Az Gelişmiş Ülkelerde Ortalama Tüketim Eğilimi
Faydalı mal ve hizmetlerin insan gereksinmelerinin karşılanması
amacıyla kullanılmasına tüketim denir. Tüketim, tüm
ekonomik faaliyetlerin son amacıdır. İnsanların
bütün çabaları, yaşam düzeylerini yükseltmek yani
gereksinmelerini daha iyi karşılayacak bir tüketim
düzeyine ulaşmak amacına yönelmiştir.(1)
Bu da gelir düzeyine bağlıdır. Birikimi gelirin bir
fonksiyonu sayan Keynesci iktisatçılara göre
mantıksal olarak azgelişmiş ülkelerde ortalama
tüketim eğiliminin yüksek; bu nedenle de ortalama
birikim eğiliminin düşük olması gerekiyor.
Ortalama Tüketim Eğiliminin Yüksekliğinin Nedenleri
1- Ulusal Özelliklerin Etkisi
Dünya üzerindeki ülkelerde yaşayan ulusların tüketim ve birikim
konusundaki özellikleri farklıdır. Gelişmiş ülke
insanları; aile bütçelerinin genişliği, kişi başına
gelirin yüksekliği ve gelecek endişesi taşımamaları
nedeniyle gelirlerinden daha fazla harcama
yapabilirken, azgelişmiş ülke insanlarında bu
olanaklar son derece sınırlıdır.
Buna karşın, gelişmiş ülke insanları tüketim için mal alırken
kuruşun hesabını yapar, ancak ülkelerinin ve diğer
ülkelerin tüm olanaklarından yararlanmaktan
vazgeçmezler. Örneğin, tüketim için aldıkları
malları kaliteli, ancak ucuz satan market ve
mağazalardan alırken; turizm, eğitim ve kültür için
avuç dolusu para harcamaktan kaçınmazlar. Bu düşünce
ve eylem azgelişmiş ülke insanlarında sınırlı olup,
zaten bu olanaklar da son derece kıttır.
Diğer yandan, gelişmiş ülke insanlarının tüketim
alışkanlıkları ile azgelişmiş ülke insanlarının
tüketim alışkanlıkları, sırf bu ülkeler arasındaki
gelişmişlik farkları nedeniyle ayrı ayrıdır.
Örneğin, ülkelerinde yıllar önce elektrik
kullanımını yaygınlaştırmış gelişmiş ülke insanları
elektrikle aydınlanıp yine elektirikle çalışan
televizyon, buzdolabı, çamaşır ve bulaşık
makinası, mikser alıp kullanırken;
Bangladeş, Sierra Leone gibi ülkelerde elektrikle aydınlanma
ve bu mallara sahip olma birer lükstür. Hatta bu
ülkeler insanları, ileri ülkeler insanlarının
kullandığı birçok malı tanımazlar bile. Bu nedenle
bunlara sahip olmak için çalışıp birikim yapmazlar.
Görülüyor ki azgelişmiş ülkelerde birikimin az
olmasının esas nedeni, ortalama tüketim eğiliminin
yüksekliği değil, kişisel gelirlerin düşük
olmasıdır. Bu nedenle, bu ülkelerde ciddi bir
birikim potonsiyelinin olamayacağı, yani
birikimlerin milli gelir içindeki oransal payının,
gelişmiş ülkelere kıyasla mutlaka düşük olacağı
genel kanı halini almıştır.
Bu kanının aksini rakamsal olarak kanıtlamak oldukça güçtür. Çünkü,
hem birikimlerden ne anlaşılması gerektiği
çözümlenmesi gereken güç bir sorundur, hem de
azgelişmiş ülkelerdeki birikim miktarını, bu
ülkelerdeki yığışım nedeniyle rakamsal olarak
saptamak güçtür. Ayrıca banka istatistikleri de
gerçek birikimlerle, gerçek olmayan birikimlerin
ayrılmasına olanak tanımamaktadır. Çünkü, bankalarda
yatan paralar, çok yakın bir tarihte kullanılmak
üzere şimdilik likit halde tutulmak üzere bankalara
yatırılmış olabilir.
