Türkiye Ekonomisi

Dünya Ekonomisi

Osmanlı Ekonomisi

Finansal Ekonomi

İşletme Ekonomisi

Hizmet Ekonomisi

Kalkınma Ekonomisi

Tarım Ekonomisi

Borsa ve Yatırım

Ekonomi Sözlüğü

Ekonomi Ders Notları

Ekonomi Düşünürleri

Genel Ekonomi Soruları

Özel İstatistik Arşivi

Özel İktisat Konuları

Açık Öğretim İktisat

Ekonomi Kurumları

Kamu Yönetimi

Kamu (Devlet) Maliyesi

Sigortacılık Konuları

Türkiye İktisat Tarihi

Yeraltı Ekonomisi

Kredi Kartı Piyasası

Gelişmekte Olan Ülkeler

Finansal Piyasalar

Kent Ekonomisi

Liberalizm

Forex Piyasaları

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

PARA TALEBİ, PARA TALEBİNİ ETKİLEYEN UNSURLAR

Bireylerin çeşitli amaçlarla ellerinde tutmak istedikleri toplam para (ankes yani nakit ve vadesiz mevduat) miktarına para talebi denir.

Miktar teorisine göre elde para tutma arzusunun nedni işlem güdüsüdür. İnsanlar gerek tüketim gereksinimlerini karşılamak, gerekse işlerini yürütebilmek için gerekli masrafları karşılamak için para tutmak zorundadırlar.

Kişilerin işlem güdüsüyle yanlarında bulundurmak istedikleri para miktarı öncelikle ellerine paranın geçiş tarihi ile harcama yapacakları tarih arasındaki zaman farkına bağlıdır. Yani kişiler bütün harcamalarını paranın eline geçtiği gün yapabilirlerse ya da alışveriş yapacağı an eline yeteri kadar para geçeceğine emin olabilirse para talebi sıfıra yakın olacaktır. Günümüzde ATM’ler para talebini azaltıcı etki yapmaktadır.

Friedman para talebini etkileyen unsurları şöyle tanımlar;

1.      Para tutmanın faydası

2.      Fiyatlar genel düzeyi

3.      Reel gelir düzeyi

4.      Piyasalarda geçerli faiz oranları

5.      Fiyatlar genel düzeyinin değişme oranlarına ilişkin beklentiler

Keynes’e göre para talebini etkileyen etmenler şöyledir;

1.      İşlem güdüsü(ihtiyaçlarını görmek),

2.      İhtiyat güdüsü (beklenmedik masraflar veya karlı bir alışveriş imkanını kaçırmamak, bir para borcunu vadesi geldiğinde ödeyebilmek noktasında ihtiyat hissetmeleri)

3.      Spekülasyon güdüsü (örneğin tahvil satınalmalarında cari faiz oranınıyla bekledikleri faiz oranını karşılaştırırlar. Eşil noktaya gelene kadar parayı başka bir yere bağlayarak bu yeni geliri kaybetmek istemezler) 

Ayrıca Friedman para talebinin faize duyarlı olduğunu ancak faiz elastikiyetinin zayıf olduğunu öne sürerken Keynesçiler faiz elastikiyetinin kuvvetli olduğunu öne sürerler.

 

Anasayfa - İktisat - Makale - Ekonomi - Borsa - İstatistik - Türkiye Ekonomisi - Ekonomi Sözlüğü - Gizlilik Politikası

Sağlık Bilgileri