1995 Yılı Geçiş Programı
Yedinci Beş
Yıllık Kalkınma Planı 1995-1999 yıllarını
kapsayacak biçimde hazırlanıp 1 Ocak 1995'te
yürürlüğe konması gerekiyordu. Oysa ülke 1994
yılının ekonomi tarihimizin en büyük krizini aşmak
için olağanüstü önlemler yürürlüğe koymuştu. Yaşanan
deprem sonrasında dengeler yeniden kurulmadan
ileriye dönük hedef ve kararlar ortaya koymak mümkün
olmayacağı düşünülmüş olmalı ki PLAN'ın yürürlüğe
girmesini bir yıl erteleyen yasal düzenleme
yapıldı. Ardından "1995 Yılı Geçiş Programı"
hazırlandı ve Bakanlar Kurulu'nun onayından sonra
yürürlüğe kondu. Programın dayandığı amaçları ve
öngördüğü hedefleri ele alabiliriz.
Geçiş Programının Temel İlke ve Hedefleri
1995 yılını altıncı plan ile yedinci plan arasında
köprü veya geçiş yılı sayınca, amaç ve hedeflerinde
bu bağlamda ele alınması gerekiyor, Programın
benimsediği amaçlar şöyledir:
1) Makroekonomik istikran sürekli kılmak,
2) Büyümeyi "sürdürebilir" bir temele oturtmak,
3) AB ile Gümrük Birliği uyumunu sağlamak,
4) Ekonominin uluslararası rekabet gücünü artırmak,
5) Küreselleşme ve bölgesel bütünleşme sürecine
katılmak,
6) Sıralanan amaçlara uygun yapısal reformları
gerçekleştirmek.
Sayılan bu temel amaçlar dışında, özelleştirmeyi
hızlandırarak sürdürmek; AB Vergi Düzenine uyum
sağlayacak biçimde vergi sisteminde verimliliği ve
adaleti sağlayacak düzenlemeler yapılırken, "kayıt
dışı ekonomiyi" denetim altına alacak yasal ve idari
önlemlere başvurmak ve sosyal güvenlik
kuruluşlarının özerkliğe kavuşturularak Devlete
yükünün azaltılması da hayati önem taşımaktaydı.
1995 yılı Geçiş Programı'nın makroekonomik hedefleri
belirlenirken şu ana ilkelerden hareket edilmiştir:
Kamu finansman açığının küçültülmesi, tüketimin
kontrol altında artırılması, sabit sermaye
yatırımlarının yeniden canlandırılması ve
-ihracattaki atılımın sürekli hale getirilmesi...
Programın öngördüğü hedefler şöyledir:
1) Büyüme hızı % 4,4 oranında gerçekleşecektir,
2) GSMH* zımni deflatöründeki artışın %43,2 ye
gerilemesi ve Toptan Eşya Fiyatlarındaki artış
hızının %22,5 oranına düşürülmesi öngörülüyor,
3) Kamu kesimi harcamalarının GSMH'ya oranı 1994'te
%26,8'e gerilediği dikkate alınarak 1995'te %25,4'e
düşürülmesi hedeflenmiştir.
4) Toplam Kamu Gelirlerinin GSMH'a oranı 1 puan
artarak %20,3 olacağı hesaplanmaktadır.
5) Kamu kesimi borçlanma gereğinin GSMH'a oranı 2,4
puan azalacak ve %5,1 oranına gerileyecektir.
6) Özelleştirme yoluyla 102 trilyon gelir
sağlanacaktır.
7) Özel sabit sermaye yatırımları %6,2, kamu sabit
sermaye yatırımları %5,9 oranında artacaktır,
8) Eğitim, sağlık ve enerji sektörlerine ağırlık
verilmiştir.
9) İhracat %11 oranında artarak 19,5 milyar Dolara,
ithalat ise %17,4 oranında yükselerek 27 milyar
Dolara ulaşacaktır. Böylece dış ticaret açığı 6,5
milyar olacaktır. Ancak görünmeyen kalemlerin döviz
gelirlerindeki artışla "cari işlemler bilançosu"
0,4 milyar Dolar fazla verecektir.
10)1995 yılında faiz ve ana para olarak toplam 10,7
milyar $ dış borç ödenirken, yaklaşık 7,2 milyar $
dış kredi kullanılacaktır.
