Az Gelişmiş Ülkelerin Spekülasyon Düşüklüğü
Spekülasyon
İnsanların para talebinin bir kaynağı da "spekülasyon güdüsü"dür.
Yani bireyler, bazı fiyat hareketlerinden
yararlanmak ve spekülatif kazançlar elde etmek
amacıyla yanlarında bir miktar para bulundururlar ve
bunu spekülatif işlemlerde kullanırlar. Spekülasyon,
bir şeyi ucuzken alıp pahalı iken satarak fiyat
farkından yararlanmak demektir.
Gelişmiş ülkelerde halkın spekülasyon düşkünlüğü ve bu amaçla
tuttuğu paralar daha ziyade tahvil, hisse senedi
piyasası ve faiz oranları ile ilgilidir. Halbuki
azgelişmiş ülkelerdeki spekülasyon düşkünlüğü ve bu
amaçla elde tutulan paranın yöneldiği iş ve
piyasalar çok farklıdır. Diğer yandan azgelişmiş
ülkeler halkları, spekülasyonlara gelişmiş ülkeler
halklarından daha fazla düşkündürler.
Spekülasyonun Nedenleri
1- Psikolojik Nedenler:
Azgelişmiş ülke insanlarındaki spekülasyon düşkünlüğünün psikolojik
nedenleri; "oyun güdüsü" ve "planlama perspektifinin
darlığı" ile açıklanmaktadır.
Oyun Güdüsü
Azgelişmiş ülke insanlarının spekülasyonlara
düşkünlüğünün psikolojik bir nedeni olarak, bu
insanlarda oyun güdüsünün yoğun olduğu ileri
sürülmektedir. Bu görüşe göre; nasıl henüz tam
gelişmemiş insanda yani çocukta, oyun güdüsü birçok
davranışı etkileyen yoğun bir güdüyse; henüz
gelişmemiş toplumlarda da insanların davranışlarının
çoğu bu oyun güdüsüyle açıklanmaktadır. Spor-toto,
loto, toto-gol, milli piyango, sayısay loto, at
yarışı, banka ikramiyesi ve kumar gibi şans
oyunlarına azgelişmiş toplumların besledikleri zaaf
bilinmektedir. Türkiye'de Milli Piyango idaresi'nin
düzenlediği çekilişler nedeniyle 1995 yılında 125
milyon adet ve 11.307 milyar Türk Lirası tutarında
bilet satılmıştır.Bu satış 1991 yılındaki 102 milyon
adet biletten, 1995 yılında 125 milyon adet bilete
ve satış hasılatı da 1.767 milyar Liradan,
yineliyelim ki 11.307 milyar Liraya yükselmiştir.
Yukarıdaki iddiayı ileri süren iktisatçılar
azgelişmiş ülkeler toplumlarındaki bu tür
spekülasyon düşkünlüğünü bu yoğun oyun güdüsü
ile açıklamaktadırlar. Böyle olunca spekülasyon
gibi aslında oyun tarafı fazla olan bir ticarette,
bu toplumların zaaf beslemelerinin anlaşılamayacak
bir tarafı yoktur.
Planlama Perspektifinin Darlığı:
Spekülasyon nedeni olarak ileri sürülen psikolojik özelliklerden
biri de azgelişmiş ülke insanlarının planlama
perspektiflerinin genellikle dar olmasıdır. Bu
görüşü savunanlara göre azgelişmiş ülke insanlarında
bazı güdüler yeterince gelişmemiştir. Bu nedenle, bu
insanlar davranış ve kararlarının uzun süreli
etkileriyle pek ilgilenmezler. Uzun süreli iktisadi
ve sosyal planlamalar yapmazlar. Bunun için bugünü
yarından, yarını öbür günden daha fazla önemli
sayarlar.(2) Örneğin, bugün 70 yaşında
olanlar, gelecek planlaması yapan gençlere; "şimdiki
gençler, bir tuhaf, biz eskiden akşam ekmeğini
bulunca, sabahı düşünmezdik" diyerek onların
planlama perspektiflerinin gelişmesine tepki
göstermektedirler. Bu psikolojik özelliğin bir doğal
sonucu da, spekülasyonlarla bugün elde edilen geçici
kârların, bugün yatırım yapılması halinde, ilerde
elde edilecek sürekli kârlara yeğlenmesidir. Bu
nedenle, bu ülke insanları "bugün buldun bugün ye,
yarını düşünme" diyerek gelecekte sürekli kâr
sağlayacak yatırım yapmazlar.
2- Ekonomik ve Rasyonel Nedenler:
Azgelişmiş ülke insanlarındaki spekülasyon düşkünlüğü ekonomik ve
rasyonel nedenlerle de açıklanmaktadır. Bu
nedenlerin başlıcaları şunlardır:
a. Fiyat Artışlarından Yararlanmak
Azgelişmiş ülke insanları altın, gümüş, apartman dairesi, arsa ve
arazi gibi arzı kısıtlı mallara yığışım amacıyla
talep yaratırlar. Bu talep, bu malların fiyatlarını
sürekli olarak yükseltmekte ve bu malları
spekülasyonlar için son derece uygun ve kârlı bir
hale getirmektedir.
