Sigortanın Genel İlkeleri
Sigortanın Genel Prensipleri, her türlü sigorta teminatı için
uyulması ve uygulanması zorunlu olan ilkelerdir.
Sigorta Edilebilir
Menfaat
Sigorta Edilebilir Menfaat, poliçe sahibi ile sigorta konusu
arasındaki yasal bir ilişkiden doğan sigorta ettirme
hakkıdır.
Sigortanın konusu, sigortalı şey ya da olası sorumluluktur. Bu,
yangın sigortalarında "Bina, gayrimenkul...",
nakliyat sigortalarında "Gemi, Yük..." sorumluluk
sigortalarında, bir kimsenin yasal sorumlukları,
hayat sigortalarında ise "Yaşam" dır.
Sigorta sözleşmesinin konusu ise, poliçe sahibinin bunlar
üzerindeki para ile ölçülebilir menfaatidir.
Sigortalıya verilen teminat, sigorta sözleşmesinin
koşullan çerçevesinde, sigortalının finansal kaybını
gidermeyi veya yerine koymayı amaçlamaktadır.
Sigortalının sigorta konusu olan malı yada yaşamının zarara
uğraması durumunda oluşacak olan maddi kayıplar
sigorta edilebilir menfaatleri gündeme
getirmektedir.
Sigorta edilebilir menfaat: Sigorta; mal, yaşam, sorumluluk
alanlarında bir konuyu içermeli, sigorta ile sigorta
konusu arasında finansal bir ilişki bulunmalı, bu
ilişki yasal ve para ile ölçülebilir olmalıdır.
Azami İyi Niyet
Azami iyi niyet, sigorta sözleşmesindeki taraflardan her birinin,
diğerine, sözleşmeyi kabul edip etmemesinde etkili
olabilecek bütün bilgileri, talep edilmemiş olsalar
bile, vermesini gerektirir. Azami iyi niyet, hem
sigortalı hem de sigortacı açısından gerekli olmakla
birlikte, uygulamada daha çok sigortacıyı
ilgilendiren bir yükümlülükdür. Azami iyi niyet'in
oluşması için beyan yükümlülüğünün yerine
getirilmesi gerekmektedir. Azami iyi niyet tek
taraflı bir uygulama değildir. Sigortalının beyan
yükümlülüğü azami iyi niyetin göstergesi sayılırken,
sigorta şirketinin azami iyi niyeti de tazminatı
kısa sürede ödemesi ile oluşmaktadır.
Sigortalının verdiği bilgiler, bir sigortacının sigorta teminatı
verip vermeme kararında etkili olabilecek bütün
detayları içermelidir.
Sigortalı, sigorta konusu üzerinde, sürekli denetim olanakların ve
özel bir koşul ya da yükümlülük söz konusu
olmadıkça, dilediği biçimde tasarruf ve kullanım
hakkına sahiptir. Sigortacı ise, sigortalının
ihmalinden doğmuş olsa bile hasarı karşılama
durumundadır.
Sigortacı açısından bu ilkeye uyulmaması durumu, rizikonun
gerçekleşmeyeceğini bilerek sigorta sözleşmesi
yaparak sigortalıdan prim tahsil etmek ya da
poliçede kasıtlı olarak belirsiz bir ifade
kullanmak biçiminde ortaya çıkmaktadır.
Tazminat Prensibi
Hayat ve ferdi kaza sigortaları dışındaki bütün mal ve sorumluluk
sigortaları tazminat sözleşmeleridir. Sigorta
yapılması konusunda parasal bir çıkar bulunmuyor ise
diğer bir ifade ile tazmin olacak bir maddi kayıp
söz konusu değilse sigorta sözleşmesi de
kurulamayacaktır.
Tazminat sözleşmelerinin amacı, sigortalının mali durumunu hasar
meydana gelmeden evvelki duruma getirebilmek ve
hasarı yerine koymaktır.
Sözleşmede belirtilen sigorta bedeli yeterli bir miktar ise,
sigortalının zararını tatmin edecek bir biçimde
tazmin etme olanağı sağlanmaktadır. Sigorta
sözleşmesi, sigortalının hasardan önceki mali
düzeyinin üzerine çıkarılması için bir araç olarak
kullanılamaz. Amaç asla yerine koymanın ötesine
geçip sebepsiz zenginleşme veya spekülatif bir
kazanç elde etmek olamaz.
Halefiyet ve
Hakların Devri
Bir kimsenin bir başkasına karşı sahip olduğu hakların, üçüncü bir
kişiye devredilip bu üçüncü kişi tarafından
kullanılmasına halefiyet adı verilmektedir.
Sigortacılıkta, sigortacı, bir hasar da ilgili
olarak sigortalıya ödediği tazminat oranında,
sigortalının yerine geçmektedir. Sigortalının bu
zarardan ötürü üçüncü kişilere karşı bir dava hakkı
var ise, bu hak, tazmin edilen zarar oranında
sigortacıya devredilmiş olmaktadır.
