Türkiye Ekonomisi
Dünya Ekonomisi
Osmanlı Ekonomisi
Finansal Ekonomi
İşletme Ekonomisi
Hizmet Ekonomisi
Kalkınma Ekonomisi
Tarım Ekonomisi
Borsa ve Yatırım
Ekonomi Sözlüğü
Ekonomi Ders Notları
Ekonomi Düşünürleri
Genel Ekonomi Soruları
Özel İstatistik Arşivi
Özel İktisat Konuları
Açık Öğretim İktisat
Ekonomi Kurumları
Kamu Yönetimi
Kamu (Devlet) Maliyesi
Sigortacılık Konuları
Türkiye İktisat Tarihi
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

Tarıma Dayalı Büyüme Modeli 

Türk köylüsü ve çiftçisi Kurtuluş Savaşı, 1929 Bunalımı ve II. Dünya Savaşı'nın yarattığı olumsuz koşullardan diğer kesimlere göre daha çok zarar görmüştü. Bu sıkıntıları bir daha çekmemek için De­mokrat Parti'yi iktidara getirmişti. Hükümet, partisini destekleyen ve ülke nüfusunun çoğunluğunu temsil eden köylü kesimini memnun etmek için ilk yıllarda şu önlemleri yürürlüğe koydu:

— Yeni toprakların tarıma açılması sağlandı. Özellikle Doğu, Güneydoğu ve İç Anadolu'da meraların sürülmesine, tahıl ekimine açılmasına göz yumuldu. Bu durum tahıl üretimini arttırırken, hay­vancılığı sınırlandırmıştır. Örneğin buğday ekili alan 1949'da 4 milyon hektar iken, 1960'ta 7,7 milyon hektara çıkmıştır. 

— Kooperatifleşme yerine aile işletmelerini destekleyen Hü­kümet, çiftçinin ürettiği buğday dünya fiyatlarının üstünde fiyatla alınırken, tüketicilere fiyat artışı yansıtılmadı. Devlet adına bu işi yürüten Toprak Mahsulleri Ofisi sürekli zarar etti. Açıkları Merkez Bankası'na borçlanılarak kapatıldı. Bu uygulama enflasyonu kam­çıladı. 1950'de yürürlüğe giren Gelir Vergisi Kanununun tarım kesimini vergilendiren hükümlerinin uygulanması ertelendi.

— Tarımın makineleşmesi hızlandırıldı. Dış yardım alınarak özellikle traktör ithalatı büyük ölçüde arttırıldı. 1950 yılında 16 bin civarında olan traktör sayısı 1955'te 40 bini açtı. Bu hızlı makine­leşme, tarımda işgücü fazlası doğurdu. Bu işsizler büyük kentlere göç etmek zorunda kaldı.

Bu üç temel politika yanında ucuz kredi, düşük vergi, üç yıl (1951-53) süreyle uygun iklim koşullarının yaşanması ve Kore Savaşı nedeniyle tarım ürünlerinin ihraç fiyatlarının yükselmesi gibi ek faktörlerle, Hükümet Türk çiftçisinin refahını 1953 yılının sonuna kadar arttırmayı başarmıştı. Ayrıca Amerikalı uzmanların ısrarlı tavsiyelerine uyularak, 1950 yılında kurulan Karayolları Genel Müdürlüğü'nün ülkede karayolları yapımını hızlandırması, kırsal alanların kasabalara ve kentlere ulaşmasını kolaylaştırırken, iç piyasanın da genişlemesine neden olmuştur. Toprak zengini çiftçiler büyük kentlerde arsa, bina ve iş yeri satın almaya başladı. Önceki dönemde ortaya çıkan "savaş zenginleri" rvm yerini bu kez "toprak zenginleri" almış oluyordu. Olağanüstü koşulların bir araya gelmesiyle tarım sektöründe meydana gelen hızlı büyüme, 1950-1953 arasında GSMH'nın ortalama %10 gibi yüksek bir bü­yüme hızına ulaşmasına neden oldu. Prof. Dr. Reşat Aktan'ın tes­pitlerine göre, Türkiye bu dönemde buğday ihracatında 4. ülke durumuna yükselmişti. Çok cazip fiyatlardan pamuk ihracatı ger­çekleştirilmişti. GSMH içinde tarımın payı %50 civarında iken, toplam ihracat içindeki payı %70'e kadar çıkmıştı. 

Demokrat Parti iktidara geldiği tarihten itibaren Ziraat Banka­sı kaynaklarını seferber etmiş ve çiftçiye bol ve ucuz kredi dağıt­mıştı. Ancak, 1950-60 arasında Bankanın açtığı kredilerden önemli bir kısmı tarım dışı harcamalarda kullanılmıştı. Tarımsal kredilerin toplam krediler içindeki payı 1950'de %36 iken, 1957'de %47'ye çıkmış, 1960'ta %25'e inmişti. 