Kentlerde ve kent çevrelerindeki ev, arsa ve arazi
fayatlarını yükselten diğer bir neden de, azgelişmiş
ülkelerde nüfusun ve kentleşmenin hızla artmasıdır.
Örneğin, Türkiye'de 1995 yılında nüfus artış hızı
yüzde 1,8'dir. Köylerde yaşayan nüfus ise yüzde
39'dur. Bu nedenle, Türkiye'de ve diğer azgelişmiş
ülkelerde ev, arsa ve arazi spekülasyon için
elverişli birer arzı kısıtlı maldır.
b. Döviz Kıtlığı
Azgelişmiş ülkelerde spekülasyon düşkünlüğünü yaratan bir başka
ekonomik neden de, bu ülkelerin genellikle döviz
kıtlığl içinde bulunmalarıdır. Çünkü, dış ülkelerden
borçlanma hariç döviz genellikle ihracattan
kazanılır. Azgelişmiş ülkelerin ise, ihraç ettikleri
mallar ya tek (petrol, maden gibi), ya da bir iki
mamul maldan ibarettir. Azgelişmiş ülkeler çok döviz
sağlamak amacıyla mallarını ihraç ederler. Bu
mallara ülke içinde de ihtiyaç olduğundan arz talebi
karşılayamaz ve bu malların fiyatı yükselir. Böylece
bu malların spekülasyonu artar.
c. Enflasyon
Azgelişmiş ülke insanlarının spekülasyon düşkünlüğünü sürekli
olarak kamçılayan diğer bir neden de enflasyondur.
Çünkü, enflasyon ekonomide sürekli olarak bir talep
fazlalığı yaratarak kıtlıklara ve fiyat artışlarına
neden olur. Fiyatların hızla yükseldiği enflasyon
devrelerinde halk eline geçen parayı derhal mala
çevirmek istemektedir. Bir tür paradan kaçış demek
olan bu davranış ise bir spekülasyon olup, halkın
bankalarda ve yanında tuttuğu para miktarını en aza
indirir.
d. Planlama Hataları
Azgelişmiş ülkelerde spekülasyonları arttıran diğer nedenlerden
biri de, bu ülkelerde sık sık planlama hatalarının
yapılmasıdır. Bunun sonucu olarak şu ya da bu maldan
ne kadar üretileceği ya yanlış hesaplanır ya da
üretim istenilen düzeye çıkarılamaz. Böylece bu mal
için ideal bir spekülasyon ortamı yaratılmış olur.
Diğer yandan, bu ülkelerde yeni teknoloji ürünü ve
moda olan mallardan hangi sürelerde, ne kadar
üretileceği de önceden. saptanmaz. Bu mallar ilk
üretildikleri ve moda oldukları dönemde spekülasyon
için elverişli bir ortam yaratırlar. Ancak,
teknolojinin ilerlemesi ya da Batı'nın bir ileri
teknolojiyi azgelişmiş ülkelere vermesi ve moda olan
malın ileri teknoloji ile yeni tip ve modelde
üretilmesi, eski malın spekülasyonunu düşürür ve
eski teknoloji demode olur. Bu kez de yeni teknoloji
ile üretilen mamul, spekülasyon için ideal mal olur.
Örneğin, siyah-beyaz televizyon tüpü üretmek üzere;
Koç, Profilo Holding, Paşabahçe Cam Sanayii gibi
büyük sanayi kuruluşlarının ve
bazı bankaların ortaklığı ile kurulan Tüp-Ko
Şirketi'nin mamulü olan televizyon tüpleri kapış
kapış satılırken, 1984 yılında hükümetin, ansızın
renkli televizyon yayınlarına geçilmesi kararı
alması Tüp-Ko'yu iflas ettirmiştir. Yani,
siyah-beyaz televizyonların modası geçince Tüp-Ko'nun
da modası geçmiştir. Çünkü Tüp-Ko, sadece
siyah-beyaz televziyon tüpü üretebilecek teknoloji
ile kurulmuştu. Böylece 1984 yılının para değeri ile
milyarlarla ifade edilen bir yatırım, planlama
hataları yüzünden sokağa atılan bir para gibi ortada
kalmıştır. Peki bu fabrikayı kurtarmanın çaresi yok
muydu? Elbette vardı. Fabrika renkli televizyon tüpü
üretimine geçebilirdi. Ancak 1984 yılı para değeri
ile 600-700 Milyon liralık bir yatırım gerekliydi.
Yıllardır üretim yapmayan Vinileks ve tesisleri bu
konuda bir başka örnektir.
|