Az Gelişmiş Ülkelerde Dış Ticaret
A- İhracat Azdır
Azgelişmişliğin özelliği olarak bazan da "kişi başına düşen
ihracat" gösterilmektedir. Kişi başına ihracat, bir
ülkenin bir yıl içinde gerçekleştirdiği dış satımın,
o ülkenin nüfusuna bölünmesiyle elde edilir.
Kişi başına ihracatı yüksek olan ülkeler genellikle gelişmiş, az
olan ülkeler genellikle geri kalmış ülkelerdir.
Çünkü azgelişmiş ülkelerin dış satım konusu olan
ürünleri sınırlıdır; diğer bir anlatımla bu
ülkelerin dış satım konusu olan malları ya tek, ya
da birkaç çeşit üründen ibarettir. Bu mallar da,
çoğunlukla tarımsal ürünler, Ortadoğu ülkelerinde
olduğu gibi yalnızca petrol ya da sadece madenlerle
sınırlıdır. Dış satımı bu türden tek ya da birkaç
kalem maldan oluşan azgelişmiş ülkeler; dış satımı,
katma değeri yüksek ve zengin çeşitlerden oluşan
gelişmiş ülkeler ile dış ticaret alanında
yarışamamakta, bu nedenle de kişi başına düşen
ihracatları az olmakta ve sürekli dış ticaret
açıklarıyla karşılamaktadırlar.
Azgelişmiş ülkelerin dış ticaret açıklarının hızla artması, bu
ülkelerin döviz rezervlerinin azalmasına, içte ve
dışta politik sorunlara neden olmuştur. Bu durumun
başlıca nedenleri şunlardır:
-Azgelişmiş ülkelerin sattığı hammadde fiyatları çeşitli nedenlerle
yabancı ülke paraları cinsinden sürekli ucuzlamakta,
aldıkları sanayi ürünlerinin fiyatları ise kendi
paraları cinsinden sürekli yükselmektedir. Yani dış
ticaret farkı, hammadde dış satımcısı yoksul ülkeler
aleyhine işlemektedir.
-Dışsatımın tek ya da sınırlı birkaç mala ilişkin olması bu
ürünlerin dünya piyasalarıdaki fiyatlarının oynaması
sonunda döviz girdileri miktarında değişmelere yol
açmaktadır. Bu durum ise planlarda öngürülen
faaliyetleri etkilemektedir.
1992 yılında sanayileşmiş pazar ekonomisi İsviçre'de
kişi başına 9.428, ABD'de 1.732 ABD Doları ihracat
düşerken, Türkiye'de kişi başına 217 Dolar ihracat
düşmektedir. Bu rakamlar, Suriye'de 224 ve Mısır'da 53 Dolardır. Düşük gelir grubundaki Hindistan da kişi
başına 33, Bangladeş'te 15 ABD Doları ihracat
düşmektedir.
Türkiye bu konuda yoksul ülkeler ile Mısır'dan iyi, kendi gelir
grubundaki Suriye'ye yakın, gelişmiş pazar
ekonomilerinden ise çok geride bir noktadadır.
AB ülkelerinden Almanya'da 1992 yılında kişi başına 5.294,
Portekiz'de 1.657 ve Yunanistan'da 839 ABD Doları
ihracat düşmektedir.
Türkiye, kişi başına 217 ABD Doları ihracat ile AB ülkelerinin en
sonunda yer almaktadır. Ülkemiz bu konuda sınır
komşumuz Yunanistan'dan yüzde 287 oranında kişi
başına 622 ABD Doları daha geridedir. Türkiye'nin
Avrupa Birliği (AB) ülkelerini yakalayabilmesi için
dış satımını 4 ila 56 kat arttırması gerekmektedir.
Bu ise Türkiye'nin ihraç ettiği ürün çeşitlerinin
arttırmasına ve yeni pazarlar bulmasına bağlıdır.
Gelişmiş ülkelerin dış satımları çeşitli nedenlere bağlı olarak
yıldan yıla artmaktadır. Gelişmiş ülkelerin
ihracatını arttıran bu nedenlere aşağıda
değinilmiştir.