2- Aile Akraba Bağlarının Yoğun Olması
Azgelişmiş ülkelerde insanların aile olarak, akraba olarak, komşu
olarak ve arkadaş olarak ilişkileri ve bağlan
gelişmiş ülkelere oranla daha yoğundur. Bu durum
ise, çalışıp, para kazanıp birikim yapma arzularını
azaltıcı bir yönde etki gösterir. Çünkü insanlar
sıkıntılı günlerinde bu kişilerden yardım
alabilecekleri umuduyla, çalışmak, para biriktirmek
için kendilerini asla sıkmazlar.
3- Kaybedilecek Birşeylerinin Olmaması
Çalışan, para kazanan ve birikimde bulunan kişiler;
bir şeyler kaybetme endişesi içinde olan, geleceğini
düşünen insanlardır. Bu tür kişiler de genellikle
gelişmiş ülke insanlarının çoğunluğu ile azgelişmiş
ülke insanlarının küçük bir bölümünü kapsar.
Azgelişmiş ülke insanlarının küçümsenemeyecek bir
bölümü hiç bir şeye sahip olmadıkları, dolayısıyla
da birşey kaybetmekten korkmadıkları için, geleceğin
belirsizliğine karşı birikimde bulunmaya da
gereksinim duymazlar. Bu nedenle dar bütçelerinin
tamamını tüketim için harcarlar
4- Bir Lokma, Bir Hırka Felsefesi
Azgelişmiş ülke insanları kaderlerine yenilmiş insanlardır. Bu
insanlar; "alnıma ne yazılmışsa o olur" diyerek
kaderlerine; "Allah bir can, bir de çul bağışlamış"
diyerek de mevcut durumlarına razı olurlar Diğer
yandan, bu insanlar; "aç mezarı yok ya", "acından
kim ölmüş", "bugün- buldum bugün yerim, sabaha Allah
kerim" diyerek çalışıp birikim yapmazlar. Öte
yandan, bir lokma bir hırkaya razı olup, daha fazla
çalışmayı, birikim yapmayı doğulu bir düşünce ile
"hırs" olarak değerlendirirler.
Ortalama Tüketim Eğiliminin Yüksekliğinin;
- Kişi Başına Milli Gelirin Düşüklüğü,
- Azgelişmiş Ülkelerde Gelir Dağılımının Bozukluğu,
- Aile Gelirinin Tarımdan Elde Edilmesi,
- Gelirin Büyük Bir Bölümünün Gıdaya Harcanması, gibi nedenleri de
vardır. Bunlar ilerde incelenecektir.
Ortalama Tüketim Eğilimini Düşürmenin Yöntemleri
1- Toplam Milli Hasılayı Arttırmak
Azgelişmiş ülkelerde ortalama tüketim eğilimini düşürüp, ortalama
birikim eğilimini yükseltmek için, toplam milli
hasılayı, oradan da kişi başına düşecek gayrı safi
milli hasılayı arttırmak gerekiyor. Azgelişmiş
ülkelerde insanlar, gelirleri çok düşük olması
nedeniyle çok az tasarrufta bulunabildiklerinden
"nasıl olsa değişen bir şey yok" diyerek o çok küçük
tasarruflardan da vazgeçip, onu da tüketim için
kullanırlar. Bu nedenle toplam milli hasılayı,
oradan da kişi başına milli geliri arttırarak,
kişileri birikime özendirmek gerekiyor.
2- Bozuk Gelir Dağılımını Düzeltmek
Yineleyelim ki, azgelişmiş ülkelerde gelir dağılımı
çok bozuktur. Bu da insanların büyük çoğunluğunun
gelirlerinin tamamına yakın kısmının tüketime
gitmesine neden olmaktadır. Azgelişmiş ülkelerdeki
bu bozuk gelir dağılımı düzeltilip, insanlar
birikime yönledirilmelidir. Bunun için de azgelişmiş
ülkelerde nüfusun en zengin yüzde 10'una düşen yüzde
45 gelir, gelişmiş ülkelerde olduğu gibi yüzde 25'e
indirilmeli; nüfusun en yoksul yüzde 20'sine düşen
yüzde 2-3 gelir de, yüzde 9'a çıkarılmalıdır.
