Demokrat Parti Dönemi (1950-1960)
Uluslar arası Konjonktür
II. Dünya Savaşı yıllarında yaşanan kıtlıklar,
sıkıntılar ve bireysel özgürlüklerin sıkıyönetim
nedeniyle sınırlandırılmış olması, ayrıca Milli
Korunma Kanunu'nun uygulanmasında yapılan
haksızlıklar ve yanlışlar halkın CHP'den ve onun
hükümetlerinden uzaklaşmasına yol açtı. Halk DP'ye
kurtarıcı olarak sarıldı. Savaş zenginleri liberal
bir düzende birikimlerini daha kolay ve kısa
zamanda değerlendirebilecekleri kanısıyla, DP'nin
kurulması ve gelişmesine bütün güçleriyle
katıldılar.
İkinci Dünya Savaşı sonrasında Batı Avrupa Ülkeleri
yanmış yıkılmış şehirlerini ve ekonomilerini
yenilemek için devlet öncülüğünde kıt kaynakları
plan veya programlara uygun olarak kullanmaya
girişmişlerdi. Artık bu ülkelerde devletin makro
düzeyde karışımları olağan, hatta ekonominin
istikrar içinde büyümesi için gerekli sayılıyordu.
İlk kez gelişmiş kapitalist ülkelerde bu anlayışın
gereği olarak, "yol gösterici planlama "
uygulamasına geçildi. Böylece "liberal kapitalizmim
yerini "müdahaleci kapitalizm" almış oldu.
1950'li yılların sonuna gelindiğinde Komünist Batı
Avrupa ülkeleri dışında, Fransa, Hollanda ve
Belçika'da makro düzeyde hazırlanmış "yol gösterici
plan" uygulanmaktaydı. İngiltere'de 1946'da
başlandı, fakat 1951'de vazgeçildi. Ancak 1961'den
itibaren yeniden uygulanmaya konuldu.
Altı Avrupa Ülkesi (Almanya, Fransa, İtalya,
Belçika, Hollanda, Lüksemburg) 1951'de Paris'te
Avrupa Kömür ve Çelik Birli-ği'ni kurdular. Amaç
kömür, demir cevheri, hurda demir ve çelik ürünleri
ticaretinde kısıtlamaları kaldırmak ve topluluk dışı
ülkelere ortak gümrük tarifesi uygulamaktı. Dolaylı
amaç, Dünya'yı kana bulayan Hitler'i destekleyen
Krupp ve Thyssen gibi tekellerin bir daha ortaya
çıkmasını önlemekti. Bugünkü AT"nin çekirdeği böyle
kuruldu. 25 Mart 1957 tarihli Roma Antlaşması
uyarınca, 1 Ocak 1958'den itibaren AET faaliyete
geçti.
1950'li yıllarda İktisatçılar geri kalmış ülkelerin
kalkınma sorunlarını inceleyip açıklayan eserler
yayınlamaya başladı. Uluslararası kuruluşlar benzer
çalışmalara girişti. Ortaya çıkan sonuç veya öneri,
kit kaynakların etkin ve yerinde kullanımı için
devletin yol göstericiliği zorunludur şeklindeydi.
Bunun için bu ülkelerin bir 'kalkınmaplanı"
hazırlamaları ve uygulamaları öngörülmüştü.
Uygulamalar ve iktisat biliminde gelişmeler
karşısında, Türkiye'de 14 Mayıs 1950'de iktidara
gelen Demokrat Parti, tam tersini savunan ve
uygulayan bir tutum ortaya koymuştu. Ayrıca parti
programına aldıkları ve halka açıkladıkları halde
memura sendika kurma, işçiye grev hakkı verilmesini
Hükümet programına almadılar.
1946-1950 arasında Anti-Devletçi görüşlerle halk
kitlelerini sürükleyen DP, iktidar olduktan sonra
kurduğu ilk hükümet (Adnan Menderes Hükümeti)
programında, bu görüşlere şöyle yer verilmişti.
"İktisadi ve mali görüşlerimizin esası bir taraftan
Devlet müdahalelerini asgariye indirmek, diğer
taraftan iktisadi sahada Devlet sektörünü mümkün
olduğu kadar daraltmak ve buna mukabil emniyet
vermek suretiyle hususi teşebbüs sahasını mümkün
olduğu kadar genişletmek diye ifade olunabilir".
Birinci Menderes Hükümeti'nin göreve başlamasından 1
ay sonra Dünya beklenmedik bir savaşa sahne oldu. 25
Haziran 1950'de "Kore Savaşı" başladı. İki gün sonra
BM Güvenlik Konseyi bölgede barışı korumak için üye
ülkeleri G. Kore'ye yardıma çağırdı. Çin'in K. Kore
yanında savaşa girmesiyle, savaş bir BM-Çin Savaşı"
niteliği kazandı. Bu savaşla başta ABD olmak üzere
Batı Ülkeleriyle Komünist Ülkeler karşı karşıya
geldiler. Savaşla birlikte hammadde ve tarım
ürünleri fiyatları yükseldi. Bu beklenmedik durum,
Menderes Hükümeti'nin tarım sektöründe üretimi
arttırmaya yönelik önlemleri hızla yürürlüğe
koymasına ortam yarattı. Devletin hızlı
sanayileşmeye öncelik etmesi yerine, tarımın
geliştirilmesini isteyen ABD uzmanları, hiç şüphesiz
Türk Hükümeti'nin bu kararından memnun olmuşlardı.
Hükümet Batılı dostlarını sevindiren iki önemli
iktisat politikasını uygulayacağını a-çıkladı.
Birincisi, sanayileşmeyi özel kesim eliyle yürütmek
ve bu yönde devletin elindeki sınai tesislerin özel
sektöre satışını mümkün kılacak önlemleri almak.
İkinci önemli politika değişikliği ise, dış ekonomik
ilişkilerde devlet müdahalelerini asgariye indiren
yeni bir düzene geçmek... Böylece ortaya üç temel
iktisat politikası çıkmış oluyordu. 1) Tarım
sektörüne öncelik, 2) Sanayileşmeyi özel sektöre
bırakmak, 3) Dış ticarette liberalizasyon. Türkiye
İktisat Tarihi
1950 yılının Mayıs ayında ilk hükümet programını
meclise sunan A. Menderes, on yıl sonra bu kez, 1960
yılının Mayıs ayında silahlı kuvvetlerin müdahalesi
ile siyasî hayattan uzaklaştırılmış, yargılanmış ve
iki bakan arkadaşıyla birlikte idam edilmiştir.
Demokrat Parti'nin veya A. Menderes Hükümeti'nin
yukarıda belirlediğimiz üç temel iktisat
politikasının uygulamaya nasıl yansıdığını görmek
ve göstermek için incelememizi üç başlık altında ve
on yılı kapsayacak biçimde toplamaya çalıştık.
|