Sigorta ettirilen değer, başkasının kusuru ile hasara uğramışsa,
sigortalının bu kimseyi dava edip zararını ondan
alma hakkı vardır. Eğer sigortalı, aynı zarar
sigortacıdan da almakta ise, sorumlu kişiden ikinci
kez tazminat alınması, kendisi için haksız bir
kazanç kaynağı olmaktadır. Bu durumu önlemek ve
sigortalının hem sigortacıdan hem de kusuru kişiden
tazminat almasını önlemek için, bu ilke uyarınca
sigorta konusunun uğradığı zarardan ötürü sigortacı
sigortalıya herhangi bir ödemede bulunmuşsa, yaptığı
ödeme oranında sigortalının yerine geçerek, onun
bütün haklarına "halef" olur. Amaç; sigortalının
zararından fazlasını tazminat olarak almasına engel
olmaktır.
Ayrıca reasüre edilmiş sigortalarda sigorta şirketi de sigortalının
yerine geçerek onun hak ve menfaatlerini temsil
etmektedir.
Hasara Katılım
Hasara katılım poliçe koşullarına göre hasarı ödemiş olan bir
sigortacının, aynı hasardan dolayı herhangi bir
şekilde sorumlu olan diğer sigortacılara hasarı
paylaşmaya davet hakkıdır. Poliçe kaç sigorta
şirketi arasında hangi oranlarda paylaşılmış ise
hasarda aynı sigorta şirketlerince aynı oranlarda
karşılanmasıdır.
Hasara katılımın söz konusu olabilmesi için aşağıdaki koşulların
varlığı gereklidir;
• iki yada daha çok sayıda tazminat sigortası poliçesi
bulunmalıdır.
• Bütün poliçeler, aynı sigorta konusu ile ilgili olmalıdır.
• Bu poliçelerin hepsi, hasara yol açan tehlikeyi temin etmiş
olmalıdır.
• Hasar anında bütün poliçeler yürürlükte olmalıdır.
• Poliçeler aynı sigortalının aynı menfaat ilişkisini sağlamış
olmalıdır.
• Poliçeler hasara katılmayı engelleyecek bir hüküm içermemelidir.
Hasara katılımda genel kural, sigortalının tazminatı sigortacıların
herhangi birinden talep etmesi, bu sigortacının da
ödemeyi yaptıktan sonra, diğer sigortacılara rücu
etmesi yönündedir. Ancak, birçok sigorta
sözleşmesine, her sigortacının hasardan kendi payı
oranında sorumlu olacağını öngören bir hüküm
konulmaktadır.
Yakın Neden
Sigorta uygulamasında, sigorta poliçeleri, sigorta konusu ile
ilgili olarak ortaya çıkabilecek bütün hasarları,
güvence altına almamaktadırlar. Temin edilen
rizikolar, poliçede gösterilenler ile sınırlıdır.
Sigortalının karşı karşıya kaldığı zarardan ötürü, sigortacıdan bir
talepte bulunabilmesi için meydana gelen hasarın
poliçede teminat altına alınan tehlike veya olaydan
ileri geldiğini belirlemek gerekir.
Sigorta konusunu etkileyecek rizikolar, sigorta poliçesi açısından
üç bölümde toplanabilir;
• Teminat altındaki rizikolar; bunlar, sigorta poliçesinde güvence
altına alındığı, belirtilen rizikolar,
• Teminat altında olmayan rizikolar;temin edilen rizikolar
arasında sayılmayan sigortacının sorumluluğu dışında
kalan tehlikelerdir,
• Yakın neden, ön plandaki neden olmalıdır. Yakın neden ile hasar
arasından doğrudan ilişki bulunması gerekmektedir.
Yakın neden belirlenirken bazı sorunlar ortaya
çıkmaktadır. Hasar, tek bir nedene bağlı olabileceği
gibi, birbirini kesintili yada kesintisiz bir
biçimde izleyen bir çok olayın sonucu olarak da
ortaya çıkabilir. Bir başka olasılık da birden fazla
nedenin bir arada etkide bulunarak hasara yol
açmalarıdır. Bu farklı nedenlerin bazılarının poliçe
teminatına dahil olmasına karşılık, diğerlerinin
tazminat dışında olması hasarın yakın nedeninin
belirlenmesinde güçlük yaratmaktadır.
Yakın nedenin kolay anlaşılması için bir örnek vermek gerekirse;
bir kasko poliçesi içindeki arabanın camının
kırılması durumunu göstermemiz mümkündür. Cam
kırılması durumunda kasko poliçeniz var ise
poliçenin tüm değeri üzerinden değil zararı
oluşturan alt risikonun karşılığına denk gelen
meblağı tazminat olarak ödemektedir. Kısaca sigorta
şirketi sadece camın bedelini ödemektedir.
|