1995 yılı Geçiş Programı'nın yürürlüğe girdiği
dönemde Dünya Ticaretinde ve büyüme hızında 1994'te
başlayan canlanmanın 1995'te artarak devam edeceği
ve ABD başta olmak üzere OECD ülkelerinde 1995
yılında ortalama %2,7 oranında bir büyüme olacağı
tahmin edilmekteydi.
Sanayileşmiş ülkelerde son 30 yılın en düşük
enflasyon oranı yaşanmaktadır. Gelişmekte olan
ülkelerde 1990Tı yıllarda yaşanan hızlı büyümenin
devam edeceği (%6 civarında) hesaplanmaktadır.
Özellikle Asya ve Pasifik ülkelerinde istikrar
içinde hızlı büyüme süreci devam etmektedir. 21.
yüzyılın "Asya-Pasifik Yüzyılı" olacağı ileri
sürülmektedir. Sovyetler Birliği'nin dağılmasından
sonra bağımsızlığa kavuşan ülkelerde ekonomik
reformlar gecikmekte ve bu ülkeler de düzensizlik ve
yoksulluk devam etmektedir. Buna karşılık Doğu
Avrupa ülkelerinde dünya ekonomisiyle bütünleşme
sürecinde olumlu gelişmelerin devam edeceği ifade
edilmektedir.
1995 yılı başından itibaren Dünya ekonomisini
ilgilendiren iki önemli oluşuma tanık olduk.
Birincisi Avrupa Birliği'ne Avusturya, İsveç ve
Finlandiya'nın 1 Ocak 1995 tarihinden itibaren "tam
üye" olarak katılmalarıyla Birliğin üye sayısı 15'e
ulaştı. Türkiye-Avrupa Topluluğu Gümrük Birliği
Anlaşması 6-7 Mart 1995'te imzalandığında, 1 Ocak
1996'dan itibaren bu 15 ülkeyle ülkemiz ekonomisi
bütünleşmiş olacaktır. Bu aşamadan sonra Türk Özel
sektörünün yarışta göstereceği başarı ülkemizin
sağlayacağı yararın ölçüsü olacaktır.
İkinci oluşum 15 Nisan 1994'te Marakeş'te 121
ülkenin imzaladığı Uruguay Round Nihai Senedi ile
Dünya ticaretinin serbestleştirilmesi ve Dünya
Ticaret Örgütü'nün (WTO) 1 Ocak 1995'ten itibaren
faaliyete geçmesi kabul edildi. Bu örgüt GATT'ın
sahip olduğu geniş yetkilere ve yaptırım gücüne
sahip olacak, ülkelerin dış ticaret politikalarının,
imzalanmış anlaşmalara uygunluğunu denetleyecek,
ticari uyuşmazlıkların çözümüne katkıda
bulunabilecek.
DYP-SHP Koalisyonu devam ederken, CHP-SHP arasındaki
"tek çatı altında birleşme" görüşmeleri 19 Şubat'ta
birleşme kararının alınması ile sonuçlandı.
Birleşik CHP'nin başkanlığına getirilen Hikmet
Çetin'e ortak kurultayı toplama görevi verildi. Yeni
yönetim CHP olarak DYP ile koalisyona devam kararı
aldı. 27 Mart 1995'te göreve başlayan DYP-CHP
koalisyon hükümetinde Hikmet Çetin Başbakan
Yardımcısı, Erdal İnönü de Dışişleri Bakanı oldu.
Bir yandan "Gümrük Birliği Anlaşması"nın imzalanmış
olması diğer yandan siyasi istikrarın bozulmamış
olması, genel olarak tüm piyasalarda özel olarak
İMBK'da çok olumlu gelişmelere yol açtı. Borsa'da
rekorlar Şubat-Mart ayları boyunca, birbirini
izledi.
ÇİLLER İstifa Ediyor ve Seçime Gidiliyor
CHP Kurultayı, kamuoyunun tahminlerini doğrulayarak,
9 Eylül 1995'te Genel Başkanlığına Deniz Baykal'ı
seçti. Baykal Başbakan T. Çiller'e koalisyon
ortaklığının devamı için yeni öneriler götürdü.
Ancak Çiller bu önerileri kabul etmeyip,
Cumhurbaşkanı'na istifasını sundu.
