Türkiye Ekonomisi

Dünya Ekonomisi

Osmanlı Ekonomisi

Finansal Ekonomi

İşletme Ekonomisi

Hizmet Ekonomisi

Kalkınma Ekonomisi

Tarım Ekonomisi

Borsa ve Yatırım

Ekonomi Sözlüğü

Ekonomi Ders Notları

Ekonomi Düşünürleri

Genel Ekonomi Soruları

Özel İstatistik Arşivi

Özel İktisat Konuları

Açık Öğretim İktisat

Ekonomi Kurumları

Kamu Yönetimi

Kamu (Devlet) Maliyesi

Sigortacılık Konuları

Türkiye İktisat Tarihi

Yeraltı Ekonomisi

Kredi Kartı Piyasası

Gelişmekte Olan Ülkeler

Finansal Piyasalar

Kent Ekonomisi

Liberalizm

Forex Piyasaları

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

Az Gelişmiş Ülkelerde Araştırma ve Geliştirme Harcamalarının Milli Gelir İçindeki Payı 

Araştırma Geliştirme Harcamaları 

Azgelişmişliğin özelliklerinden biri de araştırma geliştirme harcamalarının milli gelir içindeki payının düşüklüğüdür. 

Azgelişmiş bir ülkenin kalkınması teknolojik açıdan ilerlemesine, teknolojik açıdan ilerlemesi de araştırma geliştirme harcamalarının yoğunluğuna bağlıdır. 

Türkiye* kalabalık ve niteliksiz nüfuslu yoksul ülkeler seviyesini çok aşmış bugünkü gelişmişlik düzeyi, her geçen gün niteliği artan genç nüfusu, yapılan aramalarla gittikçe artan doğal kaynaklarının zenginliği, coğrafi yapısı ve politik konumu bakımından teknoloji alanında atılımlar yapmaya elverişli az sayıdaki azgelişmiş ülkelerden biri, belki de birincisidir. Bu duruma göre Türkiye'nin teknoloji alanında atılımlar yapabilmesi için araştırma, geliştirme harcamalarını yoğunlaştırması gerekmektedir.

Gelişmiş ülkeler milli gelirden küçümsenmeyecek bir payı araştırma, geliştirme harcamalarına ayırmakta ve bu sayede sürekli yeni teknolojiler üretip ekonomiye uygulamakta ve bunun sonucu olarak da hızlı kalkınmaktadırlar. Bu konuda milli gelirden en fazla pay ayıran ülkeler sırasıyla İsveç yüzde 2,80, ABD ve Japonya yüzde 2,71, isviçre ve Avusturya yüzde 2,30, Norveç yüzde 1,82, Kanada yüzde 1,42, Avusturalya yüzde 1,20 ve Yeni Zelanda yüzde 1-dir. Dokuz gelişmiş ülkenin ortalaması 1986 yılı OECD raporuna göre yüzde 2,04 yıl'dır. 

Türkiye'nin milli gelirden araştırma geliştirmeye ayırdığı pay yılda yüzde 0,20'dir. Bu oran Türkiye'nin bu konuda çok geride kaldığını ve teknoloji konusunda atılımlar yapamadığının açık delilidir. Türkiye'nin teknoloji konusunda atılım yapabilmesi için, gelişmiş ülkeler oranında olmasa bile, bilinçli olarak kullanabileceği ve kendi bünyesine uygun bir oranda milli gelirden araştırma geliştirmeye pay ayırması gerekmektedir. 

Araştırma geliştirme harcamalarının yoğunluğu bakımından AB ülkeleri içinde Almanya, İngiltere, Fransa ve Hollanda gibi ülkeler ortalama yüzde 2,4 oranında harcama ile ilk sıralarda yer almaktadırlar. Türkiye'nin yapmış olduğu araştırma geliştirme harcamaları yüzde 0,20 ile düşük düzeydedir. Türkiye bu konuda yüzde 0,60 oranındaki harcaması ile 1975 ve 1978 yıllarında ispanya, Portekiz ve Yunanistan'dan iyi iken, 1986 yılı itibariyle AB ülkelerinin en sonundadır. Araştırma geliştirme harcamaları açısından on bir AB ülkesinin 1986 yılı ortalaması yüzde 1,5 oranındadır.

