|
Tarıma Dayalı Büyüme Modeli
Türk köylüsü ve çiftçisi Kurtuluş Savaşı, 1929
Bunalımı ve II. Dünya Savaşı'nın yarattığı olumsuz
koşullardan diğer kesimlere göre daha çok zarar
görmüştü. Bu sıkıntıları bir daha çekmemek için
Demokrat Parti'yi iktidara getirmişti. Hükümet,
partisini destekleyen ve ülke nüfusunun çoğunluğunu
temsil eden köylü kesimini memnun etmek için ilk
yıllarda şu önlemleri yürürlüğe koydu:
— Yeni toprakların tarıma açılması sağlandı.
Özellikle Doğu, Güneydoğu ve İç Anadolu'da meraların
sürülmesine, tahıl ekimine açılmasına göz yumuldu.
Bu durum tahıl üretimini arttırırken, hayvancılığı
sınırlandırmıştır. Örneğin buğday ekili alan 1949'da
4 milyon hektar iken, 1960'ta 7,7 milyon hektara
çıkmıştır.
— Kooperatifleşme yerine aile işletmelerini
destekleyen Hükümet, çiftçinin ürettiği buğday
dünya fiyatlarının üstünde fiyatla alınırken,
tüketicilere fiyat artışı yansıtılmadı. Devlet adına
bu işi yürüten Toprak Mahsulleri Ofisi sürekli zarar
etti. Açıkları Merkez Bankası'na borçlanılarak
kapatıldı. Bu uygulama enflasyonu kamçıladı.
1950'de yürürlüğe giren Gelir Vergisi Kanununun
tarım kesimini vergilendiren hükümlerinin
uygulanması ertelendi.
— Tarımın makineleşmesi hızlandırıldı. Dış yardım
alınarak özellikle traktör ithalatı büyük ölçüde
arttırıldı. 1950 yılında 16 bin civarında olan
traktör sayısı 1955'te 40 bini açtı. Bu hızlı
makineleşme, tarımda işgücü fazlası doğurdu. Bu
işsizler büyük kentlere göç etmek zorunda kaldı.
Bu üç temel politika yanında ucuz kredi, düşük
vergi, üç yıl (1951-53) süreyle uygun iklim
koşullarının yaşanması ve Kore Savaşı nedeniyle
tarım ürünlerinin ihraç fiyatlarının yükselmesi gibi
ek faktörlerle, Hükümet Türk çiftçisinin refahını
1953 yılının sonuna kadar arttırmayı başarmıştı.
Ayrıca Amerikalı uzmanların ısrarlı tavsiyelerine
uyularak, 1950 yılında kurulan Karayolları Genel
Müdürlüğü'nün ülkede karayolları yapımını
hızlandırması, kırsal alanların kasabalara ve
kentlere ulaşmasını kolaylaştırırken, iç piyasanın
da genişlemesine neden olmuştur. Toprak zengini
çiftçiler büyük kentlerde arsa, bina ve iş yeri
satın almaya başladı. Önceki dönemde ortaya çıkan
"savaş zenginleri" rvm yerini bu kez "toprak
zenginleri" almış oluyordu. Olağanüstü koşulların
bir araya gelmesiyle tarım sektöründe meydana gelen
hızlı büyüme, 1950-1953 arasında GSMH'nın ortalama
%10 gibi yüksek bir büyüme hızına ulaşmasına neden
oldu. Prof. Dr. Reşat Aktan'ın tespitlerine göre,
Türkiye bu dönemde buğday ihracatında 4. ülke
durumuna yükselmişti. Çok cazip fiyatlardan pamuk
ihracatı gerçekleştirilmişti. GSMH içinde tarımın
payı %50 civarında iken, toplam ihracat içindeki
payı %70'e kadar çıkmıştı.
Demokrat Parti iktidara geldiği tarihten itibaren
Ziraat Bankası kaynaklarını seferber etmiş ve
çiftçiye bol ve ucuz kredi dağıtmıştı. Ancak,
1950-60 arasında Bankanın açtığı kredilerden önemli
bir kısmı tarım dışı harcamalarda kullanılmıştı.
Tarımsal kredilerin toplam krediler içindeki payı
1950'de %36 iken, 1957'de %47'ye çıkmış, 1960'ta
%25'e inmişti.
Hayvancılık alanında yol gösterici görevler verilen
Et ve Balık Kurumu 1952 yılında faaliyete geçti.
Kuruma et piyasasını düzenleme ve mezbahaların
denetimi görevi verilmişti.