İş dünyasının baskısı ve yönlendirmesi doğrultusunda
programları ve tabanı birbirine çok yakın ortanın
sağında ikr parti DYP ve ANAP arasında yeni
hükümetin kurulması görüşmeleri başladı. Bu kez para
ve mal piyasaları olumsuz etkilendi ve beklemeye
girdi. T. Çiller - M. Yılmaz arasındaki "sen-ben
kavgası", kamuoyunun büyük kesiminin ısrarlı destek
ve baskısına rağmen DYP-ANAP (ANAYOL) koalisyon
hükümetinin kurulması mümkün olmadı.
T. Çiller, DSP ve MHP'nin dışardan desteğini alarak
bir "a-zınlık hükümeti" kurma girişimini başlattı.
Fakat 15 Ekim'de TBMM'den güven oyu alamadı. Çiller
başbakanlığı bırakmak niyetinde olmadığı için daha
önce kabul etmediği, D. Baykal'm önerilerine bu kez
evet demek zorunda kaldı. Yeni DYP-CHP koalisyonu
52. Hükümet olarak 5 Kasım 1995'te güven oyu alarak
göreve başladı.
Hükümet'in önerisini benimseyen TBMM erken genel
seçimlerin 24 Aralık 1995'te yapılması kararını
aldı. Hükümet krizi nedeniyle Anayasa'nın öngördüğü
zaman ve süre içinde TBMM "1996 Mali Yılı Bütçe
Kanun tasarısı"nı görüşüp kanunlaştırama-dığı için,
üç aylık "1996 Mali Yılı Genel ve Katma Bütçeleri Ka-nunlaşıncaya
Kadar Devlet Harcamalarının Kapılmasına ve Devlet
Gelirlerinin Tahsiline Yetki Verilmesine Dair
Kanun"un 11 Kasım 1995'te yürürlüğe girmesini
sağladı. Tahmin edileceği gibi seçim öncesi ekonomi
yönetiminde disiplin kalmadı ve siyasal ağırlıklı
kamu harcamaları hızlandı.
24 Aralık 1995'te yapılan erken genel seçim sonunda
şöyle bir tablo ortaya çıktı: RP (%21,3) 158
milletvekili, DYP (%19,2) 135 milletvekili, ANAP+BBP
(%19,6) 132, DSP (%11,6) 76 ve CHP (%10,7) ile 49
milletvekili... Ortanın sağında Çiller-Yılmaz ve
ortanın solunda Ecevit-Baykal çekişmesi Refah
Partisi'nin işini kolaylaştırdı ve birinci parti
olmasına olanak verdi. Cumhurbaşkanı Demirel
hükümeti kurma görevin RP'nin genel başkanı N.
Erbakan'a verdi. Siyasette turlar pazarlıklar
başlarken ülke ekonomisi tam bir belirsizlik
içindeydi... Özel kesimin devletin sırtından para
kazanmaya alışmış olanların dışında kalan kısmı,
uluslararası rekabete açılmış bir ekonomide ayakta
kalmanın mücadelesini veriyordu ve genellikle de
başarıyordu.
Geçiş Programının Temel Sonuçları
1994 Büyük Ekonomik Krizi'ni aşmak ve ekonominin
makro dengelerini yeniden oluşturmak yönünde
önlemleri içeren "1995 Geçiş Programı"nın temel
sonuçları üzerinde etkili olan biri o-lumlu diğeri
olumsuz iki önemli gelişme 1995 yılı içinde cereyan
etmiştir. Olumlu gelişme 6 Mart 1995'te Avrupa
Birliği ile "Gümrük Birliği Antlaşmasının
imzalanmasıdır. Yılın ikinci yarısında piyasalar
öncesinde ve sonrasında bu antlaşmanın getirdiği
iyimser yorumların etkisinde kalmıştır.
Olumsuz gelişme yılın ikinci yarısından itibaren
ülke siyasal belirsizliklere doğru sürüklenmeye
başlamış ve sonunda, 24 Aralık'ta erken genel seçime
gidilmiştir. Bu yüzden yılın son üç ayında kamu
harcamaları kontrolden çıktı. Ayrıca Parlamento ve
Hükümet işbirliği olmadığı için, 1996 Mali Yılı
Genel ve Katma bütçelerinin yasalaşması mümkün
olmamış ve dört aylık (Ocak-Nisan) "Geçici Bütçe"
ile devletin yönetilmesi kararlaştırılmıştır. Bu
sonuç ülkenin iç ve dış piyasalarda itibar
kaybetmesine yol açtığı için, borçlanmanın
maliyetini yükseltti.
