Yirmibirinci Yüzyıl Vizyonu
1980'lerde dünyada başlayan global liberalizasyon
dalga dalga yayılarak ekonominin küreselleşmesini
arttırdı. Bu durum hem merkez, hem de çevre
ülkelerde bazı yapısal sorunlara yol açtı.
Küreselleşen dünya ekonomisinde Türk ekonomisinin
temel problemi, istikrarlı bir büyüme ve istihdam
artışını gerçekleştirmek, üretim kapasitesini
artırmak, enflasyonu düşürmek, sadece iç pazara
değil, aynı zamanda, uluslararası pazar ara satış
yapmak anlayışını benimseyememek-tir. Bütün
sorunlarına rağmen, Türkiye tarihi birikimi
kültürel zenginliği ve jeo-stratejik konumuyla
bölgesel güçlerden birisidir. Tarihin önüne
getirdiği fırsatları iyi değerlendirdiği takdirde
merkez güçlerden birisi de Türkiye olabilir.
Herşeyden önce, Türkiye'yi hak ettiği yere
ulaştıracak ve bulunduğu coğrafyanın cazibe merkezi
yapacak bir demokratikleşmeye ihtiyacı vardır.
Bununla birlikte milli gelirin adilce bölüşümünü
sağlayacak bir ekonomi politikası da gereklidir.
Böylece Türkiye dış pazarlarda daha güçlü rekabet
edebilme şansına ulaşmanın yanısıra, yüzyılın
siyasal gelişim ve yapılanmasını belirleyebilir.
Günümüzde işletmelerin dünya piyasalarına açılmada ,
rekabet kabiliyetlerinin artırılması, ihracata
yönelik sanayileşme stratejilerinin temel
unsurudur. Böyle bir rekabet unsurunu sağlamada,
kalite belirginleşen bir faktör olmaktadır. Toplam
kalite yönetimi, bu açıdan, uluslararası piyasalara
açılmak isteyen Türk işletmelerinin ihtiyaç duyduğu
temel rekabet stratejilerini sağlamada önemli bir
unsur olabilir.
Türkiye ekonomisinin lokomotifi konumundaki
KOBİ'lerin örgütsel yapısı ve yönetim anlayışı
geleneksel çizgileri tam aşamamıştır. Türk
işletmelerinde örgütsel anlayış, firmanın
sorumluluklarını dar ve kâtı bir şekilde
tanımlamaktadır. Böyle bir Örgütsel yapı,
karmaşıklık ve önceden tahmin edilebilirlik
konularında sınırlı kalmaktadır. Bu nitelik,
özellikle bürokratik örgütlenme yapılarında daha da
belirginleşmektedir. Gerçekte, zayıf örgüt yapıları
Türk işletmelerinin tatmin edilebilirlik
kabiliyetini ancak piyasanın istikrarlı olduğu bir
ortamda mümkün kılmaktadır. Özellikle yüksek
enflasyon ortamında, böyle bir örgütsel yapılanma,
işletmelerin uluslararası piyasalarda rekabet
edebilme olanaklarını kısıtlamaktadır.
Toplam kalite yönetimi maliyet, güvenilirlik,
kalite, yenilik ve işletme etkinliği alanlarında
sürekli gelişmeyi amaçlayan bir temele
dayanmaktadır. Organizasyonun tüm seviye ve
fonksiyonlarının katılımı yoluyla mal ve hizmet
kalitesinin sürekli geliştirilmesi toplam kalite
yönetiminin nihai hedefidir. Örgütsel her
fonksiyonun toplam kaliteye dahil olması, aynı
zamanda, bir rekabet avantajı da sağlamaktadır. Bu
nedenle, toplam kalite yönetimi, ancak işletme
yönetiminin geliştirdiği strateji içinde işlemsel
tanıma dönüştürülmesi ve işletmede yer alan tüm
çalışanlarla doğrudan iletişim kurulması ile
başarılı bir şekilde uygulanabilmektedir.
Toplam kalite yönetimi, kaliteyi, tüketici odaklı ve
çevresel ihtiyaçları dikkate alarak
tanımlamaktadır. Toplam kalite yönetimi, kalite
konusunu dinamik bir süreç olarak görmekte ve tüm
sistemi üretimin kalitesiyle sorumlu tutmaktadır. Bu
anlayış kaliteyi firmanın öncelikli hedefi olarak
göstermektedir. Firmanın gelecekteki rekabet gücünü
sağlamaya yönelik yeni kalite stratejisi, bu
alandaki ana unsurları saptayarak, bunları
organizasyonun öncelikli hedefi haline
getirmektedir.
Bu şekilde anlayışın Türk işletmelerinde uygulanması
halinde, geleneksel kalite yaklaşımında gerçek bir
devrim sağlanabilir. Gerçekte, kalite, piyasada
ayakta kalabilmenin ve müşteriyi tatmin edebilmenin
en önemli koşuludur.
Toplam kalite yönetimi kalitenin iyileştirilmesi,
maliyetlerin düşürülmesi, verimliliğin ve müşteri
tatmininin arttırılması için ürünlerin, yöntemlerin
ve hizmetlerin sürekli gelişimini içeren bir
yönetim anlayışıdır. Bu anlayış, aynı zamanda,
müşterinin ihtiyaç ve isteklerini tatmin etmek için
üretim ve hizmet yöntem erini kontrol edecek
niceliksel yöntemlerin, yönetim tekniklerinin,
istatistiklerin ve sistem mühendisliği
yöntemlerinin kullanımını içerir. İşletmelerin
öncelik kazanan amaçlarını en etkin şekilde
gerçekleştiren teknik ve sistemlerin bir bütünü
olarak görülen, rekabetçi bir strateji olarak ortaya
çıkan, küresel bir bakış açısı olarak gelişen ve
dinamik bir yapıya sahip "Toplam Kalite Yönetimi"nin
benimsenmesi, işletmelerin karşılaştıkları
sorunların giderilmesinde en uygun çözüm yolu
olarak belirmiştir.
Toplam kalite yönetimini Türkiye'de uygulayabilmek
için belirli bir zaman dilimi ve emeğe ihtiyaç
vardır. Sanayi, tarım ve hizmet kesimlerinde
faaliyette bulunan işletmelerin, Avrupa Topluluğu
ile oluşturduğumuz Gümrük Birliği ile birlikte
Avrupa pazarlarında daha kolay bir şekilde rekabet
edebilmeleri, gerek Avrupa tüketicisine mal ve
hizmet satabilmeleri gerek geleceğin çok ülkeli
Avrupa'sında kendilerine yer edinebilmeleri için
"Kalite yönetimi ve sistemlerim" önce anlamaları,
sonra inanmaları ve en sonunda da bunları
uygulamaları gerekmektedir.
Günümüzde küreselleşmenin önemi gittikçe değer
kazanmaktadır. Dolayısıyla Türk işletmelerinin de
dünyadaki kalite yönetimi ve modern yönetim
trendlerinden etkilenmemesi mümkün değildir. Bu
yüzden Türk işletme sahipleri ve yöneticileri
yönetim eksikliklerini gözden geçirmeli, gelişmiş
ülkelerde, uygulanan toplam kalite yönetimi
uygulamalarını göz önünde bulundurarak, yönetim
anlayışlarını çağdaşlaştırma an gerekmektedir.
Küreselleşen ekonomilere ayak uyduramayan küçük ve
orta boy işletmelerin tümü bu yarışı kaybedecektir.
|