Türkiye'nin bu oranı yakalayabilmesi ve teknoloji üretilebilmesi için milli gelirden daha fazla kaynak ayırması gerekmektedir. 1983 yılında dönemin Başbakanı Bülent Ulusu'ya sunulan "Türk Bilim Politikası (1983-2003) belgesinin altına imzasını koyan Prof.Nimet Özdaş'a, bu çalışması sırasında danışmanlık yapan Ender Arkun, "Türkiye gayri safi milli hasılasının yüzde birini, önümüzdeki on yrl içinde araştırma geliştirmeye ayırırsa, önemli bir mesafe katetmiş olacak. Yirmi yıl içinde de, bu payın yüzde 2'leri bulması gerekiyor. Ancak, bu koşullarda nihai hedef olan, bilimde ilk 20'ye girmek mümkün olabilir." demiştir. Altıncı Beş Yıllık Kalkınma Planı ile araştırma geliştirmeye gayri safi milli hasıladan yüzde Tlik bir pay ayrılması planlanmıştır. Bu çok sevindirici ve gerçekçi bir planlamadır: Türkiye bu tutumunu sürdürmek ve bunu en geç yirmi yıl içinde yüzde 2'lere çıkarmak zorundadır. Yoksa Türkiye'nin bir teknoloji sömürgesi haline gelme tehlikesi gittikçe artmaktadır. 

Araştırma Geliştirme Faaliyetlerinde Bulunan Teknik Elemanların ve Bilim Adamlarının Sayısı Azdır 

Araştırma geliştirme harcamalarının yetersizliği nedeniyle Türkiye'de emek-yoğun teknolojilerin ve küçük ölçekli tesislerin giderek egemenlik kazandığı ve yeni teknoloji gerektiren ürünlerin ortaya çıkarılamadığı görülmektedir. Bunun sonucu olarak Türkiye'nin sınai ürün ihracatında teknolojik yeniliklere bağlı ürünlerin payı düşüktür. Yineleyelim ki bu durumu "... araştırma geliştirme harcamalarının milli gelir içindeki payının yetersiz olmasına ve araştırma geliştirme faaliyetlerinde bulunan bilim adamı ve teknik eleman sayısının yeterli düzeyde olmamasına bağlayabiliriz. 

1986 yılında Almanya ve Hollanda'da her on bin kişiye 21, İngiltere ve Danimarka'da 15, durumları kısmen Türkiye'ye benzeyen ispanya'da 4, Portekiz ve Yunanistan'da 3 bilim adamı düşmektedir. Bu konuda AB ülkeleri ortalaması teknisyen açısından her onbin kişiye 11, bilim adamı açısından her 11 kişiye 12 kişidir. Görüldüğü üzere AB ülkelerinden; Almanya, Hollanda, İngiltere, Danimarka, Belçika, Fransa ve italya bu konuda oldukça ileri bir noktadadırlar. 

Türkiye, onbin kişiye düşen ve araştırma geliştirme faaliyetinde bulunan teknisyen ve bilim adamı sayıları açısından AB ülkelerinin en sonunda yer almaktadır. Türkiye bu konuda onbin kişi başına 0,5 (1) teknisyen, 1,5 (2) bilim adamı itibariyle komşusu Yunanistan'dan geridir. Bu konuda Türkiye ile AB ülkelerinden İspanya, Portekiz ve Yunanistan arasında pek büyük bir fark yoktur. Ancak, bu açıdan onbin kişiye Almanya ve Hollanda'da Türkiye'nin 10 katı, İngiltere ve Danimarka'da 7,5 katı, Belçika'da 7 katı, Fransa ve italya'da 6 katı irlanda'da 4 katı daha fazla araştırmacı teknisyen ve bilim adamı düşmektedir. 

Altıncı Beş Yıllık Kalkınma Planı (1990-İ994) ile her onbin kişiye düşecek araştırmacı personel sayısının 15'e çıkarılması planlanmış, ancak hedef gerçekleşememiş ve Yedinci Beş Yıllık Kalkınma Planı (1996-2000) ile iktisaden faal her onbin kişiye düşen araştırmacı sayısının 15'e çıkarılması yeniden planlanmıştır. 

Türkiye'nin bu konuda AB ülkelerinin bugünkü ortalamaları olan, onbin kişi başına 11 teknisyen ve 12 bilim adamı ortalamasını yakalayabilmesi için sanırım daha çok yıllar geçmesi gerekmektedir.

Bu konudaki eksikliğimiz, araştırma geliştirme harcamalarının düşüklüğü ile paralel durumdadır. 

