başa çıkma noktası ile elektronik dünyada
denetimi sağlamaya yönelik olarak en iyi uygulama
ilkelerinin geliştirilmesine doğru ilerlemektedir Bu
çalışma vergiye uyumu geliştirmekte ve ona yardım
etmektedir. Bu çerçevede, mükellef hizmetlerine
yönelik olarak (örn. elektronik beyanname verme ve
form doldurma) bu alanda kendi önceliklerini
izlemede esnek davranabilecekleri üye ülkelerle
bilgi ve deneyim değişimine yönelinmiştir.
2001 yılında hem elde edilen bulgular, hem öneriler,
hem de hala üzerinde çalışılmaya gereksinim gösteren
alanların belirlenmesi konusunda, e-ticarete ilişkin
çalışma programının, çalışma grupları ve teknik
danışma grupları bazında yoğunlaşmış çabalara sahne
olması beklenmektedir. Spesifik bulgular ve
önerilerin aşağıdaki gibi olacağı umulmaktadır:
-İşyeri kavramına ilişkin mevcut kuralların
yorumlanmasını ve açıklığa kavuşturulmasını
onaylamak,
-Ödemelerin vergi anlaşmalarının amaçları açısından
nasıl nitelenmesi gerektiğini onaylamak,
-Uluslararası e-ticaret işlemlerine ilişkin olarak
tüketim vergilerinin pratik işleyişini sağlamak için
gerekli uluslararası uzlaşmayı tesis etmek,
-Vergi takdiri, denetimi, ödemesi ve tahsilatı
açılarından vergi idaresi ile ilgili olarak en iyi
temel uygulamaların tanımlanmasını ve geliştirmek,
-Mükellefe yönelik hizmetler açısından e-ticaret
teknolojisini kullanmada mevcut eğilimleri
tanımlamak ve geliştirmek.
E-ticaretin vergilendirilmesi konusuna uluslararası
düzeyde ve mümkün olduğunca da mevcut vergileme ilke
ve kavramlarına dayanılarak ortak bir çözüm
bulunması fikri genel olarak kabul görmüş
durumdadır.
E-ticaret ile birlikte ortaya çıkmış ve çıkmaya
devam edecek vergi sorunlarının çözümünde önceliğin
mevcut vergi ilke ve kavramlarına verilmesi ilke
olarak benimsenmiş olmakla birlikte, sorunların
bütünüyle bu şekilde çözüme kavuşturulması oldukça
güç görünmektedir. Gelir üzerinden alınan vergilerde
vergileme hakkının belirlenmesi, gelirin niteliğinin
belirlenmesi gibi konularda mevcut uluslararası
vergileme ilkelerinin yeniden gözden geçirilmesine
ihtiyaç vardır. Benzeri şekilde, harcamalar
üzerinden alınan vergilerde özellikle sayısal hale
getirilebilen ürünlerde bazı vergileme sorunlarıyla
karşılaşılmaktadır. Ayrıca elektronik ortamda
yapılan işlemlerle ilgili kayıt düzeni ve vergi
denetimi gibi konular da vergi idarelerinin orta ve
uzun vadede gündemini oluşturacak sorunlardır (Cangir.
1999).
iletişim ve bilgisayar teknolojisinin sunduğu
olanaklarla, mali piyasalarda coğrafi anlamda
herhangi bir sınırlama olmaksızın dünyanın her
yerindeki piyasalarda ve günün her anında işlem
yapılması mümkün olduğundan mali piyasalardaki
küresel ticaret beraberinde özellikle faaliyette
bulunan firmaların mukim oldukları yerin
belirlenmesi ile ilgili vergileme sorunlarını
gündeme getirmektedir. Mali piyasalarda işlem yapan
firmalar genellikle birden fazla ülkede faaliyet
gösterdiğinden ana merkezin bulunduğu ülke dışındaki
faaliyetlerin bir iş yeri oluşturup oluşturmadığı
konusu zaman zaman tartışmalara yol açmaktadır.
Ayrı ülkelerde birden fazla mali piyasada işlem
yapan firmaların bu faaliyetlerinin diğer ülke
ya da ülkelerde işyeri oluşturduğu
belirlendiği durumda, gelirin bu işyerleri arasında
nasıl bölüştürüleceği, özellikle mali piyasalardaki
küresel ticaretin önemli bir kısmını oluşturan türev
işlemlerde gelirin hangi ülkedeki piyasadan elde
edildiğinin belirlenmesinde sorunlar vardır.
Kağıdın kullanılmadığı e-ticaret, sanal bir ortamda
gerçekleştiğinden kayıtlar gerekli teknik
düzenlemeler yapılmadığı takdirde
değiştirilebilmektedir. Dolayısıyla sanal ortamdaki
işlemlerin güvenilir kabul edilmesi için bazı
önlemler alınması, yeni düzenlemelere gidilmesi
gerekmektedir.
Elektronik ortamdaki bilgilerin doğruluğunun
kanıtlanması için belgeleme yetkililerine gereksinim
vardır. E-ticarette onay kurumlarının yanı sıra
gerçekleştirilen ticari işlemi geleneksel noterlik
sistemine benzer şekilde onaylayan, işlemin zaman
boyutuna geçerlilik kazandıran elektronik noterlik
gibi bir mekanizmanın oluşturulması gerekmektedir.
E-ticaret, iletişim ve bilgi teknolojilerinin
gelişimine paralel olarak ortaya çıkan teknolojik
bir yenilik olup; her yenilik gibi hukuki yapıda
yeni sorunları da eşanlı olarak gündeme
getirmektedir. Teknolojik gelişiminin öngörülmesinin
olanaksızlığı nedeniyle e-ticaretin ekonomik ve
hukuki altyapı sorunlarının tam çözümlemediği bir
gerçektir. E-ticaretin gerçekleştiği internet ortamı
vergi denetimini güçleştirecek özellikler taşımakta,
vergi cennetleri yaratabilmektedir. E-ticaretin
vergilendirilmesinde uluslararası temel sorun
işlemin yapıldığı yerin belirlenmesi güçlüğüdür.
Özellikle sınır ötesi işlemlerde vergileme hakkının
hangi ülkeye ait olacağı sorunu ortaya çıkmakta
olup, bu durum ülkeler arasında vergileme yetkisinin
paylaşımı konusunda uluslararası düzeyde uzlaşmayı
gerektirmektedir.
Bazı maliyeciler elektronik ortamda transfer edilen
bilginin esas alınarak vergilendirilmesini
önermektedirler. "Bit Vergisi" olarak da anılan bu
öneri, bilgiler arasında ayrım yapmadan, ticari
olsun olmasın her türlü bilgiyi aynı oranda
vergilendirdiği için eleştirilmekte ve pek kabul
görmemektedir. Ayrıca internet ortamının bir serbest
ticari alanı olarak kabul edilip, her türlü gümrük
ve benzeri vergiler ile diğer dolaylı vergilerden
arındırılması şeklinde de öneriler söz konusudur.
BM 1999 yılı Human Development Report'ta üye
ülkelere BİT vergisi (Binary digiT) uygulama çağrısı
yapmıştır. Bu öneriyle, internet üzerinden ister
ticari isterse başka amaçlarla yapılan bilgi
alışverişinin her bir sayısal ikilisi (binary digit)
üzerinden maktu bir miktar vergi alınması
öngörülmekte olup; böylece verginin miktarının
transfer edilen dosya büyüklüğü veya sayısı ile
doğru orantılı artacağı düşünülmektedir.
|