Yıl sonunda, 14 Aralık 1995'te Türkiye'nin dış
ilişkilerinde siyasal, askeri ve ekonomik açıdan
önemli külfetler getiren ve dört yıldan beri süren
Boşnak, Hırvat-Sırp Savaşı sona erdi. NATO 60 bin
asker ile barışı koruma görevini üstlendi. Türkiye
de asker verdi.
Şimdi 1995 Yılı Geçiş Programının temel sonuçlarını
özetleyebiliriz: Yılın birinci yarısında başlayan
iç talepteki canlanma ikinci yarısında kapasite
kullanım oranını yükseltmiş, üretim artmış, ticaret
genişlemiş ve yıl sonunda büyüme hızı %4,4'lük
hedefi aşarak %8 olmuştur.
— Toplam talepte beklenenin üstündeki artış ve faiz
ödemelerinin ağır baskısı, enflasyon oranının
belirlenen hedefin üstünde %64,9 düzeyinde
gerçekleşmesine yolaçtı.
— Döviz piyasalarında 1994 yılına göre istikrarlı
bir yıl yaşanmış TC Merkez Bankası döviz rezervleri
12,4 milyar dolara çıkmış ve TL'nin dolar karşısında
değer kaybı enflasyon oranının
altında kalmıştır. Dolar kuru 1994 yılı sonunda
38850 TL iken, 1995 sonunda %55'lik bir artışla
61500 TL düzeyinde kaldı.
— Programda "dış ticaret açığı" 6,5 milyar dolar
olarak öngörüldüğü halde, gerçekleşme 14 milyon
dolar oldu. İhracat %19,5 artarak 21,6 milyara
çıkarken, ithalat %53,5 oranında yükselerek 35,7
milyar dolar düzeyine çıktı.
— Programda 1995 yılı için öngörülen "cari işlemler
açığı" 0,4 milyar dolar fazlalık yerine, gerçekleşme
2,3 milyar dolar açık şeklinde oldu. Dış borç stoku
65,6 milyar dolardan 73,3 milyara yükseldi. Ancak
dış borçların GSMH'ya oranı %50 iken, %43'e düştü.
— Konsolide bütçe gelirleri 1994'e göre %87,5
oranında artarak 1394 trilyon olurken, giderler %90
genişleyerek 1710 trilyona çıktı. Böylece bütçe
açığı %108 oranında büyüyerek 316 trilyona ulaştı.
— Alman olağanüstü tedbirlerle 1994'te kamu kesimi
borçlanma gereğinin GSMH'ya oranı %8 iken, 1995
sonunda %5,5'te kaldı.
1995 yılı içinde gerçekleşen fakat temel
göstergelere yansımayan bazı önemli yenilikleri
şöyle sıralayabiliriz:
1) Türkiye, Katma Protokol'de öngörüldüğü gibi 1995
yılı başından itibaren, Avrupa Birliği ülkelerinden
ithal ettiği, 12 yıllık listede yer alan mallara
%95, 22 yıllık listedeki mallara ise %90 oranında
gümrük indirimi uygulamaya başlamıştır. "Ortak
Gümrük Tarifesi"nde (üçüncü ülkelere karşı) adı
geçen listelere göre %90 ve %85 uyum sağlanmıştır.
2) 1994 Krizi'nin yarattığı olumsuz koşullar
nedeniyle açılışı ertelenen "Altın Borsası" 26
Temmuz 1995'te faaliyete geçti.
3) Çeşitli piyasalarda üretici, satıcı ve aracı
karşısında tüketiciye yasal haklar getiren
"Tüketiciyi Koruma Kanunu" 8 Eylül 1995'te yürürlüğe
girdi. Avrupa Birliği'ne uyum sürecinin gereği
olarak çıkarılması zorunlu yasalardan "Patent
Yasası" 7 Kasım 1995'te (4128 sayılı) uygulamaya
kondu.
|