Bilimsel Yayınlar Azdır 

Araştırma geliştirme faaliyetlerinde bulunan bilim adamlarının yoğunluğuna göre, ülkelerin bilimsel yayınları azalıp çoğalmaktadır. Eğer bir ülkede araştırma geliştirme faaliyetinde bulunan teknisyen ve bilim adamı fazla ise, bilimsel yayınlar da fazla, az ise bilimsel yayınlar da azdır. 

Bilimsel yayınların çokluğuna ya da azlığına bakarak, ülkelerin gelişmiş ya da azgelişmiş olduğunu saptayabiliriz. Eğer bir ülkede, her yüzbin kişi başına düşen bilimsel makale sayısı çok ise o ülke gelişmiş, az ise o ülke azgelişmiş ülkedir. Burada dikkat edilmesi gereken husus, her yüzbin kişi başına düşen makale sayısının, bilim adamlarının yazdığı bilimle ilgili makale olmasıdır. Yani, herhangi bir konuda yazılmış, bilime dayanmayan makaleler hesaba katılmamalıdır. 

Yukarıdaki verilere göre, dünya bilim sıralamasında, her yüzbin kişiye düşen bilimsel makale sayısı açısından ilk sırayı 1989 yılında 90 bilimsel makale ile İsviçre işgal ediyor. Bu ülkeyi, her yüzbin kişi başına düşen 82 bilimsel makale ile ABD izliyor. Görülen şu ki sanayileşmiş pazar ekonomisi ülkeler, bu konuda ileri durumdadırlar. Bunun nedeni de bu ülkelerde çok sayıda bilim adamının bulunması ve halen de yetiştirilmeye devam edilmesidir. 

Alt orta gelir grubunda, bu konuda en iyi durumda olan ülke; her yüzbin kişi başına düşen 2 bilimsel makale ile Mısır'dır. Türkiye her yüzbin kişi başına düşen 0,7 makale ile bu ülkeyi izlemektedir. Bu duruma göre Türkiye'de her yüzbin kişi başına, 1 bilimsel makale dahi düşmemektedir. Bunun nedeni Türkiye'de yetişen bilim adamı sayısının azlığıdır. Ancak Türkiye bu konuda komşusu Suriye'den daha iyi durumdadır.

Alt (düşük) gelir grubunda, .bu konuda en iyi durumda olan ülke Hindistan'dır. Bu ülkede, her yüzbin kişi başına 1 bilimsel makale düşmektedir. Kişi başına düşen GSMH açısından Türkiye'den çok geride olan Hindistan bu konuda Türkiye'den daha iyi durumdadır. 

Dünya bilim sıralamasında ilk yirmi sırayı işgal eden ülkeler, araştırmaların ve bilimsel yayınların yüzde 80'nini elinde tutuyor. 

Her yüzbin kişi başına düşen bilimsel makale sayısı açısından AB ülkeleri arasında en ileri konumda olan ülke 74 bilimsel makale ile ingiltere'dir. Bu ülkeyi sırasıyla, her yüzbin kişi başına düşen 57 bilimsel makale ile Danimarka, 46 bilimsel makale ile Hollanda, 43 bilimsel makale ile Almanya izlemektedir. Bu konuda, AB ülkelerinin en geride olanı, her yüzbin kişi başına 3 bilimsel makale ile Portekiz'dir. Türkiye ise, 0,7 bilimsel makale ile AB üyelerinin en sonunda yer almaktadır. 

Bu konuda, AB üyeleri ortalaması, her yüzbin kişi başına 33,3 bilimsel makaledir. Türkiye'nin bu ortalamayı yakalayabilmesi için, daha çok bilim adamı ve araştırmacı yetiştirmesi gerekmektedir.

Avrupa Birliği'nin ilk sekiz ülkesi, bilim sıralamasında ilk yirmi ülke arasında yer almaktadır. Bu ülkeler ise, araştırmaların ve bilimsel yayınların yüzde 80'nini elinde tutan ülkeler arasındadır. Bunlar sırasıyla ingiltere, Danimarka, Hollanda, Almanya, Belçika, Fransa, İtalya ve Yunanistan'dır.

 

Anasayfa - İktisat - Makale - Ekonomi - Borsa - İstatistik - Türkiye Ekonomisi - Ekonomi Sözlüğü

Sağlık Bilgileri