| 
							
							
							 
					
					Az Gelişmiş Ülkelerde Araştırma ve Geliştirme Harcamalarının Milli 
					Gelir İçindeki Payı  
							
							
							Araştırma Geliştirme Harcamaları  
							
							Azgelişmişliğin özelliklerinden biri de araştırma geliştirme 
							harcamalarının milli gelir içindeki payının 
							düşüklüğüdür.  
							
							Azgelişmiş bir ülkenin kalkınması teknolojik açıdan ilerlemesine, 
							teknolojik açıdan ilerlemesi de araştırma geliştirme 
							harcamalarının yoğunluğuna bağlıdır.  
							
							Türkiye* kalabalık ve niteliksiz nüfuslu yoksul ülkeler seviyesini 
							çok aşmış bugünkü gelişmişlik düzeyi, her geçen gün 
							niteliği artan genç nüfusu, yapılan aramalarla 
							gittikçe artan doğal kaynaklarının zenginliği, 
							coğrafi yapısı ve politik konumu bakımından 
							teknoloji alanında atılımlar yapmaya elverişli az 
							sayıdaki azgelişmiş ülkelerden biri, belki de 
							birincisidir. Bu duruma göre Türkiye'nin teknoloji 
							alanında atılımlar yapabilmesi için araştırma, 
							geliştirme harcamalarını yoğunlaştırması 
							gerekmektedir. 
							
							Gelişmiş ülkeler milli gelirden küçümsenmeyecek bir payı araştırma, 
							geliştirme harcamalarına ayırmakta ve bu sayede 
							sürekli yeni teknolojiler üretip ekonomiye 
							uygulamakta ve bunun sonucu olarak da hızlı 
							kalkınmaktadırlar. Bu konuda milli gelirden en fazla 
							pay ayıran ülkeler sırasıyla İsveç yüzde 2,80, ABD 
							ve Japonya yüzde 2,71, isviçre ve Avusturya yüzde 
							2,30, Norveç yüzde 1,82, Kanada yüzde 1,42, 
							Avusturalya yüzde 1,20 ve Yeni Zelanda yüzde 1-dir. 
							Dokuz gelişmiş ülkenin ortalaması 1986 yılı OECD 
							raporuna göre yüzde 2,04 yıl'dır.  
							
							
							Türkiye'nin milli gelirden araştırma geliştirmeye 
							ayırdığı pay yılda yüzde 0,20'dir. Bu oran 
							Türkiye'nin bu konuda çok geride kaldığını ve 
							teknoloji konusunda atılımlar yapamadığının açık 
							delilidir. Türkiye'nin teknoloji konusunda atılım 
							yapabilmesi için, gelişmiş ülkeler oranında olmasa 
							bile, bilinçli olarak kullanabileceği ve kendi 
							bünyesine uygun bir oranda milli gelirden araştırma 
							geliştirmeye pay ayırması gerekmektedir.  
							
							Araştırma geliştirme harcamalarının yoğunluğu bakımından AB 
							ülkeleri içinde Almanya, İngiltere, Fransa ve 
							Hollanda gibi ülkeler ortalama yüzde 2,4 oranında 
							harcama ile ilk sıralarda yer almaktadırlar. 
							Türkiye'nin yapmış olduğu araştırma geliştirme 
							harcamaları yüzde 0,20 ile düşük düzeydedir. Türkiye 
							bu konuda yüzde 0,60 oranındaki harcaması ile 1975 
							ve 1978 yıllarında ispanya, Portekiz ve 
							Yunanistan'dan iyi iken, 1986 yılı itibariyle AB 
							ülkelerinin en sonundadır. Araştırma geliştirme 
							harcamaları açısından on bir AB ülkesinin 1986 yılı 
							ortalaması yüzde 1,5 oranındadır. 
							
