|
Osmanlı Devletinde Dış Ticaret
Osmanlı İmparatorluğu yönetimi kapitülasyonlar
nedeniyle serbest dış ticaret rejimini benimsemek
zorunda kalmıştır. Bu durum dış ekonomik
ilişkilerde olduğu kadar siyasette de ülkenin güçlü
devletlerin denetimine girmesine yol açmıştı. 19.
yüzyılda imzalanan ticaret anlaşmalarıyla durum daha
da kötüleşmişti. Örneğin, ülkede yerli sanayii
gümrük vergileriyle korumak mümkün değildi. Zira
Devlet gümrük vergilerini %3'ten yukarı çıkarma
hakkına sahip değildi. Ayrıca yerli tüccarlar iç
gümrük öderken, aynı işi yapan yabancıların vergi
yükümlülüğü yoktu. Böylece haksız rekabet yasal hale
getirilmişti. Bunalımın giderek büyüdüğü yıllar
olan, Düyunu Umumiye İdaresinin kurulduğu yıl ile I.
Dünya Savaşının başladığı yıl arasında (1881-1914),
ülkenin diş ticaret verileri aşağıdaki gibidir:
TABLO 1-
Dış Ticaret |
(Milyon |
Osmanlı Lirası) |
|
|
|
Yıllar |
İthalat |
İhracat |
Açık |
1880 |
17,847 |
8,467 |
. 9,350 |
1890 |
22,914 |
12,836 |
10,077 |
1900 |
23,841 |
14,905 |
8,936 |
1911 |
45,063 |
24,909 |
20,154 |
1913 |
41,842 |
21,600 |
20,242 |
Osmanlı Dış Ticaret İstatistikleri 1878 yılından
itibaren yayınlanmaya başlandı. Bu istatistiklerin
mal gruplarına göre sistematik tasnifi de 1907
yılından itibaren mümkün oldu. Ayrıca sınırlı sayıda
ülkeyle ilgili dış ticaret istatistikleri
belirlenmekteydi. Ülke 1830-1913 arasında sürekli
toprak kaybettiğinden dış ticaretin hangi bölgeleri
kapsadığı sorusu akla gelmektedir.
Ele alınan dönemde dış ticaret açığı süreklidir ve
ihracatın ithalatı karşılama oranı yaklaşık %55
düzeyindedir. Dış ticaretin diğer yönüne, ithalat ve
ihracatın ülkelere göre dağılımına bakıldığında
anılan dönemde, ilginç bir gelişmeyle
karşılaşıyoruz. 1890 yılı sonuna göre Almanya'nın
gerek ithalat ve gerekse ihracat içindeki payı
yaklaşık %2 civarında olduğu halde; 1913 yılına
gelindiğinde bu oranlar büyümüş ithalatta %17,6 ve
ihracatta %8,3 düzeyine çıkmıştır. Buna karşılık
İngiltere'nin payı her iki yönde de azalmış
ithalatta %50,6 dan %33,6'ya ihracatta da %49,7'den
%31,6'ya düşmüştür. Bir başka deyişle 1900-1913
yılları arasında Osmanlı dış ticareti içinde
İngiltere ve Fransa'nın payları düşerken;
Avusturya-Macaristan, Almanya ve İtalya'nın payları
yükselmiştir. Örneğin, 1878 yılında İngiltere ve
Fransa'nın payı ithalatta %65, ihracatta %72,5 iken
1913'te sırasıyla %25 ve %41,5 oldu.
Şevket Pamuk'un hesaplarında toplam ihracatın
%55'ini o-luşturan ürünler şöyle sıralanmaktadır:
Kuru üzüm, ham ipek, pamuk, fındık, afyon, arpa,
tiftik, yapağı, yumurta, incir, ipek kozası,
zeytinyağı, meşe palamudu, susam... geri kalan %45
içinde halı, kilim, işlenmiş deri ve bazı gıda
maddeleri yer almaktadır. Buna karşılık ithalatın
%75'ini gıda maddeleri (un, tahıl, şeker, çay,
kahve, pirinç...) ile tekstil ürünleri (pamuklu,
yünlü, ipekli, keten dokuma ürünleri ve her çeşit
giyim eşyası) oluşturmaktaydı. Ayrıca ithalat
içinde kömür, petrol, işlenmiş metaller, boya,
demiryolu inşaat malzemeleri, silah ve cephane
önemli yer tutmaktaydı.
Osmanlı Dış Ticaret
Demiryolu ağının genişlemesi bazı Anadolu
kentlerinin ürünlerini limanlara ulaşmasını
kolaylaştırmış böylece toplam ihracat ve ithalatta
artış sağlanması mümkün olmuştur. Çünkü ithalat ve
ihracat büyük çapta deniz taşımacılığı ile
gerçekleştiriliyordu. Deniz ticareti ise İngiliz ve
Fransızlar'in elindeydi. Anadolu dış ticareti
İstanbul dışında İzmir, Mersin, İskenderun, Samsun
ve Trabzon limanlarından gerçekleşiyordu.
Osmanlı-Alman ticari ilişkilerinde dönüm noktası
sayılacak olay, 1898 sonbaharında II.Wilhelm'in
dostu, II. Abdülhamit'i İstanbul'da ziyaret
etmesidir. Bu görüşmelerde Alman İmparatoru iki ülke
arasında ortak girişimler önerirken, dış alımlarda
Alman mallarının tercih edilmesini istemiştir. Bu
ziyaretten sonra Alman girişimcilerine verilen
yatırım ve işletme imtiyazları, özellikle demiryolu
alanında büyük boyutlara ulaşmıştır.
Osmanlıda Dış Ticaret
Alman sermayesi, demiryolu dışında Konya ve Adana
ovalarının sulama projeleriyle ilgilenmiştir.
Özellikle tahıl ve pamuk üretiminde verimi artırmayı
öngören projeler, I. Dünya Savaşı nedeniyle
uygulanamamıştır. Savaş sonrası dönemde Ankara
Hükümeti, emekli Amiral Colby M. Chester'in başında
bulunduğu bir Amerikan şirketine, Nisan 1923'te
beşbin km.lik demiryolu ve maden imtiyazı vermiştir.
Cumhuriyet yönetimine hazırlanan Ankara Hükümeti
ABD ile yakınlaşmayı askerî ve siyasî yönden uygun
görmüştür.
|