B- Gelişmiş Ülkelerde İhracatı Arttıran Nedenler
Bazan da ekonomilerin ihracatları gelişmeden sonra artar. Bunun
başlıca nedenleri şunlardır:
1- Artan Üretimi Satma Gereği
Gelişmiş ekonomi, bir ülkenin üretimlerinin önemli ölçüde
arttırıldığı ekonomidir. Bu ülkeler artan
üretimlerinin ülke gereksinmesinden fazla olan
kısmını dışarıya ihraç ederler. Hatta bu ülkelerin
başarılı olduğu sanayi dallarında, tamamen ihracata
mal ve hizmet üreten ve ihraç eden işletmeler de
vardır.
2- Teknoloji Dış Satımı
Gelişmiş ülke; hem devlet, hem de özel sektörün
sürekli yeni teknoloji ürettiği ve geliştiği
ülkedir. Bu ülkeler, yeni teknoloji ürettikçe, bir
önceki teknolojiyi, bu teknoloji kendileri için yeni
ve ileri sayılan az gelişmiş ülkelere ihraç ederler.
Diğer yandan, yeni teknoloji ile ürettikleri malları
da azgelişmiş ülkelere satabilirler. Böylece yeni
teknoloji iki taraflı kesen bıçak gibi etki ederek
gelişmiş ülke ihracatının artmasını sağlar.
C- İthalat Azdır
Azgelişmişliğin özelliği olarak bazan da "kişi başına ithalat"
gösterilmektedir. Çünkü azgelişmiş ülkeler açısından
ithalat ile ekonomik gelişme arasındaki ilişki çok
önemlidir. Bu cümleden olarak "... kalkınma amacıyla
yapılan sermaye malları harcamaları büyük ölçüde
ithalatı gerektirir. Gereken miktarda sermaye
malının hiçbir tıkanıklığa uğramadan muntazaman
temini, gelişme hızını olumlu yönde etkiler.
ithalatın yüksek olması ve hızla artması; eğer tutarlı bir
politikanın sonucu ise, büyük dış finansman
güçlükleri yaratmıyorsa, kalkınmaya ve gelişmeye
yardımcı bir kompozisyonda ise ekonomik gücün bir
göstergesi olarak kabul edilir.
Gelişen bir ülke, ihracattan elde ettiği döviz ile ekonomik
kalkınmanın başında, gelişmiş ülkelerden daha fazla
makina ve ara malı satın almak, kısacası dışalımını
arttırmak zorundadır.
Kişi başına ithalat, bir ülkenin toplam ithalatının o ülke nüfusuna
oranlanması ile elde edilmektedir.
Dışalım (ithalat) hem azgelişmiş ülkelerin, hem de gelişmiş
ülkelerin zorunlu olarak başvurduğu bir dış ticaret
türüdür. Çünkü ithalat, gerek azgelişmiş ülkelere,
gerekse gelişmiş ülkelere önemli yararlar sağlar.
Bunların başlıcalarını şöylece özetleyebiliriz:
-Dışalım ile, bir ülkede hiç üretilemeyen ya da çok az üretilebilen
tarım ürünleri (tropikal meyveler gibi) sağlanarak,
o ülke tüketicilerinin bu mallardan tüketmeleri
mümkün olur. Örneğin, Türkiye'de hiç yetişmeyen
Hindistan cevizi ile Türkiye'de az üretilen kahve
dışalım yoluyla ülkeye girer ve gereksinmeler
giderilmiş olur.
-Yüksek teknoloji ürünü bazı yatırım malları da
azgelişmiş ülkelere, gelişmiş ülkelerden dışalım
yoluyla girer ve bu teknoloji ile yeni mallar
üretilerek insanların önemli bazı gereksinmeleri
giderilebilir.
-Bazı mallar; emeğin, toprağın ve sermayenin en rasyonel biçimde
kullanılması ile bazı ülkelerde ucuza üretilebilir.
Dışalım yoluyla' bu mallar ülkeye girer ve içerde,
iç üretimden daha ucuza tüketilebilir.
-Diğer yandan, ithalattan alınan gümrük vergileri, Hazine için,
ekonomik gelişmeyi izleyen çok önemli bir gelir
kaynağıdır.
Bu yararları nedeniyle, kişi başına düşen ithalat bir kalkınma
göstergesidir. Anacak, ithalat, daha çok gelişmiş
ülkelerin .yararına çalışır. Gelişmiş ülkeler, ileri
teknolojileri ve bu teknolojileri ile üretip
azgelişmiş ülkelere sattıkları çok çeşitli sanayi
malları ve azgelişmiş ülkelere giren kapitalleri
nedeniyle bu ülkeleri politik ve ekonomik baskı
altına alabilirler.