Hayvancılık alanında yol gösterici görevler verilen Et ve Balık Kurumu 1952 yılında faaliyete geçti. Kuruma et piyasasını düzen­leme ve mezbahaların denetimi görevi verilmişti. 

1954 yılından itibaren tarım sektöründe bir araya gelen olumlu koşullar olumsuz koşullara dönüşmüştür. Önce 1950'de başlayan ve üç yıl süren Kore savaşı bitince (Temmuz 1953) dış piyasaların cazibesi kaybolmuştur. 1954 yılında hava koşulları elverişsiz ge­çinde tarım sektöründe üretim %20 düzeyinde azalmıştır. Aşağıda­ki tabloda da görüleceği gibi buğday ve arpada bu azalış oranı %35'i aşmıştır. Ekonominin sürükleyici sektörü olan tarım sektö­ründe bu beklenmedik büyük gerileme, ekonominin iç ve dış den­gelerinin büyük ölçüde bozulmasına yol açmıştır. Buğday başta olmak üzere tarım ürünleri ihracatçısı olan ülke, artık ithalatla arz yetersizliğini gidermeye çalışmak zorunda kalmıştır. Böylece ülkenin toplam ihracatı azalırken ithalatı hızla arttı. Yani dış ticaret açığı büyüdü... Bu kez ortaya çıkan döviz kıtlığı nedeniyle ithalat yapmak güçleşti. Bu durum iç piyasada hem yerli malların hem de ithal girdisi kullanan ürünlerin fiyatlarının yükselmesine yol açtı. İç fiyatlar hızla yükselince ihracat daha da azaldı. Sürekli hale gelen ithalat güçlükleri nedeniyle bazı montaj fabrikaları kapan­mak zorunda kaldı. 

Tarımın gelişi güzel makineleşmesi sonucu yaklaşık 70 çeşit traktör ithal edilmişti. Döviz darboğazı yedek parça ithalatını ku­rutunca dolayısıyla onarım yapılamayınca, 1958 yılında traktörle­rin %80'i kullanılamaz hale gelmişti. 

Bu beklenmedik ve hızlı olumsuz gelişmelere kısa ve orta va­dede çözüm bulamayan Menderes Hükümeti, tarım yerine sanayiye öncelik vermeye başladı. Kamu iktisadi kuruluşları aracılığıyla sınai yatırımları arttırmaya ve hızlandırmaya girişti. 

Tablo XI- Tahıl Üretimi (1950-1960) (Bin Ton) 

Yıllar

Buğday

Arpa

1949

2500

1240

1950

3870

2040

1951

5600

2700

1952

6440

3180

1953

8000

3640

1954

4900

2400

1955

6900

2980

1956

6400

2900

1957

8300

3650

1958

8550

3600

1959

7850

3300

1960

8450

3700

DİE'nin, 1996'da yayınladığı düzeltilmiş verilere göre, 1950-1960 döneminde GSMH ortalama %6,7 oranında büyümüştür. Aşağıda verilen tablodan da görüleceği gibi dönemin ilk yarısında istikrar içinde hızlı büyüme vardır. Ancak 1954 yılından itibaren büyüme hızı düşerken ülke çift rakamlı enflasyon süreci içinde kalmıştır.

Tablo XII - 1950-1960 Döneminin Temel Göstergeleri 

Yıllar

Büyüme

Enflasyon

1950

9,1

-10,2

1951

12,8

6,2

1952

' 11,9

1,0

1953

11,2

2,9

1954

-3,0

10,3

1955

7,9

7,6

1956

3,2

16,5

1957

7,8

18,9

1958

4,5

14,8

1959

4,1

19,8

1960

3,4

5,4

Prof. Dr. Tuncer Bulutay'ın DİE için yaptığı çalışmaya göre (1998) 1950 yılında aktif nüfusun %85'i tarımda çalışıyordu ve GSMH'nın %41,7'sini üretiyordu. Sanayiinin payı ise sırasıyla %6,3 ve %14,6 idi. 1960 yılı sonunda ise tarımda çalışanların payı %74,8, ve sanayide %8,1 civarındadır. GSMH'nın oluşumunda tarımın payı %38'e düşerken, sanayiin payı %17,2'ye çıkmıştı.

 

 

Anasayfa - İktisat - Makale - Ekonomi - Borsa - İstatistik - Türkiye Ekonomisi - Ekonomi Sözlüğü

Since 2005