							Türkiye'nin bu oranı yakalayabilmesi ve teknoloji üretilebilmesi 
							için milli gelirden daha fazla kaynak ayırması 
							gerekmektedir. 1983 yılında dönemin Başbakanı Bülent 
							Ulusu'ya sunulan "Türk Bilim Politikası (1983-2003) 
							belgesinin altına imzasını koyan Prof.Nimet Özdaş'a, 
							bu çalışması sırasında danışmanlık yapan Ender Arkun, 
							"Türkiye gayri safi milli hasılasının yüzde birini, 
							önümüzdeki on yrl içinde araştırma geliştirmeye 
							ayırırsa, önemli bir mesafe katetmiş olacak. Yirmi 
							yıl içinde de, bu payın yüzde 2'leri bulması 
							gerekiyor. Ancak, bu koşullarda nihai hedef olan, 
							bilimde ilk 20'ye girmek mümkün olabilir." demiştir. 
							Altıncı Beş Yıllık Kalkınma Planı ile araştırma 
							geliştirmeye gayri safi milli hasıladan yüzde Tlik 
							bir pay ayrılması planlanmıştır. Bu çok sevindirici 
							ve gerçekçi bir planlamadır: Türkiye bu tutumunu 
							sürdürmek ve bunu en geç yirmi yıl içinde yüzde 
							2'lere çıkarmak zorundadır. Yoksa Türkiye'nin bir 
							teknoloji sömürgesi haline gelme tehlikesi gittikçe 
							artmaktadır.  
							
							
							Araştırma Geliştirme Faaliyetlerinde Bulunan Teknik Elemanların ve 
							Bilim Adamlarının Sayısı Azdır  
							
							Araştırma geliştirme harcamalarının yetersizliği nedeniyle 
							Türkiye'de emek-yoğun teknolojilerin ve küçük 
							ölçekli tesislerin giderek egemenlik kazandığı ve 
							yeni teknoloji gerektiren ürünlerin ortaya 
							çıkarılamadığı görülmektedir. Bunun sonucu olarak 
							Türkiye'nin sınai ürün ihracatında teknolojik 
							yeniliklere bağlı ürünlerin payı düşüktür. 
							Yineleyelim ki bu durumu "... araştırma geliştirme 
							harcamalarının milli gelir içindeki payının yetersiz 
							olmasına ve araştırma geliştirme faaliyetlerinde 
							bulunan bilim adamı ve teknik eleman sayısının 
							yeterli düzeyde olmamasına bağlayabiliriz.  
							
							1986 yılında Almanya ve Hollanda'da her on bin kişiye 21, İngiltere 
							ve Danimarka'da 15, durumları kısmen Türkiye'ye 
							benzeyen ispanya'da 4, Portekiz ve Yunanistan'da 3 
							bilim adamı düşmektedir. Bu konuda AB ülkeleri 
							ortalaması teknisyen açısından her onbin kişiye 11, 
							bilim adamı açısından her 11 kişiye 12 kişidir. 
							Görüldüğü üzere AB ülkelerinden; Almanya, Hollanda, 
							İngiltere, Danimarka, Belçika, Fransa ve italya bu 
							konuda oldukça ileri bir noktadadırlar.  
							
							Türkiye, onbin kişiye düşen ve araştırma geliştirme faaliyetinde 
							bulunan teknisyen ve bilim adamı sayıları açısından 
							AB ülkelerinin en sonunda yer almaktadır. Türkiye bu 
							konuda onbin kişi başına 0,5 (1) teknisyen, 1,5 (2) 
							bilim adamı itibariyle komşusu Yunanistan'dan 
							geridir. Bu konuda Türkiye ile AB ülkelerinden 
							İspanya, Portekiz ve Yunanistan arasında pek büyük 
							bir fark yoktur. Ancak, bu açıdan onbin kişiye 
							Almanya ve Hollanda'da Türkiye'nin 10 katı, 
							İngiltere ve Danimarka'da 7,5 katı, Belçika'da 7 
							katı, Fransa ve italya'da 6 katı irlanda'da 4 katı 
							daha fazla araştırmacı teknisyen ve bilim adamı 
							düşmektedir.  
							
							Altıncı Beş Yıllık Kalkınma Planı (1990-İ994) ile her onbin kişiye 
							düşecek araştırmacı personel sayısının 15'e 
							çıkarılması planlanmış, ancak hedef gerçekleşememiş 
							ve Yedinci Beş Yıllık Kalkınma Planı (1996-2000) ile 
							iktisaden faal her onbin kişiye düşen araştırmacı 
							sayısının 15'e çıkarılması yeniden planlanmıştır.  
							
							Türkiye'nin bu konuda AB ülkelerinin bugünkü ortalamaları olan, 
							onbin kişi başına 11 teknisyen ve 12 bilim adamı 
							ortalamasını yakalayabilmesi için sanırım daha çok 
							yıllar geçmesi gerekmektedir. 
							
							Bu konudaki eksikliğimiz, araştırma geliştirme harcamalarının 
							düşüklüğü ile paralel durumdadır.  
							