3- Tasarruf Eğitimi Vermek
Azgelişmiş ülkelerde hem kişisel ve devlet gelirleri, hem de
kaynaklar tasarruf eğitimindeki yetersizlik
nedeniyle savurganca kullanılır. Halbuki iyi bir
tasarruf eğitimi ile bu savurganlık önlenerek
insanlarda tasarruf bilinci yerleştirilebilir. Bunun
için ilkokuldan üniversiteye değin tüm öğrencilere,
evlerden özel ve kamu işyerlerinde değin tüm
bireylere tasarruf bilinci verilerek, ortalama
tüketim eğilimi düşürülüp, birikimler
arttırılabilir. Bu tasarruf bilinci ilkokul
öğrencisinin kurşun kalemini ve zamanını
kullanmasından, evlerde ve üretim ünitelerinde daha
az hammadde ile daha az zamanda daha fazla mal
üretimine değin uzanan bir para ve kaynak tasarrufu
biçiminde olmalıdir.
D- Azgelişmiş Ülkelerde Tüketim Eğilimini Arttıran Nedenler
Yukarıda anlatılan olumsuzluklara karşın, azgelişmiş ülkelerde
yetersiz olmasına karşın yine de bir miktar birikim
vardır. Azgelişmiş ülke insanlarını ortalama tüketim
eğilimini azaltıp, birikime yönelten nedenler
şunlardır:
1- Tarımsal Ekonomik Yapı
Azgelişmiş ülkelerin genellikle tarımsal bir yapıya sahip olmaları,
bu ülkelerdeki birikim eğilimini yükseltici bir
özellik gibi gözükmektedir.(2) Çünkü
tarımda çalışan insanlar sık sık doğanın sel,
kuraklık gibi ürün miktarını azaltacak, hatta sıfıra
düşürecek azizliklerine uğradıkları için, bunlara
karşı bir önlem olarak her zaman belli bir birikim
miktarına sahip olmak zorundadırlar. Bu da tüketim
eğilimini düşürücü etki yapar.
2- Sosyal Sigorta Sisteminin Gelişmemiş Olması
Azgelişmiş ülkelerde sosyal sigorta sistemlerinin
henüz yeterince gelişmemiş olması da birikimleri
arttırıcı bir etken olarak gözükebilir. Sosyal
güvenlik kurumlarının olmadığı yerlerde geleceğin
belirsizliklerine karşı insanlar kendilerini, kendi
gönüllü birikimleriyle sigorta etmek zorundadırlar.
Bu da tüketim eğilimini düşürüp birikimleri
arttırır. Ancak bunun zıddını savunan
iktisatçılara göre, gönüllü birikimleri sosyal
sigortaların yokluğu değil, varlığı teşvik eder.
Çünkü sosyal güvenlik sistemleri ile insanlar
geleceklerini bir miktar güvence altına aldılar mı,
gönüllü birikimlerin sosyal sigortaların
yetersizliklerini gidermek, geleceklerini mümkün
olduğu kadar çok garantilemek isterler. Eğer sosyal
güvenlik kurumları yoksa, insanlar geleceklerini tek
başlarına güvence altına alamayacakları duygusuna
kapılıp, hiç birikimde bulunmazlar
3- Ekonomideki Gelişmeler
Azgelişmiş ülkelerde gittitçe kara ve demiryolu
ulaşım ağının genişlemesi, eğitim, elektrik
kullanımı ve kitle iletişim araçlarının
yaygınlaşması, kişi başına milli gelirin yükselmesi
tüketim eğilimini azaltarak insanları birikime
yönlendirir. Diğer yandan, dayanıklı tüketim
mallarına sahip olma arzusu bir yandan bazı malların
tüketimini azaltırken, bir yandan da bu mallara
sahip olmak için fazla çalışmayı ve birikimi
kamçılayıcı bir etki yapar.
|