1954 yılından itibaren tarım sektöründe bir araya
gelen olumlu koşullar olumsuz koşullara dönüşmüştür.
Önce 1950'de başlayan ve üç yıl süren Kore savaşı
bitince (Temmuz 1953) dış piyasaların cazibesi
kaybolmuştur. 1954 yılında hava koşulları elverişsiz
geçinde tarım sektöründe üretim %20 düzeyinde
azalmıştır. Aşağıdaki tabloda da görüleceği gibi
buğday ve arpada bu azalış oranı %35'i aşmıştır.
Ekonominin sürükleyici sektörü olan tarım
sektöründe bu beklenmedik büyük gerileme,
ekonominin iç ve dış dengelerinin büyük ölçüde
bozulmasına yol açmıştır. Buğday başta olmak üzere
tarım ürünleri ihracatçısı olan ülke, artık
ithalatla arz yetersizliğini gidermeye çalışmak
zorunda kalmıştır. Böylece ülkenin toplam ihracatı
azalırken ithalatı hızla arttı. Yani dış ticaret
açığı büyüdü... Bu kez ortaya çıkan döviz kıtlığı
nedeniyle ithalat yapmak güçleşti. Bu durum iç
piyasada hem yerli malların hem de ithal girdisi
kullanan ürünlerin fiyatlarının yükselmesine yol
açtı. İç fiyatlar hızla yükselince ihracat daha da
azaldı. Sürekli hale gelen ithalat güçlükleri
nedeniyle bazı montaj fabrikaları kapanmak zorunda
kaldı.
Tarımın gelişi güzel makineleşmesi sonucu yaklaşık
70 çeşit traktör ithal edilmişti. Döviz darboğazı
yedek parça ithalatını kurutunca dolayısıyla onarım
yapılamayınca, 1958 yılında traktörlerin %80'i
kullanılamaz hale gelmişti.
Bu beklenmedik ve hızlı olumsuz gelişmelere kısa ve
orta vadede çözüm bulamayan Menderes Hükümeti,
tarım yerine sanayiye öncelik vermeye başladı. Kamu
iktisadi kuruluşları aracılığıyla sınai yatırımları
arttırmaya ve hızlandırmaya girişti.
Tablo
XI-
Tahıl Üretimi (1950-1960) (Bin Ton)
Yıllar |
Buğday |
Arpa |
1949 |
2500 |
1240 |
1950 |
3870 |
2040 |
1951 |
5600 |
2700 |
1952 |
6440 |
3180 |
1953 |
8000 |
3640 |
1954 |
4900 |
2400 |
1955 |
6900 |
2980 |
1956 |
6400 |
2900 |
1957 |
8300 |
3650 |
1958 |
8550 |
3600 |
1959 |
7850 |
3300 |
1960 |
8450 |
3700 |
DİE'nin, 1996'da yayınladığı düzeltilmiş verilere
göre, 1950-1960 döneminde GSMH ortalama %6,7
oranında büyümüştür. Aşağıda verilen tablodan da
görüleceği gibi dönemin ilk yarısında istikrar
içinde hızlı büyüme vardır. Ancak 1954 yılından
itibaren büyüme hızı düşerken ülke çift rakamlı
enflasyon süreci içinde kalmıştır.
Tablo
XII
- 1950-1960 Döneminin Temel Göstergeleri
Yıllar |
Büyüme |
Enflasyon |
1950 |
9,1 |
-10,2 |
1951 |
12,8 |
6,2 |
1952 |
' 11,9 |
1,0 |
1953 |
11,2 |
2,9 |
1954 |
-3,0 |
10,3 |
1955 |
7,9 |
7,6 |
1956 |
3,2 |
16,5 |
1957 |
7,8 |
18,9 |
1958 |
4,5 |
14,8 |
1959 |
4,1 |
19,8 |
1960 |
3,4 |
5,4 |
Prof. Dr. Tuncer Bulutay'ın DİE için yaptığı
çalışmaya göre (1998) 1950 yılında aktif nüfusun
%85'i tarımda çalışıyordu ve GSMH'nın %41,7'sini
üretiyordu. Sanayiinin payı ise sırasıyla %6,3 ve
%14,6 idi. 1960 yılı sonunda ise tarımda
çalışanların payı %74,8, ve sanayide %8,1
civarındadır. GSMH'nın oluşumunda tarımın payı %38'e
düşerken, sanayiin payı %17,2'ye çıkmıştı.
|