							
							Bilimsel Yayınlar Azdır  
							
							
							Araştırma geliştirme faaliyetlerinde bulunan bilim 
							adamlarının yoğunluğuna göre, ülkelerin bilimsel 
							yayınları azalıp çoğalmaktadır. Eğer bir ülkede 
							araştırma geliştirme faaliyetinde bulunan teknisyen 
							ve bilim adamı fazla ise, bilimsel yayınlar da 
							fazla, az ise bilimsel yayınlar da azdır.  
							
							Bilimsel yayınların çokluğuna ya da azlığına bakarak, ülkelerin 
							gelişmiş ya da azgelişmiş olduğunu saptayabiliriz. 
							Eğer bir ülkede, her yüzbin kişi başına düşen 
							bilimsel makale sayısı çok ise o ülke gelişmiş, az 
							ise o ülke azgelişmiş ülkedir. Burada dikkat 
							edilmesi gereken husus, her yüzbin kişi başına düşen 
							makale sayısının, bilim adamlarının yazdığı bilimle 
							ilgili makale olmasıdır. Yani, herhangi bir konuda 
							yazılmış, bilime dayanmayan makaleler hesaba 
							katılmamalıdır.  
							
							Yukarıdaki verilere göre, dünya bilim sıralamasında, her yüzbin 
							kişiye düşen bilimsel makale sayısı açısından ilk 
							sırayı 1989 yılında 90 bilimsel makale ile İsviçre 
							işgal ediyor. Bu ülkeyi, her yüzbin kişi başına 
							düşen 82 bilimsel makale ile ABD izliyor. Görülen şu 
							ki sanayileşmiş pazar ekonomisi ülkeler, bu konuda 
							ileri durumdadırlar. Bunun nedeni de bu ülkelerde 
							çok sayıda bilim adamının bulunması ve halen de 
							yetiştirilmeye devam edilmesidir.  
							
							Alt orta gelir grubunda, bu konuda en iyi durumda olan ülke; her 
							yüzbin kişi başına düşen 2 bilimsel makale ile 
							Mısır'dır. Türkiye her yüzbin kişi başına düşen 0,7 
							makale ile bu ülkeyi izlemektedir. Bu duruma göre 
							Türkiye'de her yüzbin kişi başına, 1 bilimsel makale 
							dahi düşmemektedir. Bunun nedeni Türkiye'de yetişen 
							bilim adamı sayısının azlığıdır. Ancak Türkiye bu 
							konuda komşusu Suriye'den daha iyi durumdadır. 
							
							Alt (düşük) gelir grubunda, .bu konuda en iyi durumda olan ülke 
							Hindistan'dır. Bu ülkede, her yüzbin kişi başına 1 
							bilimsel makale düşmektedir. Kişi başına düşen GSMH 
							açısından Türkiye'den çok geride olan Hindistan bu 
							konuda Türkiye'den daha iyi durumdadır.  
							
							Dünya bilim sıralamasında ilk yirmi sırayı işgal eden ülkeler, 
							araştırmaların ve bilimsel yayınların yüzde 80'nini 
							elinde tutuyor.  
							
							
							Her yüzbin kişi başına düşen bilimsel makale sayısı 
							açısından AB ülkeleri arasında en ileri konumda olan 
							ülke 74 bilimsel makale ile ingiltere'dir. Bu ülkeyi 
							sırasıyla, her yüzbin kişi başına düşen 57 bilimsel 
							makale ile Danimarka, 46 bilimsel makale ile 
							Hollanda, 43 bilimsel makale ile Almanya 
							izlemektedir. Bu konuda, AB ülkelerinin en geride 
							olanı, her yüzbin kişi başına 3 bilimsel makale ile 
							Portekiz'dir. Türkiye ise, 0,7 bilimsel makale ile 
							AB üyelerinin en sonunda yer almaktadır.  
							
							Bu konuda, AB üyeleri ortalaması, her yüzbin kişi başına 33,3 
							bilimsel makaledir. Türkiye'nin bu ortalamayı 
							yakalayabilmesi için, daha çok bilim adamı ve 
							araştırmacı yetiştirmesi gerekmektedir. 
							
							
							Avrupa Birliği'nin ilk sekiz ülkesi, bilim 
							sıralamasında ilk yirmi ülke arasında yer 
							almaktadır. Bu ülkeler ise, araştırmaların ve 
							bilimsel yayınların yüzde 80'nini elinde tutan 
							ülkeler arasındadır. Bunlar sırasıyla ingiltere, 
							Danimarka, Hollanda, Almanya, Belçika, Fransa, 
							İtalya ve Yunanistan'dır. 
							
							   |