1992 yılında sanayileşmiş pazar ekonomisi İsviçre'de kişi başına
9,429, ABD'de 2.143 ABD Doları- ithalat düşerken
Türkiye'de kişi başına 372 ABD Doları ithalat
düşmektedir. Bu rakamlar Suriye'de kişi başına 157,
Mısır'da 145, ABD Doları'dır. Düşük gelir grubundaki
Hindistan'da kişi başına 27, Bangladeş'te 19 ABD
Doları ithalat düşmektedir.
Türkiye bu konuda yoksul ülkelerle, kendi gelir grubundaki Suriye
ve Mısır'dan iyi, gelişmiş pazar ekonomilerinden ise
çok geride bir noktadadır.
Aynı yıllarda AB ülkelerinden Almanya'da kişi başına 5.028,
Portekiz'de 2.658, Yunanistan'da 2.093 ABD Doları
ithalat düşmektedir. Türkiye kişi başına 372 Dolar
dışalım ile Avrupa Birliği ülkelerinin en sonunda
yer almaktadır.
Kişi başına düşen dış satım açısından AB ülkelerinin ilk yedisi çok
iyi durumdadır. Komşumuz Yunanistan Türkiye'den beş
kat daha iyi durumdadır. Bu konuda Türkiye'nin AB
ülkeleri düzeyine yetişebilmesi için çeşitli
kaynaklardan döviz sağlayıp ithalatını 5 ila 33 kat
arttırması gerekmektedir.
Aslında kişi başına düşen dış alım da, dış satış
gibi tek başına kalkınmanın ya da geri kalmışlığın
ölçümünde kullanılacak bir ölçü değildir. Çünkü
geniş ve verimli tarım alanlarına, zengin ve çeşitli
doğal kaynaklara sahip ülkeler ile, nüfusu ve toprak
parçası küçük ve kaynakları sınırlı ülkelerin dış
alıma bağlılıkları aynı değildir. Örneğin, ABD'nin
Rusya'nın dış alımı, küçük ve geri kalmış bir
ülkeden az olursa, bu ABD ve Rusya'nın geri kalmış
ülkeden düşük bir teknolojik düzeyde olduğunu
göstermez. Ancak, küçük ve' kaynakları sınırlı bir
ülkenin dış alımı dar olursa, o ülkede üretimin ve
tüketimin düşük olduğundan söz açmak yanlış
olmayabilir.
"ithalatın GSMH içinde küçük bir oran tutması, dışa bağlılık
oranının az olması anlamına gelirse de, özellikle
geri kalmış ülkeler için bu döviz kazançlarının az,
ileri teknolojiyi yansıtan mal ve hizmetlerinin
yetersiz kalması demektir.
Dış alım azgelişmiş ülkelere gelişmiş ülkelerden teknoloji ve
çeşitli dayanıklı tüketim mallarını getirdiğinden,
azgelişmiş ülkelerde refahın artmasını sağlar.
Gelişmiş ülkelerin dış alım nedenlerine aşağıda
değinilmiştir.
D- Gelişmiş Ülkelerde İthalatı Arttıran Nedenler
1-Hammadde Gereksinmesi
Gelişmiş ülke, üretimi her yönden arttırmış ülkedir. Bu ülkeler
artan üretim ve yeni mamul ve ürünler üreten
işletmeler nedeniyle her geçen gün daha fazla
hammaddeye gereksinme duyarlar. Bu maddeleri
sağlayabilmek için de dış alıma girişirler ve
gereksinmeleri olan hammaddeyi bu yoldan sağlarlar.
2- Dış Ekonomilerde Üretilen Mallara Duyulan Gereksinme
Gelişmiş ülkeler, genellikle kişi başına geliri
arttırmış, refahı yükselmiş insan topluluklarının
yaygın olduğu ülkelerdir. Bu ülkelerin insanları
artan gelir ve refah nedeniyle dış ekonomilerde
üretilen bazı mallara da gereksinme duyarlar.
Örneğin, tropikal meyveler, halı, bakır işleme vb.
gibi el sanatları ürünleri yalnızca bazı ülkelerin
ürettiği ürünlerdir.
|